Listvyanka, Irkutsk’a 70 km mesafede küçük bir yerleşim yeri. Dün trenle 10 saate yakın zamanda, geze geze, zaman zaman da duraklayarak geldiğimiz Baykal İstasyonundan feribotla Listvyanka’ya geçtik. Feribot sizi Angara Nehrinin Baykal’dan ayrıldığı yere yakın ve Listvyanka’ya 2 km mesafede küçük bir limana bırakıyor. Listvyanka’ya Irkutsk’dan araba ile 1 saatte gelebiliyorsunuz. Aslında burası Baykal Gölü’nde yapabileceğiniz günü birlik geziler için duraklama yeri.
Listvyanka’da kaldığımız otelin adı Mark Hotel. Burasının odaları çok küçük. Otelde sabah kahvaltımızı yaptıktan sonra biraz yürüyüş yaptık ve bu küçük kasabayı tanımaya çalıştık. Şirin bir yer. Bir balık pazarı var. ilgimizi çeken, gördüğümüz bazı evlerin bahçesinde balık tütsülemeleriydi. Sonradan adının Omul olduğunu öğrendiğimiz bir balığı çok tüketiyorlar. Sahilde de çok sayıda balık ekmek türü satış yapan küçük kulübeler vardı.
Saat 10:00 gibi otelin karşısındaki limana yanaşan iki tane sürat teknesine, 2 grup olarak bindik. Hedefimiz İrkutsk’a 90 km ve Listvyanka’ya 20 km mesafede bulunan Bolshie Koty Köyünü ve Pribaikalsky Milli Parkını gezmek. Buralara kara yolu yok ve sadece bugün yaptığımız gibi tekne ile gitmek mümkün. Buraya yöre insanının daha çok kullandığı Hidrofil adı verilen teknelerle ya da özel sürat tekneleri ile gidebiliyorsunuz.
Rüzgarlı hava ve çok dalgalı bir Baykal Gölü seyahati sonrasında Bolshie Koty Köyü’ne vardık. Tekne gezisi gidişte 40 dakika kadar sürerken dönüşte daha kısa sürüyor. Bir zamanlar burada altın aranır ve soğuk sularda bacakların üşümesinden korunmak için de büyük çizmeler giyiirmiş. Bolshie Koty Rusca ” Büyük Çizme” anlamına geliyor ve bu isim de o zamanlardan takılmış. Bu köyde Irkutsk Üniversitesinin bir yaz kampı var ve öğrenciler burada yazları biyolojik yaşamı inceliyorlarmış. Pribaikalsky Milli Parkı bu statüsüne 1986 yılında kavuşmuş.
Limandan kısa bir yürüyüş sonrasında hem öğle yemeği yiyeceğimiz ve hem de göle girmek için üstümüzü değiştirebileceğimiz bir küçük konaklama tesisine gittik. Daha sonra ise köyü ve gölü tepeden gören bir seyir tepesine çıktık.
Yokuş çok dikti ve grup biraz dökülse de büyük çoğunluğu tepedeki seyir tepesine ulaştı. Bu mesafe gidiş dönüş 1.4 km kadar sürüyor. Yukarıdan köy ve göl manzarası nefisti.
Bir süre tepeden manzaranın keyfini çıkartıp aynı yoldan köye döndük ve öğle yemeğimizi yedik. Bu küçük tesiste hem hizmet ve hem de yemekler güzeldi.
Öğle sonrası yine yürüyüş yaptık. Bu sefer inişli çıkışlı ama pek de zorlamayan parkurda gidiş dönüş 3.5 km kadar yürüdük. Yeşile ve renk renk kır çiçeklerine bürünmüş doğada, uçuşan kelebeklere şahit olarak, çam ağaçları arasında çok güzel bir aktivite yapmış olduk.
Bıraksalar daha da yürüyebileceğimiz bir yolu istemeden de olsa yarıda kestik. Çünkü daha Baykal’ın soğuk sularına gireceğiz.. Bu nedenle yürüyüşümüze “burası son” dediğimiz bir noktada mola verip, sonrada geri dönüşe geçtik.
Tesiste mayolarımızı giyip Baykal Gölü kıyısına indik. Baykal Gölü suları insanı gençleştirirmiş dediler. Biz bunu duyar da suya girmez miyiz? Girdik ama girmemizle çıkmamız bir oldu. Suyun sıcaklığı 8-9 derece olunca kulaç atmak filan benim için pek mümkün olmadı. Suya hızlıca koşup, kafayı bir daldırıp, daha hızlıca geri çıktım.
Tesise geri dönüp saat 17:00 çaylarımızı içtik ve sunulan nefis keki yedik. Köyün görmediğimiz son kısımlarını da görmek için köy içi yürüyüşe çıkıp, sonra da tekneyi beklemek üzere limana yöneldik. Burada her yer ayrı güzellikte bir yürüyüş rotası. Köyün içi çok güzel ahşap evlere sahip.
Limana buluşma saatinde varmamıza rağmen teknelerin gelmesi gecikti ama bizim keyfimiz yerindeydi doğrusu.
Listvyanka’ya döndüğümüzde artık güneş batmak üzereydi. Odaları küçük, ancak teras manzarasına diyecek bir lafımız olmayan otelin terasında kahvelerimizi yudumlarken Baykal Gölü üzerinde batan güneşi izledik.
Baykal Gölü ve yaptığımız aktiviteleri rüya gibiydi. Bu yazıları yazarken bile orada tekrar olabilmeyi arzu ettim.
Gezekalın..
Dr Ümit Kuru
25.07.2015 Saat 00:12