Yapmadan Gelmeyin! -Ekvador

Ekvador

IMG_2589-002Papallacta’da hangi saatte olursa olsun termal havuzlara girmeden ve Antisana, Cotopaxi ve Cayambe Volkanları manzaralı kısa bir yürüyüş yapmadan (https://gezekalin.com/2014/08/13/ekvador-kolombiya-venezuela-gezi-yazisibuenos-airesten-papallactaya/ ),

 

IMG_2871-001

  • Yolu gözünüzü korkutsa ve yoldan biraz rahasız olsanız da Hacienda Piman-İbarra’da bir gece konaklamadan, IMG_2953
  • IMG_3012Quito’nun 100 km kadar dışında ve doğanın sanat şahaseri olan Cuicocha Krater Gölünü ziyaret etmeden,
  • Dünya Kültür Mirası Listesi içindeki Quito şehrinin sokaklarında gezmeden,El Panecillo tepesinde Kanatlı Meryem Ana heykeli altında Quito şehri panoramasına şahit olmadan, Casa Gangotena adlı otelin terasına çıkıp San Francisco meydanına tepeden bakmadan, San Francisco,  Santa Domingo Kiliselerinin içini görmeden, altın kaplamalı altarı ve muhteşem tavan işlemeleri ile  Compañía de Jesús Kilisesini ziyaret etmeden, (https://gezekalin.com/2014/08/15/ekvador-kolombiya-venezuela-gezi-yazisiquitoya-dogru-quito/) Plaza Grande’de parkta oturup civarın tadını çıkartmadan, yine bu meydanda bulunan Quito katedralinin içinde bulunan Latin Amerika’nın bağımsızlığında önemli rol oynamış olan General Sucre’nin mezarını ziyaret etmeden,
  •  

IMG_4029

  • Esterella Chimborazo adlı tesiste bir öğle yemeği yiyip, Chimborazo Dağının karlı tepesini seyretmeden ve görebileceğiniz ve fotoğraflayabileceğiniz Hummingbirdlerin peşinde koşmadan (https://gezekalin.com/2014/08/18/ekvador-kolombiya-venezuela-gezi-yazisi-salasaca-pazarichimborazo-dagiriobambaekvador/),
  • Riobamba’da Hosteria La Andaluza’da mümkünse gece konaklamadan ya da en azından bir öğle yemeği yiyip, orjinali bozmadan nasıl güzel bir turizm yapılabileceğinin güzel bir örneğine şahit olmadan,
  • Yöre insanlarınca “Kondor Yuvası” adını alan Devil’s Nose’a (“Şeytan Burnu) Alausi’den tren  yolculuğu yapmadan, IMG_4206
  • Cuenca’ya doğru yol alırken İnka Yolunun küçük de olsa bir örneğine sahip İngapirca Antik Kentini gezmeden, zamanında bu yollarda yürüyen insanları düşünmeden ve zaman ve takvim konusunda İnkaların o zamanlarda bulunduğu seviyeye şaşmadan, IMG_4580
  • Dünya Kültür Mirası Listesi içinde bulunan Cuenca sokaklarını gezmeden, kolonyal tarz mimarinin görebileceğiniz en güzel örneklerine şahitlik ettiğinizi aklınıza getirip anın zevkini yaşamadan, renk renk şekerlemelerin satıldığı dükkanlardan şekerlemeler alıp denemeden , Homero Ortega’nın şapkalarını görmeden (https://gezekalin.com/2014/08/20/ekvador-kolombiya-venezuela-gezi-yazisi-alausiden-sibambeye-tren-yolculuguingapirca-antik-kenticuencaekvador/),

EKVADOR’DAN DÖNMEYİN…..

Gezekalın..

Dr Ümit Kuru 

09.09.2014 Saat 12:10

Dünya Kültür Mirası Listesi-Ekvador

 

Biliyorsunuz, gezdiğimiz ülkelerin Dünya Kültür ve Doğa Mirası Listesi içinde yer alan eser ve tabiat parklarından ziyaret etmiş olduklarımızı ayrı bir bölüm içerisinde vermeye çalışıyorum.

Ekvador’un Dünya Kültür Mirası Listesi içinde yer alan kültürel ve doğal güzellikleri toplamda 5 adet ve bunların isimleri ve kabul tarihleri aşağıdaki gibidir;

Kültürel Eserler

  • Quito Şehri (1978)
  • Santa Ana de Rios de Cuenca (1999)
  • Qhapaq Nan, And (İnka) Yolu (2014)

Doğa Eserleri

  • Galapagos Adaları (1978)
  • Sangay Ulusal Parkı (1983)

Biz Ekvador gezimiz sırasında bu güzelliklerden Quito ve Cuenca Şehirlerini gezebildik. İnka yolunun ise, Ingapirca Antik Kentinde ancak çok küçük bir örneğini görebildik.

Galapagos Adalarına gidebilmek için şartları zorladık ama gezi fiyatlarını yaklaşık 2500 USD arttırdığından mümkün olmadı maalesef.

 

Quito:

 

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

 

Ekvador’un başkenti olan Quito, insan elinden çıkan eserlerle ile doğanın güzellikleri ve yaratıcılığının bir araya gelerek bir uyum içinde, benzersiz bir çalışma yaratmalarının bir sonucudur. Şehir, Pichincha Volkanının yarattığı büyük plato ve diğer yer yüzü şekilleri üstüne inşa edilen, İspanyollar öncesi bölgede yaşayan yerel halkın yaptıklarının üstüne, İspanyol eserlerinin karışması sonucu ortaya çıkmıştır. “Quito Barok Okulu” olarak adlandırılan eski şehir merkezinin bu özellikleri onu Dünya Kültür Mirası listesi içine sokmuştur.

Şehir 1797 ve 1859 yıllarındaki depremlerde büyük hasarlar alsa da Latin Amerika’nın en iyi korunmuş ve en az değişime uğramış şehri olma özelliğini taşıyor. San Francisco ve Santo Domingo Kiliseleri ve Jesuit Collage of La Compania kilisesi, İspanyol, İtalyan, Arap, Flaman ve yerli halkın mimari özelliklerinin harmanlandığı ve “Quito Barok Okulu” nun özelliklerinin en bariz olarak görüldüğü gezi yerleridir. Bu kiliselerden sadece San Francisco Kilisesinin içine girebildik. Jesuit Collage of La Compania kilisesi ve Santa Domingo Kilisesinin içine ise geç bir saat olduğundan giremedik. Jesuit Collage of La Compania kilisesinin içindeki altın kaplama altarı görmemiz gerekirdi. Gereksiz bir öğle yemeği kaybı nedeni ile bunu yapamadık. Bugün bu satırları yazarken bunun önemli bir kayıp olduğunu görebiliyorum. Oralara kadar giden siz gezginler bu hatayı sakın yapmayın ve gerekirse aç kalın ama görmeden gelmeyin!

Quito eski şehir evleri eski İspanyol ve Fas tipi özellikler taşır. Genelde bu evlerin yapımında güneşte kurutulmuş briket ve üstü alçı sıva kaplamalar kullanılmıştır.

 

Cuenca

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

 

And Dağları ile çevrili olan ve tarım için elverişli toprakları nedeni ile aslında tarım amaçlı olarak İspanyollar tarafından kurulmuş olan bir şehirdir. İspanyolların Ekvador içlerinde  Rönesans mimari disiplininden ayrılmadan ve başından beri ortogonal şehir planı ile kurduğu, farklı kültürlerin bir uyum içinde yaşamış olduğu bir şehirdir Cuenca.

1557 Yılında Viceroy Andrés Hurtado de Mendoza tarafından kurulmuş olan bu şehri, 1999 yılında UNESCO Kültür Mirası listesine sokan kriterler; Avrupa Rönesansı ile gelişen planlı şehirciliğin Latin Amerika’daki en iyi örnek şehirlerinden olması, Latin Amerikanın farklı toplum ve kültürlerinin bu şehirde bir araya gelmesi ve planlı İspanyol Kolonyal tarzı evlerin varlığıdır.

Basit kolonyal tarzı evlerin bazıları, özellikle 18. yüzyıldan başlayan ve 19. yüzyılda artan ekonomik genişleme döneminde rezidans tarzı evlere dönüştürülmüş ve hem Avrupai ve hem de yerel etkilerle benzersiz bir mimari tarz ortaya çıkmasına neden olmuştur. Eski ve yeni Katedral, Santo Damingo Kilisesi bahse değer mimari yerlerdendir.

Ben dahil gruptaki herkes Cuenca’nın evlerini, Quito’nun kolonyal evlerinden daha çok sevdik ve bu şehri UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesine daha çok yakıştırdık.

Qhapaq Nan, And (İnka) Yolu

activity_65-358-500-20091222113433İnkaların ulaşım, ticaret ve savunma amaçlı olarak kurdukları ve 30000 km’yi bulan uzunluğu sahip bir yoldur. “Qhapaq Nan” ” güzel yol” anlamına gelmektedir.

Bu yolu İnkalar, kendilerinden önce var olan yolların üzerine yüzyıllar içerisinde inşa etmişlerdir. Dünyanın en sıra dışı yollarından bir tanesi olarak bu yol 6000 metreyi bulan rakımlardaki tepesi karlarla kaplı And Dağlarını sahile, sıcak yağmur ormanlarını verimli vadilere ve çöl alanlarına bağlamaktadır. En büyük uzunluğuna 15. Yüzyılda ulaşmıştır. Bu yolun 6000 km’nin üzerinde bir alanda 273 yan yolu vardır. Bu ağ üzerinden ticari, dini ve sosyal olarak önem verilmiş olan yerlere ulaşım sağlanabilmiştir. Arjantin, Bolivya, Şili, Kolombiya, Ekvador ve Peru bu yolun üzerindeki ülkelerdir.

Bu yolu genişliği genelde 1-4 metre arasında değişse de, 20 metre genişliğe  ulaşan kısımları da vardır. Bu yolun aslında en iyi bilinen kısmı Peru’daki Machu Picchu’ya giden İnka Yolu kısmıdır. Bu yolu görme ayrıcalığına erişmiştim.

İnka Yolu aslında o kadar güzel ve sağlam olarak döşenmiş bir yoldur ki aradan 400 yıl geçmesine rağmen bu uol hala sağlam bir şekilde durmaktadır. Bizim de İngapirca’da gördüğümüz şekilde,  İnka yolunun bu kısmının  taşları hala çok düzgün ve kullanılır bir şekildeydi.

Gezekalın..

Dr Ümit Kuru

08.09.2014 Saat 23:17

 

 

 

 

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Ekvador Gezi yazısı/Özet

IMG_3854

Bazı takipçilerim gezi yazılarım konusunda uyardılar. Gezi yazısına derleyici, toparlayıcı bir özet yazsan iyi olur diye. Arkadaşlarıma katılıyorum. Gezi yazılarımı mümkün oldukça geniş tutup, meraklıları ve o rotaya gezi düşünenlere önceden ayrıntılı bir belge bırakmak amacı ile bu siteyi açtım.  Emin olmanızı isterim ki benim için bir gezinin öncesinden daha zor kısmı, gezi sonrası yazıyı hazır hale getirmem için harcadığım zamandır. Bir yazının yayınlanır hale gelmesi için mümkün oldukça geniş araştırma yapıp, benim gezi sırasında tuttuğum notlarla harmanlıyorum. Çektiğim yüzlerce fotoğraf arasından seçme yapma için harcadığım zaman ve onların görsel olarak daha güzel hale getirilmesi de ayrı bir çabadır.  Bazen orada iken tuttuğum notlar, burada “Google” amcanın yazdıkları ile uyuşmuyor. O zaman bilgiyi başka kaynaklardan doğrulamaya çalışıyorum.  Ancak topluca bir sayfa halinde özet bilgi, yorumlar vererek geziyi tanıtmak bence de çok uygun olacaktır. Bu nedenle bu bölümü Ekvador gezisinin sonuna ekledim. IMG_3767

Ekvador, bu gezide gittiğimiz ülkeler arasında en geniş gezdiğimiz ülke oldu. Bunda ülkenin, diğerlerine göre daha güvenilir ve turizmi daha yerleşik olmasının etkisi oldu. THY ile doğrudan Buenos Aires üzerinden gece konaklamalı ve aktarmalı gittik. Ancak diğer uçak şirketleri ile aktarmalı olarak doğrudan Quito’ya uçabilirsiniz.

Ekvador gezdiğimiz ülkeler içinde en güvenli olanı ama yine de topu yerlerde dikkat etmek ve geceleri pek dışarda olmamak tavsiye ediliyor ki biz de buna sıkıca uyduk. Rakım olarak 2000’lerin altına düştüğünüz yer sayısı çok az. Bu nedenle yüksek rakıma karşı az hareket, bol sıvı ve “diazomid” adlı ilacı kullanmanızı tavsiye ederim.

Buralarda yemek işi tam bir seramoni. Siparişler geç alınıyor ve yemekler geç geliyor. Çok özellikli yerlerde yemeyeceksiniz öğle yemeklerini pas geçin derim.  Sabah sıkı kahvaltı, yanınıza atıştırmalık birşeyler ve mükellef bir akşam yemeği yeterli olacaktır bence.

Ekvador’da para birimi Amerikan Doları. Özel aşılar yaptırıp gitmeniz pek gerekmiyor. İnsanları güler yüzlü ve dostlar. Fotoğraf çektirmek için izin aldığınız zaman seve seve poz veriyorlar. El emeği işlerden satın almayı isteyeceksiniz. Pazarlık burada da geçerli ve genellikle istenen fiyatın 1/3 eksiğine alabiliyorsunuz.

Ekvador gezimiz bol minibüs içinde seyahatle geçti ama bu yol asla sıkıcı bir yol değil. Yol boyunca And Dağlarının güzellikleri kesinlikle sizi sıkmayacaktır. Ekvador gezisini tarih ve doğa ağırlıklı bir gezi olarak düşünmeniz doğru olur. Ekvador bir volkanlar ülkesi. Volkanik patlamalar ve sonucunda oluşan lavlarla şekillenmiş dağ ve toprak, oluşmuş vadiler ve verimli toprağın beslediği yeşillik sizlere görsel bir şölen sunuyor. Bu gezide mutlaka küçük yürüyüşleri tura ekleyin. Yapabileceğiniz aktitelere mutlaka katılın. Bir diğer doğal güzellik ise şelaleler. Özellikle Banos Bölgesi şelaleleri unutulmazdı.

Gezimizi, cumartesi günü en renkli olan Otavalo Kızılderili pazarına denk getirmek için Papallacta’dan başlattık. Quito’dan da başlamak mümkündü.

IMG_2589-002Papallacta çok zevk alacağınızı düşündüğüm bir yer ve kaplıcalardan mutlaka faydalanın. Saat kaç olursa olsun, tesise saat kaçta girerseniz girin, ilk işiniz kaplıca sularına dalmak olsun. Vaktiniz varsa burada küçük bir yürüyüş güzel gider.

Otavalo Kızılderili Pazarı benim biraz beklentimin altında çıktı ama en azından oradaki yerel insanları gündelik kıyafetleri ile seyretmeniz bile çok hoş. Buralara gelmişken gecelemeyi Piman çiftliğinde yapmaya çalışın bence. Cuicocha Krater Gölü ise bir sonraki ziyaret yeriniz olmalı. Burası Ekvador Volkanlarının aktiviteleri sonrası milyonlarca yıl içinde nasıl sanat eserleri yaratabileceklerinin ispatı olacaktır.IMG_2865

Quito’nun eski şehir kısmı Dünya Kültürü Miras Listesi içinde olan bir bölüm. Sokak sokak arşınlanmalı.  Ekvador’da Ekvator çizgisi bol bol fotoğraf alacağınız ve kendinizi burayı gördüğünüz için ayrıcalıklı hissedebileceğiniz bir yer. Yeni Ekvator çizgisini sakın atlamayın ve rehberden yardım alın. İngilizce sunum da yapıyorlar.

IMG_3388Banos gezinin en iyi yeri oldu benim için. Doğa çok ama çok güzel. El Pailon del Diablo’ya yürüyüş yapmayı sakın atlamayın derim. Islanmak kaçınılmaz olacaktır. Ona göre giysili gitmenizi öneririm. Mutlaka teleferiklere binip, küçük şelalelerin üstten de görüntüsünü alın derim.

 

IMG_3514

Banos’dan çıkışta Salasaca Köyüne mutlaka uğrayın. Buradaki pazar sizi Otavalo pazarından daha çok alışveIMG_3929rişe itecektir.

Chimborazo Dağı ise bir başka güzellikti. Yol boyu göreceğiniz Vikunya ve lamalar ise işin bir başka rengi. Burada Esterella Chimborazo adlı tesise uğramayı ve yemek yiyip, birkaç saati burada geçirmeyi unutmayın. Mutluluk garantisi var bu aktivitenin. Hele civarda uçuşan Hummingbirdler sizi çoşturacaktır. Geceleme ise Riobamba’da banko Hosteria La Andaluza adlı yerde olmalıdır.

Alausi’den Sibambe istasyonuna kalkan trenle Devil’s Nose “Şeytan Burnu”na yolculuk yapmalısınız. Toplamda 90 dakikalık bir aktivite, uğruna bu kadar can verilen  ve dağlara döşenen zik-zak tren yolunu görmenize fırsat verecektir.

İngapirca Antik kenti, Ekvador’da bulabileceğiniz en büyük İnka uygarlığı kalıntıları. Gecelemeyi ise Dünya Kültür Mirası Listesi içinde bulunan Cuenca Şehrinde  yapıp bu güzel şehri gece gündüz gezmenizi isterim. IMG_4792

Her iki hali de bir başka güzel bu şehrin. Panama şapkacısı Humero Ortega yı ziyaret edersiniz herhalde. Şapka takmaktan hoşlanıyorsanız, bu iş için bütçeyi baştan ayırın derim.

Cajas National Parkın içinden geçip Guayaquil’e doğru yol almak size gezinizin bitmek üzere olduğunu haber verse de, siz yolun zevkini kaçırmayın. Dos Chorreras Hacienda ise yemek yemek ve vakit geçirmek için muhteşem bir seçim olur.

 

IMG_4997

Guayaquil ise pek de kayda değmeyecek (belki de gördüğümüz önceki güzellikler yanında) bir geçiş şehri…

Evet sevgili Sanal Gezginler; Bunlar size gezimizin Ekvador bölümü için yapabileceğim özetler. Umuyorum birgün bu güzel ülkeye yolunuz düşer..

Gezekalın

Dr Ümit Kuru

Tam ekran yakalama 21.08.2014 150035

 

 

 

 

Ekvador-Kolombiya-Venezuela Gezi Yazısı/ Cuenca’dan Guayaquil’e/Ekvador

IMG_4829

Sabah Cuenca’yı gezmek için, eski şehre yakın olan otelimiz, Hotel Victoria’dan  çıktım. Sokaklar sabahın erken saati olmasına rağmen hareketli sayılır. Gün erken başlıyor buraların insanları için. Aslında gezmesi çok kolay bir şehir burası. Mariscal Sucre Caddesinde San Blas Kilisesi bir uçta, Plaza de San Sebastián diğer uçta gidip gIMG_4792elirseniz eski şehrin önemli bölümlerini ve koloniyal ve cumhuriyet dönemi eski evlerin güzel örneklerini görebiliyorsunuz. 

Kahvaltı sonrası aracımıza binip Gayaquil’de sonlanacak olan yolculuğumuza başladık. Cuenca’dan ayrılmadan önce burada yapmamız gereken bir iş daha var; Panama şapkaları ile meşhur şapkacı Homero Ortega’nın dükkanını, daha doğrusu şapka fabrikasını gezeceğiz. Bu tip yerlere girdiğiniz çoğu yerde karşılaşacağınız gibi işin önce bir gösteri kısmı vardı. Bu gösteri, son nesil Ortega olan mekan sahibince, köylüler tarafından getirilen hasır şapkaların işe yarar olanlarının seçimi ile başlıyor. Civardaki küçük atölyelerde yapılan şapkalar çuvallarla bay Ortega’nın önüne getiriliyor ve o da işlemeye uygun olacak olanlarını seçiyor. Seçmedikleri ise sokaklardaki tezgahlarda yerlerini alıyor. Bu seçme işini de o kadar hızlı yapıyor ki hayran olmamak elde değil. Bence hepsi aynı olan şapkalar “IMG_4800işe yarar”, “işe yaramaz” şeklinde ayırmasın sırrını sorduk. Bana bir şapka verip “dokun” dedi. İyi ve kötü örnek arasındaki farklar pürüzsüzlük, yumuşaklık şeklinde oluyormuş. Bence aradaki fark çok azdı ama adamın da işin bu..

 Seçilen şapkalar sırası ile kesim, şekil verme, ütüleme ve süsleme şeklinde işlemlerden geçtikten sonra vitrine çıkıyor. Burada şapka fiyatları değişken tabii ki.. Otuz dolara da şapka var, 1000 dolar üstünde satılan şapka da var. Sonraki kısım ise sizin para harcamanız üzerine kurulu. Yalnız itiraf etmeliyim ki çok güzel şapkalar bunlar. Askeriyeden ayrılalı beri olan şapka antipatim nedeni ile şapka takmayı hiç sevmiyorum ama içim kaldı yumuşacık, kafanızın şeklini alan Panama şapkalarında. Hanım kaptı tabii ki bir tane, yakıştı da güzele.

IMG_4806Burada yaklaşık 1:30 saat kadar oyalandıktan sonra yola düştük. Artık Ekvador’daki son günümüz olacak bu. Bugün Guayaquil’e doğru yol alıp, ertesi gün de Kolombiya’nın Bogota adlı kentine uçacağız. Yolumuz uzun ama çok zevkli olacak. And Dağlarının güzel görüntüleri ile 198 km’lik bir yolumuz var. Bu yol üzerinde Parque Nacional Cajas adlı bir milii parktan geçeceğiz ve rakım yine 4000 metreleri bulacak.

Parque Nacional Cajas (Cajas National Park), Ekvador’un Milli Parklarından bir tanesidir ve Cuenca’nın 30 km kadar batısında yer alır. 285 Kilometrekarelik bir alanı kaplayan parkın en yüksek noktası 4450 metrededir. Bu milli parkın bozkırları içinde 270 kadar lagün ve göl vardır ve Cuenca  civarının temiz su kaynağı bunlardır.  Cuenca’nın 4 nehrinden ikisi olan Tomebamba ve Yanuncay Nehirleri bu milli parktan doğuyorlar.  “Cajas” kelime olarak anlamı Quechua  dilinde “ Karlı Dağlara Giriş Kapısı” demekmiş. 

IMG_4849

Burada ağaçlar iyice seyrekleşti ve tundra yapısında bir yeşil hakim. Bir süre yol yaptıktan sonra, daha önceden de yaşadığımız, öğle yemeği-günlük aktivite beraberce yürüteceğimiz bir mekana geldik; Dos Chorreras Hacienda. Nar Gezi gerçekten de özellikle,hem Ekvador’da ve hem de Kolombiya’da oteller ve yemek yediğimiz yerleri çok güzel seçmiş.

IMG_4952Burası aslında adından da belli olacağı gibi bir çiftlik. Civarda atların bulunduğu hara, geyiklerin gezdiği bir alan, konaklama isterseniz de evler var. Bir de alabalık tesisi var. Çok hoş bir yerde, güzel bir yemek yedik. Civar gezileri ile gerçekten aktivite gibi oldu.

Daha sonra ise kalan yolu tamamlamak üzere yollara düştük.

4200 Metrelerde bir gözleme tIMG_4956erasında durup civardaki küçük lagünleri fotoğrafladık.

Bu işlemi Guayaquil’e varana kadar yol boyu birkaç kez tekrarladık. Durduğumuz her yerde bizde hayranlık yarattı.

Sonunda kahve ve muz tarlaları arasından geçerek Guayaquil’e vardık.  Otelimize yerleştik ve bu şehri turlamaya çıktık. Aslında bu şehir en az beğendiğimiz şehir oldu ama buradan da ,en azından benim, beklentimiz yoktu. Sonuçta sahilde ve sanayi şehri. Sıcak paranın en fazla döndüğü Ekvador şehri. Para varsa yüksek binada vardır, eski çabuk kaybolur. Dünyanın her köşesi mi böyledir bilmiyorum? Malecon 2000 diye bir sahil bölümünü gezdik. Görmesek aklımızda kalırdı. Ben gün boyu yeşilden, dağlardan, doğadan sarhoş olmuşum zaten, Malecon 2000 pırıltısı ve ışıkları sönük kalır gezgin yüreğime..

Yarın bir başka ülke de, Kolombiya’dayız..

Gezekalın

Dr Ümit Kuru

21.08.2014 Saat 00:54

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Ekvador-Kolombiya-Venezuela Gezi Yazısı/ Alausi’den-Sibambe’ye Tren Yolculuğu/İngapirca Antik Kenti/Cuenca/Ekvador

IMG_4188

Bir zamanlar Ekvador’un sahil kısımlarındaki şehirlerden, dağlık kısımlardaki şehirlere ulaşım çok çetin yollardan olurmuş. Kuru mevsimde Cuenca ve Quito gibi  içerdeki şehirlere, Guayaquil gibi sahil şehirlerinden ulaşmak haftaları buluyormuş. Hele yağışlı mevsimde ise bu imkansızmış. İşte bu nedenle Başkan Gabriel Garcia Moreno sahilden ülke içlerine ulaşacak bir demiryolu yapımını istemiş ve 1873 yılında da tren hattı döşenmeye başlamış. Tren yolu Chimbo şehrine kadar hızlı gitmiş ama sonrasında bir türlü ilerlememiş. Bunun nedeni ise rayların döşendiği yerlerde olan toprak kaymalarıymış. Sonraki başkan Eloy Alfaro, bu sorunu aşması için Archer Harman ile 1897’de bir anlaşma yapmış. O da bu sorunu aşmanın yolu olarak Chanchan Nehri Vadisi boyunca tren raylarını döşemeyi uygun görmüş. Bu çılgın adam bir de zor bir işe kalkışarak aşması gereken dağın, Devil’s Nose “Şeytan Burnu” denen kısmına  zik-zak bir tren hattı döşemeyi  planları arasına almış. Bu zor planın gerçekleşmesi  ile 1902 yılında tren Alausi’ye varmış. IMG_4300

Bir zamanlar bolca Güney Amerika Akbabasına (Kondor) evsahipliği yapması nedeni ile yöre insanlarınca “Kondor Yuvası” adını alan Devil’s Nose’a (“Şeytan Burnu) Alausi’den tarihsel bir yolculuk yapacağız. Yakın zamana kadar bu trenle yolculuk, eskiden olduğu gibi üstü açık vagonlarla yapılıyormuş. Ancak insan ölümleri olunca bu yasaklanmış. Bu trenle yolculuk orjinalde Riobamba’dan başlıyor ama biz bu kadar uzun süreyi burada harcamayıp Alausi’den trene binip, Devil’s Nose’a kadar gideceğiz. Bu yolculuk yaklaşık olarak gidiş dönüş 70 dakika sürüyor

IMG_4159Riobamba’dan Alausi tren istasyonuna kadar gitmek için epey erken uyanmak zorunda kaldık ve erken bir saatte Alausi’ye vardık. Buradan trene binip hedef olan “Şeytan Burnu”na doğru yola çıktık. Tren bir vadi boyunca yol alırken, trende tanıtım yapan görevlinin söyledikleri çok ilginç şeylerdi. Bu tren hattında bolca dinamit kullanıldığından kaza ölümleri de çok sık yaşanmış. Bu nedenle yöre halkı hem bu yüksek ölümler ve hem de hasat dönemlerinde çiftlikleri bırakamadıklarından tren yolu yapımında çalışmak istememişler. İşçi sorunu özellikle Jamaika, Puerto Riko ve Barbados’dan getirilen işçilerle çözülmüş. Bu işçilerin tropikal hastalıklara daha dayanıklı olduklarına olan inanç ise bir başka sebepmiş. Eğer tren yolu yapımı işinde çalışırlarsa özgür kalacağı vaat edilen mahkûmlar da bu işçilerin arasındaymış. Şuradan buradan işçi derken bu inşaatın bu bölümünün yapımında yaklaşık 5000 işçi çalışmış.

Sibambe ve Alausi istasyonları arasında yaklaşık 10 km kadar bir mesafe var. Ama iki istasyon arasındaki rakım farkı 600 metre. Bu zorluğu aşmak için Şeytan Burnu’nu dolaşan ve gittikçe yükselen bir zik-zak tren hattı yapılmış.  İşte tüm bu yolculuğu ilginç kılan da işin bu tarafı. Bu yolun yapımı çok zor ilerlemiş ve her aşaması zor ve insan canı ile ödenen bedel karşılığı olmuş.

IMG_4476

Tren bu kısma gelince trenden görevliler hemen aşağıya iniyorlar ve yaptırdıkları yönlendirmelerle trenin iki kez manevra yapmasını sağlayarak aşağıda bulunan istasyona varmanızı sağlıyorlar. İşin bu kısmı ilk günden itibaren hep bu ritüelde olmuş. Alausi’den gidişte tren Şeytan Burnunu geçtikten sonra Sibambe İstasyonunu yaklaşık 1 km geçiyor ve duruyor. Bundan amaç 10 dakika fotoğraf molası vererek Şeytan Burnunun ve zik zak tren hattının karşıdan fotoğrafını alabilmenizi sağlamak. Ama saat 09:00 da kalkan ilk tren güneşin öyle bir kötü saatinde burada oluyor ki fotoğraf çekmek pek mümkün olmuyor. Güneş ışığı tam karşıdan geliyor. Belki saat 11 veya daha geç bir saat fotoğraf için daha uygun olacaktır. Bizim derdimiz Cuenca’da zamanında olmak olunca sabah erken saati tercih ettik.

IMG_4344Sibambe tren istasyonunda bizleri dans eden yerli halk karşıladı. Bunlar Nizag yerlileri. Trenden indikten sonra 40-50 basamaklı bir merdiveni tırmanıp küçük bir müzeye gidebilirsiniz ve bence mutlaka gidin. Buradaki anlatımlar ve görsel malzeme çok tamamlayıcı oluyor. Bundan sonra ise bilet fiyatına dahil olan bir içecekle aktiviteyi tamamlıuyorsunuz. Dönüş ise bu sefer Sibambe’den Alausi’ye. Ekvador’a giderseniz bu yolculuğu yapmalısınız derim..

Alausi’den 90 km kadar sonra İngapirca adlı antik bir kent gezimiz oldu. İngapirca “İnka Duvarı” anlamına geliyormuş. Bu İnka kalıntıları Ekvador içinde bilinen en büyük olanıymış.

IMG_4573

Buraya yağmurlu bir havada geldik. Şakır şakır bir yağmur olmasa da yine de ıslatıyor bizi. Rehberimiz belirli bir yol güzergâhını takip ederek bu antik şehri bize anlattı. Burası İnkalar tarafında kurulan bir şehir değil. Onlardan önce burada Cañari insanları varmış ve şehir ismi de  Hatun Cañar’mış.

1471-1493 Yılları arasında İnka İmparatoru olan Tupac Inca Yupanqui, Ekvador’un işgali ile görevlendirildiği sıralarda buraya da gelmiş ama kaba güçle alamamış. Bunun üzerine Cañari Prensesi ile evlilik yapmış ve akrabalık yolu ile buraları imparatorluğa katmış. Ondan sonra da Cañari ve İnkalar bu şehirde birlikte yaşamışlar.  IMG_4580

Şehrin kale kompleksi İnka-Cañari ortak yapımı. Bu şehrin en çok sevdiğim kısmı ise İnka yolunun hala çok düzgün şekilde var olması. Peru’da daha uzun örneklerini gördüğüm bu yolun varlığı kalenin amacını da açıklıyor. İnkalar işgal ettikleri topraklarda ticaret yolları kurmuşlar ve antik şehirler arası bu ticaret yolu üzerinde kaleler inşa ederek ya da burada olduğu gibi var olanı güçlendirerek ticareti kontrolleri altına almışlar. Bu yolda Kuzey Ekvador’a uzanan bir yol ve kale içindeki İnka birlikleri de bu yolun koruyucuları. Bir diğer ilgimi çeken ise gerek temiz ve gerekse de pis su atıklarının halen çok düzgün şekilde korunmuş olmaları.

IMG_4629

Bu alandaki en görkemli yapı ise şüphesiz şehrin ortasında bulunan Güneş Tapınağı. Büyük blok bir kaya üstüne, çok düzgün ve araya taşları yapıştırıcı hiçbir şey koymadan dizilen büyük taşlardan yapılmış bir yapı burası. Civarda astronomik hesaplamalar ve takvim olarak kullanılan kayalar üzerine oymalar da var.

Bu yeri gezdikten sonra aracımıza yerleştik ve bu günün konaklama yeri olacak olan Cuenca’ya doğru yola çıktık. Bu sefer vakit kaybına da tahammülümüz olmadığından öğle yemeğini araçlara getirilen sandviçlerle geçiştirdik. Bir an evvel eski kısmı, Dünya Kültür Mirası Listesi içinde bulunan Cuenca Şehrine gitmek ve şehri gezmek istiyoruz.

IMG_4731Cuenca (Santa Ana de los cuatro ríos de Cuenca) Ekvador’un Azuay Eyaletinin başkentidir. 2500 Metre rakımda olan bu şehir Ekvador’un 3. Büyük kenti ve 1 milyona yakın nüfusu var. Kuzeyde Tomebamba Nehri ve  Gran Colombia Caddesi, Batıda General Torres ve Doğuda Hermano Miguel arasında olan şehir alanı UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi içinde olan eski şehir kısmı.

Burada yerleşim çok eski dönemlere tarihleniyor. 1400’lü yılların sonuna doğru Cañari Prensesi ile siyasi evlilik yapan  İnka imparatoru, Canarilere ait olan bu güzel kenti geliştiriyor. Daha sonra ise İspanyollar burayı istila ediyorlar. İspanyolların “El Dorado”, efsanevi altın şehir umutları ile geldikleri ve istila ettikleri bu şehir, onlar geldikleri zaman yıkılmış haldeymiş. 1557 Yılından, bağımsızlığını beraberce ilan ettikleri diğer iki şehir olan Guayaguil ve Quito ile beraber 1820 yılına kadar İspanyollar burayı yönetmişler. Bu şehrin eski kısmında bolca Koloniyal ve Cumhuriyet dönemi binaları var. Bogota, Cartagena ile birlikte en çok bu kenti sevdim. IMG_4702

Cuenca kelimesinin kaynağı İspanyolca ve 4 nehrin birleştiği havza anlamına geliyor. Bu nehirler Tomebamba, Yanuncay, Tarqui ve Machangara. Bu nehirlerden ilk üçü Páramo of Parque Nacional Cajas denen ve şehrin batısındaki dağlık bir alandan doğuyor. Bu nehirler Amazon’u besliyorlar

IMG_4736Şehre saat 16:00 gibi vardık ve hemen şehri gezmeye başladık. Şehrin önemli eserlerinden Eski Katedral (Iglesia de El Sagrario) 1557 yılında inşa edilmiş ama bugün artık müze olarak kullanılıyor. Bu Katedral şehre bir süre sonra yetmemiş ve Yeni Katedral 1885 Yılında inşa edilmiş. Ama mimari yanlış hesaplama nedeni ile projeye uygun yapılamamış. Kuleleri çıktıkça binada çatlamalar başlamış. Bakmışlar ki gidişat kötü ve bina daha fazla ağırlık kaldırmıyor, kuleleri daha fazla çıkmamışlar.  Katedral kuleleri kesik olarak inşaat tamamlanmış. Aslında kuleler iki kat daha yüksekmiş.   Karşılıkllı olan bu iki katedral arasında Abdon Calderon Parkı var.

1682 Yapımı El Carmen de Asuncion Manastırını dıştan görüp kendimizi bu güzel eski şehrin sokaklarına vurduk. Çoğunlukla öyle amaçsızca sokakları gezmek ve yöre insanlarını gündelik yaşamları içinde görmek büyük bir zevktir benim için. İşte bu an tam da o andı.

Geziyi bir kafeteryada nefis kahve molası vererek tamamladık.

Bu şehir de yarın birkaç saat daha geçireceğiz.

Gezekalın..

Dr Ümit Kuru

20.08.2014  Saat 02:45

 

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.