Çin Halk Cumhuriyeti Gezisi Yazısı; Shanghai-1

IMG_3720

11 Ekimi 12 Ekime bağlayan gece 21 kişi,Çin Halk Cumhuriyeti (bundan sonra sadece Çin olarak yazacağım) gezimizin ilk durağı olan Shanghai’a doğru uçmak üzere THY’na ait bir uçakta yerimizi almıştık. THY’nın Bejing (Pekin) ve Shanghai’a doğrudan uçuşu var. İstanbul-Shanghai arası kuş uçuşu 8035 km ve uçuş süreside 9 saat 20 dakika.

Öğleden sonra saat 15 gibi Shanghai Pudong International havaalanına indik. Ancak gümrükten geçiş, bavulları alış ve yerel acenta ve rehberle buluşma derken havaalanında ayrılışımız saat 17:00’leri buldu. Ana yerel acentayı temsilen, Çin’de bir süredir yaşayan ve turizm hizmeti veren sevgili Can Yolaç ve bize Shanghai’de rehberlik edecek Çinli bir rehber tarafından karşılandık. Ziyaret ettiğimiz her şehirde bizi farklı bir Çinli rehber karşılayacak. Ancak bizim turu satın aldığımız Nar Gezinin sahiplerinden sevgili Aykut Semerci ve Çin’de muhatap alınan ana acentayı temsil eden Can Yolaç hep bizimle beraber olacaklar. Yani sizin anlayacağınız bizim grup fazlaca torpilli sayılır. İsimlerini söyleyebilmek bayağı bir maharet gerektirdiğinden olsa gerek, Çinli rehber arkadaşların hepsinin takma bir batılı ismi var. Shanghai’daki rehberimizin takma (ya da çakma) ismi Harry.

Para bozdurmak için asla havaalanındaki döviz bürolarını kullanmayın derim. Amerikan dolarlarımızı Çin parası Yuan’a çevirirken en düşük bozdurduğumuz yer havaalanı oldu. Döviziniz otellerde bozdurmak sizin için daha avantajlı olacaktır.

Havaalanının şehir merkezine olan uzaklığı 30 km kadar ama indiğimiz saatte felaket bir trafik vardı. Yemek saati geldiğinden, otelimize gitmeden önce yemeğe gitmemiz uygun bulununca yemek yiyeceğimiz restoranta gittik.

IMG_3663Çin lokantalarında ortak özellikler şunlar; hemen hepsinde yuvarlak bir masa ve bu masa üstünde döner bir düzenek üstünde büyük bir cam platform var. Masada önünüzde küçük tabaklar ve yanlarında yemek çubukları (chopstick) ve/ veya çatal,  çay için küçük porselen bardak, çorba için küçük bir çukur tabak ve bir su bardağı bulunuyor. Döner platform üstünde içinde çay bulunan demlik ve soya sosu, acılı sos önceden hazır oluyor. Size yemek öncesi  bir bardak yerel bira, spirite veya su seçeneği sunuluyor. Daha sonra ise sırası ile ve seri bir şekilde yemek dolu kaplar bu döner cam platforma yerleştiriliyor. Sizlerde buradan kendinize servis yapıyorsunuz. Almak istediğiniz yemek önünüzde değilse, camı çevirmeniz ve yemeğin önünüze gelmesini beklemeniz yeterli.

Yemekleri nasıl mı? Doğrusu biz Türkiye’den gitmeden yemeklerin genellikle batı mutfağına yakın olmasını istemiştik. IMG_4735 Ancak yerel Çin yemeklerinin en iyi örneklerini de denemek ve en iyi örneklerini sunan bir restoranda da Pekin ördeği yemek istediğimizi bildirmiştik. Bu nedenle tüm gezi boyunca gelen yemeklerin bir kısmı hiç değişmedi ama gittiğimiz şehre göre de bazı çeşitler masamıza geldi ve denedik. En çok neyi sevdiniz derseniz ben dahil grubun tamamının tartışmasız Pekin Ördeği diyeceğini biliyorum. Kahvaltılara gelince, bizim kaldığımız otellerin çoğu 5 yıldızdı ve kahvaltıda çeşit çoktu. Ancak yine de bizimki gibi bir kahvaltı masası beklemeyin tabii ki.  Genelde ben Çin mutfağının iyi örneklerini tattığımızı düşünüyorum.

En yaygın yemek pişirme yöntemleri wok (Çin mutfağına ait tava)’larda ve harlı ateşte kavurma şeklinde oluyor. Bir zamanlar yaşadıkları kıtlık dönemlerinde Çinlilerin yemek zorunda kaldıkları yılan ve bazı diğer akla getirmek istemediğimiz türden yiyeceklerin sunulduğunu görmedik tabii ki. Ancak sebzesi bol Güney Çinden gelen ve daha önceden tatmadığımız sebzeleri (örneğin bambu kamışı, gölevez gibi) denedik. Bazı yemekleri ben çok sevmedim doğrusu. Bunlardan birisi Çin kökenli bir yemek olan ve geçmişi milattan önce 2. yüzyılda Han hanedanlığı dönemine kadar uzanan Tofu( haşlanmış soya fasulyesinden elde edilen ve asit ya da tuzlu bileşiklerle kestirilerek elde edilen soya peyniri) oluyor.Tofuyu yemeklerin içine ekledikleri gibi sadece tofudan da yemekler getiriyorlar.

Otelimiz Penta Hotel, şehrin merkezi bir yerinde (Dingxi Road, Changning District) ve güzel bir otel. Hemen odalarımızın anahtarlarını aldık ve odalara çekildik. Bazı arkadaşlar otelimize yakın bazı yerlere gece yürüyüşü yapmışlar ama ben hemen uyumuşum.

Ertesi sabah kahvaltı sonrası Shanghai şehir turumuza başladık.

IMG_4701

Önce Shanghai hakkında kısaca bir bilgi vermek gerekiyor; Shanghai, 23,5 milyonluk nüfusu ile Çin’in önemli bir şehri. Günümüzde Çin ekonomisinin lokomotifi olan bu şehir, geçmişte Yangtze Nehrinin Doğu Denizine döküldüğü vadide kurulmuş küçük bir balıkçı  köyüymüş. Zamanla kıtalararası ticarette önemli bir liman olabileceği fark edilmiş.

Shanghai şehir gezimize ilk olarak TV kulesi ile başladık. Shangai TV kulesi ya da diğer adı ile Oriental Pearl Tower of Shangai, anten uzunluğu dahil 468 mt uzunluğunda olan bir kule. 1991 yılında yapımına başlanmış ve 3 yılda bitirilmiş. Pudong bölgesinde yer alıyor. Bir zamanlar Çin’in en büyük binası iken, bu birinciliği Shangai Dünya Ticaret Merkezine (492 mt) kaptırmış. Dünya Ticaret Merkezinin gözlem katı 474 metre ile halen dünyanın en yüksek katı olarak kabul ediliyor. Hemen yakında bulunan Jin Mao Tower ise 420 metre uzunluğunda ve yakında bu gökdelenlere bir yenisi daha eklenecek ve bu bina Taywan’daki binadan sonra en yüksek 2. Gökdelen olacakmış.

IMG_3745

Kuleye giriş epey kalabalıktı. Hem yerli ve hem de yabancı turistler Pazar günü ortamı kalabalıklaştırıyorlardı. Asansörle 267. kata çıktık. Buradan bir kat aşağıya inince gözlem bölümüne çıkıyorsunuz. Burada bir bölümü camdan yapmışlar. Aşağıda Shanghai ayaklarınızın altında gözüküyor. İnsan biraz ürküyor doğrusu. Gruptan bazı arkadaşlar bu bölüme çıkamadılar. Yangtze Nehrinin bir kolu olan ve 113 km uzunluğunda Huangpu Nehri kenarına dizilmiş irili ufaklı gökdelenleri ve Nehir boyu vızır vızır ilşleyen irili ufaklı  tekneleri görünce, 23.5 Milyon insanın yaşadığı bu şehrin ne kadar büyük ve önemli bir şehir olduğunu bir kez daha anlıyorsunuz.

Kule dışarıdan benim gözüme çok çirkin gözükmüştü. Ama 267. kattaki gözlem bölümünden Shanghai şehrinin gökdelenlerine bakıp, aşağıda kıvrıla kıvrıla şehri ikiye bölen nehri görünce yüreğim pır pır etmedi değil doğrusu. Her seferinde Eyfel Kulesinden nefret ettiğini söyleyen Fransız yazar Guy de Maupassant, neden öğle yemeklerini kuledeki restoranda yediği sorulduğunda “çünkü burası Paris’te kulenin görünmediği tek yer” cevabını vermişti ya, herhalde ben de bu kuleyi görmemek ama şehrin doyumsuz manzarasına şahit olmak için her defasında buraya çıkardım.

IMG_3879

Bir sonraki ziyaret yerimiz ise benim Shanghai’da görmeyi en fazla arzuladığım yer olan Yu Bahçeleri (Yu Yuan Gardens).

Çin Bahçeleri hakkında genel bilgiyi Suzhou Bahçeleri ziyaretime saklıyorum. Burada bu tür bahçeler için iyi bir örnek olan Yu Bahçelerinden bahsedeceğim.

Yu Bahçeleri, eski Shanghay’ın  kuzey doğusunda God Temple yanında yer alıyor. Buranın temel eseri Jade Rock (Yeşim Kaya) denen ve 3,3 mt ve 5 ton ağırlığında gözenekli kaya parçası. Pekin’e kraliyet sarayı için götürülürken batan gemiden kurtarılıp buraya yerleştirildiğine dair bir söylence var.

400 Yıllık bir geçmişi olan Yu Bahçeleri, Ming hanedanı döneminde bakanlık yapan Pan Yuduan tarafından yaptırılmış. 28 yıl boyunca bu bahçenin inşası ile uğraşmış ve bu bahçeye Yu Yuan adını, yani “mutluluk bahçesi” adını vermiş. Bahçe daha sonra Pan Yunduan’ın torunlarına geçmiş ve bahçenin bir bölümü “Academy of Purity and Harmony” adlı bir okula ev sahipliği yapmış. Parkın doğu tarafı ilerleyen zamanda el değiştirmiş ve bazı yerel zenginler tarafından satın alınmış. Batı tarafı ise halka açılmış. Bahçe çeşitli zamanlarda (İngiliz Afyon Savaşları ve 1942’de Japon saldırıları ile) hasar görmüş. Daha sonra Shangai hükümeti 1956-1961 yılları arasında bahçeyi aslına göre tamir etmiş ve halkın kullanımına açmış. 1982 de ise ulusal eser olarak deklare edilmiş.

Yu Bahçeleri 5 hektarlık alanı kaplıyor. Suzhou Bahçeleri stilinde olduğu gibi  doğa ile uyumlu ve aralara serpiştirilmiş pavyon ve pagodalardan meydana geliyor. İlk girişte karşımıza çıkan bölümün adı Sansui Hall. Burası Qing Hanedanlık stilinde inşa edilmiş ve misafirlerin karşılandığı bölüm. Eskiden Leshou Hall olarak da biliniyormuş. IMG_3893

Salonun arkasında kayalardan yapılan bir tepecik bulunuyor. 12 metre yüksekliğinde bu tepecik binlerce ton ağırlığındaki kayalardan yapılmış.

Ay kapısı denen ve Çin bahçeleri için tipik bir kapıdan geçip yanyana  iki koridorun bulunduğu başka bir bölüme geldik. Bu koridorlardan biri geniş, diğeri ise dar. Geniş olanı erkekler için, dar olanı ise bayanlar için hazırlanmış. Eski zamanlarda erkek ve kadınlar eşit olmadığında aynı anda bir koridordan geçmelerine izin verilmiyormuş.

Bu koridorlar Wanhua Chamber (10 bin çiçek bölümü) denen bir başka bahçe bölümüne açılıyor. Daha sonra ise gelen Dianchun Hall (Baharı müjdeleyen Hall), Huijıng Hall, Yuhua Hall adlı yapılar bahçe içinde asla uyumsuz gözükmeyen bir şekilde yapılmışlar. Civardaki suların üstünde köprüler ve zig zag yapan koridorlar var.

Her bir alan birbirinden ejder duvarları ile ayrılmış. Ejderin başı ile başlayan ve duvar boyunca kıvrım kıvrım ilerleyen gövde, kuyruğun başla karşılaşması ile bitiyor. Çin literatüründe ejder koruyan gücü temsil ediyor. Sadece imparator 5 tırnaklı pençeli ejder sembolünü kulllanabiliyor. Diğer soylu sınıf bunu kullanamaz ve sınıfına göre ejderde 3 veya 4 pençe olabilir. Buradaki ejder 3 pençeye sahipti.
IMG_3836

Bu bahçeden istemeye istemeye çıkarken kapı yakın olan bölümde bir kısım kadının yerel kıyafetler içinde olduklarını gördüm ve onlara yöneldim. Fotoğraf çekmemize izin verdiler ve sonra geldikleri gibi gittiler. Bu bahçeyi görmeden Shanghai gezisi asla yapılmış olamaz.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Yorum bırakın

Yorum bırakın