Baharı Karşılama Gezileri:Saklıdere/Şile-Ağva Gezisi

IMG_0190

Yılın bu zamanlarını hep sevmişimdir. Doğanın uyanışına şahit olmak, rengarenk çiçeklerle bezenmiş yeşil üstünde gezmek tarif edilemez bir zevk veriyor bana. Nisan ayı başından, Haziran ayının ortalarına kadar hemen hemen hiç bir hafta sonunu kaçırmayı istemiyorum. Geçtiğimiz hafta sonu yani Cumartesi-Pazar günlerini içine alacak bir gezi planladım ve uyguladım. Bu sefer yalnız da değiliz ve tam tamına 21 kişi ile geziyi gerçekleştirdik. Kimi Antalya’dan, kimi Mersin’den, kimileri Ankara’dan tam 21 gezgin toplaştık ve Saklıgöl/Şile-Ağva gezisini gerçekleştirdik. Geziyi anlatmak ve bu sayfada paylaşmak bendenize düştü..

Sabahın erken saatlerinde yollara düşüp Nevzat Demir-Beşiktaş tesisleri karşısında araçlarımızla ilk toplaşmayı gerçekleştirdik. Sonrada 4 araba peşpeşe yola düştük. Ankara grubu bize Ağva’da katılmaya karar verdiğinden, kalan 17 kişi ilk gezi durağımız olan Saklıgöl/Şile’ye doğru yola çıktık.

IMG_9672Saklıgöl, Şile Karamandere Köyü’nde yapay bir baraj gölü. Şile otobanını takip edip, Şile merkeze gelmeden ve Işık Üniversitesini geçtikten sonraki ilk ışıklardan sağa dönüp Ahmetli Köyü’ne doğru gidiyorsunuz. Tabelalarda Saklıgöl yönlendirmesi gayet güzel. Şaşırmanıza pek imkan yok. Üç kilometre kadar gidince karşınıza Saklıgöl çıkıyor. Hafta sonları Saklıgölde bulunan tesis çok kalabalık oluyor. İyi başlangıçlar her zaman önemlidir. Bu nedenle programı yaparken geziye sıkı bir kahvaltı ile başlangıç koymuştum.   Önce burada kahvaltı yapıp, sonra da kalan zamanı göl çevresinde yürüyüşle değerlendirmeyi planlıyoruz. Saat 09:30 gibi tesiste olmamıza rağmen ortam bayağı kalabalıktı. Kahvaltıyı köy kahvaltısı şeklinde ve serpme olarak veriyorlar. Oldukça doyurucu. Hatta 4 kişi iseniz 3 kişilik kahvaltı isteyin. Çünkü kahvaltı fazla geliyor. Kahvaltı bedelini, kaç kişilik istediyseniz, 25 TL ile çarparak ödeme yapıyorsunuz.

IMG_9692Kahvaltı sonrası hem ilk fotoğraflarımızı almak ve hem de tıka basa yediğimiz kahvaltıyı eritmek için göl çevresinde yürüyüşe başladık. Manzara tam beklediğimiz gibi. Ağaçlar yeşil örtülerini iyice üstlerine çekmişler. Etrafta çiçekler renk renk. Şu doğa ana kadar kıymetli ve zevkli sanatçı olamaz. Sarı karahindiba  arasına beyaz papatyayı, boynuz otunu, mor hercai menekşeyi katmış. Ağaçların yeşili, gözü kamaştırıyor. Bu güzellikler arasında yaklaşık 1.5 saat kadar yürüdük. Grup, gezinin başında mest olmuş durumda. Ben ise bir de onların mutluluğu yanında duble mest haldeyim…

Aynı yoldan Şile Kavşağına dönüp, konaklama ve gezinin kalanını yapacağımız Ağva’ya doğru tekrar yollara düştük. Şile’den Ağva’ya kadar 30-35 kadar bir yolumuz daha var. Çayırbaşı’ndan sonra yol ikiye ayrılıyor; Soldaki yol deniz kenarından, diğeri ise ormanlık alandan geçerek Ağva’ya ulaşıyor.Ben çoğu zaman ormanlık yolu tercih ediyorum. Yol çok dolanır ama yemyeşil ağaçlar arasından seyahat etmek bambaşka oluyor. Amaç da bahara bürünmüş ormanı görmek olunca hiç düşünmeden sağdaki yola saptım.

Yol üzerinde, Sevişlim Mahallesi denen bir mevkide “Ateşim Gözleme” denen bir yerde çay kahve molası verdik. Daha sonra ise Ağva’ya giriş yaptık. Konaklama yapacağımız otele hiç giriş yapmadan Ağva gezimiz için, Ağva merkeze gittik. Araçları park ettikten sonra Ankara’dan gelen grupla buluşmak için sahile yürüdük. Ankara grubumuz açlığını küçük bir balık lokantasında gidermeye çalışıyordu. Hasretle kucaklaşma sonrasında, biz de balık kokusunun çekiciliğine dayanamayınca siparişleri verdik. Balık faslı sonrasında önce Ağva içinde sahilde yürüyüşümüzü yaptık. Hava yağsam mı yağmasam mı kararını bir türlü veremiyor. Karanlık ve kasvetli bir hava var. Neyse ki tüm gezi boyunca yağmura yakalanmadık. Aşıklar yolu boyunca kısa bir yürüyüş yaptık ve sonrasında Kilimli Koyuna yürüyüş için araştırmalara başladık. Lakin tekneler bu havada bizi 10 metre ötede sahile bırakmaya pek yanaşmıyorlar. Bir taraftan da yol yorgunu olan arkadaşları 5 km’lik bir yürüyüşe zorlamak istemiyorum. Teknecilerin bizi karşı sahile geçirmek istememeleri işime geldi. Biz de atladık arabalara karayolu ile Kilimli Koyuna gittik.

IMG_9879Kilimli Koyuna araçlarla, Dikbucaklı Köyü üzerinden ulaşılıyor. Kandıra yönüne doğru giderken, hemen benzin istasyonu yanından sola dönüyorsunuz. Yol sizi Kilimli Koyuna ulaştırıyor. Burada tepede bir tesis var. Önce bu tepeye çıkıp bir panorama manzarası aldık.  “İki dere arası” anlamında olan Ağva, Yeşilçay ve Göksu derelerinin Karadeniz’e döküldükleri yerde oluşan küçük bir delta üzerine kurulu.  Tepeden fotoğraflarımızı aldıktan sonra çılgın Karadeniz dalgalarının kayalarda yarattığı şekilleri daha yakından görmek amacı ile patika bir yoldan aşağılara, denize doğru indik. Delik deşik olmuş, adeta birer heykel haline gelmiş kayaları dakikalarca seyre daldık. Daha sonra yeniden araçlara binip bu sefer Kilimli Koyu sahilinde bulunan tesise gittik. Deniz kenarında çılgın dalgaları seyrederken bir taraftan da sıcak çayları yudumladık.

IMG_9983Ağva gezisi sonrasında geceyi geçireceğimiz Tartaruga adlı butik otele gittik. Burası küçük bir aile işletmesi. Hemen Göksu Deresi kenarında kurulu. Altı odalı ve 14 yataklı bir tesis. Bahçesi muhteşem. İşletme sahibi Levent bey ve eşi aslında birer müzik öğretmeniler. Levent bey uzun süren İtalya yaşamı sonrasında ülkeye dönünce Ağva’da turizm sektörüne girmiş. Çok da iyi yapmış diyeceğim. Çünkü yeşillikler içinde, doğaya saygılı, müthiş bir tesis yaratmış. Ortalıkta kazlar, tavuklar ve sokaktan sığınmış 2 adet sevimli köpek geziniyor. Burası bizim “Baharı Karşılama” konseptli gezimize pek uydu doğrusu. Etrafta çok güzel bir sessizlik var. Sadece  doğa ve siz. Hemen dere kenarındaki terasa geçip hoşgeldin çaylarımızı içtik. Sonra da deniz bisikleti ile kısa bir dere turu attık. Grup kalabalık olunca bu otele sığamadık. Bu nedenle diğer arkadaşlar için “Konak Kensola” da yerimizi ayırtmıştık. Grup akşam yemeğini hep beraber Tartaruga otelde yedi ama gecelemeyi 2 otelde yaptı. (rezervasyon isterseniz Levent Bey tel no 0534 4527133)

IMG_0029Akşam yemek salonunda buluşuldu. Leziz mezeleri rakı eşliğinde yedikten ve mangal ateşinde pişmiş levrek balıklarımızı bitirdikten sonra Levent Bey ve eşi müzik yapmaya başladı. Önce bağlama ve sonrada keman eşliğinde, o duru sesleri ile, karı-koca nefis  bir müzik  ziyafeti verdiler bize. Gecenin ilerleyen saatlerinde grubun hala yatmaya niyeti yok sanki.

Sabah erkenden kalktım ve fotoğraf çekmeye çıktım. Ama gece boyu hiç susmayan bülbüller, o sessizlik içinde o kadar güzel şakıyorlardı ki, boşverdim fotoğraf filan çekmeyi, kendimi attım hamağa. Dışarıda yarım saat kadar öylece yattım ve kuşları dinledim.

Sabah kahvaltıda herkes dinç gözüküyordu. Öyle de olmaları gerekiyor. Çünkü bugün Hacıllı Kanyonunda 10 km ye yakın bir yürüyüşümüz var. Levent bey de bize rehberlik edecek.

Otelden araçlarla çıktıktan sonra Şile yönüne doğru yol aldık. Hacıllı Köyü tabelasında içeri döndük ve bol kıvrımlı, son kısmı da derin sayılacak çukurlara da sahip bir toprak yol sonunda yürüyüşümüzün başlayacağı yere vardık. Araçları park eder etmez bir gelincik tarlası gördük. Nefis bir manzaraydı.

IMG_0151-001Daha sonra ise önce dik ve bozuk bir yola kendimizi vurarak yürüyüşe başladık. Bu kısımdan sonra dereyi geçip, derenin kıyısı boyunca yürüdük. Aslında yolun dik başlangıcı ve uzunluğu hariç zor bir parkur değildi. Ama hızlı yürüyenlerle, fotoğraf çekmek isteyenlerin karışık olduğu bir grup olunca, yürüyüş kolunun başı ile sonu arası epey açıldı. Yine de herkes kaybolmadan ve sağ salimen parkuru tamamladı. Aslında parkurun sonunda şelalelere ulaşmamız lazımdı. Anladığım kadarı ile küçük bir şaşma sonucu şelaleyi hiç göremedik. Ama zerre kadar üzüntümüz olmadı. Çünkü yol o kadar güzel ve o kadar renkliydi ki varsın şelalesi eksik olsundu. Ben gruptaki insanların mutluluğunu yüzlerinden okumanın keyfi içindeyim. Burada daha fazla anlatacak birşey yok, sizi bu güzel yürüyüşten çektiğim fotoğraflarla başbaşa bırakayım. Ağva’ya kadar gelirseniz Hacıllı Kanyonu yürüyüşünü mutlaka yapınız derim.  IMG_0098-001

Yürüyüş sonrasında tekrar otele döndük. Levent beyin bize hazırladığı makarnayı yedikten sonra dönüşe geçtik.

İşte sevgili Sanal Gezginler… Bir hafta sonu bahar karşılaması yapan bir grup gezgin adına hikayem budur sizlere..

Sağlıkla Gezekalın…

Dr Ümit Kuru

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Şile Ağva Yolunda Unutulmaz Bir Tat; Boşnak Mantısı

IMG_9401

Bu hafta sonu çok güzel bir tatil yaptık.. Saklıgöl/Karamandere-Şile ve Ağva gezilerini, birbirlerini seven 21 gezgin arkadaş olarak tamamladık. İstanbul’a doğru dönüş yaparken ve Şile/Yeniköy’den geçerken yol üstünde tesadüfen görüp mola verdiğimiz bir yerden ve burada tattığımız Boşnak Mantısından bahsedeyim istedim sizlere.

Yeniköy, Şile’ye 7 km mesafede olan ve köy halkının büyük bir kısmı Yugoslav göçmenlerinin oluşturduğu bir köy ve bu göçmenler köye 1925 yılında yerleşmişler. Bu köyün aslında eski bir Rum yerleşim yeri olduğu söyleniyor. Ben Ağva’ya hem gelirken ve hem de Ağva’dan giderken bu yolu tercih eder ve kullanırım. Çünkü buranın baharlarda havası bir başka olur. İlkbaharda ağaçların yeşil gözümü yorar, sonbaharda ise ağaçlardan düşen sarı yapraklar yolları tamamen örter. Neyse uzatmayalım; Çünkü konumuz mantı…

Efendim! Bendeniz mantıyı pek bir severim. Annemin yaptığı irice mantıdan, Kayserili sevgili dostlarımızın yaptığı incecik, minicik mantıya kadar hepsine sonsuz bir sevgim vardır. Yalnız burada tattığım Boşnak Mantısı da ayrı bir takdire değer.

Ağva’dan Şile’ye dönerken ve Şile’ye yaklaşık 7 km kalmışken yokuşun hemen bitiminde yolun sol tarafında Tadım Gözleme diye şirin bir bahçe içinde ve tek katlı bir mekan sizi karşılar. Burayı mutlaka bir ziyaret edin ve bir aile işletmesi olan bu mekanda Boşnak Mantısını bir deneyin. Özellikle kavurmalı gözlemeyi de bir tadabilirsin ama benim tavsiyem banko Boşnak Mantısı..

Boşnak Mantısı hafta sonları mutlaka oluyormuş ama hafta içi gidecekseniz önceden telefon edip sipariş vermelisiniz.

0537 9253433 Numaralı telefondan karşınıza işletme sahibi Hakkı bey çıkacaktır. Ona siparişi vermek lazım. Çünkü bu mantı hemen orada açılıyor ve fırına atılıyor. Yani yaklaşık bir saatlik seremonisi var. Daha sonra Boşnak Mantısı masanıza gelirken yoğurt ve yağı üzerine dökülüyor. Kulaklarınızda hamurun çıtır çıtır eden sesi ve damağınızda müthiş bir tat kalıyor. Kıssadan hisse; Yolunuz bu diyarlara düşerse, “Tadım Gözleme” de “Boşnak Mantısı”nı mutlaka denemelisiniz…

Gezekalın….

mantı 1