Her gezi dönüşünde yazacağım yazıyı, aslında gezi sırasında şekillendiririm. Giriş yazısına ise bir başka önem verir, fotoğrafların da en güzellerini seçip koymaya çalışırım.
Madagaskar-Mauritus gezimizin sonrasında da yeni gezi yazısı dizime başlamak için bilgisayar başına oturdum. Fotoğraflar bir güzel seçildi ama bir türlü Madagaskar’la ilgili vereceğim mesajın ne olması gerektiği, “Hangi cümlelerle ilginizi çekmeliyim” ya da “Size Madagaskar’ı nasıl özetlemeliyim” kısmı netleşmedi. Duygularım karmakarışık.
Gezi öncesi Madagaskar bölümü ile ilgili beklentim çok yüksekti. Bu geziden görsel anlamda alacağımı aldım ve beklentilerim karşılandı. Ama bu ülke, özellikle de başkenti Antananarivo (bundan sonra herkesin dediği gibi kısaltılmış ismi ile Tana diye yazacağım) beni çok yordu. Allahtan ki ülkenin kırsalında, doğusunda-batısında, başkentteki kadar fakirlik olmasına rağmen, insanların yüzlerinde gördüğümüz ifade ve aldığımız etkileşim daha farklıydı.
Yukarıdaki fotoğraf aslında ne demek istediğimi çok güzel ifade ediyor. Bu fotoğrafı ülkenin batısında bulunan Manambolo Nehri kıyısındaki Bekopaka Köyünde çektim. Sallarla geçtiğimiz nehrin her iki kıyısında da çocukların onlarcası bizleri karşıladılar. Bu fotoğrafı veren çocuğun benimle kavga etmek istemediğine eminim. Büyük bir olasılıkla, yakın zamanda seyrettiği bir videodaki kahraman dövüşçüyü taklit edip, kendince bana en havalı pozunu verdi. Yüzündeki o sevimli gülümseme hariç, başkent sokaklarında dolaştığımızda karşılaştığımız kadın-erkek, yaşlı-çocuk herkeste varlığını hissettiğim ruh hali işte tam da buydu; Yumrukları sıkılı ve sizinle kavgaya hazır, fakirliklerine isyankar insanlar.
Fakirliklerine isyanları var ama bununla tezat şekilde çaresizliğin verdiği bir durgunluk içindeler. Başkent hariç, ülkenin gezebildiğimiz diğer kısımlarındaki insanlar daha hoşgörülü, güler yüzlü ve candanlar. Yerel rehber ısrarla başkentte gezmemizi istemedi. Bundaki amacının bizleri soygundan korumak olduğunu düşünüyordum. Ama son gün Tana Şehri gezisi sırasında Anosy Gölü kenarında fotoğraf çekme amacıyla aracın durması için ısrar ettiğimizde yaşadığım manzara, aslında başkentin insanı ve başkent ile yakın temasın istenmediğini düşündürdü bana.
Madagaskar’lı halkın çevresine, doğal zenginliklerine ve tarihi yapılarına yaklaşımları hiç de dost değil. Yukarıda saydığım zenginliklerini yıkıcı ve tahrip edici durumdalar. Onun içindir ki Anosy Gölü’nün içinde çöp yığınları o güzel manzarayı bir anda yok edebildi ve çevresinde hissettiğimiz yoğun sidik kokusundan dolayı ancak 2 fotoğraf karesi alıp, hemen araca dönülmek zorunda kalındı. Tana’da araçtan inince çevremizi bir anda saran, ülkenin batı ve doğu sahillerinde gördüğümüz salya sümük ama sempatiyi elden bırakmamış çocuklarınn aksine, sizden mutlaka birşeyler alma hedefli kir pas içinde çocuklar da işin bonusu oldu.
Madagaskar dünyanın en fakir ülkeleri arasında ilk 10 içinde bulunuyor. Fakirliğin beraberinde gelen yokluk normaldir. Ben çok fakir ülke gezdim ve insanları içine girdim. Bu ülkeler genelde Batının Emperyalist ülkelerinin sömürdüğü, öz kaynaklarını yıllarca çaldığı ülkelerdi. Ancak onlar arasında bile Madagaskar kadar umutsuz olanını görmedim. Madagaskar yıllarca Fransa’ya karşı özgürlük mücadelesi vermiş bir ülke. Sonunda özgürlüklerini de kanlı ve yüksek bedellerle kazanmışlar . Ama sonradan ülkeyi yönetenler o kadar beceriksiz, ülke ve ülke insanı hayrına çalışmakdan o kadar uzak kalmışlar ki, Madagaskar insanı çoluk çocuk umutsuz bir fakirlik içine düşmüşler. İşte beni esas rahatsız eden de bu oldu.
İnsanlar fakirlikten özkaynaklarını bu sefer kendileri talan ediyor olmuşlar. Ülkenin ormanları hızla yok ediliyor. Bir torba odun kömürünün fiyatı 5000 Ariary. Yani yaklaşık 1.5 Eur. Madagaskar’da bir torba odun kömürü için ağaçlık alan yakılması normal ve hak sayılıyor. Kaçak kesim çok fazla. Ülkede sanki devlet yok. Geleceğe dair umutta olmayınca insanlar gündelik yaşamaya çalışıp, kendi geleceklerini ve kaynaklarını kendi elleri ile yok ediyorlar. Madagaskar’a bu anlamda doğru zamanda gittiğimizi düşünüyorum. Madagaskar’ın doğal yaşamında şahit olduğumuz güzelliklerin bir çoğunu, bu hoyratca yok ediş devam ederse, çok yakın bir zamanda göremeyeceğiniz kesin gibi.
Biliyorum başlangıç karamsar ve “Madagaskar’a gitmeyin” der gibi oldu. Ama bir gezgin bunu dememeli ve siz okuyucular da böyle düşünmemelisiniz. Sadece gideceğiniz de ne ile karşılaşabileceğinizi bilmenizi ve ona göre önlemler almanızı isterim. Bu yazıların da amacı bu zaten.
10-21 Eylül tarihleri arasında Madagaskar-Mauritus gezisini Nar Gezi ile gerçekleştirdik. Gezimizde yönetimsel ve programsal anlamda herhangi bir eksikliğimiz olmadı. Bu anlamda çok yoğun bir program eksiksiz uygulandı diyebilirim. İki konaklama alanı dışında sorunlu bir yerimiz olmadı. Ülkenin zaten tesis bakımından fakirliği ve standartları gözönüne alındığında bunları normal karşılayabilirsiniz. Ancak yine de kabul edilebilir düzeyde tesislerin var olduğunu söylemeliyim.
Madagaskar, zorlu bir gezi rotası. Uzun ve rahatsız edici yollarda (gerçi bu yollara, yol demek biraz lüks olur sanki) seyahat edeceksiniz. Hijyen çok önemli bir sorun. O kadar dikkat etsek de, ben dahil, çoğumuz ishal olduk. Sivrisineklere ısırılmamaya çalışacaksınız, sıtma riski var. “Bu kadar eziyet niye o zaman?” diyenler için söyleyecek çok sözüm, kurulacak çok cümlem var; Göreceklerinizi, yaşadıklarınızı başka bir ülkede göremeyecek ve yaşayamayacaksınız. Sık ağaçlarla kaplı ormanlarda ağaçtan ağaca zıplayan lemurların, başka bir dünyanın yaratıklarıymış gibi gözüken bukalemunların peşinde koşacaksınız. Yüzlerini ağaçtan elde ettikleri sıvıyı sürerek güneşten koruyan ve kafalarında yük taşıyan kadınlara hayret edeceksiniz.
Ve o çocuklar! Salyalı, sümüklü ama ona rağmen tüm sevimlilikleri ile “Bonbon” diye şeker isteyen, sizi görünce taklalar atan, daima gülen ve dans eden güzel çocuklar. Daha önce hiç görmediğiniz kayıkları ile balıkçılar, jeeplerinizle sal sırtında geçmek zorunda olacağınız nehirler. Dünyanın bu yöresine özgün Baobab Ağaçlarını, dünyanın en önemsiz olayıymışcasına umursamadan eski bir top peşinde koşan Madagaskar’lı çocukların varlığında, gün batımında görme ayrıcalığını yaşayacaksınız.
Madagaskar’da şahit olabildiğim canlılar ve bitkiler insana sanki başka bir gezegende olduğunuz izlenimini veriyor. Bu anlamda Madagaskar yazı dizime özellikle “Sekizinci Kıta Madagaskar” başlığını uygun gördüm. Buırada doğal ortamında göreceğiniz canlıları başka bir yerde, hayvanat bahçesi dışında, görebilmeniz imkansız. Sadece bu nedenle bile Madagaskar’a gitmelisiniz. Bu kadar hızlı tüketiliş nedeni ile, tüm pisliği ve bazı yerlerde hissedeceğiniz iticiliğine rağmen, hızla gezi programlarınız arasına Madagaskar’ı dahil etmelisiniz. Kırsal bölgelerde Madagaskar insanı, çocuğu ve erişkini ile, daha dost canlısı ve candanlar. Bu nedenle bu fakir ama dost insanlarla kültürel alışveriş zevkini yaşamalısınız.
Daha önce Madagaskar hakkında genel bilgileri vermiştim. Bunları ilerideki yazılarımda tekrarlamak istemiyorum. Arzu eden aşağıdaki linke tıklayarak bu yazıdaki bilgilere ulaşabilir: Madagaskar-Genel Bilgiler
Sizlere gezi planlamanızda yardımcı olmasını umduğum şekilde gezim sırasında edindiğim bilgileri ve yaşadığım tecrübeleri sunacağım. Gezdiğimiz şekliyle gün ve gün yazıları takip edeceğinizi umuyorum.
Gezmek bir kültür alışverişidir. Buyrun bakalım Madagaskar’dan aldıklarıma yani “Sekizinci Kıta Madagaskar” gezi yazı dizime…
Okuyunuz ve okutunuz 🙂
Gezekalın…
Dr Ümit Kuru
23.09.2016 Saat 10:11
naime
/ Eylül 23, 2016Farklı bir coğrafya görmekten çok mutlu oldum ben. Yoksullukları, doğayı hor kullanmaları konusunda haklısın ama çok gözüme batmadı benim, belki aç ve hasta çocuk görmediğimden, belki gelir uçurumu olmadığından, belki mutsuz, gözlerinin feri kaçmış kimse olmadığından, belki de memleketten bu takım şeylere alışık olduğumdan..Bilemedim..Olumsuz düşünen, yargılayan tavırlar beni üzer.
Huriye Y.
/ Eylül 23, 2016Hocam hoşgeldiniz,baslangic icin oldukca efektif bir yazi olmus!
Sümüklü cocuk fotolari çook neşeli.Hindistan gibi desem degil Etiyopya gibi bi havasi var bilemedim ilginc valla .yetişkin insandan daha çok çocuk var sanki.bide Naime hoca nehirde çamasira girimiş😄Bakalim daha neler okuyacagiz!