31.10.2012 tarihli gezi yazısıdır.
Bumthang, eğer tapınakları ve kalesinin eskiliği göz önüne alınırsa, Bhutan’ın en eski bölgesidir. Tüm Bumthang, Bumthang Vadisi olarak adlandırılsa da aslında Bumthang’ı çevreleyen dağların oluşturduğu 4 adet vadi var; Ura, Chumey, Tang ve Choekhor (Bumthang) Vadileri. Dün bu vadilerin bir kısmını karanlıkta geçtiğimiz için fark edemedik. Ancak bunların güzelliğini bugün Trongsa’ya doğru giderken anlayacağız.
Burası Bhutan’ın en ormanlık bölgelerinden. Bumthang bölgesinin kuzeyinin 2/3’ü (Choekhor, Tang Gewogs) Wangchuck Yüzüncü Yıl Parkı ve Güneydeki (Chhumig, Tang, Ura Gewogs) bölgeleri ise Thrumshingla Ulusal Parkı sınırları içinde kalıyor.
Bumthang, kelime anlamı olarak “Güzel Alan” diye tercüme edilebilir. Burada yerleşim Jambay Lhakhang Tapınağı sonrası gelişmiş.
Dünden gidemediğimiz festivalin 3. gün kutlamaları için bugün Jambay Lhakhang Tapınağı ve çevresinde gezilerimiz olacak. Bumthang’daki otelimiz, kaldığımız diğer otellere göre daha basit bir otel ancak zaten burada çok az otel var. Bumthang’da olan ve Amankor oteller zincirine ait olan çok lüks otelden sonra, iyi oteller sıralamasında, bizim kaldığımız otel ikinci geliyor. Otelde rahat bir kahvaltı sonrası valizler tekrar araca yerleştirildi ve yola çıkıldı.
Festival alanına gittiğimiz zaman saat 09:30’du. Çoğunluğu yerli halktan, bir kısmı ise bizim gibi turistlerden oluşan bir kalabalık var. Karşımızda protokolde bir kısım idarecinin bulunduğu bir bölüm var. Bu festival alanı önce Budist rahiplerce kutsanıyor. Maskeleri ile dans edenlerin tümü de rahip veya rahip adayı öğrencilermiş. Yani performansı sergileyenlerin tamamı ruhban sınıfından insanlar.
Gösterilerin sırası bir toplu şarkı, bir maskeli dans şeklinde oluyor. Mutlaka hepsinin bir anlamı var ve komik gibi gözüken bu gösterileri bu açıdan değerlendirmek gerekiyor. Ben uzun süre bu festivali seyrettim ve fotoğrafladım. Yerel insanların bu festivale ne kadar önem verdikleri, çoluk çocuk gelmeleri ve renkli bayramlık kıyafetleri ile gösterileri pür dikkat izlemeleri ile ne kadar da belli… Kısa bir süreyi de tapınağın arka tarafında kurulan tezgâhları gezmeye ayırdım. Her şey ne kadar da canlı ve özel!
Bugün program o kadar yoğun ki arkamıza baka baka festivali bırakmak zorunda kaldık.
Jakar Dzong ziyareti için buraya doğru yol aldık. Jakar “Beyaz Kuş” demek. Alın bakalım size bir Bhutan söylencesi daha; 1667 yılında Dzong (Kale-Manastır) inşa etmek için uygun bir yer arayan bir grup lama, beyaz bir kuşun bir tepe üstünde devamlı olarak dolaştığını görmüş. Bu kuş burada boşuna dönüp durmuyor herhalde” deyip, kaleyi buraya kurmaya karar vermişler. Kalenin ismi de oradan gelmekte.
Bhutan’ın dinini Budizme çeviren Guru Rinpoche’nin ilk geldiği yer de Jakar’mış. Dolayısı ile Bhutan’da Budizmin doğduğu yer olarak da burası kabul ediliyor.
Sonraki ziyaret yerimiz Choekhor vadisine bakan Kurjey Lhakhang Manastır kompleksi. Bu manastır kompleksi asla ihmal edilmemeli.
Burada yan yana dizilmiş 3 adet tapınak var. Sağdaki ilk tapınak bir kaya üzerine inşa edilmiş.Bu tapınağın özelliği, Guru Padmasambhava’nın kayada sırtının izinin olduğu ile ilgili söylence.
İkinci tapınak ise Kral Ugyen Wangchuk tarafından yaptırılmış ve içinde Guru Rinpoche’nin heykeli var. En soldaki tapınak ise 3 katlı ve Kralın annesi tarafından yakın sayılabilecek bir zamanda yaptırılmış. Bu tapınak önünde vadiye bakan geniş düzlükte dua bayrakları var. Fotoğrafik olarak çok güzel görüntüler veriyorlar. Bu tapınak kompleksi içinde taş üzerine kuğu resmeden bir adamdan bir kuğu boyalı taş aldım.
Bu yakınlarda siyah boyunlu kuğular var ve onlara yakın sayılırız. Ancak gidiş geliş 50 km’lik bir yol var. İçim kan ağlayarak onları görmeye gidemedim. Şu uçak işi bizi etkiledi. Daha dünün programını yapmaya çalışıyoruz. Guru Rinpoche’nin saklı hazinesini çıkardığı söylencesine konu olan Mebar Tsho – Yanan Göl- ziyaretini de iptal etmek zorunda kaldık. Amacımız zamanında Trongsa Kale-Manastırını gezmek için bir an evvel Trongsa’da olmak. Çünkü burası kaçırılacak gibi değil.
Bumthang’da hızlı bir öğle yemeği sonrası yola düştük. Dün göremediğimiz vadileri gördük. Yotongla Pass (3400mt)’ı geçip bir iki zorunlu ihtiyaç molası sonrasında, 68 km’lik yolu katederek, Trongsa’ya vardık. Hava neredeyse kararacak. Bu güzelim kaleyi adamakıllı gezemeyeceğimiz belli oldu. O anda kararımı verdim; ne olursa olsun yarın bu kale tekrar gezilecek.
Bu kale örneklerinin en güzellerinden bir tanesi. Aşağıda bir manzara var ki, doyulacak gibi değil. Burası zamanında ticaret yolu üzerinde kurulmuş. Kale kapılarını bir kapattı mı, içeri girişte, çıkışta mümkün değilmiş.
Trongsa şehri çok önemli. Kraliyetin ilk iki üyesi bu kaleden ülkeyi yönetmiş, 3. Kral, Jigme Dorji Wangchuk burada doğmuş. Kraliyetin prensleri, ülke yönetimini devralmadan önce burayı idare etmişler. Dolayısı ile de her yeni kral adayı buraya bir şeyler eklemiş ve Dzong büyüdükçe büyümüş.
Gecelemeyi Trongsa’da Yankhill Resort Hotel’de yaptık. Kaldığımız en iyi otellerden bir tanesi. Trongsa Dzong, otelin tam karşısında kalıyor. Eminim ki yarın sabahtan karşımızda muhteşem bir manzara olacak.
Günler hızla ilerliyor. Vatanı da biraz özledik galiba; Arkadaşlarla aramızda konuşmalarda bol bol kebapların adı zikredilmeye başlandı.
Yarın yine yoğun bir gün olacak. Trongsa’dan Punakha’ya doğru 150 kilometrelik ve 5 saat sürecek olan bir yolumuz var.
Gezekalın ve Aydınlık kalın
Dr. Ümit Kuru
İlk yayın tarihi: 21.11.2012, Saat 23:53
Gözden geçirilmiş son yayın tarihi: 10.01.2017 Saat 21:55