Bugün artık Baykal Gölü’ne, Sibirya’ya ve Rusya’ya veda ediyoruz. Ama bu vedamızı da dolu dolu bir gün geçirerek yapıyoruz.
Listvyanka’daki son günümüzde ilk gezi yerimiz St Nicholas Kilisesi. St Nicholas Kilisesi Listvyanka’nın en eski arkeolojik yeri olarak biliniyor.1846 Yapımı olan iki çan kuleli bu ahşap kilise aslında ilk olarak Angara Nehri kenarına yapılmış. Daha sonra ise Baykal Gölü kenarına taşınmış. 1957 Yılında Irkutsk Hidroelektrik Santralı yapımı ile bir kez daha taşınarak bugünkü yerine geçmiş. Ortodoks Kiliselerine giriş, bizim camilere girişimiz gibi kurallara bağlı ve çoğunda fotoğraf çekilmesine izin yok. Burası güzel bir kilise ve içeride bazı ikonaların tarihsel önemi var.
Kilise sonrasında Listvyanka’daki Baykal Müzesi gezimizi yaptık. Burası küçük ama çok etkilendiğimiz bir müze oldu. Burada Jeoloji, örneklenmiş Baykal Gölü yaşam örnekleri ve canlı hayvanların sergilendiği bölümler olmak üzere 3 ayrı bölüm var. Bu müzede Baykal Gölü ile ilgili son ilginç bilgileri de Oxana tamamladı. Örneğin; Suyun berraklığını ölçmek ve karşılaştırmak içi belli büyüklük ve ağırlıkta bir paranın suya bırakılıp “kaç metre derinlikte gözden kayboluyor” diye yapılan bir ölçüm varmış. Buna göre Sargasso Denizi 66.5 mt ile en berrak sulara sahipken, ikinci sırada Baykal Gölü (40 mt) geliyormuş. Epishura Baykalskaya adlı küçük bir zooplankton suların içinde bulunan ve suyun bulanıklaşmasına neden olan bakteri ve diğer organizmalarla besleniyormuş ve Baykal Gölü’nün berraklığı ve suyun temizliği de bu minik canlıya bağlıymış. Golomyanka (küçük yağ balığı) adlı bir balığın Baykal Gölü’nün en derinine kadar dalmak ve aniden su üstüne çıkabilmek gibi bir özelliği yanında, yavrularını yumurtlamadan, canlı balık olarak doğururmuş. Bir başka ilginç bilgi ise gölün balıklarının, gölün suyunun soğukluğu nedeni ile çok yavaş büyüyor ve boylanıyor olmasıydı.
Akvaryum bölümünde Tatlı foklarını da gördük. Baykal Gölü için yapılan “Sibirya’nıın Galapagos’u tanımlaması nasıl da güzel olmuş değil mi?
Bir başka güzel aktivite ise teleferiğe binerek Chersky Taşı Gözlem Noktasına çıkmaktı. İkişer kişi olarak bindiğimiz teleferikten muhteşem bir doğa manzarası gözlüyorsunuz.
Gözlem noktasından ise Baykal Gölü’nün nefis bir panoraması görülüyor Buraya adını veren Jan Stanisław Franciszek Czerski aslında Polonyalı bir bilim adamı ve kaşif. Baykal Gölü’nün haritasını yapan ilk kişi. Sibirya’da çok sayıda bilimsel çalışmaya katılmış ve yine bu araştırmalardan birinde ölmüş.
Sonrasında bu tepeden aşağıya doğru yürüdük ve yemek yiyeceğimiz restorana gittik. Yemek sonrasında ise Irkutsk’a doğru yola çıkmadan önce Şaman Kayasını fotoğraflamak için yol kenarında durduk. Bu kayanın bir öyküsü var; Söylence bu ya, Baykal’ın çok sevdiği kızı Angara, Yenisey adlı delikanlıya çılgınca aşık olur. Ona kaçmak için babası Baykal’dan su çalarak Yenisey Nehrine doğru kaçmaya başlar. Baba Baykal durumu anlar ve kızının kaçmasına engel olmak için boğazına doğru büyük bir kayayı fırlatır. Kızı Angara Nehri zorlansa da kaçar ve Yenisey Nehrine kavuşur. İşte aşağıda gördüğünüz Angara Nehri’nin, Baykal Gölü’nden tam ayrılma noktasındaki kaya, Şaman Kayası diye adlandırılıyor.
Öğle sonrasında bir başka harika yeri ziyaret ettik. Burası Taltsy Ağaçevler Açık Hava Müzesiydi. Çok geniş bir alana kurulu bu müze gezilmeden gelinmemesi gereken bir yer. Irkutsk’un 47 km Güneyinde olan bu müzede Angara Vadisinden toplanmış, tek tek sökülmüş ve yeniden bu alanda birleştirilmiş ağaç evler, çiftlikler, karakol, okul, hapishane ve kilise örnekleri var. Bratsk ve Ust-Ilimsk Baraj suları altında kalmaktan kurtarılarak bu alana taşınmış evlerin her biri birer sanat eseri. Müzeciliğin çok güzel bir örneği burası. Ağaç evlerin alt kısmı Larch (Melez çam) denen bir sert ve su geçirmez bir ağaç iken üst kısımları çam ağacından yapılırmış.
17. Yüzyıldan kalma ve orijinal Spaaskaya Kulesine sahip bir kalenin bir bölümü ile Kazan Meryem Ana Kilisesi buranın değerli eserleri.
Müzeden en son ayrılan insanlar bizlerdik. Kapatmasalar burada daha vakit geçirebilirdik.
Bu gezi sonrasında Irkutsk’a doğru yola çıktık. Burada son akşam yemeğimizi yedik. Moğolistan’a, Ulan Bator’a uçağımız bu şehirden gece yarısı kalkacak.
Evet Sanal Gezgin arkadaşlarım,
Gezimizin Sibirya kısmı bu kadar. Yarın bambaşka bir coğrafyayı, bambaşka gelenek ve göreneklerin ülkesi Moğolistan’ı anlatmaya başlayacağım size..
Gezekalın.
Dr Ümit Kuru
27.07.2015 saat 00:28