HIRVATİSTAN, KARADAĞ, BOSNA-HERSEK GEZİSİ : Korcula-Ston-Dubrovnik

SONY DSC

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Sabah erkenden uyanıp tekrar fotoğraf çekmek için sahile inip, kıyı boyunca uzunca bir yürüyüş yaptım. Dün akşam fotoğraf makinem bozuldu. Moralim o nedenle bozuk. Kaldık hanımın fotoğraf makinesine, o da eğer verirse!

IMG_1737

SONY DSCKahvaltı sonrası tekrar otobüse binip Brna adlı bu şirin sahil kasabasından ayrıldık. Hedefimiz adanın ismini taşıyan Korcula adlı küçük kasaba. Korcula adası 47 km²’lik bir ada ve üzerinde uzun yıllardır yaşam olmuş. Bu ada için Türkler dahil kimler savaşmamış ki? Bu adanın ve Korcula kasabasının en önemli özelliklerinden birisi de Marco Polo’nun bu ada da bir süreliğine yaşadığı ve Cenevizlilerin eline burada esir düştüğü söylencesidir.  SONY DSCKorcula kasabası küçücük ama şirin mi şirin bir yer. Kasaba Venediklilerce surlar içine alınmış ve giriş kapısında bir kule mevcut. Bu kapıdan girer girmez, daracık sokaklar sizi çekiyor. Burada sokaklar balık kılçığı planına sahipler. Bu dar ve balık kılçığı şeklinde sokakların amacı Bora rüzgarlarının etkisini en aza indirmekmiş.

Kapıdan sonra hemen sağda bulunan bina ilk yıllardan  beri sağlık evi ve eczane olarak kullanılmış. Kısa ama zevkli bir yürüyüş sonrası 13. Yüzyıl yapımı St. Mark Katedrali’ne ulaştık.   Korcula adası taşları ile meşhur ve bu Katedralin soluk, bal renkli taşları hemen aykırılık gösteriyor. Katedralin ana kapısı mahir ellerde şekillenmiş ve 15. Yüzyıldan kalma olup, 2 aslan figürü, spiral kolonlar ve Aziz Mark’ın heykeli göze çarpıyor. Bu meydanda daha sonradan bir kahve içimi zaman yaratacağız.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Markopolo’nun evi olduğu düşünülen yeri gezdikten sonra kendimiz Korcula’nın dar sokaklarında yürüyüş yaptık. Burası gerçekten çok hoş bir yerdi.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

SONY DSCKorcula’dan küçük bir arabalı vapura binip 10 dakikalık bir yolculuk sonrası otobüsümüzle birlikte Orebic limanına geçtik. Buradan şarap testi yapacağımız bir bağa, sonrada öğle yemeği yemek ve gezmek amacıyla Ston şehrine gideceğiz.

Şarap testi için gittiğimiz yerin ismi Matusko Winery. Dubrovnik yolu üzerinde. Peljesac Yarımadası’nın Potmje köyünde ve Orebic’ten sonra 20. Km’de. Plavac Mali bölgesi üzümleri kullanılarak yapılan Dingac şarapları Yakut kırmızısı rengi ve sertimsi ve çok hoş bir aroması ile güzel bir şarap çıktı. Ne verdilerse içtik, ne verdilerse yedik!  Hızlı içip, verdikleri peynirde 23 kişi için az gelince hafif bir çakır keyiflik olmadı değil. Elin oğlu bedava tattırmıyor! Şişe şişe şarapları da alıp tekrar yola koyulduk. Yalnız şarapları gerçekten çok iyi. Gezekalın Ümit Kuru siz Sanal Gezginlere tavsiye eder..

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

SONY DSCŞaraplarımızı aldıktan sonra 45 km kadar yol alarak, Ston denen kasabamsı şehre geldik. Ston, Dubrovnik’e 55 km uzaklıkta küçük bir şehir ve Peljesac yarımadasının güneyinde bulunuyor. Çin Seddi’nden sonra halen ayakta olan en uzun savunma duvarlarına sahip olan bir şehir. 900 metre uzunluğunda olan içerdeki şehir duvarları yanında 5 km uzunluğunda dış duvarlar var. Bu şehir sığ suları ve oluşan tuz tarlaları nedeni ile tarihin her döneminde önemli olmuş bir şehir. Dubrovnik sahili ve Korcula gibi adalara Venedikliler ama Ston gibi iç kısımlarda ise Ragusa krallığı hakimiyet sürmüş. Tuz tarlaları deyip te geçmeyin! Zamanında tuz altın kıymetinde ve uğruna çok savaşlar yapılmış. Bizim dedeler bile (Osmanlılar)  bu tuz tarlaları için buraları işgal etmişler.

Önce hala tuz elde edilen deniz tarlaları ile ve surları ile Ston şehrine, sonra da yemek yiyeceğimiz Mali Ston’a vardık. Yemek için durduğumuz yer midyeleri ile meşhur bir lokanta. Villa Koruna denizin kenarında midyesi ve balığı ile meşhur bir lokanta. Midyenin tavası dışındaki halini pek sevmem ama bu sefer açlıktan mıdır nedir çok beğendim.

SONY DSC

Yemekten sonra Ston Şehrini dönüp, şehir kısaca bir turladıktan sonra bize verilen yarım saatlik zaman içinde surlar üzerinde bir yürüyüş yaptık. Otuz Kuna (Hırvat para birimi- 1 EUR=7,66 Kuna) verip surlarda yürüyüş için ayrılan rotada yürüyüşe başladık. Amacımız kaleden Ston’un panoramik fotoğrafını çekmek. 15 dakikalık hızlı bir yürüyüş sonrası surlara vardık. Manzara müthiş, bir ara fotoğraf makinesinin vizöründe bizim hanım ve gezi grubumuzun diğer üyelerini görür gibi oldum. Kafayı kaldırdığımda bizimkilerin olmadık bir yerden bize doğru geldiklerini gördüm. Meğerse bizimkiler beleş ama zahmetli bir yol bulup, surlara tırmanmışlar. Az bir şey daha gecikseydik bizden evvelde surlarda olacaklardı. Az daha madara olacaktık. Buradan çok güzel fotoğraflar aldık.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Sonra karnımız tok, neşemiz yerinde bir şekilde Dubrovnik’e doğru yola düştük. Bir saatlik yol sonrası Dubrovnik’e vardık. Dubrovnik’e girişte çok güzel bir asma köprü var. Hem buranın ve hem de aşağıda uzanan Dubrovnik’in manzarasını fotoğraflamak için durduk.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

İki gecemizi ve bir tam günümüzü geçireceğimiz Dubrovnik şehrine vardık. Hırvatistan denince akla ilk gelen bu şehirde çok güzel anılarımız oldu. Otelimiz Otel lapad, adını aldığı Lapad bölgesinde çok güzel bir otel. Bu şehirde geçireceğimiz günler Hırvatistan’daki son günlerimiz. Bu ülkeyi sevmeye hazırdım ama bu kadarını da beklemiyordum!

Gezekalın.

Dr Ümit Kuru

İlk yayın tarihi 02.06.2010

Gözden geçirilmiş son yayın 06.11.2014 Saat 00:52

Yorum bırakın

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: