
Dün gece geç saatlerde yaptığımız ve Çin gezimizin son iç hat uçuşu ile Pekin’e ulaştık. Otele yerleşme ve bir gün öncesinin yorgunluğu ile hemen uyumuşum. Bugün ise sabah erkenden yoğun bir programa başlamak üzere otobüsteki yerimizi aldık.
Çin Halk Cumhuriyeti’nin başkenti olan Pekin (Beijing) Moğol İmparatoru ve aynı zamanda Çin’deki’deki Yuan Hanedanının kurucusu olan Kubilay Han’ın burayı siyasal merkez edindiği 1272’den başlayarak, kısa aralıklar dışında, Çin’in sürekli başkenti olmuştur. Ming Hanedanlığı (1368-1644) döneminde, “Kuzey Başkenti” anlamına gelen bugünkü adını aldığı 1420’de resmi başkent oldu. Dünyanın en eski başkentlerinden biri olarak sekiz yüzyıl boyunca Çin’in tarihinde belirleyici bir yer tuttu.
Pekin gezimizde ilk olarak Tian’an Men Meydanını gezdik. Gezdik demek yanlış oldu. Çünkü uzaktan baktık. O gün Tian’an Men Meydanı yaya girişine kapatılmıştı. Etrafta polis kaynıyordu. Meğerse o gün Rusya’dan bir büyük varmış oralarda ve meydan kapatılmış. Şansa bak!
Tian’an Men Meydanı Ming ve Qing hanedanları döneminde Yasak Şehir’e ana girişi oluştururdu. 1417’de inşa edilen meydana, ilk olarak Cheng Tian Man adı verildi, bu isim imparatorların, ülkeyi yönetirken cennetin emrine uyduğunu ifade etmekteydi. İki kez yangın ile zarar gördü ve Qing hanedanlığı döneminde 1651’de tekrar inşa edilerek Tian’an Men olarak yeniden isimlendirildi. Aynı zamanda “Ulusun kapısı” olarak da anılıyor.
Tian’an Men meydanı Pekin’in tam göbeğinde. Kuzeyden güneye 800 metre, doğudan batıya 500 metre, toplamda 440.000 metrekare genişliğe sahip ve içine bir milyon insan sığabiliyor. Günümüz şehirlerindeki en büyük şehir meydanı burasıdır.
Tian’an Men meydanında Yasak şehire girişte Mao Ze Dong’un fotoğrafı bulunuyor. Sol tarafında “Yaşasın Çin Halk Cumhuriyeti”, sağ tarafında ise “Birlikte Yaşasın Dünya Halkları” yazıyor. 
Daha sonra ise Yasak Şehir‘e girdik. Yasak Şehir, Ming ve Qing hanedanlığı devrinde imparatorların kullandığı saray kompleksidir. Yaklaşık 500 yıl imparator ve hizmetlilerine evsahipliği yapmış, aynı zamanda Çin hükümetinin törensel ve politik merkezi olmuş. 1406-1420 Yılları arasında inşa edilmiş. 1416 Yılından, 1912 yılına kadar 24 Çin imparatoru Yasak Şehir’de yaşamıştır. 720.000 m²’lik bir alana yayılmış, 8.707 oda ve 980 yapıdan oluşuyor. Yasak şehir 1987 yılında Dünya Kültür Mirası listesine eklenmiş ve UNESCO tarafından dünyada korunmuş en geniş antik ahşap yapılar bütünü olarak tescillenmiş.
Yasak Şehir ismi Çince Zijin Cheng’den geliyor ve bu ismin doğrudan çevirisi aslında “Mor Yasak Şehir”dir. Zi veya “mor” ismi Kutup Yıldızı’na gönderme yapmaktadır, ki bu yıldız eski Çin astrolojisinde Göksel İmparator’un ikametgâhıdır. İmparatorun ikametgâhı olan Yasak Şehir, bu yıldızın yeryüzündeki yansımasıydı. Ayrıca mor renk, imparatorluk rengiydi ve sadece imparator kullanabilirdi. Jin veya “yasak” ismi de imparatorun izni olmadan kimsenin saraya girememesi ve terk edememesi gerçeğine göndermedir. Cheng ise duvarlarla çevrilmiş şehir anlamına gelmektedir.

Yasak Şehrin güneyi Tian’an Men Meydanına ve Kuzey kısmı ise Jingshan tepesine açılıyor. Yasak şehir içindeki tüm binalar da güneye doğru bakıyor. Bunun nedeni kuzeyden gelen sert rüzgarlardan korunmak ve gün ışığından maksimum derecede faydalanmak. Sadece imparatorun gözden düşmüş cariyelerinin kaldıkları binalar kuzeye doğru bakmaktadır.
Yasak Şehir çok etkileyici bir kompleks. Önce Wu Men (Meriadian Gate) denen bir kapıdan giriş yapıyorsunuz. Bu kapı şehri çevreleyen su dolu hendeği geçince karşınıza çıkıyor ve şehire güneyden giriş kapısı. Daha sonra ise ortada Gate of Supreme Harmony (Kutsal Uyum Kapısı) denen bir ana kapı ve sağ ve solda ise sırası ile Zhao De Men ( Gate of Manifesting Virtues) ve Zhen Du Men (Gate of Chastity and Redeeming) denen kapılar karşınıza çıkıyor. Ortadaki ana kapıdan sadece imparator girebiliyor. Diğer kapılar ise sarayın diğer çalışanları ve ziyaretciler için. Bu kapıdan sonra karşınıza muhteşem görüntüsü ile Tai He Dian (Hall of Supreme Harmony) adlı bir bina çıkıyor. Bu avluda yarım ay şeklinde bir su akıntısı ve bunun üstünde ortadaki büyük binaya gitmeden önce üstünden geçmeniz gereken köprüler var. Mermerden köprülerin ortadaki olanı yine sadece imparatora ait. Mahiyet ancak yan köprülerden geçebiliyor.

Hall of Supreme Harmony yerden 30 mt kadar yüksekte ve bina kocaman bir avlunun içinde olup, çok güzel mermer merdivenlerden çıkılıyor. Mermer merdivenlerden ortadaki en çok gösterişli olanı ve yine sadece imparatora ait olan merdivenmiş. Bu bina evlenme ve taç giyme gibi çok önemli olaylar için kullanılırmış. Bu salonun önüne geçip te taht bölümünün fotoğrafını çekmem mümkün olmadı. Ben bir omuz attım öne geçeyim diye, iki omuz yedim geriye düştüm. O kadar kalabalıkla 10 dakika uğraştımsa da sonunda yenilgiyi kabul ettim. Sadece yandan çekebildiğim birkaç kare ile yetindim. İmparator tahtına yakın olan 6 sütun altınla kaplıymış ve tüm alan ejder motifi ile çevriliymiş. İlk defa 1406 yılında Ming Hanedanlığı döneminde yapılan salon Qing Hanedanlığı döneminde 7 kez yangın geçirmiş ve en son hali 1695-1697 tarihleri arasında yapılmış. 
Bu salonun arkasında yer alan Hall of Middle Harmony (Zhong He Dian) imparatorun büyük seremonilere katılmadan önce dinlendiği ve bazı devlet yöneticileri ile toplantılar yaptığı salonmuş. Arkadaki son bina ise Hall of Preserving Harmony ve bu binada tüm ulusun imparatoryal sınavları yapılırmış. İmparatorun devlet adamları bu sınavla seçilirmiş.
Sonraki bölüme başka bir büyük kapıdan geçiliyor (Gate of Celestial Purity) ve burada önceleri imparatorun gündelik yaşamını sürdürdüğü yaşam alanı olan saray varken (Palace of Celestial Harmony) sonradan burası imparatorun raporlarını okuduğu bölüme çevrilmiş. Arkasındaki Hall of Union and Peace ise imparatoriçelerin yaş günü kutlamalarında kullanılırmış. En son saray bölümü ise Palace of Earthly Tranquality de bazı Qing hanedanı imparatorları evlilik törenleri yapılmış. 
Yasak şehrin bu orta bölümünün yan taraflarında saraya ait çok sayıda yerleşim yeri var. Bunların bazılarında sergilerde var ama gezmek bu dar zamanda pek mümkün değildi. Bu bölümlerin arkasında ise Sarayın tek yeşillik alanı olan bahçeler var. Yasak Şehirin ön kısmında tek bir ağaç ya da yeşillik yok. Nedeni ise bu bölümden gelebilecek olan suikastlere karşı önlem olması. Daha sonra ise Shen Wu Men (Gate of Military Prowess) kapısında yani kuzeydeki kapıdan çıkış yaptık. Yasak Şehrin hakkını veremediğimi düşünüyorum. Jingsan Parkını da gezmek isteğimi Çinli rehber, Yasak Şehiri hızlıca gezmek şeklinde yorumladı sanıyorum. Kuzey kapısına gelip de dışarı çıkınca Yasak Şehir’i yasak savar şeklinde gezdiğimi anladım ama geçmiş ola! Çin’e ikinci tur yaptığmızda buraya bir kez daha gelmek şart oldu. Çinli rehberler hakkında bir iki kelime etmem lazım. Genellikle heyecanlı değiller. Bir rehberi ülkesini en iyi şekilde tanıtan bir elçi olarak görürüm. Ancak Huangshan’daki David lakaplı rehber hariç, hemen hepsi ruhsuzlardı. Bizim Türk rehber Can arkadaştan bilgilenmelerimiz olmasa halimiz haraptı. Ancak yine de bazı yerlerdeki gezilerden pek tatmin olmadım.

Jingshan Parkı aslında yapay bir tepe ve 230000 m² lik bir alanı kaplıyor. Aslında Yasak Şehir’in devamı olarak imparatorluk parkı ancak günümüzde halka açık olan bir yer. Benim burayı da Yasak Şehir gezisine katmak istememin nedeni, Yasak Şehir’in buradan panoramik fotoğrafını çekebilmek isteğimdi. Teoride doğru ama o günkü havanın puslu olması nedeni ile pratikte işlemeyen bir plandı. jingshan Parkının tarihi 1000 yıl öncesine gidiyor. Yasak Şehirden çıkan toprak ile yerden 45 metre yükselen bir tepe yapılmış. Bu parkta gittikçe yükselen 5 adet tepe var ve her bir tepede bir köşk var. Bu tepeler Feng Shui felsefesine göre Yasak şehirin sırtını dayayacağı bir tepe var olması için inşa edilmiş ve aynı zamanda da Kuzeyden gelen rüzgarları kesmesi gibi pratik bir işlevi de var. Ming Hanedanlığının son imparatoru Chongzhen kendini bu tepede asarak intihar etmiş. 
Yasak Şehirin son pozlarını Jingshan Parkının en yüksekteki tepesinden aldıktan sonra Hutong Mahallelerinden birinde tuk tuklarla gezinti yapmak için yola düştük.
Hutong, eski Pekin evlerinin arasındaki sokaklara verilen bir isim. “Hutong” sözcüğü, Moğolca “hottog”dan köken alıyor. “Hottog”un anlamı ise su kuyusu. Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 1949’dan hemen sonraki dönemde, Pekin’de 6000 civarında hutong olduğu biliniyor. Şimdilerde ise bu sayı çok düşmüş.
Pekin’de 10 metre uzunluğunda olan hutong da görebilirsiniz, 2 km uzunluğunda olan da. Halk arasında “Pekin’deki Hutongları yanyana dizseler, Çin Seddinden uzun olur” lafı gezermiş. Bu evlerin çoğunun tuvaleti ortak. Bu nedenle gezdiğimiz sokaklarda 10 evde bir sokak tuvaleti vardı. Grup olarak her iki kişi bir bisikletli çek çeke bindik ve yaklaşık 20-30 dakika süren bir Hutong Mahallesi turu yaptık. Pekin’e gelince olmazsa olmaz aktivitelerden bir tanesi çok zevkliydi.
1260’da, Cengiz Han’ın torunu Kubilay Han Pekin’i ele geçirip Yuan hanedanını kurunca Pekin’i başkent ilan ediyor. Ancak, “Pekin bundan sonra başkenttir” demekle iş bitmiyor. Onyıllardır süren savaşlarla harap olmuş bu şehrin yeniden inşa edilmesi de gerekiyor. Bu amaçla, (adet olduğu üzere) önce bir merkez belirleniyor ve kent de bunun çevresinde inşa ediliyor. Merkez olarak seçilen yer ise tabii ki İmparatorluk Sarayı, ya da Batıdaki yaygın ismiyle Yasak Şehir. Merkezin yani Saray’ın doğusunda ve batısında inşa edilen mahalleler, Saray’a yakın olanlara ve aristokratlara, kuzeyinde ve güneydeki mahalleler ise tüccarlara ve diğer vatandaşlara tahsis ediliyor. O zamanlar bu mahallelerdeki sokaklar, genişlikliklerine göre sınıflandırılıyor ve 6 adım genişliğindeki sokaklara “hutong” deniyor. Yani kentin tarihinde hutonglar ilk kez, kentin 1260’daki imarından sonra görülüyor. Halen Pekin’deki hutongların büyük çoğunluğu, Çin İmparatorluğu’nun son 2 hanedanı olan Ming ve Çing hanedanları döneminden kalanlar. Ama az sayıda da olsa, Yuan hanedanı döneminden günümüze kadar kalan, yani tarihleri 700 yıl öncesine dayanan hutonglar bulunuyor. 
Günümüzde ise bütün bir kent, bu koca tarihin günden güne yıkılışına tanıklık ediyor. Bu gri boyalı duvarlar arasında kağıt oynayan, taş oyunları oynayan, sandalyesinde oturup gelen geçeni seyreden ve dedikodu yapan Pekinlilerin sayısı giderek azalıyor. Yönetim, buraları yeni iş merkezleri, lüks konutlar kurmak için yıkıyor, sahiplerine de merkeze epeyce uzak yerlerde yapılan “toplu konutlarda” yer gösteriyor.
Öğle yemeğini bir Mac Donalds dükkanında yedik. Sonra ise hemen yakında bulunan Yandai Caddesine girdik. Aslında burası da bir Hutong ve bir zamanlar burada tütün satan dükkanlar varmış. Bu sokakta şimdilerde hediyelik eşya satan dükkanlar var. Güzel bir caddeydi. 
Bu cadde ise Shichahai bölgesine açılıyor. Burası Pekin’in sulak bölgesi ve burada Qianhai, Houhai ve Xihai adlı göller var. Yinding adlı çok güzel bir mermer köprü Qianhai, Houhai gölleri üzerinde bulunuyor. Burayı çok sevdik. Bu bölgeyi kaçırmayın derim. 
Huohai de gezi bize tatlı bir yorgunluk verdi. Burada bulunan ve caddeye bakan bir kafede biramızı yudumladık.

Cennet Tapınağı 2007 yılında UNESCO’nun Dünya Kültür mirası listesine girmiş olan bir tapınak. 1420 Yılında yapılmış ve Ming ve Qing Hanedanları döneminde imparatorlar bol ürün ve yağmur duası için gelirlermiş. Bugün gördüğümüz yapıların çoğu Qing Hanedanlığı döneminden geliyormuş.
Bu tapınaktaki en ilginç kısım 5 metre genişlik ve 350 metre uzunluğunda üstü kapalı koridordu. Bu koridora 72 adet oda açılırmış ve bu nedenle bir adıda 72 oda koridoru. Bir zamanlar yapılan kurban verme günü arifesinde sunakların dizili olduğu taşlarda şimdi kağıt oynayan insanlar ve satıcılar yerleşmiş.

Bugünümüz korkunç bir tempoda geçti. Akşamı da öyle geçecekti
Pekin’e kadar gelinir de Pekin Ördeği yenmez mi? Biz de akıllı işi yaptık ve iyi bir restoranda Pekin ördeği yedik. Quanjude Restorant’da yediğimiz Pekin ördeği muhteşemdi doğrusu. Pekin’e bir daha gelmek kısmet olur da hiç bir şey yapamazsam, yapmak için tüm çabamı göstereceğim tek olay bu olur. Yani neymiş? Pekin’de, Pekin ördeği iyi bir yerde mutlaka yenecek…

Günün son aktivitesi ise Kung Fu gösterisi. The Red Theatre adlı bir gösteri merkezinde, The Legend of Kungfu adlı tematik bir gösteri izledik. Bu gösteri dünyanın pekçok yerini gezmiş ve konusunda iyi bir örnek. Eee! Bu güne yakışan bir final oldu..

Ben bu günü yazarken yoruldum.. İnşallah siz Sanal Gezginler sıkılmadan okuyup, bu güzel güne paydaş olabilmişsinizdir..
Gezekalın.
Ümit Kuru
Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.