• Arşivler

  • Diğer 536 aboneye katılın
  • Mart 2013 den beri

    • 276.688 ziyaretçi
  • Mart 2023
    P S Ç P C C P
     12345
    6789101112
    13141516171819
    20212223242526
    2728293031  

Harikalar Diyarı Bhutan’a Yeniden Yolculuk; Tiger Nest-Paro

IMG_3252.JPG

29.10.2012 tarihli gezi yazısıdır.

img_3107Sabah kahvaltı sonrası heyecanla beklediğimiz akiviteyi gerçekleştirmek üzere yola koyulduk. Hedefimiz Bhutan’ın en önemli yerlerinden olan Tiger Nest‘i (Kaplan Yuvası) ziyaret etmek. Peru dendiği zaman akla nasıl Machu Picchu, ya da Kamboçya denince Ankor Watt geliyorsa, Bhutan denince de Tiger Nest geliyor.

Bu ünlü tapınak Paro şehrinin 10 kilometre kuzeyinde bulunuyor. Taktsang Tapınağı ya da daha çok bilinen ismi ile Tiger Nest (Kaplan Yuvası) Paro Vadisinde 900 metre yüksekte (toplam da 3000 metre rakımda) dağda bir yarığa kurulmuş bulunuyor.

IMG_2945.JPG

Efsanesi bol Bhutan’da bu konuda da bir efsane var; Buna göre Budizmin Bhutan’da yayılmasında önemli rol oynamış olan Hintli Guru Rinpoche şimdiki manastırın bulunduğu yerdeki mağaraya, bir dişi kaplan formuna dönüşen Prenses Yeshe Tsogyal sırtında uçarak geliyor ve mağarada 3 ay boyunca meditasyon yapıyor. Rivayete göre bu olaylar 8. yüzyılda gerçekleşmiş. Ancak bir kompleks olarak manastırın inşası 1692 yılında yapılıyor. Bu yapı 1958 ve 1998’de iki tane büyük yangın geçirmiş.

IMG_2947.JPG

Tiger Nest’e çıkmak için ya katırlara  binmeniz ya da yürüyerek tırmanmanız gerekiyor. Geçen sene katırlarla çıkmıştık. Bu sene ise önce katırlarla çıkmak fikrimiz vardı. Ancak bay Karma bizi yürüyerek çıkma konusunda ikna etti. Arabamızı park ettiğimiz yerden tepeye kadar 1,5 km yolumuz var. Mesafe kısa gözüküyor ancak 2000 metreden 3000 metreye çıkmak gerekiyor. “Dura dinlene çıkarız” dedik. Sonuçta bizi kovalayan yok ya!

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Tiger Nest’e daracık ve çam ağaçları ile kaplı yoldan  bir patika yoldan çıkıyorsunuz. Aşağıda Paro Vadisi ve pirinç tarlaları, yukarıda ise Tiger Nest’in doyumsuz güzelliği. Otelden ayrılmadan önce aldığım sopaları baton olarak kullanıp, onlardan destek alarak yola düştük. Sabahın erken saatlerinde aşırı bir sıcak yok ama yokuş dik olunca terledik tabii ki. Yaklaşık bir saatlik bir tırmanma sonucunda ilk durak yeri olan düzlüğe geldik. Burada bir kafeterya var. Orada çay-kahve molası verdik.  Tiger Nest tam karşımızda tüm heybeti ile duruyor. Kahvelerimizi yudumlarken, bir yandan da fotoğraflarımızı çekiyoruz. Burada daha sonra öğle yemeğimizi de yiyeceğiz.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Tekrar yola düştük. Bu sefer de 1 saat civarında bir yola yaparak 2. dinlenme yerine geldik. Katırlarla gelseniz de en son varış noktası burası. Buradan sonrası herkes için yürüyüş demek. İnişli çıkışlı olmak üzere 400’e yakın merdiveni yürümeniz gerekiyor. Ama önce merdivenlerin başında durup manzaranın keyfini çıkarıyorsunuz.

IMG_3050.JPG

Merdivenlerin inişli kısmının bitiminde bir şelale var. Bu şelale 60 metre yükseklikten akıyor. Daha sonra ise merdivenlerle çıkış başlıyor. Tapınaklara varınca bir polis kontrol noktası var. Burada makine ve çantaları bırakmanız gerekiyor.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Tiger Nest içinde 3 tane tapınak var. Bunlardan bir tanesinde Buddha heykeli var. Bir diğerinde ise Guru Rinpoche nin büstü var. Söylence o ki bu tapınakta Guru Rinpoche’nin meditasyon yaparken sırt izi kayaya çıkmış. En önemli olan tapınakta ise Guru Rinpoche nin meditasyon yaptığı mağara var. Burası her zaman açık olmuyor.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Tiger Nest epey bir soğuk oluyor. Merdiven in-çık derken, terli halde buraları gezerken üşüyorsunuz. O nedenle yanınızda üşümemek için bir şeyler bulundurun. Tiger Nest tam da beklediğimiz gibiydi. Gizemli, mistik ve doğal bir güzellik var orada.

IMG_3125.JPG

Daha sonra dönüşe geçtik ve öğle yemeğimizi yemek için kafeteryaya oturduk. Güneşin dolayısı ile ışığın pozisyonu değiştiğinden Tiger Nest bu saatlerde daha da güzel fotoğraflar verdi.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Yemek sonrası dönüş yoluna geçtik. Çıkışa göre daha kısa sürede aşağıya indik ama arabamıza gidene kadar yol boyu satış için kurulan tezgahların hemen hepsini ziyaret edince, neredeyse saat 17:00 arabamızda olduk. Herhalde en erken çıkan ama en geç dönen grup olmuşuzdur.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Paro’ya dönünce artık klasikleşmiş olan alışveriş eylemine geçtik. Bizim Sonam bu kadar alışveriş seven bir grup görmemiş olsa gerek. O da artık iyice bizden oldu. Bir iki kelime Türkçe öğrendi. Ona öğrettiğim ilk kelime “haydi” oldu. Grubu alışverişten toparlasın diye öğrettim.

IMG_3308.JPG

Yarın bizim için çok zor bir gün olacak. Normalde uçakla gideceğimiz 12 saatlik yolu araba ile gitmek zorunda kaldık. Hava alanını temmuz ayında sel götürdü ve tamir etmeyi bizim bilet günümüze kadar başaramadılar. Yapacak bir şey yok, yarın çok zor bir gün olacak. Allahtan yol güzel ve arkadaşlarla muhabbet muhteşem. Dura kalka gideceğiz artık…

Gezekalın ve Aydınlık kalın..

Dr Ümit Kuru

İlk yayın tariihi: 19.11.2012 Saat 22:42

Gözden geçirilmiş son yayın tarihi: 05.01.2017 Saat 22:00

IMG_3051.JPG

 

Harikalar Diyarı Bhutan’a Yeniden Yolculuk; Paro

IMG_2557.JPG

28.10.2012 tarihli gezi yazısıdır

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Sabah kahvaltı öncesi yürüyüşüme çıktığımda, dün geceden tahmin ettiğim gibi, kaldığımız otelin Paro Vadisine hakim bir tepede olduğunu gördüm. Günün ilk fotoğrafları, Paro Vadisine ait oldu. Bu otelde bir gece daha konaklama yapacağız.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Güzel bir kahvaltı yaptık. Kahvaltımızın güzelliğinin bir nedeni de ekiptekilerin küçük porsiyonlar halinde beraberlerinde getirdikleri peynirler.. Hatta ekip işi abartmış, Bhutan’a Erzurum tulum peyniri bile getirmiş. Lojistik sağlam yani!

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Kahvaltıdan sonra Paro gezimiz için yollara düştük. İlk durak Dungtse Lhakhang Tapınağı oldu. Bu tapınak kendi alanında tek olma özelliği taşıyor; Bir Stupa (Chorten) tarzında inşa edilmiş olan tek tapınak. 1433 yılında artık tanıdığımız bir isim olan demir köprü ustası Thangtong Gyalpo tarafından yapılmış. Gyalpo Usta bu yapıyı üç katlı olarak yapmış ve en üst kat zincirle tutturulmuş. Yani Usta, burada da zinciri kullanmış. Efsaneler ülkesinde bu tapınak üstüne de bir efsane var tabii ki; Söylence odur ki bu tapınak, şehir halkına hastalık saçan bir iblisin başı üstüne inşa edilmiş.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

İçerisi karanlık sayılır. Onun için burayı ziyaret edecekler yanlarında fener getirseler iyi olur. En üst kata kadar çıkabiliyorsunuz. İçeride Guru Rimpoche ve Buddha ya ait küçük heykeller var. Gezilmesi mutlaka gerekli olan yerlerden bir tanesi.

IMG_2658.JPG

Rinpung Dzong, Paro şehrinin kale-manastırı. Tibet Budizminin Kagyu okulunun bir dalı olan ve bazen “Kırmızı Başlıklılar” diye çağrılan Drukpa Kargyu Okulu Manastırı bu kale içinde yer alırken, ayrıca Paro Şehrinin idari kadrosunun ofisleri de burada bulunuyor. Bir sonraki gezi durağımız burası oldu. Uzaktan çok heybetli bir yer olarak gözüküyor. Kale gibi kale yani.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Buraya 16. Yüzyılda önce bir tapınak yapılmış, arkasından 5 katlı bir Dzong inşa edilmiş. 17. yüzyılda ise Bhutanı birleştiren Shabdrung Ngawang Namgyal’e onun otoritesinin tanındığını göstermek için bu Dzong teslim edilmiş. 1644’de burayı yıkan Namgyal, yerine 1646 bugünkü Dzong’u inşa ettirmiş. Kalenin yapımında toprak yerine taş kullandığı için adını da  “Taş Yığını Kale-Manastır” anlamında  Rinpung Dzong koymuş.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

1907 yılında kale büyük bir yangında yanıp kül olmuş. 1993 Çevrilen Little Buddha “Küçük Buda” adlı filmin bazı sahneleri burada çekilmiş.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Biz aracımızla üstten Rinpung Dzong’a girip gezdik. Çok etkileyiciydi. Sonra da aşağıya doğru yürüyerek, nefis bir kapalı köprüden geçip, aracımıza oradan bindik. Beni en çok etkileyen yerlerden bir tanesi de burası oldu.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Zamanın nasıl geçtiğini anlamadan öğle saatlerini bulduk. Öğle yemeği için Paro’ya döndük ama öğle öncesi bir tapınak daha gezeceğiz.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Şehir merkezinde, dükkanların dibinde durunca bizimkilerin alışveriş krizi tuttu. Aslında bir özel tapınak gezecektik. “Nasılsa burada kimse kaybolamaz”  diye düşünüp grubu ikiye böldük.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

“Tapınak gezisine gelenler el kaldırsın” dediğimizde çok az el kalkınca azıcık bozulsam da, bu iş için de grubu sıkmaya gerek yok dedik ve azınlık Pena Village Tapınağını gezmeye, çoğunlukta alışverişe ayrıldı. Grup yemekte tekrar birleşecek. Bu küçük tapınak aslında gerekli miydi? Bilmiyorum. Aklımda özel bir tapınak olduğu ve bahçesindeki güzel kedi kalmış, o kadar…

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Yemekten sonra çok önemli bir tapınağa gittik; Kyichu Lhakhang.  Bu tapınak Bhutan’daki en eski tapınak. 7. yüzyılda Tibet İmparatoru Songsten Gampo tarafından bir gecede yapılan 108 tapınaktan bir tanesi olduğu düşünülüyor.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Söylenceye göre bir iblisi etkisiz hale getirmek için Tibet ve Bhutan’ı içine alan bir kara parçası üzerine 108 tane tapınak inşa ediliyor. Bu tapınaklar uyku halindeki iblisin bir parçası üzerine gelecek şekilde inşa edilmişler. İşte Kyichu Tapınağı da iblisin bacaklarından bir tanesini hapsedecek bir yere inşa edilmiş.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

8. yüzyılda Guru Rinpoche bu tapınağı ziyaret ediyor ve birçok ruhani hazineyi burada bırakıyor. 1644’de tapınak Shabdrung Ngawang Namgyal tarafından alınıyor ve 1836’dan 1838’e kadar yeniden elden geçiriliyor. Yıllar içinde buraya ilaveler yapılıyor. Avlusu içinde bulunan iki tane portakal ağacının tüm yıl boyu meyve verdiğine inanılıyor. Benim ziyaret ettiğim iki yılda da üzerinde meyve vardı. Kim bilir belki gerçekten öyledir. Geçen sene ziyaret ettiğimiz bir tapınak bölümünü, bu sene göremedik. Bu sene içinde bir yangında, bir bölüm kül olup gitmiş. Bir sene gördüğünüzü, bir başka sene göremiyorsunuz. Ne yazık!

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Bu önemli tapınak gezisi sonrasında Drukyel Köyü ve Drukyel Dzong‘unu ziyaret etmek için aracımıza bindik. Sonam’dan aracı Amankor Hotel denen bir yere götürmesi için ricada bulundum.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Burası geçen seneki ziyaretimizi birlikte yaptığımız Etix Turun organizasyonunda, Günseli hanım ve sevgili oğlu Barış beyin tavsiyesi ile keşfettiğimiz bir yer. Burada oturup, bir bitki çayı içmiştik ve hepimiz çok beğenmiştik. Geceliği 1500 USD olan ve Bhutan gibi dünyanın başka ülkelerinde de  otelleri olan bu grubun otelinde kalma imkanımız yoktu ama bir çay içmeyi de ihmal etmedik. Çay salonundan manzara müthiş. Geçen sene içtiğimiz yaseminli bitki çayı bu sene yokmuş. Ama bir bitki çayı sipariş ettik ve içtik. Sonra da bahçeye çıkıp, muhteşem dağ manzarası eşliğinde, hemen otelin yakınındaki dereye kadar yürüyüş yaptık. Çok iyi bir mola vermiş olduk. Herkes sevdi.

IMG_2779.JPG

Bugünün dışarıdaki son aktivitesi ise Drukyel Köyü ve Dzong’unu gezmek oldu. Paro’nun 15 km kadar dışında olan bu kale-manastır, 1644’de Tibetlilere karşı zafer kazanmış olan  Shabdrung Ngawang Namgyal tarafından 1647’de yapılmış. 1952’de yangında önemli bir bölümü tahrip olmuş. Ziyarete açık değil.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Buradaki Drukyel Köyü çok ilginç. Hem özgün bir Bhutan köyünü ve insanlarının yaşam biçimini görebiliyorsunuz ve hem de evlerin dışlarındaki boyamalar çok ilginç. Bhutan’da bazı evlerin dış duvarlarında üretkenliğin, bereketin sembolü olarak fallus resimleri çizilmiş. Bazı evlerin damlarından ise tahtadan fallus sembolleri sarkıyor. Paro gezisi bu köy olmadan eksik kalır.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Paro şehrine doğru dönüşe geçtik. Güneşin dağların ardında kaybolmadan hemen önceki anlarında, tatlı bir kızıllığın, yarın tırmanacağımız Tiger Nest’in üzerine düşmüş olduğunu görünce aracımızı durdurduk. Fotoğraflarımızı aldık.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Paro şehrinde bir alışveriş molası daha verildi. Daha sonra ise otelimize döndük. Aktivitelerimiz yemek sonrası da devam etti. Ben program şekillenirken, Bhutan geleneksel müzik ve dansları ile bir Bhutan gecesi yapmak mümkün mü diye sormuş ve ısrarcı olmuştum. Bu gösterilerin toplumların yaşam biçimleri hakkında önemli ipuçları verdiğini düşünüyorum.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Vajru Guru firma sahibi Dr Karma bu gösteriyi bizim için ayarladı. Bu gece otelin salonunda, sadece bizim gruba özel bir gösterİ yapıldı. Yöresine göre değiştirilen kıyafetlerle şarkılar söylendi, oyunlar oynandı. Bizim geleneklerdeki meddah benzeri ancak maskeli bir oyuncu, tüm gösteriyi yönetti. Bu maskeli oyuncu gösterilerin olmazsa olmazı imiş. Şarkılar oyunlar arasında boşlukları dolduruyor, seyirci ile etkileşime geçiyor. Bu oyuncunun bir özelliği de oynanan tüm oyunları bilmesi, tüm şarkıları söyleyebilmesi imiş. Bazılarımız sıkılsa da, ben çok sevdim.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Evet Sanal Gezgin arkadaşlarım… Bir gün daha bitti. Günün sonu malum, uyku.. Paro şehrinin  ve bu Olathang Resort Hotelin benim için bir anlamı daha var. Siz güzel dostlarla paylaşayım; Yakın zamanda hakkın raahmetine kavuşmuş olan babacığım bu otelde rüyama girdi. Ölümünden beri, neredeyse hemen her gece, “rüyama girse” dileği ile yattığım babacığımı, o gece rüyamda gördüm. Bir güzel sarıldık birbirimize, hasret giderdik. O gece uyanıp, yatağın ortasında oturup, hıçkıra hıçkıra ağladım. Bu satırları yazarken bile içimi bir sıcaklık kapladı.

Yarın Paro’da Tiger Nest gezimiz var..

Gezekalın ve Aydınlık kalın..

Dr Ümit Kuru

İlk yayın tarihi: 16.11.2012 Saat 10:44

Gözden geçirilmiş son yayın tarihi: 04.01.2017 Saat 22:33

IMG_2593.JPG

Nepal-Bhutan Gezi Anıları- 8. Gün: Thimphu

IMG_1213

Bhutan’da gece ile gündüz arasında muazzam bir ısı farkı var. Dün gece nasıl üşümüşsem, der-top vaziyette uyandım. Burada kaldığımız oteli gece gözü ile gördük, güzel bir bahçesi var gibiydi. Hemen giyinip, Naime ile birlikte küçük bir çevre turu atalım istedik.

IMG_0977

IMG_0976Otelin bulunduğu mekan gerçekten müthiş. Paro’ya bu sefer de farklı bir tepeden bakıyoruz. Otel önünde dua bayrakları var. Ben bu bayrakları çok ekzotik buluyorum. Genellikle suyu veya dağları gören tepelere dikiyorlar. Bu bayraklar, ölülerin doğru yolu bulmaları amacıyla dikiliyor. Genellikle 108 adet dikiliyor. 2009 yılında Bhutan hükümeti, vatandaşlarını bu bayrakları dikmek için genç ağaçları kesmemeye çağırmış. Yaptıkları hesaba göre haziran 2007 ve haziran 2008 tarihleri arasında 60178 ağaç (günde yaklaşık olarak 165 agaç) bu bayrakların dikilmesi amacı ile kesilmiş. Günde 550 ağaç da başkaca amaçlarla kesiliyormuş. Bhutan hükümeti bu sayının kabul edilebilir bir sayı olmadığını düşünüp, halkını uyarmış. Eski dua bayraklarını kullanmalarını istemiş. Biz de adamı taşlarlar! Onun içindir ki ülkenin %72’si ormanlık. Biz de 2B yasasını çıkartmak için, menfaatkar vatandaş ve milletvekilllerinin verdikleri çabayı düşündükçe insan kahroluyor.

Aşağıda birileri ok atıyor. Sabahın bu erken saatinde adamların elinde bayağı ok-yay var. Hedefe ok fırlatıyorlar. Aslında bu saatte neyin nesi diye düşünsek de, ok onların ulusal sporu. Düzenli olarak müsabakalar yapılıyor. Bahçeyi gezip, manzara fotoğrafları aldıktan sonra kahvaltıya geçtik. Sonra da valizi toplayıp, arabaya denk ettirip, Thimphu’ya doğru yola düştük.

IMG_1010

Önce yol kenarında durup, şu an bu yazıyı yazdığımda neden gezmediğimizi kendime sorduğum, Rinpung  Dzong kale manastırını sabahın bu güzel ışığı altında fotoğrafladık. Sonra daha önemli bir görevi yerine getirdik. Konsolosumuz başımızda olmak üzere yol kenarına tek sıra halinde dizildik ve saat 09:05’i beklemeye başladık; Çünkü bugün 10 kasım. O güzel insanın ölüm yıldönümü ve onu dünyanın neresinde olursak olalım anmamız gerekir. Saati geldiğinde, hepimiz hazırol vaziyetinde tam bir dakikalık saygı duruşunda bulunup, arkasından da İstiklal Marşımızı okuduk. Başta rehberimiz Dorji olmak üzere gelip geçen Bhutanlılar şaşkın şaşkın bakıyorlar. Ne yapacaklarına da karar veremiyorlar. Sonradan Dorji’ye ondan bahsettik. Hayatımın en anlamlı 10 Kasım anmasını burada yaptım diyebilirim. Ruhun şad olsun, seni çok özlüyorum…

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Paro Sokaklarında günün ilk ışıkları altında küçük bir tur attık.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Sonra yollara düşüp Kyichu Lhakhang Tapınağını ziyaret ettik. Aslında bu ziyareti dün yapacaktık ama tüm günü Taktshang Tapınağına ulaşmak için geçirince burasını gezmek bugüne kaldı.

IMG_1114

Bu tapınak Bhutan’ın en eski tapınağı olma özelliğini taşıyor. 7. Yüzyılda Tibet İmparatoru Songsten Gampo tarafından yaptırılmış. Bhutan’da söylenceler bol ve bunlardan birine göre İmparator Songsten Gampo bir Çinli prenses olan Wencheng ile 641 yılında evlenmiş. Bu prensesin yanında getirdiği çeyiz içinde bulunan ve Budha’yı çocuk olarak gösteren çok değerli Hint işi heykel, Lhasa’dan (Tibet’in Başkenti) geçerken çamura saplanmış. Hiç kimse onu oradan çıkartamamış. Prenses, bunun bir kötü cinin işi olduğu kehanetinde bulunmuş. 659 Yılında İmparator insan yiyen bu kötü devi yere çivilemek amacı ile aynı günde ülkenin dört bir tarafına 108 adet tapınak yapmaya ve tüm Tibet’in de Budizme inanmasını sağlamaya karar vermiş. Bu tapınakları canavarın omuzlarına ve kalçalarına denk gelen merkezi Tibet’in dört yöndeki bölgelerine, dirsek ve dizlerine denk gelen eyaletlerine ve Tibet’in sınırlarına denk gelen canavarın el ve ayaklarına inşa etmişler. Canavarın sorunlu yeri olan sol ayağına yani Bhutan’a da bazı tapınaklar inşa edilmiş. Böylece canavar yere sabitlenmiş. İşte biz bugün canavarın sol ayağına denk gelen tapınak olan Kyichu Lhakhang Tapınağını gezeceğiz. Guru Rimpoche 8. Yüzyılda buraya da gelmiş.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

IMG_1069Tapınak daha dışarıdan insana sıcak bir his veriyor. Dış avludan başlayan ve insanların döndürerek dualar okudukları silindirler, tüm tapınağın çevresini dolaşıyor. Etraf tertemiz. Tapınağın içine girince küçük bir avlu karşımıza çıktı. Ortada bir soba var. Avlu içinde bulunan portakal ağacının üstünde yılın her ayı portakal olurmuş. Bizim ziyaretimiz zamanında da vardı. Tapınağın içinden sesler geliyor. İçeride bir ayin var. Kırmızı giysileri içinde bazı rahipler ise dışarıda oturuyorlar. O zaman fark etmemiştim ama şimdi bu yazıyı hazırlarken yaptığım araştırmadan sonra öğreniyorum ki, bu manastırın övünç kaynaklarından bir tanesi de asma demir köprülerin babası sayılan Thangtong Gyalpo (1385-1464) adlı bir Aziz ve demir ustasına ait zincirlere sahip olmasıymış. Ben o zaman bu ayrıntıyı kaçırmışım herhalde ya da bahsedilmedi ama bu usta tüm Tibet ve Bhutan’da toplam olarak, bir kaynağa göre 58, bir diğerine göre 108 adet asma köprü inşa etmiş. Bu nedenle de kendisine Demir köprü Lama anlamında “Lama Chazampa” adı verilmiş. Bu usta Bhutan’a 1433 yılında gelmiş ve Paro’dan Traschigang’a kadar demir halkalardan yapılma sekiz asma köprüyü inşa etmiş. Sadece Doğu Bhutan’da Duksum’da ayakta kalan son asma köprüsü ise 2004 yılında sulara kapılıp gitmiş. Paro-Thimphu yolu üstünde Tamchhog Lhakhang adlı özel ve Thangtong Gyalpo ustanın takip eden ailesine ait bir tapınağın önünde bir asma köprü var. Meğerse bu köprü yıkılan Duksum’daki köprüden kalan demir zincirlerinde kullanıldığı bir asma köprüymüş. Ben dün bu köprü önünden geçerken fotoğraf çekmek için aracın durdurulmasını rica edip, fotoğraf çekmiştim. Biz dün bilmeden onun önünde fotoğraf da çektirmişiz.

IMG_1152

Kyichu Lhakhang Tapınağının içindeki ayine katıldık ve izledik. İçeride fotoğraf çekmemizi istemediler, biz de çekmedik. Baş rahibin çevresine dizilmiş olan diğer dindarlar hep beraber dua ediyorlardı. Başrahibin el hareketleri ile verdiği ritim seyredilmeye değerdi. Daha sonra tapınağın çevresini gezdik. Bahçede köpekle oynayan bir çocuk bize maskaralıklar etti.

IMG_1165

Buradan çıktıktan sonra hemen yan tarafta güzel bir ev fark ettik. Burası bir müze ev. Biz de içeriye daldık. Sonradan buranın 1910 yılında doğmuş 1991 yılında ölmüş bir din adamına (Dilgo Khyentze Rinpoche) ait bir anı evi olduğunu öğreniyoruz.. Sonrasında Thimphu şehrine doğru yol almaya başladık.

IMG_1195

Burada her bir şehre girerken ya da çıkarken büyük bir kapıdan giriyorsunuz. Thimphu’ya girerken de bu büyük kapının orada durup Thimphu’nun giriş kapısının fotoğrafını çektik. Thimphu’ya girdiğimizi gösteren büyük kapıdan geçtik. Thimphu şehrinin ortasında bulunan ve 3. Bhutan Kralı Jigme Dorji Wangchuck (1928 – 1972) anısına annesi tarafından 1974 yılında yaptırılan Memorial Choerten‘ı (Tibet Budizmin de Stupa ya Choerten deniyor) gezmeye başladık. Burasının benim açımdan önemi, anıt etrafını dolaşarak dua eden (puja) insanların çeşitliliği oldu. Buradan değişik kareler yakaladık.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Vakit öğleyi bulduğundan yemeğe gitmeye karar verildi. Yemek için Günseli hanımın iyi tanıdığı insanların işlettiği bir  otele gittik; Motithang Hotel.  Burası aslında Kraliyet ailesinin akrabalarından birisine ait olan bir Hotel ve işletmecisi bayan işini bilen ve profesyonel birisi. Otelin bahçesine kurulan sofrada yediğimiz yemekler çok güzeldi.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Bu arada Günseli hanım  bir ayarlama daha yaptı. Bu civarlar resmi kurumlara ait saray ve dairelerle dolu. Biz de Günseli hanımın bu ülkede geliştirdiği güzel ikili ilişkiler sayesinde, Adalet Bakanlığının sarayını gezeceğiz. Ülkenin ikinci güçlü adamı olan Adalet Bakanı bugün burada yok ama sekreterinden izin alındı. Hem bu çok güzel olduğu söylenen mekânı gezeceğiz ve hem de Bhutan üst düzeyinden insanlarla tanışacağız. Bizde olsa değil adamın sarayına gidip çayını içmek, sokağından geçirmezler.

IMG_1310

Polise derdimizi kısa zamanda anlatıp Saray Bahçesinden içeri girdik. Bizi kapıda sekreter hanım karşıladı. Bu arada dikkatimi çeken bir şey oldu; Bizim rehber Dorji hemen eteği (bu arada Dorji erkek ve Bhutan da erkekler etek giyiyorlar. Bizim Dorji eteği ile bacak bacak üstüne attığında sıkı frikikler veriyordu) üstüne, omuzdan kalçaya çaprazlama taktığı, beyaz bir örtü geçirdi. Meğerse devlet dairesine kim giderse bu örtüyü takarmış. Kralın örtüsünün rengi sarı olurmuş.

IMG_1315Sarayın misafir ağırlama odasında çaylarımızı beklerken etrafa bakıyoruz. Burada da yeni evli Kral ve Kraliçenin fotoğrafları baş köşede. Gerçekten çok güzel insanlar. Çayımızı içtikten sonra bize “hoş geldinize” gelen bir yüksek yargıçla tanıştık. Ülkelerine olan hayranlığımızı ifade ettik, “inşallah böyle kalır” demeyi ihmal etmedik. Vardığı yanıt ilginç, bir o kadar da düşündürücüydü; “Korumaya çok çalışıyoruz ama sanki koruyamayacağız gibi. Bakın şu aşağıdaki Thimphu’nun ana caddesinde 5-6 yıl öncesine kadar çok az araç olurdu, şimdi park edecek yer olmuyor”. Dünyanın en mutlu ülkeleri sıralamasında ilk 10 içinde bulunan, kanunları arasına “orman alanı %60’ın altına düşemez” diye madde koyan Bhutan’da devlet kademesinin üst düzeyinden bu insanın ağzından çıkan karamsarlık bizi üzdü ve bu cennet ülke için endişelendirdi. İnşallah kapitalizmin acımasız yapısı içinde kaybolup gitmezler. Dünyanın bu gibi ülkelere çok ihtiyacı var.  Son fotolarımızı çektirip bu güzel yerden ayrılıyoruz. Saraydan çıkarken bizi ağırlayan sekretere ve Bakan’a iletilmek üzere Türkiye’den getirdiğimiz lokumları bırakmayı unutmuyoruz.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Bundan sonra ise Takin denen ve özellikle bu bölgeye has bir hayvanı görmeye gittik. Takinler keçi ile sığır-antilop karışımı bir hayvan. Yani bir ucube gibi ama bu doğanın ucubesi. Dolayısı ile onun da kendine göre bir güzelliği var. Bu hayvan ziyaret ettiğimiz bu parkta koruma altına alınmış. Bol tüylü, kısa ve kalın boynuzlu, kalın bacaklı bir hayvan.

Sırada okçuluk müsabakalarının yapıldığı sahada, okçuların çalışmalarını izlemeye gitmek var ancak sahaya vardığımızda “kapı-pencere-duvar” durumları söz konusuydu. Bu aktivite isteği Bhutan’da gelişti, programda yoktu. Okçuları izlemeye gittiğimiz gün antrenmanı erken bitirecekleri tutmuş. Seyredemedik. Bu aktiviteyi yapamadığımıza üzüldüm doğrusu. Seyretmek isterdim. Güzel fotolar çıkardı eminim. Bir de Thimphu içinde Wang Chhu nehri üzerinde üstü kapalı bir köprü var, onu gezmek isterdim. Vakitsizlikten ve trafiğin işlek olduğu saatlere denk geldiğinden yapamadık. Siz oralara gitmeye düşünen gezginler; bu iki aktiviteyi programa eklemeyi unutmayın (yukarıda bahsettiğim ve 2011 yılında yapamadığım 2 aktiviteyi 2012 yeniden gittiğimiz Bhutan gezisinde yaptık. Bhutan gezisine okçuluk antrenmanı izlemeyi koymak mutlaka gerekli bir aktivite).

IMG_1406

IMG_1397Buradan çıkışta ise Buddha Gözlem Noktasına çıktık. Burada Asya’daki en büyük Buddha heykellerinden birisi yapılmış. Hala inşaat faaliyetleri var. Buddha heykelinin boyu 51.5 metreyi bulmuş. Çin tarafından finanse ediliyor ve 100 milyon USD’ye mal olacakmış. Buradan Thimphu manzarası muhteşem ancak rüzgar var ve havalanan toz toprak bizi çok rahatsız etti.

En son ziyaret edeceğimiz yer ise Tashichoe Dzong kale-manastırı. Burası Wang Chhu nehrinin batı kıyısında ve şehrin kuzeyine düşen bir bölgesinde yer alıyor. Burası hem dini hem de siyasi idarenin bir arada bulunduğu bir yer. Kocaman bir kale olarak karşımızda duruyor. Geleneksel olarak ülkenin dini liderinin (Druk Desi veya Dharma Rama), hükümetin ve ülkenin monarşiye geçtiği 1907 yılından beri de kralın ofislerinin bulunduğu bir kompleks.

IMG_1423-001

Thimphu’nun orijinal kalesi (Dzong) 1216 yılında Lama Gyalwa Lhanangpa tarafından inşa edilmiş ve şimdi Dechen Phodrang manastırının bulunduğu tepeye kurulmuş. 1641 yılında Ngawang Namgyal burayı alıp, yönetmeye başlıyor ancak zamanla bu kale ona küçük geliyor. O da yenisini Thimphu’nun aşağılarında yaptırıyor. Eski olan kalede manastır olarak hizmet vermeye devam ediyor. Orijinal olan Kale-manastır 1771 de yangında kül olunca rahipler de aşağı kaleye taşınıyor.  Daha sonra 1902 yılında son ilaveler yapılıyor.  Kral Jigme Dorji Wangchuck 1952’de yenilemelerle kaleyi son haline getiriyor ve başkenti de Thimphu’ya taşıyor.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Kaleye vardığımız zaman bizi uyardılar;”Aman dikkat sağ tarafta bulunan binaların fotoğraflarını sakın çekmeyin”. Burası aslında parlamento ama onun hemen arkasında çatısı gözüken yer Kraliyet Sarayı (Dechencholing Palace).  Tashichoe Dzong’un dış duvarları 2 katlı ama dört bir yanda 3 katlı kuleler var. Polis arama noktasından içeriye girdik. Aslında bu Dzong’un, Bhutan’daki diğerlerinden farklı yanları var. Bu farklardan bir tanesi bu Dzong’un iki tane giriş kapısının olması, bir diğeri ise iç avlusunda döşeli olan büyük taban taşları.

IMG_1438

Dzong’un kuzey tarafı, Dratshang Lhentshog adı verilen ve Bhutan’daki dini konseyin yazlık sarayı. Bu konseyin başı yani dini en büyüklerine Je Khenpo adı veriliyor ve Kral ile eş düzeyde saygı görüyor. Bu tapınakta son 5 kralda taç giymiş. Buranın bir diğer özelliği de “Küçük Buda-Little Buddha” filminin burada çekilmiş olması. Bir de Tsechu festivalinin her yıl burada yapıldığını söylemiş olalım.

IMG_1462-001Törenlerin yapıldığı yazlık büyük manastırı gezdik ve çok etkilendik. Tabii ki içerde fotoğraf çekemedik. Diğer dini bölümleri gezemiyorsunuz. İdari binaları ise sadece uzaktan fotoğraflamak serbest. Avluya tekrar geri döndüğümüz zaman bir tören mangasının havalı havalı iç avluya geldiğini gördük. Belli bir olay olacak, hemen mevzilenip, ne olduğunu anlamaya ve fotoğraflamaya başladık. Meğerse bu, Sarayın önündeki büyük bayrak direğindeki bayrağın değişim töreniymiş. Başta din adamları, arkasında askeri manga, davullu zurnalı bir şekilde Sarayın ön tarafına gittiler ve değişimi yapıp aynı şekilde geri geldiler.

IMG_1458-001

Bu geziyi de tamamladığımız zaman günün aktivitelerini tamamlamış olduk dersem, yanlış söylemiş olurum. Daha şehirde alışveriş aktivitesi var. Üzerimizdeki Ngultrum’ları bitirmemiz lazım. Ngultrum nedir anlatmadım değil mi? Ngultrum, Bhutan para birimi; yaklaşık olarak 1 USD ile 61 Ngultrum (2015 oranı) alabiliyorsunuz. Dar zamana iyi alışveriş sığdırdık. Günseli hanım bizi alternatif tıp ilaçlarının satıldığı bir yere de götürdü. Buradan herkes kendine göre bir takım ilaçlar aldı. Bir de meraklısına uyarı; Burada doğal taşlar ucuz sayılabilecek fiyatlarda. Türkuaz, mercan, kaplan gözü gibi taşlar tane tane de satılıyor. Yeteri kadar almadığımıza pişman olduk. Zencefil ve balları meşhur.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Alışveriş faslından sonra doğru otelimize gidip akşam yemeğine oturduk. Sonra da odalarımıza çekildik. Yorulduk, bugün çok yoğundu. Dedim ya bir gezgin yoğun günleri sever.. Herkes uykuya geçti, ben ayakta. Yapmam gereken işler var. Bhutan’da tüm otellerde internet erişimi var ve ücretsiz. Ben de yeni aldığım hacmi küçük, işi büyük bilgisayar sayesinde hem bol foto çekip onları yedekleme ve hem de daha orada iken gereksiz fotoları silme imkanını buldum. Ha! Bir de Türkiye’ye fotoğraf gönderip, yaşadığım güzellikleri anında paylaşma imkanını..

Seviyorum gezmeyi, daha da güzeli ailecek seviyoruz gezmeyi.. Sağlığımız da yerinde, daha ne isteriz. Allah’a şükür…

Gezekalın

Dr Ümit Kuru

İlk yayın tarihi 28.11.2011 saat 22:33

Gözden geçirilmiş son yayın tarihi 08.04.2015 Saat 23:38

Nepal-Bhutan Gezi Anıları- 7. Gün: Paro-Taktshang Manastırı

IMG_0893

Kalacağımız yerlerde değişiklik olunca programdaki günlerde gezeceğimiz yerler de değişmiş oldu. Ama programda ne yazıyorsa, eksik yok fazlası var, yaptık diyebilirim. Bu nedenle dün Paro’ya inmiş ve bir bölümünü gezmişken, bugün tekrar Paro’ya dönecek ve orada Taktshang Manastırını gezip Paro’da geceleyeceğiz. Allahtan mesafe 2 saat ve yol çok güzel ve manzara muhteşem. Türkuaz renkli ve berrak akan suyu ile Paro Nehrini takip ederek Thimphu şehrinden, Paro şehrine doğru gideceğiz. Dün gece gördüğümüz yolu gündüz görme şansımız olacak.

IMG_0689

Sabah bizim otelde kahvaltımızı yaptıktan sonra, diğer otelde kalanları almak için vadinin tepelerinde yerleşik olan otele hareket ettik. Bizim otel lüks ama onların kaldığı otelin de manzarası müthiş. Bizim otelden daha eski olduğu kesin, onun için dün geceki otel lüksümüzden arkadaşlara bahsetmemeye karar veriyoruz. Bir gece sonra zaten orada hep beraber kalacağız, o zaman bir şok yaşasınlar istiyoruz. Onları beklerken ben de aşağılarda uzanan Wang Chhu Nehri kenarındaki Thimphu şehrini fotoğraflamaya çalışıyorum.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Ekip bugün biraz ağırdan hareket ediyor. Yerel rehberimiz Dorji, “geç kaldık” deyip duruyor ama garibimi sallayan yok. Sonunda araç hareket etti. Yolda nehrin üzerine kurulu, üstü kapalı ve dua bayrakları ile çevrili köprüyü fotoğraflamak içinde durduk. Paro içinde tuvalet ihtiyacı filan derken, sabah erkenden varmayı planladığımız, Paro’nun 10 km kadar dışındaki Tapınağın otoparkına ancak saat 10:30-11:00 gibi varabildik. Paro Vadisinin tepelerindeki “Kaplan Yuvası-Tiger Nest” olarak da bilinen Taktshang Budist Tapınağını ziyaret bugünün en önemli aktivitesi. Burada bizi bekleyen katırlarımıza bineceğiz. Eğlenceli olacağı daha bizim katırlara binme seremonimizden belli oldu.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

IMG_0890Şimdi biraz Tiger Nest hakkında bilgi verelim; Burası 2000 metre rakımlarda bulunan Paro şehrinden, yaklaşık 1000 mt daha yüksekte ve bir uçurumun kenarına kurulmuş olan bir manastır. Burada, efsaneye göre, 8. Yüzyılda Tibet’li din adamı Guru Rimpoche, dişi bir kaplan olarak figüre edilen Yeshe Tsogyal’ın sırtında, yerel bir şeytan olan ve mağarada yaşayan Singey Samdrup’u kontrol altına almak üzere gelmiş ve daha sonra da bu mağarada 3 ay meditasyon yapmış. Bhutan’a Budizm’i getiren ve çok önemli bir kişi olarak kabul edilen Guru Rimpoche’nin 3 ay içine kapanarak ibadet ettiği bu mağara çevresine 1692 yılında Gyalse Tenzin Rabgye tarafından Manastır kompleksi kurulmuş. 1951 yılında yaşanan ilk yangından sonra, 19 Nisan 1998 yılında da bir yangın çıkmış. Bu son yangın tapınağın ana yapılarını tamamen mahvetmiş. Bugünkü tapınak 2000’li yıllarda başlayan yeniden yapımın eseri. Tapınak da çok az orijinal kısım mevcut.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Tapınağa çıkış ya yürüyerek ya da at (at dedikleri bizim bildik katır!) sırtında oluyor. Yürüyüş yaklaşık 2 saat sürüyormuş ama acayip dik bir yol, kendine güvenmeyene tavsiye etmem.. Bir diğer yol olan katırların sırtında çıkmak ise biraz dikkat istiyor.

Üç aşamalı olarak tapınağa çıkıyorsunuz; önce 45-60 dakika kadar süren ve kafeteryada biten birinci kısım. Sonra daha az süre at sırtında seyahat edilip, merdivenlerin başında biten ikinci bölüm. En sonunda da toplam sayısı 450 adet olan önce iniş ve sonra da çıkışla biten merdivenler sonrası tapınağa varış.

IMG_0803

İki arkadaşımız ve onlara yürüyerek eşlik edecek olan Barış hariç hepimiz atlarla çıkacağız. Atların başına gittiğimiz zaman, yanımızda yürüyerek bize eşlik edecek olan görevliler, cüsselerimize göre atlarımızı seçti. En kilolumuz olan Günseli hanıma en heybetli olan düştü. Eh benim katırda az heybetli değildi hani! Atlara binişimiz tam bir komedi; bir bacağımızı atsak, diğer bacak kalkmıyor. Eğer de var ile yok arası. En komik olanı ise,  eğeri temizlemeye kalkan arkadaşımızın olmasıydı. Büyük bir seremoni ile atların sırtına binebildik. Hiç kimse at sırtında kımıldamıyor, hatta nefes bile almıyor ki at hareket edip de bizi götürmesin. Hey Allahım! Amma madara olduk diye düşünüyorum! Bir de at, silah, avrat derler.. Bunu bizim grup için dememişler kesin.

Sonunda hareket ettik. Önde bir görevli Günseli hanımın atını çekiyor, en arkada da bir başka görevli. Üç arkadaşımız da yürüyerek geliyor. Yolun normal kısmında bile bizden çığlıklar yükseliyor. Yol dikleşmeye başlayınca ilk firemizi verdik, yürüyenler 4 kişi oldu!

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Çaktırmamaya, çığlık atmamaya çalışıyorum ama sahiden cambazlık gerekiyor. At bizi götürüyor, bizim bir müdahalemiz hiç yok. İsterse duruyor, arkadan görevli “cheee” dedikçe hayvan hareketleniyor. Bu zamanlarda görevli adama içimden küfür ediyorum; “ne bağırıyorsun arkadaş, durdukça hayvan mutlu, biz mutlu!” Hayvan da kıllık yapıyor, daracık yolun uçuruma en yakın kısmına gidiyor, ani bir manevra ile yola tekrar giriyor. Bazen de iyice hızlanıyor. Gelene geçene “geldik mi?” diye soruyorum. Bize gülüyorlar, gâvurcuklar! Yalnız bir müddet sonra daha bir alıştım galiba. At sırtında, başlarda neredeyse iki elimle atın boynuna tamamen dolanırken, artık tek elimi bırakıp fotoğraf bile çekebiliyorum… Bir saat sonunda yolun birinci kısmını tamamladık. Atın sırtından indik.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Popom iyice acımış, bacaklarımın artık bir araya gelmediğini hissediyorum, yürüyüşüm artık biraz değişik mi ne? Sadece ben değil, herkes aynı pozisyonda. Uzatmayalım, Cafe ye doğru yöneldik. Buradan tapınağın manzarası müthiş.. Bu arada saati 13:00 lere getirince öğle yemeğini burada yemeğe karar verdik. Çok da fazla seçeneğimiz yok 4 çeşit yemek yedik. Üstüne çayımızı da içince, yolun ikinci kısmı için atlara yöneldik. Bu arada yürüyerek gelen bir arkadaşımız ve Barış ta bize yetişti, yanımızda gelen sürücüsü olmayan iki ata da onlar yerleşti. Yola düştük tekrar. Ama bu sefer artık atın hakimiyim. Sadece ben değil diğerleri de artık attan bozma hayvanlara Tommiks gibi biniyorlar. Ben işi abarttım; “Cheee, chee” diye bağırıyorum. Ters dönüp fotoğraf çekmeye filan başladım.. Bu kısım zevkli hale gelmeye başlayınca çabucak bitti; tüm zevkler gibi.. Sonunda merdivenlerin başına ulaştık. Ama ne manzara be arkadaş! Tapınağı oraya nasıl yaparlar, malzemeyi nasıl çıkartırlar. Helal olsun size..

IMG_0875

IMG_0882Fotoğraf faslı bitince merdivenlerden aşağıya inmeye başladık. Bunun bir de çıkışı var diye düşündüm içimden. Merdivenlerin çıkışa geçtiği yerde, epey yukardan akan bir şelale dikkati mi çekti. Son bir gayret merdivenleri de çıkıp tapınağa vardık. IMG_0912Tapınağa girerken polis kontrol noktasında tüm taşınabilir eşyaları dolaplara bırakmak zorunda kaldık. Bizi orada iki adet rahip karşıladı, hem Barış ve hem de Dorji sayesinde Budizm hakkında bilgilendik. En son olarak da Guru Rimpoche’nin içinde 3 ay geçirdiği mağaranın bulunduğu bölümü gezdik. Bu mağara sene de sadece bir kez açılıyormuş. Mağarayı dışarıdan gördük. Burada Budha ve Guru Rimpoche nin heykelleri var. Bunların önünde ise çeşitli paradan, bisküvide kadar adaklar var. Bir de bir kısmı tereyağından yapılma, rengârenk süslemeler var. Duvarda çeşitli tasvirler var. Daha sonra tapınağın önündeki dar alandan aşağıda uzanan Paro şehrine baktık.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Tapınakta artık bizden başka kimse kalmamıştı. Havada kararmaya başladığından geri dönüş yoluna başlamamız gerekiyordu ki biz de öyle yaptık. Merdivenleri geçmek neredeyse 20-25 dakikamızı aldı ama aşağıya doğru yürüyüş de pek de zorlanmadık ve mavi çam ağaçları, sedir ağaçları ile kaplı orman içinden yaklaşık bir saat kadar yürüyerek otoparka vardık. Vardık derken, grubun bir kısmını kastediyorum. Geride kalanları bir yarım saat kadar daha bekledik. Otobüste herkes yan yana geldiği zaman akşamın karanlığı iyice çökmüştü. Günü burada geçirdik ama güzeldi doğrusu. Bu aktiviteye biraz daha erken başlamak lazım..

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Daha sonra Paro’daki otelimiz olan Pelri Congiage Hotel’e gidip odalarımıza yerleştik. Burası aslında eskinin iyi bir oteliymiş ancak dün gece yattığımız otel standardı epey bir yükseltince burada biraz mutsuz gözüktü grup. Akşam yemeğini burada aldık ve erken sayılabilecek bir saatte de uykuya çekildik. Bugün bizi epey bir yordu. Ayaklarda sızlamaları hissedebiliyorum. Ama yaşanan günde güzeldi. At binmek vardı, heyecan vardı, doğa vardı, yürüyüş vardı.. Bir gezgin başka ne ister?  Varsın azıcık ağrısın bacaklarım…

Gezekalın..

Dr Ümit Kuru

İlk yayın tarihi 24.11.2011 Saat 22:01

Gözden geçirilmiş son yayın tarihi 06.04.2015 Saat 00:56

IMG_0934

Nepal-Bhutan Gezi Anıları- 6. Gün: Katmandu-Paro-Thimphu

IMG_0559

Saat 9:30 da kalkacağı söylenen özel uçağımıza binmek üzere Katmandu Havalimanına doğru saat 07:30 da yola çıktık.  Gümrük ve pasaport işlemleri sonrasında beklemeye başladık. Saat 09:30 oldu, 10:30 oldu henüz bir hareket yok. Sonunda bir görevli gelip saat 11:00 için uçağa bineceğimizi söyledi. “Galiba sahiden gidebileceğiz” diye düşünmeye başladım.

IMG_0249Bizi uçağa saat 11 de aldılar. Hatıra olsun diye uçağın önünde fotoğraf çektirmeyi ihmal etmedik. On beş dakika kadar da kalkış sıramızı bekledikten sonra havalandık. Katmandu’ya havadan bir bakış attıktan sonra heyecanla Himalayaları göreceğimiz dakikaları beklemeye başladık. IMG_0253

Uçak 18 kişilik ve Buddha Air’ e ait olan bir uçaktı. Uçakta sağlı sollu birer koltuk var. Herkes dışarıyı görüyor ama uçuş rotası yönünde sol tarafta oturanlar Himalayaları görecekler. Gerçi uçak bizim, isteyenler fotoğraf çekmekte zorlanmayacaklar. Günseli hanım en arkada sol taraftaki koltuğunu benle değiştirme inceliğini de gösterdi. Oh! Keyfim gıcır.. Haydi bakalım bana şimdi yüzünü gösterme de görelim Himalayalar!

IMG_0266-001

Bu arada bir ara verip biraz Himalayalar hakkında konuşalım;

Himalayalar, dünyanın en büyük ve en yüksek sıradağları. Asya’nın orta güney kısmında, doğu batı doğrultusunda uzanıyor. Dünyanın en yüksek zirvesi Everest (8850 mt)  Nepal ile Tibet (Çin) sınırında ama Nepal’e dahil durumda. Himalayalar, levha tektoniği kuramına göre, iki kıtasal levhanın yani Hindistan levhası ve Asya levhasının çarpışması sonucu oluşmuş ve bu oluşum halen devam etmekte.

IMG_0281-001

Pakistan, Hindistan, Çin, Nepal ve Bhutan’ dan geçen 2400 km uzunluğundaki Himalaya dağ zincirinin buzulları, Asya’nın 9 büyük nehrini besliyor. 1,3 milyar insan, bu suyollarına bağımlı olarak yaşıyor. Verilere göre Himalayalar da sıcaklıklar, son 30 yıl içinde on yılda bir 0,6 ile 0,15 derece artmakta ve sıcaklıkların artmaya devam etmesi halinde 50 yıla kadar buzul ve karların tamamen erimesi bekleniyor. Küresel ısınma burayı da etkiliyor.

Dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’in diğer adları; “Sagarmatha” (Gökyüzünün Alnı anlamında), “Chomolangma veya Qomolangma” (Evrenin Anası anlamında).

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Bu zirveye 29 Mayıs 1953’de Yeni Zelandalı dağcı ve kaşif Sir Edmund Hillary ve Nepal’li şerpaTenzig Norgay ile birlikte ilk kez çıkıyorlar.

Himalayalar üzerindeki diğer meşhur tepeler ise;

-K2 (8,611 mt-Dünyada 2. en yüksek zirve-Pakistan),

-Kangchenjunga (8,586 mt, Dünyada 3. en yüksek zirve Hindistan-Nepal),

-Makalu (8,462 mt. Dünyada 5. en yüksek zirve-Nepal),

-Dhaulagiri (8,167 mt. Dünyada 7. en yüksek zirve-Nepal),

-Nanga Parbat (8,125 mt, Dünyada 9. en yüksek zirve-Pakistan),

-Annapurna (8,091 mt, Dünyada 10 zirve. en yüksek- Nepal)

IMG_0314-001

Himalayaların görüntüsü gerçekten muhteşem. Daha önce bana yüzünü göstermeyen ve iki kez sislerin altında kalan dağlar, sonunda tüm güzelliği ile gözlerimin önündeydi.  Bu arada hostes müjdeyi verdi:” Everest hemen solunuzda”. O andan itibaren uçakta herkes de bir heyecan oldu. Uçağın camları net görüntü almaya müsaade etmeyince, Günseli Hanım hostesten, kokpitten fotoğraf çekebilmemiz için pilottan izin rica ettiğimizin iletilmesini istedi. Hostes mırın kırın etse de, bu sefer öldürücü cümleyi söyledi;”ama uçakta belgesel çeken bir yolcumuz var”. Pilota bu durum iletilince bize izin verdi; Yuppy… Günseli hanımın “hallettim, gel” demesi ile fırladım arka sıralardaki yerimden ve kokpite girdim. Kokpitteki cam ile bizim cam arasında çok fark var; oranın camları pırıl pırıl. Bastım deklenjöre, sayısını bilmiyorum.

IMG_0323-001

IMG_0349Uçuş 1 saat 15 dakika sürdü. İlginç bir manevra ile Bhutan’daki tek havalimanının bulunduğu Paro şehrine doğru alçalmaya başladık. Bir ara dağlardaki evler uçağın üst hizasında kaldı. Rahat bir inişle Paro havalimanına indik. Paro havalimanı, benim Tayland’daki Koh Samui Adasındaki havalimanından sonra gördüğüm en şirin havalimanı. Havalimanında her yerde yeni evlenmiş ve biri erkek güzeli, diğeri kız güzeli olan kral ve kraliçenin fotoğrafları asılı. Kral ve Kraliçe 13 Ekim 2011 yılında evlenmişler. Bu son kral ülkedeki neredeyse tüm tabuları yıkıyor. Örneğin Kral ilk kez halkının arasında Kraliçeyi öpmüş ki, bu gazetelere müthiş bir olay olarak yansıdı. Evlenen Kral eskiden o kızın tüm kız kardeşleri ile de evlenmiş sayılırmış ki, bu kral onu da kaldırmış. Bunlar işin magazin kısmı ama bu Kral, bildik krallara pek benzemiyor. Adam krallıktan vazgeçip ülke parlamenter sisteme ve demokrasiye geçsin istiyor ama halk “hayır sen başımızda ol”diyor.

IMG_0357

Ülkede kralın başında olduğu ve şehirlerden doğrudan seçimle gelen insanların bulunduğu 50 ye yakın milletvekili ile parlamenter bir sistem var. Anayasa yapılmış. Ülkenin yasaları içinde bir madde var ki bayıldım; Ülke topraklarının %60’ından az ormanlık alanı olamaz. Ülkenin bugünkü ormanlık alanı ise %72’ye ulaşmış. Ülke insanlarının sayısı 700.000 ama  mutlular. Kralın sözler bakar mısınız;Gayrı Safi Milli Mutluluk, Gayri Safi milli hasıla dan daha önemlidir.. Ben bu adamın bu düşüncesine sahip insanları, ülkemin başında isterdim…

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Bhutan’lılar ülkelerine Bhutan demiyorlar. “Druk Yul” (kükreyen ejderhanın ülkesi) diyorlar. Bhutan kelimesi bir misyoner tarafından söylenmiş ve “Tibet (Bhotos) topraklarının sonu” anlamında.  Ülke toprakları 39.000 km2’lik bir alanı kaplıyor. Ülkenin %75’i Budist, %25’i Hindu inancına sahip. Her iki inançta kardeş kardeş bir arada yaşayıp gidiyor.

Ülke tarihi için önemli isimler var. Din adamı (Guru) Rimpoche ülkede Budizm’in kök salmasında önemli iken, 1616 yılında ülkedeki iç çatışmaları bitiren ve Bhutan Krallığını ilk kuran Namgyal diğer bir önemli kişi. Sonra gelen karışıklıklara son veren ve 1907 de krallığın başına geçen ise Ugyen Wangchuck. Ondan sonraki krallar Wangchuck ailesine ait. Son iki tanesi hala yaşıyor; Oğluna 52 yaşında tahtı devreden devrimci kral Jigme Singye Wanchuck ve şimdiki kral Jimge Khesar Wangchuck.  Rüya gibi bir törenle evlenen bu sonuncusu kral.

Havalimanından çıkıp, önce Paro’da Yue Ling Restuarant’da öğle yemeği yedik sonra da Drukyel Dzong adlı kale manastıra gittik. Dzong kelime anlamı olarak kale demek. Bu kalelerde hem dini idare ve hem de yönetimsel idare yan yana.IMG_0444

Drukyel Dzong, Paro şehrinden 15 km uzaklıkta. Burada aracımızı park ettiğimiz köyün meydanında hemen her evin duvarına iddialı çizimlerle penis resimleri çizilmiş. Bu resimlerin eve bereket ve uğur getirdiğine inanılıyor. Bazı evlerin çatı çıkıntılarında ise tahtadan penis heykelleri asılı. Bu resim ve heykellerin nazar ve şeytani güçlerden evleri koruduğuna inanılıyor. Günümüzde Bhutan şehirlerinde bu resimlerden utanç duyulduğundan, duvarlara çizimden kaçınılsa da kırsal alanlarda bu gelenek hala devam ediyor. Gerçekten bizde Bhutan da gezdiğimiz yerlerde ereksiyon halindeki erkeklik organı resimlerine ve asılı haldeki tahtadan heykellerine bolca rastladık. Aslında bu gelenek “Deli rahip” unvanlı, kadın ve şaraba düşkünlüğü ile bilinen 15-16. Yüzyıllarda yaşamış Drukpa Kunley’e dayanıyormuş. Bu rahip Budizm’i farklı yöntemlerle öğretirmiş. Onun manastırının duvarında başlamış bu adet ve yayılmış. Bir diğer yaklaşım ise bu adetin ondan ve Budizm den de önceki Şamanist bir dinin etkisi ile hep var olduğu şeklinde.

IMG_0487

Biz bu kısa köy gezisi sonrası Drukyel Dzong kalesine doğru yola çıktık. Kısa bir tırmanıştan sonra kaleye geldik. 16. Yüzyılda Tibet’lilere karşı zafer sonrası inşa edilen kale 1 ay önceki depremden zarar görmüş. Bu sırada 1 kişi düşen taş nedeni ile öldüğünden İçeriye ziyaret ise yasakmış, giremedik.

Daha sonra köye geri döndük. Köyün çeşmesi başında su ile oynayan çocukları görünce “fotoğraflarım gelmiş”  deyip koşturdum o yöne doğru. Ama ne pozlar verdiler bir bilseniz!

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Daha sonra aracımıza binip Paro ya doğru hareket ettik. Yol üzerinde Amankora adlı bir resort otele girip, çok güzel bir ortamda bitkisel çaylarımızı içtik.

Bundan sonra ise 50 km kadar ötede olan ve konaklayacağımız Thimphu şehrine doğru yola düştük. Hava karardı sayılır, yorulduk. İki saat kadar sonra Bhutan’ın başkenti Thimphu şehrine geldik.

Hava karardı ama bu saatte de otele gitmek istemiyoruz. Thimphu şehrinin gecesini bir yaşayalım bakalım deyip, şehre daldık. Bir saat kadar şehirde oyalanıp sonra otellerimize doğru yola düştük..

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Bu gecelik bir kısmımız başka, bir diğer grubumuzda başka bir otelde kalacağız. “Olsun! dert değil dedim” kendi kendime. Bhutan’a geldik ya.

Önce arkadaşları Jamba Jang resort adlı otellerine bıraktık sonra da bizim otelimiz olan Namgay Heritage Hotel e gittik. Diğer tarafı bilmem ama bizim kaldığımız otel acayip güzeldi..

Bir günü daha bitirdik. Zamanı hızla tüketiyoruz. Ne de çabuk geçer sayılı günler!

Gezekalın..

Dr Ümit Kuru

İlk yayın tarihi 24.11.2011 saat 00:26

Gözden geçirilmiş son yayın tarihi 02.04.2015 Saat 01.06

Bhutan lokal biralarından örnekler

Bhutan lokal biralarından örnekler