Dünya Mirası Listesi -İtalya

IMG_2874 

İtalya Dünya Mirası Listesi içinde 50 esere sahip bir ülke. Bu anlamda UNESCO Listesi içinde en fazla eser İtalya’da bulunuyor. Aşağıda koyu harflerle yazılmış olanlar bu gezide ziyaret etme şansı bulduğumuz yerleri gösteriyor.

Gezekalın….

Dr Ümit Kuru

22.06.2015 Saat 01:38

İtalya’nın UNESCO Kültürel Miras Listesi eserleri

  • Caserta’da 18. Yüzyıl Kraliyet Sarayı.  Vanvitelli Su Kemeri ve San Leucio Kompleksi (1997)

(Napoli’ye kadar gidip de neden 38 km ötedeki Caserta Sarayına gitmemişiz anlamadım! )

  • Piedmont ve Lombardy Sacri Montisi (2003)

  • Aquileia Arkeolojik alanı ve  Patriarchal Basilica (1998)

  • Agrigento Arkeolojik Alanı (1997)

  • Pompei, Herculaneum ve Torre Annunziata Arkeolojik Alanları (1997)

  • Assisi,  San Francesco Bazilikası ve diğer Fransiskan Alanları (2000)

  • Padua Botanik Bahçesi (Orto Botanico) (1997)

  • Castel del Monte (1996)

  • Kathedral, Torre Civica ve Piazza Grande, Modena (1997)

  • Leonardo da Vinci’nin  “The Last Supper”  tablosu ile Santa Maria delle Grazie Kilise ve Manastırı (1980)

  • Paestum ve Vella Arkeolojik alanları ile birlikte Cilento ve Vallo di Diano Ulusal Parkı ve   Certosa di Padula (1998)
  • Verona Şehri (2000)

  • Vicenza Şehri ve Veneto’nun Palladian Villası (1994)

  • Amalfi Kıyıları (1997)

  • Crespi d’Adda (1995)

  • Ravenna’nın Erken Hıristiyan Eserleri (1996)

  • Cerveteri ve Tarquinia’nın Etrüsk Mezarları (2004)

  • Rönesans Şehri Ferrara, Po Deltası (1995)

  • Genova: Le Strade Nuove ve Palazzi dei Rolli sistemi (2006)

  • Floransa Tarihi Merkezi (1982)

  • Napoli Tarihi Merkezi (1995)

  • Roma tarihi merkezi, şehirdeki Vatikan özel mülkleri ve San Paolo Fuori le Mura (1980)

  • San Gimignano Tarihi Merkezi (1990)

  • Siena Tarihi Merkezi (1995)

  • Pienza Şehri Tarihi Merkezi (1996)

  • Urbino Tarihi Merkezi (1998)

  • Noto Vadisi’nin geç Barok mimarisi (Güney-Doğu Sicilya) (2002)

  • İtalya’daki Lombartlar (Longobard’lar), İktidar Sarayları (568-774 MS) (2011)

  • Mantua ve Sabbioneta (2008)

  •  Toskani’deki Medici Villa ve Bahçeleri (2013)

  • Piazza del Duomo, Pisa (1987)

  • Portovenere, Cinque Terre, ve Adalar (Palmaria, Tino and Tinetto) (1997)

  • Alpler çevresindeki Prehistorik Kazıklı Evler  (2011)

http://visualdata.dw.com/specials/welterbe/index.php?lg=en&site=videoShort&route=r8&local=unteruhldingen

Alpler çevresinde bu tür alanlarda 111 adet var ve 19 tanesi İtalya sınırları içinde bulunuyor.

  • Savoya Kraliyet Hanedanı Sarayları (1997)

  • Albula’da Rhaetian Tren hattı / Bernina Manzaraları (2008)
  • Valcamonica’da Kaya üstüne çizimler (1979)

  • Su Nuraxi di Barumini (1997)

  • Sİrakusa ve Pantalica Kaya Mezarları (2005)

  • Alberobello’nun konik çatılı yığma taş evleri (The Trulli of Alberobello) (1996)

  • Matera Kaya Kiliseleri ve yerleşim yerleri (The Sassi and the Park of the Rupestrian Churches of Matera) (1993)

  • Val d’Orcia (2004)

  • Venedik ve Lagünü (1987)

  • Villa Adriana (Tivoli) (1999)

  • Villa d’Este, Tivoli (2001)

  • Villa Romana del Casale (1997)

  • Piedmont Bağları: Langhe-Roero ve Monferrato (2014)

İtalya’nın UNESCO Doğa Miras Listesi eserleri

  • Isole Eolie (Eoli Adaları) (2000)

  • Monte San Giorgio (2003)

  • Etna Dağı (2013)

  • Dolomitler (2009)

Baharı İtalya’da Tarihin İzlerinde Yaşamak-Sicilya Adası/Catania-Etna Yanardağı-Taormina

IMG_3502

Catania, İtalya gezimizin son durağı. Burada 2 gece kalmış olup ülkeye dönüş yapacağız. Sayılı günler su gibi aktı, gitti.

İtalya gezimizin tüm otelleri çok güzeldi. Catania’daki otelimizden ve sabah kahvaltısından memnun bir şekilde Catania şehir turumuzu yapmak üzere yollara düştük.

IMG_3284

Önce otobüsle Piazza Giovanni XXlll meydanında  Fontana di Proserpina adlı çeşmeyi görmeye gittik. Giulipo Moschetti tarafından 1904’de yapımı bitirilmiş. Mitolojik Tanrı Zeus’un (Jüpiter-göklerin Tanrısıdır) Tanrıça Demeter’den (tarımın, bereketin, mevsimlerin Tanrıçasıdır) doğmuş bir kızı vardır ve adı Persephone’dir. Yeraltı Tanrısı Hades (Pluton), Persephone’yi yeraltına kaçırıp eşi yapar. Demeter kızını bulamaz ve üzüntüsünden yeryüzünde çiçekler açmaz, kıtlık baş gösterir. Bunun üzerine Zeus devreye girip, Tanrı Hades ve Tanrıça Demeter arasında bir orta yol bulur. Buna göre Persephone yılın üçte birini yeryüzünde annesinin yanında ve üçte ikisini de kocası olmuş olan Hades’in yanında, yeraltında geçirecektir. Persephone yeryüzüne çıktığı zamanlarda dünya baharı yaşar ve yeraltına indiği zaman ise kışı yaşar. Persephone’nin yeryüzünde olduğu zamanlar bahar bayramı olarak o günlerden beri kutlanırmış. Bu hikaye Hıdırellezin bir başka versiyonu gibi duruyor. İşte önünde durduğumuz bu çeşmenin anlattığı hikaye bu.

IMG_3287

Catania’da ikinci durağımız ise Piazza Vincenzo Bellini Meydanındaki Teatro Massimo Bellini adlı opera binası oldu.

IMG_3299Catania’ya bir opera binası yapılması fikri 1693’deki büyük deprem sonrası ortaya atılsa da Teatro Massimo Bellini gibi bir binanın resmi açılışı ancak 31 Mayıs 1890 yılında yapılabilmiş. Binaya Catania’lı bestekar Vincenzo Bellini’nin ismi verilmiş ve ilk sahnelenen eser de ona ait olan Norma adlı eser olmuş. İtalya’da gezdiğimiz opera binalarının içini görmeye vaktimiz olmadı. Bunun için bazen randevu almak, bazen de uzun kuyruklar beklemek gerekiyordu. Ama bu opera binasının içinin fotoğraflarını görünce, binanın içini gezmediğimize çok üzüldüm doğrusu. Bence vakti olan bu binanın içini mutlaka gezsin.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Catania gezimizin bundan sonrası yürüyerek yaptık. Vittorio Emanuele Caddesi boyunca yürüdük. Bu cadde Barok tarzı bina ve kiliselerle dolu. Bizim esas hedefimiz Piazza del Duomo Meydanına ulaşıp buradaki Katedrali ve şehrin sembolü olan Fontana dell’Elefante’yi (Fil Çeşmesi) ziyaret edebilmek.

IMG_3312

IMG_3315Catania yerel halkınca U Liotru’da olarak da bilinen fil heykeli 1239 yılından beri şehrin sembolü olmuş. Önünde durduğumuz heykeli 1736 yılında Giovanni Battista Vaccarini bir araya getirmiş. Eski lav taşından yontulmuş gülümseyen komik bir fil ve bu filin üstüne yerleştirilmiş Mısır’ın Aswan bölgesinden bir obelisk bu heykeli oluşturuyor. Söylentiye göre heykeltraşı bu fili hadım olarak betimlemiş ama Catania erkekleri bunu bir hakaret olarak algılayınca Vaccarini heykeline sonradan testis eklemiş. Bu minyatür heykelin çok erken çağlarda bu adada yaşayan kısa boylu bir fil türünü gösterdiği de düşünülüyor. Fil heykelinin Sicilya halkınca tanınan ismi Liotru’nun kaynak aldığı söylencesi de var. Bir zamanlar şehrin piskoposu olmak için çaba sarf eden ancak bunu başaramayan Heliodorus adlı bir soylunun isminin fonetik olarak değişmesinden kaynaklandığı yazılıyor. Bu hırslı ve kızgın soylu piskopos olamayınca büyü ile uğraşmaya başlamış ve yakılarak ölüme mahkum olmuş. Bu büyücünün bu fil heykeli ile bağlantısı neymiş diye sorarsanız Büyücü Heliodorus bu fili yaparak onu Catania’dan İstanbul’a seyahat etmek amacıyla kullanmış. Ne diyelim? Efsane bu!

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

IMG_3323

Piazza Duomo’da bulunan ve aziz Agatha’ya adanmış Katedral’in (Cattedrale di Sant’Agata) tarihi çok eskilere, 1078’lere kadar gidiyor. Hem Etna Yanardağının yarattığı yıkımlar ve hem de depremlerle bir kaç kez yeniden yapılmış.1693’deki büyük deprem sonrasında Katedral’in yeniden inşasını üstlenen  Gian Battista Vaccarini 1711’de,  Katedral’e bugün var olan şeklini vermiş. Bu Katedral’in içinde bestekar Vincenzo Bellini’nin mezarı da var.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

IMG_3355

Piazza Duomo’da fil heykelini arkanıza ve Katedral’i de solunuza alıp, sağdaki yoldan yürürseniz Catania’nın ünlü balık marketine ulaşıyorsunuz.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Balık pazarı sonrasında Catania’nın sokaklarında bir süre yürüdük. Şehir içinde kalmış amfitiyatro’ya girmedik.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Yürüyüş sonrasında eylem yapan sol görüşlü Catania’lıların Belediye Binası önüne kadar yürüyüşlerini izledik. Merak ediyorsanız polis Tomaları filan yoktu. Çok güzel ve medeni bir şekilde eylem yapıldı. 2-3 polis arabası dışında da ortalarda pek resmi görevli yoktu.  Bir garip hissettik kendimizi!

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

IMG_3519-001Catania turumuz sonrasında bu gezinin en önemli yerlerinden bir tanesi olan Etna Yanardağı gezimize doğru yola çıktık. Catania Şehri ile Etna Yanardağı arası 45 km var. Etna Yanardağı  Avrupa kıtasındaki en yüksek yanardağdır. Şu anki yüksekliği 3.326 mt olmakla beraber, zirvedeki püskürmelerle bu yükseklik zaman zaman değişiyor. İtalya’nın en büyük üç aktif yanardağından birisi olan Etna Yanardağının yüksekliği, en yakın rakibi Vezüv’ün üç katı, Stromboli’nin 3.5 katı kadar. Etna Yanardağı 2013 yılında UNESCO tarafından Dünya Miras Listesi arasına alınmış. “Etna” kelimesi Fenikelilerin dilindeki “Attuna” kelimesinden geliyor ve anlamı “baca”.Tarihsel olarak ilk faaliyet gösterdiği zaman 500.000 yıl önce (denizaltında) olarak tahmin ediliyor. Yunan Mitolojisinin en korkulan canavarı Typhon , Tanrılar Tanrısı Zeus tarafından Etna Yanardağına hapsedilmiş. Mitolojiye göre Etna’nın hırçınlığı, yakıcılığı ve şiddeti bu canavardan kaynaklanıyor.  En son patlama zamanı ise 2012 yılı olmuş. Aşağıda yakın zamanda patlayan Etna Yanardağı’nin görüntüleri var.

IMG_3452Yol boyunca patlamalar sonucu akan lavları görerek, otobüsle 1910 mt yükseklikte olan  Sapienza adlı bir merkeze geldik. Burası hem civardaki kraterlere koşayca ulaşmak için hem de daha yukarıdaki ve ulaşmanın daha zorlu olduğu kraterlere teleferikle ulaşmak için bir merkez durumunda. Teleferikle seyahat ederek başka bir merkeze ulaşıyorsunuz ve sizi buradan jeeplerle kratere ulaştırıyorlar. Bu aktivite için ne üstümüz, başımız (tepe daha da soğuk oluyor) müsait ne de o kadar zamanımız vardı. Yani sizin anlayacağınız Sapienza civarındaki iki krateri ziyaretle yetindik. Etna yanardağı üzerinde 400’den fazla krater var. Biz Silvestri ve La Capannina kraterlerini gezdik.

IMG_3446Silvestri Krateri 1892 yılındaki patlama sonucu ortaya çıkmış ve merkezin hemen yakınında olan bir krater. Hiç bir yere gidemeseniz bile buraya ulaşmak ve doğanın gücü karşısında kendinizin ne kadar güçsüz olduğunu hissetmek mümkün. Grubun tamamı burayı gezdi.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

IMG_3489Ben ve 2 arkadaş ulaşımı daha zor olan  La Capannina Kraterini gözümüze kestirdik. Bu kraterin oluşumu daha yeni ve 2001 yılına dayanıyor. Buraya 25-30 dakikalık bir yürüyüşle ulaşıyorsunuz. Yürüyüş altınızda kayan lav taşları nedeni ile zorlu ve eğim ise oldukça yüksek. Yani tepeye ulaşıncaya kadar epey bir terliyorsunuz ama ulaşdıktan sonra şahit olacağınız manzara herşeye değer.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Bu gezi sonrasında Etna’ya veda ettik. Yeni rotamız Taormina..

Adını Tauro Dağından alan kasaba şirin mi şirin bir yer. Taormina’nın tarihi eskilere gidiyor. Tahmin edeceğiniz gibi kasaba eski tarihini mükemmel bir şekilde korumuş.

IMG_3532

IMG_3536Isola Bella adlı küçücük ama görsel olarak çok güzel bir adayı sağımızda bırakarak Taormina gezisi için otobüsümüzle otoparka girdik. Buradan sonra yokuş yukarı Pirandello Caddesini takip ederek kasabaya giriş yeri olan Porta Messina kapısına geldik. Aşağıdaki deniz manzarası güzeldi. Hedefimiz bir diğer tarihi kapı olan Porta Catania’ya kadar yürümek. Taormina çok popüler bir yer ve günün öğleden sonraki bu saatinde çok kalabalık. İnsana değmeden yürümek çok zor. Taormina içinde Yunan Tiyatrosu var ve gezen arkadaşlar çok beğendiler. Ben bu sefer şehir içinde daha fazla zaman geçirmek istedim ve gezmedim.

Porta Messina’dan sonra Piazza Badia adlı bir meydana geldik. Bu meydanın bir yanında Taormina’yı Araplar’ın  yönettiği dönemde yapılan Palazzo Corvaja adlı bir soylu evini görüyorsunuz. Bu evin pencerelerinde Arap mimarisi etkileri göze çarpıyor. IMG_3541

Umberto Caddesi boyunca yukarı doğru ortaçağdan kalma evler arasında yürüyerek  Piazza IX Aprile adlı bir meydana geliyorsunuz. Burası kasabanın en hareketli yeri. Buradan denizi ve aşağıdaki yerleşim yerlerini gören bir seyir terası var. Aynı meydana bakan 1448 tarihli gotik tarzda yapılmış Sant’Agostino Kilisesi var.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Daha sonra  Torre dell’Orologio (saat kulesi) altından geçip Duomo Meydanına doğru yürüdük. Bu saat kulesi 1678 yeniden inşa edilmiş.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

 Bundan sonra geldiğimiz meydan ise Duomo Meydanı ve burada bulunan Aziz Nicholas’a adanan Katedral oldu. Bu Katedral aslında 13. yüzyılda, daha önceden burada bulunan bir kilise üzerine inşa edilmiş. 15, 16 ve 18 yüzyıllarda restorasyonlar görmüş.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Her güzel gezi gibi Taormina gezisinin de bir sonu vardı. Duomo Meydanından biraz daha aşağılara yürüyüp Villa Comunale’nin dış duvarlarından manzara fotoğrafları alarak aynı yoldan buluşma yerimize doğru geri yürüdük.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Yorucu ama bir o kadar da zevkli bir günün ardından Catania’ya geri döndük. Bu akşam Sicilya ve İtalya’daki son gecemiz. Yarın eve dönüş var.Bu nedenle grupça dışarıda yiyelim istedik. Otelin arkasında bulunan Al Gabbiano 2 adlı ve deniz ürünleri ağırlıklı çalışan bir restoranda akşam yemeğimizi yedik. Gezinin kısa bir muhasebesini  yaptık. Bütünden oldukça memnunuz, ayrıntılarda bile pek bir sorun olmadığını düşünüyoruz.

Ertesi gün öğlene kadar serbest zamanımız var.Kahvaltı sonrasında Catania’nın güzelliklerini son kez yaşamak amacı ile hanımla kısa bir yürüyüşe çıktık. Son fotolarımızı çektik. Şansımıza otelimizin önüne kurulan halk pazarını gezdik. Alışveriş bile yaptık.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Bu satırları günü gününe takip eden ya da bir gün buralara yolu düşüp de bir gezgin yazısı ararken tesadüfen bu gezi yazılarını bulan Sanal Gezgin arkadaşlarım.. Bir gezi yazısı daha sonlandı.

Sağlık, mutluluk ve bir kültürün insanlarına bir şeyler vermek ve almak amacıyla yollarda olabilmeniz dileklerimle..

Gezekalın..

Dr Ümit Kuru

09.06.2015 Saat 19:36

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Baharı İtalya’da Tarihin İzlerinde Yaşamak-Sicilya Adası/Agrigento-Noto-Siracusa

IMG_2886

Dün geceyi Agrigento’da geçirdik. Sabah erken saatte aldığımız kahvaltı sonrasında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi içinde yer alan Agrigento Antik Şehrinde Tapınaklar Vadisi ( Valle Dei Templi)  gezisi yapmak için yollara düştük.

“Hypsas” ve “Akragas” adlı akarsular arasında bulunan  ve antik bir Yunan şehri olan Agrigento MÖ 580 yılları civarında bir plato üzerinde kurulmuş. Bu şehrin ilk adı Akragas. En parlak zamanında şehrin nüfusu 200000’leri bulmuş. Bugün gezeceğimiz antik şehir kalıntısının çoğu arkeolojik olarak kazılmamakla beraber, gün yüzüne çıkarılan kısmı bile büyük bir alanı kaplamakta.  “Valle dei Templi (Tapınaklar Vadisi)”, antik şehrin güneyinde bulunan bir kutsal bölge. M.Ö. 6. ve 5. yüzyıllarda yapılan 7 “Dorik” sütunlu anıtsal antik Grek-Roma tapınağına ev sahipliği yapıyor. Benim gördüğüm Roma-Yunan Tapınakları arasında en güzelleri bu vadideydi.

IMG_2805

Otobüsümüz bizi vadinin kuzey kısmında,  Porta di Gela kapısında bıraktı. Hedefimiz buradan aşağıya doğru yürüyüp tapınakları gezmek. Girişten sonra karşımıza çıkan ilk tapınak Tempio di Giunone (Juno Tapınağı) oldu. Juno bir Roma Tanrısı ve Yunan Mitolojik Tanrısı Hera’nın karşılığı oluyor. MÖ 450 yılları civarında yapılmış Dorik tarzda bir tapınak.

IMG_2822

Bu tapınaktan sonra aşağıya doğru yürüyünce karşımıza Nekropolis çıkıyor. Romalılar Pagan dininden Hıristiyanlığa geçerken bu tarz mezarlar yapmışlar. Bir ark içine yapılan girintilere mezarlarını yerleştirmişler. Bunlara Arcosolio adı veriliyor. Buradan hem Agrigento’nun panoromik manzarasını seyretmek çok güzeldi ve hem de baharın renk renk çiçekleri  hemen yanı başımızdaydı.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

IMG_2874

Bu alanı geçtikten sonra bugüne kadar gördüğüm en güzel tapınağa geldik; Concordia Tapınağı. Ön ve arkada 6 sütun , yanlarda ise 13 sütun bulunuyor. MÖ 430 yıllarında yapıldığı düşünülen ve Dorik tarzda yapılmış Yunan tapınakları arasında en iyi korunanı bu tapınak. UNESCO’nun amblemi de bu tapınaktan esinlenmiş. Muhteşemdi gerçekten. Dakikalarca bu tapınak önünden ayrılamadık. Önünde, yanında çocuklar gibi zıpladık durduk..

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

IMG_2904-001

Bu alandan da ayrılıp aşağıya doğru giderken yeşil alanda otlayan garip bir keçi türü gördük. Meğerse Helezonvari boynuzları ile Agrigento’ya özel bir keçi türü olan Capra girgentana ile karşılaşmışız .

IMG_2961

Daha sonra bu vadinin 6. yüzyılda yapılmış en eski tapınağı olan  Herkül (Tempio di Ercole) ve belki de hiç tamamlanamamış çatısı ile en büyük tapınağı olan Zeus Tapınaklarını (Tempio di Giove Olimpico) gezdik. Zeus Tapınağı Kartacalılara karşı elde edilen zafer sonrasında MÖ 480 yıllarında yapılmış. Depremde büyük zarar görmüş. Bu tapınağı benzersiz kılan ise orjinali müzede ama bir kopyası alanda olan Telamon denen kolon taşıyıcı dev heykellerin varlığı. Agrigento Tapınaklar Vadisi kaçırılmaması gereken bir yer.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Agrigento gezimiz sonrasında UNESCO Dünya Mirası Listesi içinde olan bir başka yere, 150 km ötedeki Noto’ya doğru yola çıktık. Bu yolculuk yaklaşık olarak 2.5 saat sürdü.

IMG_2997

Antik Noto Şehri MÖ 3. yüzyılda kurulmuş. 1693 Yılında büyük bir depremle şehir tamamen yıkılınca, bu şehrin 10 km ötesine yeniden bir şehir inşa edilmiş. Doğu Batı yönünde birbirlerine paralel ilerleyen 3 ana cadde üzerine planlanmış ve Barok tarzı kireç taşı birbirinden güzel binalar inşa edilmiş. Bu şehrin kendine has bir dokusu var. Sanki her bir bina üzerinde ince ince çalışılmış. Balkonlar, pencereler dantel gibi işlenmiş. Burada 18. yüzyılın erken dönemlerine ait Sicilya Barok tarzı mimarinin en güzel örnekleri var.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

IMG_3011Şehire Porta Ferdinande Kapısından girdik. Vittoria Emmanuele Caddesi boyunca yürüdük. 1776 yapımı Noto Kathedrali’nin (Catedrale di San Nicolò di Mira) iç güzelliği, dış güzelliğinin yanında çok sönük kalıyor. Bu Katedralin hemen karşısında ise bugün yönetim binası olarak kullanılan ve Noto Şehri yeniden inşa edilirken yapılan binaların bir kısmını yapan Sicilyalı mimar Vincenzo Sinatra yapımı Ducezio Palace bulunuyor. İsterseniz Katedralin merdivenlerinden bu binayı ya da Ducezio Palace merdivenlerinden katedrali seyredin. ikisi de bir başka keyif veriyor insana.

IMG_3023

Villa Dorata Sarayı’nın balkonlarının altındaki taşıyıcı atlasların herbirinde ayrı bir güzellik var. Yürüyerek Piazza XVi Maggio ve buradaki Herkül Çeşmesine kadar gittik. Arkada San Dominico Kilisesi vardı. Aynı yolu yürüyerek buluşma noktamıza döndük.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Siracusa günün son ziyaret alanı ve Noto’dan 40 km kadar uzaklıkta.  Şehir Antik Grek çağlarında bile amfi tiyatrosu, kültürü ve mimarisi ile meşhurmuş. Ünlü bilim adamı ve mucit Arşimet’in yaşadığı yerde burası. 2005’te UNESCO Siracusa şehrinin tümünü ve şehir dışında ama Siracusa ili sınırları içinde bulunan “Pantalica Kayalık Mezarlığı”‘nı Dünya Mirası Listesi içine almıştır. Burası ile birlikte bir günde 3 Dünya Mirası Listesi eserini gezmiş oluyoruz. Var mı böyle bir güzellik?

IMG_3094

Siracusa’da önce şehrin Arkeolojik Park denen bölümüne gittik. Romalılar tarafından MÖ 212 yılında, 75 yaşında iken öldürülen matemikçi, astronom ve kaşif Arşimed’in mezarı da buralardaymış. Burada Yunan ve Roma Tiyatroları ile eski taş ocağı bulunuyor. Bizim gruptan bir kaç kişi ile hem tiyatro ve hem de Orecchio di Dionisio (Dionysius’un Kulağı) ile meşhur taş ocağı madenini gezmek için bilet aldık. Yunan tiyatrosu kısmı büyük bir hayal kırıklığı oldu. Konser için tiyatronun orjinalliğini bozmuşlar. Roma tiyatrosu ise kapalıydı ve vakit kaybı oldu. Latomia del Paradiso adlı taş ocaklarında gezdiğimiz Dionysius Kulağı denen büyük mağarayı da görmesek çok üzülecektim. Aslında su depolamak için yapılan bu suni mağara 65 metre derinliğe ve 23 metre yüksekliğe sahip. İnsan kulağına benzeyen şekli ve akustiği ile meşhur.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

IMG_3140

Daha sonra Siracusa içine girdik. Köprülerden bir tanesinden geçip Siracusa’nın tarihi merkezi olan Ortigia Adasına geçtik. Artık binalar arasında boğulmuş olan Apollo Tapınağı’nı dışardan  gördük.IMG_3185

Piazza Archimede’de Diana Çeşmesi önünde fotoğraf molası verdik. Bu çeşmede mitolojik karakterlerden olan ve kendisine aşık olan AlphIMG_3180eus isimli bir göl tanrısından kaçan Arethusa heykele konu edilmiş. Ortada av tanrısı Diana var.

IMG_3209

adsız

Ortigia Adası

Daha sonra Katedral ve bazı küçük saray evlerin bulunduğu Piazza Duomo meydanına girdik. Katedral, MÖ 5. yüzyılda yapılmış olan Atena Tapınağı üzerine 7. yüzyılda Piskopos Zoşimo tarafından yaptırılmış. Tapınak iken dikdörtgen olan yapının kısa olan kısmında 6 tane ve uzun olan kısmında 14 Dorik usulde sütunlar bulunmaktaydı ve bu sütunlar şimdi katedralin duvarları içinde bulunmakta.  Kilisenin bir kısmının çatısı Norman yapımı. Katedralin cephesi ise 1725-1753 döneminde Korint usullu sütunlarla ve heykellerle yeniden yapılmış. Katedral içinde bulunan mermerden 12. veya 13. yüzyıldan kalma vaftiz kurnası; 1599’da heykeltraş Rizo tarafından yapılan gümüş “Azize Lucy” heykeli ve 1512’de Gagini tarafından yapılmış “Karlar İçinde Meryem” heykeli var. Piazza Duomo’nun sonunda Saint Lucia Kilisesi var. Bu kiliseyi solunuza alıp dar yoldan devam ederseniz deniz kıyısına varıyorsunuz.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Burada içinde çeşitli türden ördeklerin yüzdüğü, papirusların yetiştiği Fonte Arethusa adlı bir havuz var.

Yunanistan’da bulunan Alpheus Nehri’nde banyo yapan su perisi Arethusa’ya, o nehrin tanrısı aşık olur ve ona sahip olmak için kovalar. Su Perisi (Nymph) bu saldırılardan kurtulmak için tanrılara yalvarır. Onun bu yalvarmalarına dayanamayan Tanrı Artemis su perisini bir su kaynağına dönüştürür ve onun toprak altına kaçmasını sağlar. Deniz altından giden su perisi Ortigia Adasında şimdi önünde bulunduğumuz bu havuzdan gün yüzüne çıkar. Kızgın Alpheus, su perisini takip eder ve aynı yerde, aynı kaynaktan yeryüzüne çıkıp su perisinin suları ile sonsuza kadar karışır. Bu kaynağın efsanesi böyle.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Bu alanda gün batımına şahit olup, geceleyeceğimiz Catania’ya doğru yola çıktık. 65 Km kadar daha yol yaptıktan sonra İtalya gezimizin son durağı olan Catania Şehrine vardık. Burada gecelemeyi Grand Hotel Excelsior’da yaptık.
Bir gün içine bu kadar çok sayıda güzelliği sığdırmak aslında üzücü. Daha fazla zaman olsun isterdim. Yine de kendimi çok mutlu ve ayrıcalıklı hissediyorum. Haksız mıyım dersiniz?
Gezekalın..
Dr Ümit Kuru
03.06.2015 Saat 20:38