29.10.2012 tarihli gezi yazısıdır.
Sabah kahvaltı sonrası heyecanla beklediğimiz akiviteyi gerçekleştirmek üzere yola koyulduk. Hedefimiz Bhutan’ın en önemli yerlerinden olan Tiger Nest‘i (Kaplan Yuvası) ziyaret etmek. Peru dendiği zaman akla nasıl Machu Picchu, ya da Kamboçya denince Ankor Watt geliyorsa, Bhutan denince de Tiger Nest geliyor.
Bu ünlü tapınak Paro şehrinin 10 kilometre kuzeyinde bulunuyor. Taktsang Tapınağı ya da daha çok bilinen ismi ile Tiger Nest (Kaplan Yuvası) Paro Vadisinde 900 metre yüksekte (toplam da 3000 metre rakımda) dağda bir yarığa kurulmuş bulunuyor.
Efsanesi bol Bhutan’da bu konuda da bir efsane var; Buna göre Budizmin Bhutan’da yayılmasında önemli rol oynamış olan Hintli Guru Rinpoche şimdiki manastırın bulunduğu yerdeki mağaraya, bir dişi kaplan formuna dönüşen Prenses Yeshe Tsogyal sırtında uçarak geliyor ve mağarada 3 ay boyunca meditasyon yapıyor. Rivayete göre bu olaylar 8. yüzyılda gerçekleşmiş. Ancak bir kompleks olarak manastırın inşası 1692 yılında yapılıyor. Bu yapı 1958 ve 1998’de iki tane büyük yangın geçirmiş.
Tiger Nest’e çıkmak için ya katırlara binmeniz ya da yürüyerek tırmanmanız gerekiyor. Geçen sene katırlarla çıkmıştık. Bu sene ise önce katırlarla çıkmak fikrimiz vardı. Ancak bay Karma bizi yürüyerek çıkma konusunda ikna etti. Arabamızı park ettiğimiz yerden tepeye kadar 1,5 km yolumuz var. Mesafe kısa gözüküyor ancak 2000 metreden 3000 metreye çıkmak gerekiyor. “Dura dinlene çıkarız” dedik. Sonuçta bizi kovalayan yok ya!
Tiger Nest’e daracık ve çam ağaçları ile kaplı yoldan bir patika yoldan çıkıyorsunuz. Aşağıda Paro Vadisi ve pirinç tarlaları, yukarıda ise Tiger Nest’in doyumsuz güzelliği. Otelden ayrılmadan önce aldığım sopaları baton olarak kullanıp, onlardan destek alarak yola düştük. Sabahın erken saatlerinde aşırı bir sıcak yok ama yokuş dik olunca terledik tabii ki. Yaklaşık bir saatlik bir tırmanma sonucunda ilk durak yeri olan düzlüğe geldik. Burada bir kafeterya var. Orada çay-kahve molası verdik. Tiger Nest tam karşımızda tüm heybeti ile duruyor. Kahvelerimizi yudumlarken, bir yandan da fotoğraflarımızı çekiyoruz. Burada daha sonra öğle yemeğimizi de yiyeceğiz.
Tekrar yola düştük. Bu sefer de 1 saat civarında bir yola yaparak 2. dinlenme yerine geldik. Katırlarla gelseniz de en son varış noktası burası. Buradan sonrası herkes için yürüyüş demek. İnişli çıkışlı olmak üzere 400’e yakın merdiveni yürümeniz gerekiyor. Ama önce merdivenlerin başında durup manzaranın keyfini çıkarıyorsunuz.
Merdivenlerin inişli kısmının bitiminde bir şelale var. Bu şelale 60 metre yükseklikten akıyor. Daha sonra ise merdivenlerle çıkış başlıyor. Tapınaklara varınca bir polis kontrol noktası var. Burada makine ve çantaları bırakmanız gerekiyor.
Tiger Nest içinde 3 tane tapınak var. Bunlardan bir tanesinde Buddha heykeli var. Bir diğerinde ise Guru Rinpoche nin büstü var. Söylence o ki bu tapınakta Guru Rinpoche’nin meditasyon yaparken sırt izi kayaya çıkmış. En önemli olan tapınakta ise Guru Rinpoche nin meditasyon yaptığı mağara var. Burası her zaman açık olmuyor.
Tiger Nest epey bir soğuk oluyor. Merdiven in-çık derken, terli halde buraları gezerken üşüyorsunuz. O nedenle yanınızda üşümemek için bir şeyler bulundurun. Tiger Nest tam da beklediğimiz gibiydi. Gizemli, mistik ve doğal bir güzellik var orada.
Daha sonra dönüşe geçtik ve öğle yemeğimizi yemek için kafeteryaya oturduk. Güneşin dolayısı ile ışığın pozisyonu değiştiğinden Tiger Nest bu saatlerde daha da güzel fotoğraflar verdi.
Yemek sonrası dönüş yoluna geçtik. Çıkışa göre daha kısa sürede aşağıya indik ama arabamıza gidene kadar yol boyu satış için kurulan tezgahların hemen hepsini ziyaret edince, neredeyse saat 17:00 arabamızda olduk. Herhalde en erken çıkan ama en geç dönen grup olmuşuzdur.
Paro’ya dönünce artık klasikleşmiş olan alışveriş eylemine geçtik. Bizim Sonam bu kadar alışveriş seven bir grup görmemiş olsa gerek. O da artık iyice bizden oldu. Bir iki kelime Türkçe öğrendi. Ona öğrettiğim ilk kelime “haydi” oldu. Grubu alışverişten toparlasın diye öğrettim.
Yarın bizim için çok zor bir gün olacak. Normalde uçakla gideceğimiz 12 saatlik yolu araba ile gitmek zorunda kaldık. Hava alanını temmuz ayında sel götürdü ve tamir etmeyi bizim bilet günümüze kadar başaramadılar. Yapacak bir şey yok, yarın çok zor bir gün olacak. Allahtan yol güzel ve arkadaşlarla muhabbet muhteşem. Dura kalka gideceğiz artık…
Gezekalın ve Aydınlık kalın..
Dr Ümit Kuru
İlk yayın tariihi: 19.11.2012 Saat 22:42
Gözden geçirilmiş son yayın tarihi: 05.01.2017 Saat 22:00