Vietnam-Laos-Kamboçya gezi anıları: Vietnam-Hue

SONY DSC

Belki de en başından vermeliydim ama bu yazıda telafi ediyorum; Vietnam haritasına baktığınız zaman, Vietnam Kuzeyden Güneye 1600 km boyunca uzanan bir ülke. Yeri geliyor ülkenin doğudan batıya genişliği 40 km’ye kadar düşüyor.

SONY DSCOrta Vietnam, doğuda Çin denizine bakan sahilleri ve batıda sık ormanlık alanları ile tam bir tezatlar bölgesi. Orta Vietnam’da yerleşim çoğunlukla sahil kesimlerinde bulunuyor. Ülkenin en çarpıcı yapısal miraslarından bazıları burada bulunuyor. Hoi An’da 16. yüzyıla kadar giden Çin, Japon ve Fransız dönemlerinden kalma evler varken, bir dönem başkent olan Hue, Kraliyet Sarayına ve Kral mezarlarına ev sahipliği yapıyor

Rehberin dediğine göre, bugün Vietnam’da en çok “Nguyen” adına rastlarmışsınız.  Rehberin yalancısıyım belki ama ülke nüfusunun %40 kadarında bu ad varmış. Nguyen Hanedanı, 1802-1945 yılları arasında hüküm sürmüş bir aile. Bu kraliyet sülalesi, aileye  ve saraya, kimin ucundan kıyısından faydası olmuşsa, kendilerine akraba yapmış ve adını vermiş. Jenerasyonlar genişledikçe de ad yaygınlaşmış. Bir imparatorun tebaasını kendine bağlamanın ilginç bir yolu. Ho amcanın bile gerçek isminde Nguyen adı vardı.

Parfüm nehri, Hue şehrini ikiye bölüyor. Adı eskiden güzel kokmasından geliyormuş. Kokulu ginseng çiçekleri arasından geçerken, çiçeklerin kokusunu alan nehre bu isim verilmiş. Ama artık ne geniş ve bol kokulu çiçek tarlaları kalmış ve ne de nehrin güzel kokusu.

SONY DSC

Hue Şehrine, uçakla gelmemize rağmen kontrol, bavul bekleme derken öğleye yakın ancak girebildik. Bir de çok gerekliymiş gibi önce yemek ve otele yerleşim demesinler mi? Ancak saat 14’ler civarı geziye çıkıldı. Halbuki gezinin en önemli ayaklarından birisi Orta Vietnam, yani Hue ve Hoi An şehirleriydi. Program tabii ki zamanında olamadı. Kral Mezarları, Yasak Şehir, Thien Mu Pagoda ve Parfüm nehrinde botla gezi;Her birisi ayrıntı gerektiren yerler.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Hue şehrinde 7 tane kral mezarı var. Hanedanın aslında 13 tane imparatoru olmasına rağmen sadece 7 tanesinin anıt mezarı var. Ama ne mezarlar! Allah insana bu mezarlarda hayatta iken yaşamayı nasip etsin! Mezarların hepsine gitme şansımız yoktu. İki tanesine gittik. Ama ben hepsini görmeyi çok isterdim. Çünkü bunlar birer sanat şaheseri eserler. SONY DSC

İmparator Tu Ducİmparator Minh Mang ailenin 4. imparatoruymuş. Onun anıt mezarındaki heykeller, bahçesi, havuzları, bonzaileri muhteşem. insan rahatlıkla bir gününü burada geçirebilir. Daha sonrasında Tu Duc‘un mezarına gittik. Aynı heybet ve ihtişam burada da karşımıza çıktı. İmparator Tu Duc akıllı adammış, kendisi bu mezar anıtta yaşamış. Bu mezarlara ulaşım için mutlaka araç kiralamalısınız. Ben tümünü görmek isterdim. Zaten Hue ve Hoi An şehirlerine birer gün asla yeterli değil. Mutlaka bir gün daha lazım. SONY DSC

Tüm Vietnam’da tütsü yakılıyor. İlla da tapınakta olması şart değil. Hatta sokakta bile yakılıyor. İlginçtir, akşamları dükkanlarını kapatırken özellikle Amerikan Doları yakıyorlar ve tütsü bırakıyorlar. Bunda amaç bereket için duanın yanında, ölmüş ataları için öbür dünyada gerekli parayı tedarik etme ihtiyacını hissetmeymiş. Kendi para değerleri düşük olunca, ABD Doları ile enflasyona karşı korunma gereksinimi, öbür dünya için bile hissediliyor demek ki. Bunu araya sokmamın nedeni Tu Duc’un mezarı sonrası tütsü yapan bir köyden geçtik. Rengarenk tütsüler tezgahlarda çok hoş duruyorlar

İmparatorluk sarayı Amerikan bombardımanlarından nasibini yoğun şekilde almış. Neredeyse saray diye bir şey kalmamış. Saray yeniden aslına uygun şekilde restore ediliyor. Saraya güzel bir giriş kapısı ile giriliyor (Ngo Mon kapısı). Önde derin bir hendek var. Sonrasında ise iki yan tarafta, bizim Urfa’daki balıklı göldeki obur balıkların, kırmızı akrabaları (onlarda yem atınca birbirinin üstüne çıkarlar) olan balıklarla dolu havuzlar karşınıza çıkıyor. Uzun ince bir yol sonrası ise karşınızda yasak şehir ya da Mor şehir beliriyor. Yasak şehirde ilk karşınıza çıkan Thai Hoa Sarayı ya da imparatorun taht odası oluyor. Burası 80 adet kırmızı masif tahtadan sütun ile tabii ki en heybetli alan. Sarayın içinde tiyatro binası ve kütüphanesi de var. İmparatora ait özel daire ya da bizdeki karşılığı ile harem dairesi, artık bomboş çayırlık bir alan. Amerika en çok bombayı İmparatorluk sarayının yatak odasına atmış galiba.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Thien Mu Pagodası çok önemli pagodalar arasında. Ama burası da akşamın ışıklarının düştüğü zamana kaldı.

SONY DSCBu arada Pagodanın ne anlama geldiğinden biraz bahsedelim. Pagoda Budistlerin dinî yapılarına verilen bir ad ve taştan, bazen tuğladan ve çok nadir olarak da tahtadan yapılıyor. Pagodalar, Çin, Japonya ve Hint kültürü alanına giren Güneydoğu Asya’da yaygınlar. Bazen yuvarlak, fakat genellikle dört ya da daha fazla kenarlı bir temel üzerine oturtulan yapı, daralarak yükseliyor. Bir pagodanın kat sayısı 5 ile 13 arasında değişiyor. Bizim Thien Mu Pagodası 7 katlıydı. Üzerlerinde çepeçevre bir saçak bulunan bu katlar Tanrıların gök katlarını temsil ediyor. Pagodaların din alanındaki önemi Buda’nın kalıntılarının korunduğu yerler olması. Pagodaların asıl kökeni Hintlilerin Stupa adını verdikleri dinî yapılar. Stupalar kral mezarlarının ve kraldan kalanların güven içinde bulunduğu kutsal yerler. Stupalara Seylan’da Dagoba adı verilirmiş. XVI. yüzyılda Hindistan’a giden Portekizliler burada gördükleri dagobaların adını değişik telâffuz etmişler ve pagoda demişler ve bu ad zamanla yaygınlık kazanmış, olmuş sana Pagoda!

Thien Mu Pagodası içinde halen Budist rahipler var. Bizim gördüğümüz de bir kısım genç rahip top peşindeydi. Çocuk her yerde çocuk işte! Bu Pagodanın içinde bir dönem kralın Budizm üzerindeki zulmüne karşı protesto olarak kendi yakan bir rahibin arabası da sergileniyor. Bahçesi gecenin karanlığında bile inanılmaz güzel gözüküyordu, her tarafta güzel güzel bonsailer var.

Arkasından tekne gezisi için tekneye bindik ama ne önemi var ki? Parfüm nehrinde hiçbir şey gözükmüyor. Sadece Tekne ile geri döndük diyebiliriz. Sabahleyin tutturdum Parfüm nehrini hiç olmasa sabah görelim diye. Sahilde ejderha başlı tekneler bile çok güzellerdi. Otobüs Hoi An’a doğru şehirden çıkarken bir başka anıt önünde durdu. Bu ölen Fransız askerlerin anısına dikilmiş bir anıt dendi. Anıtın karşısında bir okul var. Burası eskiden Kız ve Erkekler için ayrı ayrı okullar olarak hizmet vermiş. Rehber Ho Chi Minh’in de eğitimini burada aldığını söyledi. Bu arada şehirde her zamanki hareketlilik başladı. Her zaman ki gibi motor üstünde tüm aile manzaralarını fotoğrafladık.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Yarın Hoi An dayız.

Gezekalın…

Dr Ümit Kuru

04.12.2014 Saat 23:23

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Yorum bırakın

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: