Evet Sevgili Sanal Gezgin Arkadaşlarım,
03-16 Temmuz 2015 tarihleri arasında Sibirya-Baykal-Moğolistan güzergahını içine alan bir turu başarılı bir şekilde tamamladık. Önce İstanbul’dan Sibirya’nın Novosibirsk şehrine doğrudan bir uçuş gerçekleştirdik. Sonrasında aslında Moskova’dan Validivostok’a 9289 km uzanan Trans-Sibirya Tren Yolu’nun Novosibirsk’den başlayan ve Irkutsk’da biten yaklaşık 2000 km’lik kısmını Trans Sibirya Ekspresi ile tamamladık. Baykal Gölü kenarına kurulu Listvankaya’da konaklayıp güzelim gölü keşfe çıktık.
Gezinin bu kısmının tadı damağımızda kalmışken Irkutsk’dan Moğolistan’ın başkenti olan Ulan Bator’a uçup bu şehirde Naadam Festivaline şahit olduk. Etkinliklere katılan Moğol halkının renk renk hallerine doyamamışken Moğolistan bozkırlarına doğru yollara düştük. Dümdüz uzanan bozkırlarda yolculuk, bambaşka bir deneyimdi. Moğolların “Ger Camp” dedikleri, “yurt” diye çevirebileceğimiz çadır kamplarda 3 gece konakladık. Yağmur nereye gitsek bizi takip etti. Bizi engelleyebildi mi? Tabii ki hayır! Programı harfiyen uyguladık. Yağmura rağmen dünyadaki sayıları bir kaç yüzle bildirilen Taki Atlarını gördük, Ugi Gölü kenarında ata bindik, Kaçırdığımız, gökyüzünde gece kamp ateşi altında gökyüzündeki yıldızlar oldu. Ama uzansak hemen ele gelecek görüntüsü veren kara bulutları izledik. Onların da insanın üzerinde yarattığı etki bambaşkaydı.
Moğolistan kırsalında insanların kadın, erkek, çocuk her birinin her halini fotoğraflamak istiyorsunuz. Gezide tanıma şansını elde ettiğimiz Ruslar mesafeli, Moğollar ise çok sıcak ve samimi izlenimi verdi. Fark coğrafyasından mıdır, sistemden midir, iklimden midir yoksa eğitim düzeyinden midir bilemedim. Sibirya ormanları ne kadar yeşil ve Baykal Gölü ne kadar mavi ise Moğolistan bozkırları da o kadar sarıydı. Hangi renk daha güzeldi diye sorarsanız ayırım yapamam. Her renk olması gereken yerde ve güzellikteydi..
Türklerin atalarının yaşadığı topraklarda olmak, ilk Türk yazıtlarını görmek ve o yazılardaki anlatılanları yerinde görmek ve öğrenmek ise hepimizi duygulandırdı, bir başka ruh haline soktu. Moğolistan’daki yurtlarda gecelemek apayrı bir deneyimdi. Oldum olası çadırda konaklamadan zevk almadım. Ancak halkının büyük çoğunluğunun göçebe yaşamını hala sürdürdüğü Moğolistan’da bu deneyimi yaşamak beni ve bizi mutlu etti. Bu insanların yaşamına kısmen de olsa şahit olmak gerekirdi ve gereğini yerine getirdik.
Genelde tur programları sadece Trans Sibirya veya sadece Moğolistan şeklinde oluyor. Biz günler süren tren yolculuğu yerine 30 saatlik bir Trans Sibirya Ekspresi deneyimi yaşamak ve Baykal Gölü’nde daha uzun süre geçirmek istedik. Aslına bakarsanız Baykal Gölü’nde öyle güzel bir mevsimde bulunduk ki biraz daha fazla kalsaydık diye hayıflandık. Moğolistan’daki esas hedefimiz ise Moğolların kuruluş-kurtuluş günü kapsamında kutlanan Naadam Festivalini görmekti. Bu kısmı hakkıyla yaptık diyebilirim. Ugi Gölü ve ger kamplarda belki 1-2 daha fazla ama biraz daha iyi hava şartlarında bulunmamız iyi olurdu. Neyse şükretmek lazım, çok keyifli bir gezi oldu. Bu programı bize hazırlayan ve aksama olmadan uygulayan Nar Geziye ve sahiplerinden sevgili Aykut’a teşekkür etmem gerekir. Bir teşekkür de geziye katılan ve büyük bir uyum içinde hareket eden gezi arkadaşlarıma etmeliyim. Gezi onlarsız eksik olurdu.
Evet Sevgili Sanal Gezginler,
Anlatmaktan zevk alacağım, paylaşmayı görev bileceğim bir gezi yazısına daha buyurun bakalım..
Gezekalın..
Dr Ümit Kuru
18.07.2015 Saat 10:19