Bir Festivalin, Bir Kültürün Peşinde: Sıcak İnsanlar Ülkesi Moğolistan-Naadam Festivali/Ugi Gölü

IMG_7702-001

Sabah erkenden oyunların at yarışları bölümünü izlemek için yollara düştük. Ulan Batur’dan start alan yarışın, Ulan Batur’un dışında bir alanda son bulacak finalini izlemek için gidiyoruz.

OLYMPUS DIGITAL CAMERAAt ve ata binmek tarihin her döneminde Moğollar için çok önemli sayılmış. Naadam festivali kapsamında yapılan at yarışları 15-30 km uzunluğunda oluyor.  Atları yaşına göre mesafelerde koşturuyorlar. Örneğin 2 yaş atları yaklaşık 15 km koşturularken, 7 yaş olanları 30 km koşturuyorlar. Bugün bizim izleyeceğimiz atlar 4 yaşında atlar ve yarışların en çekici olanlarının bu yaş grubu atların yarışı olduğunu söylüyorlar.

Moğolistan’ın çeşitli yerlerinden seçilen 1000 kadar at bu yarışlara katılıyor ve bunların jokeyleri ise 5-13 yaşları arasında. 13 yaş sonrasında jokey olmak pek tercih edilmiyormuş.. Yarışlar geleneksel şarkılar eşliğinde başlıyor. Ödül hem ata ve hem de jokeye veriliyor. İlk beşe giren atlar “airgiyn tav” unvanın alıyorlar. İlk 3 ise altın, gümüş ve bronz madalyaları alıyorlar. Birinci olan jokey ”Onbinin Lideri” anlamındaki “tumny ekh” diye çağrılıyor. 2 yaşındaki atların yarışında sonuncu olan ata bir teselli ünvanı veriliyor; “bayan khodood” (“dolu mide” anlamında). Bu yarışmacıya seneye kazanmasını dileyen bir şarkı söylenerek teselli ödülü veriliyor.

Yollar çok kalabalık. Araçlardan 4*4 olanlar normal yoldan gitmiyorlar; Dağ, taş demeden hedefe doğru gidiyorlar ve hızlı yol alıyorlar. Biz otobüste olunca el mahkum santim santim ilerliyoruz. Sonunda at yarışlarının yapıldığı alana vardık. Etraf tam bir panayır alanı gibi, ne ararsanız var. Bazıları çadırlarını akşamdan kurmuşlar. Bir kısım insanlar kurulan tribünlerde yerlerini almışlar ama çoğunluk dışarda. Göz alabildiğince uzanan bir alanda insanlar atların gelişini bekliyor.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Tribünlerde yer bulmak mümkün değil. Ayrıca tribünlere girmek için bilet gerekiyormuş. Rehberimiz Oyuna bir  adet bileti ayak üstü karaborsadan ayarladı. İtiş kakış içeri soktu beni ama tribünlerde yer bulmak mümkün değil. O kadar kalabalık! Ben de tribünlerle atların geçeceği yol arasına kurulmuş barikatların önüne gittim. Polisler etten duvar gibi. İstediğim gibi fotolar çıkmayacak diye düşündüm. Canım sıkıldı biraz.

IMG_7705

Sonunda ileriden bir toz bulutu kalktı, tribünler ayaklandı. Önce arabalar geldi, arkasından da atlar gözüktü. Finişe en önce varabilmek için atları kırbaçlıyorlar. Atlar önümde resmi geçit yaptılar diyebilirim. Müthiş bir andı benim için.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Kalabalık içinde ezilmemek için tribünlerin olduğu yerden ayrıldım. Dışarıya çıkınca bir başka görsel şölene şahit oldum. Dışarıdaki insanlar, mümkünse dereceye giren olmazsa da yarışı bitiren, atların peşinden koşturuyorlardı. Meğerse amaçları bu atların terine ellerini sürüp, yüzlerine sürmekmiş. Kutsal kabul ettikleri bu yarışın katılımcısı atların terleri onlara şans getirecekmiş. Az önce yarışı bitirmiş olan jokeyler  atlarını bu sefer de insanlardan kaçırmak için kamçılıyorlar.

IMG_7765

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Daha sonra otobüsümüzü bulmak için park yerine doğru yürüdük. Hayatımda hiç bu kadar karmaşa olan bir ortam görmemiştim. Koşturmaca nedeni ile kalkan toz bulutu hem görmeyi engelleyecek kadar ve hem de genzimizi yakacak kadar yoğun. Ama ortam o kadar renkli, canlı ve fotoğrafik ki asla şikayetçi değiliz. Bu satırları yazarken “keşke o anı bir kez daha yaşayabilseydim” diye düşünüyorum.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

En sonunda biz de yarışa katılmış bir at ve çocuk jokeyini yolda kıstırdık. Biz de atın terine elimizi sürdük. Belli mi olur ? Belki şansımız olur yeniden buralarda oluruz.

IMG_7803

Otobüste kayıpsız toplanıp (bu alanda çok kolay kaybolabilirsiniz, ayrıca ceplere ve cüzdanlara da çok dikkat etmek gerekiyor) Moğolistan içlerine doğru yollara düştük. Ancak gelişteki santim santim ilerleme, dönüşte neredeyse dakikada santime dönüştü ve biz bu kalabalıktan ancak 2 saatte çıkabildik. Allah’tan ki gidişimiz Ulan Batur yönüne değildi. Yol ayrımından Ugi  (Ogii) Gölü kenarındaki çadır (ger) kampımıza da doğru 4-5 saatlik yolculuk yaptık. Pek konforlu bir yol değil ama Moğolistan’da konforlu yol da pek yok. İhtiyaç molaları bile bazen eziyet oldu. Ama bu sözlerim sizi atılacağınız Moğolistan macerasından asla vazgeçirmemeli.

Aşağıdaki linkte Naadam festivali kapsamında at yarışlarını anlatan bir video var. Ginning Studio’ları yapımı bu dizi kısa çekimler Moğolistan’ı harika anlatmış.

Tam ekran yakalama 30.07.2015 233754Ugi Gölü, orta Moğolistanda, Arkhangai Eyaleti içinde bir tatlı su gölü. Burası aslında kuş ve bazı balık türleri için önemli bir ekolojik alan ve koruma altında. Gölün yarısından fazla alanının derinliği 3 metreden az.

Bu göl çevresinde ger (ya da yurt) denen çadırlardan yapılma kamplarda konaklıyorsunuz. Cengiz Han bile sarayda değil de bu çadırlarda yaşarmış. Göçebe bir toplum olan Moğolistan’da nüfusun önemli bir bölümü hala bu yurtlarda yaşamlarını sürdürüyorlar. Biz de Moğolistan’da kalacağımız 5 gecenin 3 gecesini bu kamplarda kalarak geçirdik. Bazı yerlerde yazılanlara bakmayın siz. Kaldığımız kampların çoğu iyi şartlardaydı. Kampta sağlıklı bir duş tuvalette vardı. En büyük şansızlığımız ise Moğolistan’da felaket derecesinde yağmura yakalanmamız oldu. Gece yakılan sobalar için çadırın tepesinde açılan deliklerden yağmur suları çadırlarımıza girdi. Ugi Gölü kampımızda gece bu kötü deneyimi yaşayınca, diğer kamplarda soba bacasını çıkarttık ve çadıra su girme problemi olmadı.

Kampa girer girmez yediğimiz yemek sonrasında aktivitelere başladık. Günü at yarışları ile açtık ve ata binerek kapadık. Önce Moğol at besleyicisi bir aileyi ziyaret ettik. Kısraktan süt sağılmasını izledik. Tayı kısrağın memesine veriyorlar, sonra da tayı kısrağın görmeyeceği şekilde uzaklaştırıp sütü inek sağar gibi sağıyorlar.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Sıra günün en önemli olayına geldi ve atlara binmek üzere bir başka yere götürüldük. Hepimiz sıra ile o güzelim kısa ama dayanıklı atlara bindik. Bu aktivite olmadan Moğolistan’dan gelmeyin lütfen..

IMG_7919

Atların sahibi olan aile bizim için tüm sevimlilikleri ve içtenlikleri ile çok güzel fotoğraflar verdiler.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Atlara bindikten sonra at size, siz ata alışasınız diye kısa bir tur attırıyorlar ve teknik bilgiler veriyorlar. Bu kısımda biraz kendinizi at sırtında seyis tarafından gezdirilen sünnet çocuğu gibi hissediyorsunuz.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Ata ilk grupta binemeyen bizler ise kampa doğru yürüdük. Moğol steplerinde olduğumuzu hissettik. Gökyüzünün bir kısmında akşam yağacak korkunç yağmurun habercisi olan kara bulutlar, bir diğer tarafında ise parlak güneş altındaki Ugi Gölü manzarası çok güzel görüntü veriyorlardı.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Sonunda ikinci grup ta atlara bindi ve buradan kampa kadar at sırtında döndü. Çok ama çok zevkli bir olaydı hepimiz için.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Çok yoğun ve yorucu bir günün sonunda önce batan güneşin kızıllığı altında grupça içkilerimizi içtik ve yemeklerimizi yedik. Arkasından çadırlarımıza çekildik.

Sevgili Sanal Gezginler, Moğolistan’da bir günümüzü böylesi güzel geçirdik. Umuyorum bir gün hepinize ve belki de bize yeniden Moğolistan’da  bugünün daha da güzelini yaşamak nasip olur..

Gezekalın.

Dr Ümit Kuru

31.07.2015 Saat 01:01

Bir Festivalin, Bir Kültürün Peşinde: Sıcak İnsanlar Ülkesi Moğolistan-Naadam Festivali/Ulan Batur

IMG_7459

Naadam Festivali tüm Moğolistan’ın neredeyse tüm insanlarının yıl boyu bekledikleri bir aktivite. Zor geçen kış zamanları sonrası, temmuz ayında gerçekleşen bir bayram. Aslında Moğollar için Naadam sadece bir bayram ya da bir festival değil. Çok önemli bir sosyal olay, paylaşım ve etkileşim zamanı. Sibirya sonrasında, tam da Naadam Festivali zamanı 11/12 Temmuz’da, Moğolistan’da yaşadıklarınız ve şahit olduklarımız apayrı bir deneyimdi.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Irkutsk’dan gecikmeli olarak kalkan uçağımızın Moğolistan’ın başkenti Ulan Batur’a (Ulan Bator) inmesi, pasaporttan geçiş, bavulların alınması derken otele varıp, yastığa başımızı vuruşumuz saat 04:00’ü buldu.  Bu nedenle de Ulan Batur Stadyumunda yapılacak olan Naadam Festivali açılış törenlerine biraz gecikmeli olarak gitmemiz gerekti.

Yol boyunca akın akın stadyuma giden şehir halkı, törenlerin kalabalık olacağının ilk işareti idi. Yaşlısı genci-çocuğu en güzel giysilerini giymişler tören alanına doğru gidiyorlardı. Sadece burada, yol kenarında durup bu güzel ve renkli insanların fotoğraflarını çeksem hiç sıkılmam ve çok da güzel kareler çıkardı.

Naadam Festivali Moğolistan’ın geleneksel bir festivali. Yerel olarak “Eriin gurvan naadam” yani  “Erkeklerin 3 oyunu” olarak adlandırılıyor. Bu üç oyun “güreş, at yarışı, okçuluk” olarak geçiyor. Oyunların geçmişi çok eskilere, Cengiz Han zamanına kadar gidiyor. Cengiz Han ordularını zinde tutmak için bu üç aktiviteye de çok önem verirmiş. Tarihsel olarak askerlerin sürekli zinde ve formda kalmaları amacı ile düzenlenmiş olan bu oyunlar, zamanla düğün ve sosyal bir araya gelmelerin  eklendiği törensel bir olaya dönüşmüş. Naadam Festivali 2010 Yılından beri UNESCO tarafından İnsanlığın Manevi Kültür Mirası Listesi içine alınmış. 1921 yılında Moğolistan’ın kendini özgür bir ülke ilan etmesinden sonra Naadam Festivali aynı zamanda ülkenin kurtuluş bayramı olarak da kutlanıyor. 1930’lardaki dinin sosyal hayattan uzaklaştırılmaya çalışılmasına kadar Budist/Şaman tatili olarak da kutlanmış.

IMG_6391

Grup olarak stadyumda yerimizi aldıktan kısa bir süre sonra resmi törenler başladı. Önce alana Moğolistan bayrakları taşıyan gençler girdi, arkasından da meşhur Moğol atları ile Moğol süvarileri geldiler. Sukhbaatar Meydanından Stadyuma gelen ve Cengiz Han’ın imparatorluğunun çekirdeğini oluşturan 9 kabileyi temsilen at kuyruğundan yapılmış 9 tuğrayı taşıyan bu süvariler, tuğraları bir platforma yerleştirdiler. Bundan sonra da Moğolistan Devlet Başkanı festivalin açılışını konuşması ile resmi olarak yaptı.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Törenin sonraki kısımları tematik bir düzen içinde biraz bizim 23 Nisan ya da 29 Ekim bayramlarımızı andırır şekilde devam etti. Temsili Cengiz Han’ın sahanın ortasına  hareketli bir platform üstünde gelerek yerini almasından sonra sahayı Cengiz Han’ın savaşçıları doldurdu. Sonrasında yöresel halk dansları, gençlerin jimnastik koreografileri ile gösteriler devam etti.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Öğle sonrası saat 14:00’e yakın tüm gösteri gruplarının alana tekrar gelip seyircileri selamlaması ile resmi törenler bitti. Sonuna kadar töreni izleyen bizler biraz acıkma ve biraz da resmiyetten sıkılma sebebi ile stattan ayrıldık ve öğle yemeğine gittik. Sizlere bu arada bir not; Stadyuma giriş biletinizi atmadığınız ve girişteki görevliye göstermeniz halinde stada tekrar tekrar girip çıkabiliyorsunuz.

IMG_7068

IMG_7001Yemek sonrasında güreş müsabakalarını izlemek için tekrar stadyumdaki yerimize döndük. Naadam Oyunlarında güreş müsabakaları önemli bir yer tutuyor. Güreş müsabakaları 512 veya 1024 kişi ile başlıyor ve eleme usulü tek müsabaka şeklinde oluyor. Toplamda 9-10 müsabaka yapılıyor. Güreşçilerin üstüne giydikleri yarım yelek eleg bus (bir kaynakta zodog yazıyor), mavi renkl şort ise shuudag olarak adlandırılıyor.

Eskiden güreşçilerin giydikleri giysiler şimdiki gibi omuzdan kesik değilmiş ve  göğsü kapatacak bir şekildeymiş. Eski bir festivalde çaktırmadan güreş müsabakalarına katılan bir kadın güreşçinin  güreşirken rakibinin çekiştirmesi sırasında önü açılınca güreşçinin göğüsleri ve dolayısı ile de kadın olduğu ortaya çıkmış O günden itibaren de kadınların güreşmelerini engellemek için güreşçilerin yelekleri  bugünkü gibi garip bir hal almış.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Güreşçilerden bir tanesinin el ve ayakları dışındaki bir bölümünün diğer güreşçi tarafından toprağa değdirilmesi halinde o güreşçi oyunu kaybediyor. Güreş müsabakalarına başlamadan önce kartalın kanatlarını açması gibi kollar yana açılıp halk selamlanıyor. Güreşi kaybeden kişi, galibin koltuğunun altından geçerek galibi selamlıyor. Galip gelen koşarak gidip Cengiz Han’ın temsili tuğralarını selamlayıp çevresinde tur atıyorlar.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Her bir güreşçinin Zasuul adı verilen övücüsü var. Bunlar, güreşçiler 3,5 ve 7. müsabakaları kazanmışlarsa o güreşçi için övgü dolu şarkılar söylüyorlar. 7-8 müsabakalarını kazanan güreşçiler fil anlamına gelen zaan unvanını kazanıyorlar. Dokuzuncu veya 10. basamak güreşini kazanan güreşçiler ise arslan  (Türkçe arslan ) olarak adlandırılıyor. 2 defa arslan ünvanı alan güreşçi ise Titan veya Avraga olarak çağrılıyorlar.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Güreş müsabakalarını biletimizin olduğu alanda görmek için dürbün lazımdı. Fotoğraf makinemin ise telesi bile yetmedi. Bize Moğolistan’da kaldığımız sürece eşlik edecek olan yerel rehberlerden Oyuna’ya sıkıntımı anlattım. Ona bizi daha iyi bir yere götürüp götüremeyeceğini sordum. Bu kız bayağı becerikli çıktı ve bizi tam da güreşçilerin bulunduğu protokol bölümüne  götürdü. Hem de sahanın içine girip tüm stadı geçerek gittik. Daha önceki yıllarda oyun kazanmış olan güreşçilerin şapkalarındaki kurdelalarındaki şeritlerden ve bazılarının aldığı ve giysisine taktığı madalyalardan önemli güreşçiler olduklarını anlayabiliyorsunuz. Bunlardan iki tanesi ile fotoğraf çektirdik. Güreşçiler yanlarında ne aradığımızı sorgular biçimde bakışlar atsalar da biz işi “anlamaza” getirip kaldığımız sürece müsabakaları bu tribünden seyrettik.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Sizlere güreş müsabakalarını tanıtan bir belgesel linki de ekledim. İzlemenizi tavsiye ederim.

Güreş müsabakalarından yeteri kadar fotoğraf aldığımızı düşününce Oyuna’dan bizi okçuluk müsabakalarına götürmesini istedik. Okçuluk müsabakaları stadyumun dışında bir başka alanda yapılıyor. Stadyumun dışında ayrı bir dünya vardı. Çok sayıda çadır kurulmuş ve yiyecek içecek satışları yapılıyor. Burası tam bir panayır dünyası. Yolda bir çadırda kımız içen grup arkadaşlarımıza denk geldik. Biz de denemek için bir kımız molası verdik. Ben kımızı pek sevmedim.

IMG_7126

Okçuların oyun sahasına varmadan bir başka alanda aşık oyunu oynayanları gördük. Türklerin de oynadığı bir oyun olan aşık oyunu, koyunların ve keçilerin arka bacaklarında bulunan dört yüzlü kemikle oynanan bir oyun.

IMG_7350

IMG_7165En sonunda okçuluk müsabakalarının bulunduğu alana geldik. Rehberimiz Oyuna artık huyumuza alıştı, bizi arkalardan güzel bir yere götürdü. Güzel fotoğraflar çekme şansımız oldu.

Okçuluk yarışmalarında 10 kişiden oluşan takımlar yarışıyor. Her bir yarışmacının 4 ok atma ve takımında 33 “surs” denen hedefi vurması gerekiyor. Moğolistan okçuluk müsabakalarında klasik anlamda tahta hedefler yok. Birbirlerinin üstüne dizllen ve tahta veya deriden yapılma çok sayıda silindirler (surs) diziliyor. Böylece yaklaşık 1.5 metre genişlik ve 20 cm yüksekliğinde bir hedef oluşuyor. Oklarla bu hedefe atış yapılıyor ve düşürülen her bir silindir bir puan oluyor. Tabii ki eğer merkeze isabet ederseniz daha fazla silindir düşüyor ve daha fazla puan topluyorsunuz.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

 Güreşin aksine, kadınlar da okçuluk yarışlarına girebiliyor. Kadınlar 60 mt, erkekler ise  75 mt den hedefe ok atıyorlar.

Size okçulukla ilgili bir videoda koydum. Bunu izlerseniz iyi bir fikir edineceksiniz.

Okçuluk yarışmalarını da izledikten sonra otele geri döndük. Kısa bir dinlenme sonrasında otelde yemekle birlikte bir gösteri izledik. Moğolistan’da nerede bir gösteri varsa mutlaka gidin ve izleyin derim. Güçlü imparatorluk dönemi giysilerinden esinlenen bir defile, arkasından yöresel dansları ve şarkıları izledik ve dinledik. Çok güzeldi.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Daha sonra günün korkunç temposunun verdiği yorgunluğu üzerimizde hissederek uyku için odalarımıza çekildik. Tam yatağa girmiştim ki birden bir ardı ardına patlamalar duyduk. Meğerse havai fişek gösterisi varmış. Dakikalarca sürdü. Bu gösteriyi Sukhbaatar Meydanında izlemek varmış, kaçırdık. Yani demem o ki Naadam Festivaline giderseniz havai fişek gösterisini kaçırmayın..

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Moğolistan’a Naadam Festivali ile iyi bir giriş yaptık, ne dersiniz Sanal Gezginler?

Gezekalın..

Dr Ümit Kuru

29.07.2015 saat 01:59

Sibirya’dan, Moğolistan Steplerine Yolculuk

IMG_5479

Evet Sevgili Sanal Gezgin Arkadaşlarım,

kalkış Novosibirsk, Novosibirsk Oblastı, Rusya varış Listvyanka, İrkutsk Oblastı, Rusya - Google Haritalar - Google Chrome 18.07.2015 12195103-16 Temmuz 2015 tarihleri arasında Sibirya-Baykal-Moğolistan güzergahını içine alan bir turu başarılı bir şekilde tamamladık. Önce İstanbul’dan Sibirya’nın Novosibirsk şehrine doğrudan bir uçuş gerçekleştirdik. Sonrasında aslında Moskova’dan Validivostok’a 9289 km uzanan Trans-Sibirya Tren Yolu’nun  Novosibirsk’den başlayan ve Irkutsk’da biten yaklaşık 2000 km’lik kısmını Trans Sibirya Ekspresi ile tamamladık. Baykal Gölü kenarına kurulu Listvankaya’da konaklayıp güzelim gölü keşfe çıktık.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Tam ekran yakalama 18.07.2015 122319-001Gezinin bu kısmının tadı damağımızda kalmışken Irkutsk’dan Moğolistan’ın başkenti olan Ulan Bator’a uçup bu şehirde Naadam Festivaline şahit olduk. Etkinliklere katılan Moğol halkının renk renk hallerine doyamamışken Moğolistan bozkırlarına doğru yollara düştük. Dümdüz uzanan bozkırlarda yolculuk, bambaşka bir deneyimdi. Moğolların “Ger Camp” dedikleri, “yurt” diye çevirebileceğimiz çadır kamplarda 3 gece konakladık. Yağmur nereye gitsek bizi takip etti. Bizi engelleyebildi mi? Tabii ki hayır! Programı harfiyen uyguladık. Yağmura rağmen dünyadaki sayıları bir kaç yüzle bildirilen Taki Atlarını gördük, Ugi Gölü kenarında ata bindik, Kaçırdığımız, gökyüzünde gece kamp ateşi altında gökyüzündeki yıldızlar oldu. Ama uzansak hemen ele gelecek görüntüsü veren kara bulutları izledik. Onların da insanın üzerinde yarattığı etki bambaşkaydı.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

IMG_5330

IMG_8304Moğolistan kırsalında insanların kadın, erkek, çocuk her birinin her halini fotoğraflamak istiyorsunuz. Gezide tanıma şansını elde ettiğimiz Ruslar mesafeli, Moğollar ise çok sıcak ve samimi izlenimi verdi. Fark coğrafyasından mıdır, sistemden midir, iklimden midir yoksa eğitim düzeyinden midir bilemedim. Sibirya ormanları ne kadar yeşil ve Baykal Gölü ne kadar mavi  ise Moğolistan bozkırları da o kadar sarıydı. Hangi renk daha güzeldi diye sorarsanız ayırım yapamam. Her renk olması gereken yerde ve güzellikteydi..IMG_5933

Türklerin atalarının yaşadığı topraklarda olmak, ilk Türk yazıtlarını görmek ve o yazılardaki anlatılanları yerinde görmek ve öğrenmek ise hepimizi duygulandırdı, bir başka ruh haline soktu. Moğolistan’daki yurtlarda gecelemek apayrı bir deneyimdi. Oldum olası çadırda konaklamadan zevk almadım. Ancak halkının büyük çoğunluğunun göçebe yaşamını hala sürdürdüğü Moğolistan’da bu deneyimi yaşamak beni ve bizi mutlu etti. Bu insanların yaşamına kısmen de olsa şahit olmak gerekirdi ve gereğini yerine getirdik.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

IMG_8199

Genelde tur programları sadece Trans Sibirya veya sadece Moğolistan şeklinde oluyor. Biz günler süren tren yolculuğu yerine 30 saatlik bir Trans Sibirya Ekspresi deneyimi yaşamak ve Baykal Gölü’nde daha uzun süre geçirmek istedik. Aslına bakarsanız Baykal Gölü’nde öyle güzel bir mevsimde bulunduk ki biraz daha fazla  kalsaydık diye hayıflandık. Moğolistan’daki esas hedefimiz ise Moğolların kuruluş-kurtuluş günü kapsamında kutlanan Naadam Festivalini görmekti. Bu kısmı hakkıyla yaptık diyebilirim. Ugi Gölü ve ger kamplarda belki 1-2 daha fazla ama biraz daha iyi hava şartlarında bulunmamız iyi olurdu. Neyse şükretmek lazım, çok keyifli bir gezi oldu. Bu programı bize hazırlayan ve aksama olmadan uygulayan Nar Geziye ve sahiplerinden sevgili Aykut’a teşekkür etmem gerekir. Bir teşekkür de geziye katılan ve büyük bir uyum içinde hareket eden gezi arkadaşlarıma etmeliyim. Gezi onlarsız eksik olurdu.

Evet Sevgili Sanal Gezginler,

Anlatmaktan zevk alacağım, paylaşmayı görev bileceğim bir gezi yazısına daha buyurun bakalım..

Gezekalın..

Dr Ümit Kuru

18.07.2015 Saat 10:19

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.