Etiyopya Gezi Anıları-7. Gün Karo ve Hamer Kabileleri / Turmi

IMG_7507

Sabahın erken saatlerini fotoğraf için en güzel saatler olduğundan severim. Tesis içinde fotoğraf karelerime hapsetmek için canlı cansız objeler aramaya başladım. Etiyopya’da kaldığımız tesisler içinde en çok bunu beğendik. Ama sakın burada diğer taraflarda olmayan lüksümüz filan var sanmayın, burada da saat 22:00 gibi ışıklar kesiliyor. Gerçi gruptan bir bayan arkadaş jeneratörün daha uzun süre yanması için bir ayarlama yaptı ama sonuçta burası da bir Eko Lodge. IMG_3653

IMG_3676Daha önce hiç görmediğim, kafası yassı, göz çevresi sapsarı güzel bir kuşun peşinde, tesisin arka tarafına kadar kovalamaca oynadık. Ama sonunda onun güzel fotoğraflarını almayı başardım. Bu sırada tesisin arka tarafında kurumuş bir dere yatağının farkına vardım. Burada birkaç kişi su çıkartmak için toprağı kazıyorlardı. İlginç olan ise kazma sallayanlardan bir tanesi dün bize tesis girişinde o garip meyveyi tattıran bayanın olmasıydı. Çalışanlardan 3 tanesi bayan ve 3 tanesi de erkekti. Sırası ile bayanlar ve erkekler 3’erli gruplar halinde çalışıyorlardı. İzin isteyip fotoğraflarını aldık.

Daha sonra ise tesisten 70 km ötede olan Karo kabilesinin bulunduğu köye doğru yola koyulduk. Yol rezalet ama sürprizlerle dolu. Burada şimdiye kadar hiç görmediğim termit (ak karınca, beyaz karınca) yuvalarını gördüm. Bunların bazıları metrelerce yukarıya çıkabiliyorlar. Ayrıca hemen her ağacın altında, gölgelik alanlarda, Dik Dik denen küçük antiloplar görüyoruz. Bir diğer dikkatimi çeken şey ise Adenium (çöl gülü) adlı ağaç. Bu ağacı tanıyorum çünkü evde saksı içinde yetiştirmeye çalışıyorum. İki fidan aldım ama birisini çürüttük, diğeri ise ancak 20 cm olmuştur. Burada ise kalın gövdeleri ve ağaç halleri ile bana nispet yapıyorlar sanki…

Sonunda Omo nehrinin doğu kenarında yerleşik Karo (veya Kara) kabilesine geldik. Karo’lar sayıları 1500 civarında kalmış olan bir kabile, yani neredeyse soyları tükeniyor. Tarım ve hayvancılıkla uğraşıyorlar. Hamerlerle yakın ilişki içindeler ve kız alıp kız veriyorlar. Bu insanlarda da boğa üstünden atlama törenleri var. Evlilik sonrasında çiftlerin çocuk sahibi olup olmamalarına köyün yaşlı heyeti karar veriyormuş ve genelde de bu izin çok zor ve geç çıkıyormuş. Bunun da kabilenin sayısında azalmalara bir neden olduğu ileri sürülüyor. Yaşlıların bu kararı zor verme sebepleri ise ekonomikmiş. Hamerler gibi Omotik dil konuşuyorlar.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Köye girer girmez çocuklarda bir hareketlenme oldu. Uçurumun kenarında sıra sıra dizili sabun ağaçlarına koşup dallarından çiçekleri kopardılar ve başlarına şapka gibi koydular. Bir başka yerde ise bir küçük çocuk, kendinden daha küçük olan bir başkasının yüzüne bitki köklerinden elde ettikleri ve kuruyunca süt beyazı bir renk alan bir boyayı sürüyordu. Anlaşılan köy ya bizi beklemiyordu ya da bu kadar erken beklemiyordu.

Fotoğraf çekme konusunda artık bizde iyice profesyonel olduk ve 3 kişi bir grup oluşturduk. Aynı insanların karşısında 3 makine birden olup da, çekilen fotoğraf sayısında artış olunca hem bize hem de fotoğraf çektirene faydası oluyor.

Karolar da sorgum bitkisinden un ve bira yapıyorlar. Kulübeleri Dorzelerinkine göre daha kısa boyda oluyor. İçeri girerken ve içeride mutlaka eğilmek gerekiyor. Bunlarda farklı olarak küçük baş hayvanlar için mi yoksa tahılların depolanması için mi olduğunu tam da anlamadığımız daha küçük ve ayaklarla yükseltilmiş kulübeler var. Hayvan besliyorlar ama Hamerler gibi onlarda bu hayvanları pek yemiyorlar. Süt, yün gibi ürünlerinden faydalanıyorlar. Bir garip adetleri ise boyunlarına attıkları bir kesi ile bu hayvanların kanlarını içiyorlarmış. İnanamadım ama bazı hayvanların boyunlarında iz var dediler. ,

IMG_3761Köyde fotoğraf için ya genç kızlar ve çocuklar ya da genç erkekler seçiliyor. Bu kısım özellikle benim sevgili eşim  Naime’yi üzüyor olmalı ki nerede bir çirkin ya da yaşlı varsa bizim ki onlarla fotoğraf çektirmemi istiyordu. Tüm gezide böyle oldu. Ama burada bir yaşlı teyzem tüm genç kızları öyle bir alt etti ve hepsinden daha fazla para topladı ki inanamazsınız! Demek ki güzellik dışında işve de çok önemli! Bu teyzem bir anda meydana bir ceylan gibi atladı ve dans etmeye başladı. Hepimiz başladık fotoğraf çekmeye ama teyzem oynadıkça kan ter içinde kalıyor, baktım kötü kötü solumaya başladı ve bana, hanıma burada mesleki bir iş çıkacak, teyzemi durdurduk ve paralarını verdik. Teyzem memnun, mutlu, köyün kızlarına şöyle bir alttan bakış fırlattı; “Gördünüz mü kızlar, ben de daha ne işler var”. Tercüman aracılığı ile yaşını sordum “25” dedi. Bunu derken alaycı bir ifadesi kesinlikle yoktu, ciddi ciddi “25” dedi. Bende ki de amma soruydu; burada zaman kavramı yok ki, teyzemde olsun.

Nehre tepeden bakan son fotoğraflarımızı da aldıktan sonra köyden ayrıldık. Piknik tarzında öğle yemeğimizi, yakın sayılan bir kamp alanı içinde yedik. Burada eskiden çadırlar kurulup orada kalınarak civar gezilirmiş. Kaldığımız Buska Eko Lodge gibi yerler açılınca konaklama yerleri oralara kaymış. Ancak öğle yemeği için çok iyi bir seçim yeri olmuş. Daha alana gelir gelmez bir ağacın dalları arasında sonradan adının kırmızı gagalı guguk kuşu (hornbill) olduğunu öğrendiğim kuşu gördüm ve fotoğrafladım. Civarımızda bir anda bir sürü çocuk oldu. Onlarla hem yemeklerimizi paylaştık hem de verdiğimiz bisküviler çok kıymete geçti. IMG_3828

Yemek sonrası ise Hamerlere (veya Hamar) doğru yola çıktık. Rehberimiz Mehmet bey, Etiyopya’ya geldiğimizden beri Hamer kadınlarının güzelliğinden bahsediyordu. Sıra onları ziyarete geldi. Bozuk yolda epey bir ilerledikten sonra, öndeki araba durunca hepimiz durduk. Burası bir Hamer köyü idi. Mehmet, firması adına bize burada çok güzel bir jest yaptı ve bir Hamer gösterisi ayarladı. Biz köy içini gezerken Hamerler dans şovları için hazırlıklar yapıyorlardı.

IMG_3832

Hamerler çok süslü insanlar. Kadınları gerçekten çok güzel ve alımlılar. Saçlarını daha önceden bahsettiğim tereyağ, toprak, su karışımı ile boyuyorlar. Boyunlarda olan halkalar evliliğin, seramikten çıkıntılı halka ise “first lady”liğin göstergesi. Kadınların derilerinde derin yara izleri var. Bunlar da o meşhur sığır üzerinden atlama törenlerinden kalma izler. Kısaca bu törenden tekrar bahsedelim; Bu tören bir genç erkek için, olgun erkekliğe (Maza) geçme töreni. Bu tören üç gün sürermiş. Bu törenlerde kadınlar Mazalara olan bağlılıklarını ispat etmek için kendilerini ciddi ciddi kamçılatıyorlar. Tören boyunca danslar yapılıyor. Sonrada Maza adayı, tamamen çıplak halde, yan yana getirilmiş 8-10 adet boğa üzerinden yürüyerek 4 kez geçtiğinde tören tamamlanıyor. Siz Sanal Gezginlere bu konuda bulduğum bir video linki de ekledim.

Erkeklerde az süslü değiller, vücutları kül ve kömürle boyuyorlar ve başlarda bulunan takılar bir düşman veya tehlikeli bir hayvan öldürüldüğünün göstergesiymiş.

Burada bize özel yapılan dans gösterisini izledik, bol bol fotoğraf çektik ve Turmi deki konakladığımız Buska Lodge’ e döndük. Yemeğe kadar vakit var, açtık soğuk biraları, aldık küçük ama güzel bulduğumuz fıstıkları, günün muhasebesini yaptık.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Güzeldi bugünümüz ama hızla sona doğru gidiyoruz. Her başlangıcın bir sonu yok mu zaten?

 Gezekalın

Ümit Kuru

İlk yayın tarihi 21.03.2011 Saat 21:17

Güncellenmiş yayın tarihi 30.09.2014 Saat 01:02

Yorum bırakın

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: