Programa göre aslında dün bizim Quito’ya girmeden önce Ekvator çizgisini yani “La Mitad del Mundo- Dünyanın Merkezi”ni ziyaret etmemiz gerekiyordu. Ama biraz Piman Çiftliğinden sabah geç çıkmak istememiz, biraz trafik nedeni ile bu ziyareti gerçekleştiremedik. O zaman da mantıklı bir hareketle bu geziyi yani Dünyanın Merkezine ziyareti bugüne almamız gerekti.
Ekvator, kuzey ve güney yarımküreleri birbirinden ayıran hayalî dairesel hattır. Yani Kuzey ve Güney kutup noktalarına eşit uzaklıkta olan noktaların birleştirilmesiyle elde edilen çizgidir. Ekvator’un enlemi tanım gereği 0° dir. Yerküre’nin Ekvatorunun uzunluğu 40.076,4 km’dir. Çizgisel hızın en fazla, yerçekiminin en az olduğu yerdir. Ekvator üzerinde paralellerin (enlemlerin) birbirlerine uzaklığı eşit ve 111 km’dir.
Ekvatorun kuzeyinde bulunan 23°27′ Kuzey enlemi olan Yengeç Dönencesi ve güneyinde bulunan 23°27′ Güney enlemi olan Oğlak Dönencesi arası ekvatoryal bölgedir.
21 Haziran günü 23°27′ Kuzey enlemi (yengeç dönencesi) güneş ışınlarını tam dik açı ile alır. Yerin eksen eğikliğine ve yıllık hareketine bağlı olarak güneşin tam dik açıyla geldiği alan güneye doğru kaymaya başlar. 23 Eylül günü 0°enlemi olan ekvatora dik gelir ve güneye doğru kaymaya devam eder. 21 Aralıkta ise 23°27′ Güney enlemine (oğlak dönencesi) dik açı ile gelir. Bu tarihten sonra ise kuzeye kaymaya başlar 21 Mart günü ise tekrar ekvatora dik gelir. Yani Ekvator enlemi Güneş ışınlarını yılda iki kez tam dik açı ile alır. (21 Mart ve 23 Eylül). Diğer günlerde ise dike yakın açı ile alır. Buna rağmen üzerinde gece ve gündüz süreleri her gün eşittir. Çünkü aydınlanma dairesi her zaman ekvator çizgisini iki eşit parçaya böler.
Tropikal alçak basınç alanıdır, 30°Kuzey ve 30°Güney enlemlerinde hakim olan subtropikal yüksek basınç alanlarından, ekvatora doğru sürekli rüzgarlar olan Alizeler eser. Tropikal iklim nedeniyle her zaman yaz mevsimi yaşanır ve yıl boyu yağışlıdır. Ekvator çizgisi tabii ki sadece Ekvador üzerinden geçmez. Ekvator Çizgisinin üzerinden geçtiği ülkeler;
Afrika Kıtasında : Gabon, Kongo, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Uganda, Kenya, Somali.
Asya Kıtasında : Maldivler, Endonezya.
Amerika Kıtasında : Ekvador, Kolombia, Brezilya.
La Mitad Del Mundo Quito’nun 35 km kadar kuzeyinde olan bir köy. Bu çizginin ziyaret edeceğimiz yerdeki varlığı önceleri 1735 yılında Fransız Bilim insanlarının başı çektiği bir grup tarafından metamatiksel olarak hesap edilmiş. Bu alana da dünyanın ortası- “Sıfır Çizgisi” diye bir anıt dikilmiş. Yıllar boyunca da böyle biline gelmiş. Ancak modern GPS sistemleri ile görülmüşki aslında dünyanın tam ortası, buradaki anıttan 270 metre kadar kuzeyde bulunuyor. Buraya birkaç km ötede bulunan Pululahua Geobotanical Reserve, içinde insan yaşamı olan tek volkanik krater diye biliniyor.
Quito’nun hareketli sayılabilecek trafiğinden sıyrıldıktan sonra 1 saat kadar sonra yanlış olarak hesaplanan ve anııtın bulunduğu sahte sıfır noktasına geldik. Doğu tarafından ve bu noktayı hesaplayan zamanın bilim insanlarının şekillendirildiği büstler arasından geçerek anıtın bulunduğu noktaya geldik. Grubun bir kısmı çizginin güneyinde ve bir kısmı da kuzeyinde durarak fotoğraf çektirdik. Daha geçen seneden bu çizgide dans edeceğimi, sirtaki yapacağımı, bildirmiştim. Ben, Naime ve Banu omuz omuza gelip sirtaki yaptık. Neden Sirtaki diye sormayın lütfen! Kursunu aldığımız ve yapabildiğimiz ortak tek danstı..
Bu alandan sonra gerçek sıfır çizgisinin bulunduğu alana gittik. Gezdiğimiz bu alan aslında özel bir müzeye dönüştürülmüş. Burada rehber bize bazı bilgiler verdi ve çizginin her iki yanında su akışının ters yöne olabilldiği ve tam orta çizgide yumurtanın bir çivi başında dik tutulabilmesi gibi bazı gösterilerde bulundu. Bundan başka bu alanda eski zamanlarda yerli yaşamı hakkında bilgi veren bazı resimler,objeler ve günlük kullanıla eşyalar sergileniyor. En ilginç (aynı zamanda korkunç) olan ise öldürdükleri düşman ya da ölen sevdikleri insanın yüzünü küçültme işleminden geçirdikten boyunlara asmaları geleneklerini öğrenmemizdi. Bu sefer “Gerçek Sıfır Çizgisi” üzerinde fotoğrafladık kendimizi. Bu arada gözüme takılan ve “Yellow Southern Grosbeak” olduğunu sonradan öğrendiğim bir kuşu fotoğraflamayı da ihmal etmedim.
Bu geziden sonraki hedefimiz Banos Şehrine gitmekti. Bunun için de tekrar yollara düştük.
Dünyanın en uzun otoyolu 48000 km uzunluğu ile PanAmerikan Otoyoludur. Kuzey Pan-American otoyoluna dahil olan 9 ülke: Kanada, ABD, Meksika, Guatemala, El Salvador, Honduras, Nikaragua, Kosta Rika, Panama.
Güney Pan-Amerika otoyoluna dahil olan 9 ülke; Suriname, Guyana, Brezilya, Venezuela, Kolombiyai Ekvador,Peru, Şili ve Arjantin’dir. Bolivya, Paraguay ve Uruguay ise bu yola önemli bağlantılar veriyor.
Quito’nun güneyinden Latacunga, Ambato ve sonra da Cuenca şehirlerine doğru giden yol Panmerikan Yoluna dahildir. İşte biz Banos’a ulaşmak için bu yolun bir kısmını kullanacağız.
Quito’nun Güneyi, birbirine paralel ve Kuzeyden Güneye uzanan And Dağları zincirlerine ev sahipliği yapar. 1802 Yılında burayı ziyaret eden Alman Kaşif Alexander von Humbolt bu iki sıra halinde ve ülkenin en yüksek 9 tepesine ev sahipliği yapan uzun vadi ve bu tepelere “Volkan Pasajı” (Avenue of Volcanoes) adını vermiş. Ben de bu ismi rehberden ilk duyduğumda çok sevdim ve not ettim. Bu yol boyunca ülkenin en büyük 9 dağ zirvesi görülür; Cotopaxi, Tungurahua ve Sangay burada bulunan volkanlar. Pichincha Cotopaxi ve Sangay dünyada aktif en önemli 10 volkan arasında yer alıyor. Aynı zamanda “siyah dev” olarak da bilinen” ve Quechua dilinde “ ateş boğazı” anlamındaki Tungurahua Volkanı Ekvador’un en büyük volkanı ünvanın taşıyor.
Tungurahua Yanardağından ismini alan Tungurhua Eyaletinin başkenti olan Banos yeni konaklama ve ziyaret yerimiz olacak.
En son Pateta vadisinden geçip Banos Şehrine vardık. Bu topraklar cok verimli, her yer yemyeşil ve son zamanlarda bölgede şarapcılık da başlamış. 1999/2000 Yılları arasında Tungurahua Volkanı nın aktivasyonu nedeni ile boşaltılmasına rağmen gerek yerli halkın ve gerekse de turistlerin ilgi duyduğu bir yer burası. Buraya Bazilika, termal sular ve doğa gezileri için ziyaretler yapılıyor.
Banos adı “Virgin of the Holy Water” (Nuestra Señora del Agua Santa) Kilisesinden gelmekteymiş. Kilise volkanik kayalardan yüzyılın başında ve Gotik tarzda yapılmış. Kilise içinde volkanik patlamalar ve Meryem Ananın mucizeleri resmedilmiş.
Hemen otelimize yerleşip bugünkü en önemli aktivitemizi gerçekleştirmek için yollara düştük. Burada şelale ziyaretleri yapacağız.
Aslında burada 10 dan fazla ziyaret edilebilen irili ufaklı şelale varmış. Ama biz belli başlı 3 tanesini ziyaret edeceğiz. Bunlardan iki tanesi yol kenarında ve birbirlerine yakın sayılır. Ancak El Pailon del Diablo denen şelaleye araçtan indikten sonra 30 dakika kadar orman içi yürüyüş yapıp ve bir de halatlarla bağlı tahta bir köprüyü geçtikten sonra varacağız. Son kısma merdivenle inmeyi de ekleyin. Benim için gezinin bu kısmı çok önemli.
Önce Manto de la Novia (Gelin Duvağı anlamında) şelalesine sonra da San Pedro Şelalelerini ziyaret ettik ve fotoğrafladık. Bu şelalelerde çeşitli aktiviteler yapılabiliyor. Tarabita (açık teleferik) adlı teleferiklerle 1 USD karşılığı şelale ve altınızdaki derin vadi boyunca bir kez gidip geri geliyorsunuz. Bu geziyi ertesi gün yaptık.
Bu kısa ziyaret sonrasında Rio Verde kenarını takip ederek Pailon del Diablo ya doğru yürüdük. Bu arada yağmurda başladı ama bu bizim grubu bu aktiviteden geri bırakamadı. Bir süre sonra halatların taşıdığı tahta köprüyü geçtik ve 40’a yakın merdiveni inip şelaleye ulaştık. Doğanın gücünü iliklerimize kadar hissettik. Tonlarca su hemen yukarınızdan akıyor. Çekebildiğimiz kadar fotoğraf çektik. Sonrada aynı yoldan kaldığımız otele döndük. Hemen otelin karşısında bir şelale daha var. Diğer gördüklerimiz yanında çok soluk ama gece ışıklandırma ile güzel gözüküyor. Cascade De La Virgen adlı bu şelalenin hemen altında yerel halkın ağırlıklı olarak yararlandığı bir termal havuz var.
Akşam şehir gezisi yaptık. Bazilikayı gezdik ve bu şehir için “yapmadan gelmeyin” diye yazan Melcocha adı verilen şekerlemeleri denedik. Sonrası akşam yemeği ve uyku. Uyku dememe bakmayın siz! Bir uykuya dalış ve kısa bir süre içinde tekrar uyanış..Yükseklik perişan etti beni. Allahtan cennet bölgeleri geziyoruz da o kısım pek aklıma gelmiyor..
Gezekalın..
Dr Ümit Kuru
Zeynep Bozkurt
/ Ağustos 21, 2014Sevdiklerinin ölümünden sonra şu yüz küçültme işi oldukça ilginç geldi bana… Diğer anlatılan konular da ayrı güzel… (yanlış) Ekvator çizgisi, şelaleleeeeeer…Anlatım harika, fotolar ise muhteşem…
gezekalın
/ Ağustos 21, 2014Teşekkürler Zeynep hanım..Yeni gezilerde birlikte inşallah..