• Arşivler

  • Diğer 531 aboneye katılın
  • Mart 2013 den beri

    • 378.185 ziyaretçi
  • Aralık 2025
    P S Ç P C C P
    1234567
    891011121314
    15161718192021
    22232425262728
    293031  

Ekvador-Kolombiya-Venezuela Gezi yazısı/ Dünyanın Ortası-Ekvator/Banos/Ekvador

IMG_3388

Programa göre aslında dün bizim Quito’ya girmeden önce Ekvator çizgisini yani “La Mitad del Mundo- Dünyanın Merkezi”ni ziyaret etmemiz gerekiyordu. Ama biraz Piman Çiftliğinden sabah geç çıkmak istememiz, biraz trafik nedeni ile bu ziyareti gerçekleştiremedik. O zaman da mantıklı bir hareketle bu geziyi yani Dünyanın Merkezine ziyareti bugüne almamız gerekti.

Ekvator, kuzey ve güney yarımküreleri birbirinden ayıran hayalî dairesel hattır. Yani Kuzey ve Güney kutup noktalarına eşit uzaklıkta olan noktaların birleştirilmesiyle elde edilen çizgidir. Ekvator’un enlemi tanım gereği 0° dir. Yerküre’nin Ekvatorunun uzunluğu 40.076,4 km’dir. Çizgisel hızın en fazla, yerçekiminin en az olduğu yerdir. Ekvator üzerinde paralellerin (enlemlerin) birbirlerine uzaklığı eşit ve 111 km’dir.

Ekvatorun kuzeyinde bulunan 23°27′ Kuzey enlemi olan Yengeç Dönencesi ve güneyinde bulunan 23°27′ Güney enlemi olan Oğlak Dönencesi arası ekvatoryal bölgedir.

IMG_334521 Haziran günü 23°27′ Kuzey enlemi (yengeç dönencesi) güneş ışınlarını tam dik açı ile alır. Yerin eksen eğikliğine ve yıllık hareketine bağlı olarak güneşin tam dik açıyla geldiği alan güneye doğru kaymaya başlar. 23 Eylül günü 0°enlemi olan ekvatora dik gelir ve güneye doğru kaymaya devam eder. 21 Aralıkta ise 23°27′ Güney enlemine (oğlak dönencesi) dik açı ile gelir. Bu tarihten sonra ise kuzeye kaymaya başlar 21 Mart günü ise tekrar ekvatora dik gelir. Yani Ekvator enlemi Güneş ışınlarını yılda iki kez tam dik açı ile alır. (21 Mart ve 23 Eylül). Diğer günlerde ise dike yakın açı ile alır. Buna rağmen üzerinde gece ve gündüz süreleri her gün eşittir. Çünkü aydınlanma dairesi her zaman ekvator çizgisini iki eşit parçaya böler.

Tropikal alçak basınç alanıdır, 30°Kuzey ve 30°Güney enlemlerinde hakim olan subtropikal yüksek basınç alanlarından, ekvatora doğru sürekli rüzgarlar olan Alizeler eser. Tropikal iklim nedeniyle her zaman yaz mevsimi yaşanır ve yıl boyu yağışlıdır. Ekvator çizgisi tabii ki sadece Ekvador üzerinden geçmez. Ekvator Çizgisinin üzerinden geçtiği ülkeler;

Afrika Kıtasında  : Gabon, Kongo, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Uganda, Kenya, Somali.

       Asya Kıtasında  : Maldivler, Endonezya.

       Amerika Kıtasında : Ekvador, Kolombia, Brezilya.

IMG_3332La Mitad Del Mundo Quito’nun 35 km kadar kuzeyinde olan bir köy. Bu çizginin ziyaret edeceğimiz yerdeki varlığı önceleri 1735 yılında Fransız Bilim insanlarının başı çektiği bir grup tarafından metamatiksel olarak hesap edilmiş. Bu alana da dünyanın ortası- “Sıfır Çizgisi” diye bir anıt dikilmiş. Yıllar boyunca da böyle biline gelmiş. Ancak modern GPS sistemleri ile görülmüşki aslında dünyanın tam ortası, buradaki anıttan 270 metre kadar kuzeyde bulunuyor. Buraya birkaç km ötede bulunan Pululahua Geobotanical Reserve, içinde insan yaşamı olan tek volkanik krater diye biliniyor.

IMG_3343

Quito’nun hareketli sayılabilecek trafiğinden sıyrıldıktan sonra 1 saat kadar sonra yanlış olarak hesaplanan ve anııtın bulunduğu sahte sıfır noktasına geldik. Doğu tarafından ve bu noktayı hesaplayan zamanın bilim insanlarının şekillendirildiği büstler arasından geçerek anıtın bulunduğu noktaya geldik. Grubun bir kısmı çizginin güneyinde ve bir kısmı da kuzeyinde durarak fotoğraf çektirdik. Daha geçen seneden bu çizgide dans edeceğimi, sirtaki yapacağımı, bildirmiştim. Ben, Naime ve Banu omuz omuza gelip sirtaki yaptık. Neden Sirtaki diye sormayın lütfen! Kursunu aldığımız ve yapabildiğimiz ortak tek danstı..

IMG_3383Bu alandan sonra gerçek sıfır çizgisinin bulunduğu alana gittik. Gezdiğimiz bu alan aslında özel bir müzeye dönüştürülmüş. Burada rehber bize bazı bilgiler verdi ve çizginin her iki yanında su akışının ters yöne olabilldiği ve tam orta çizgide yumurtanın bir çivi başında dik tutulabilmesi gibi bazı gösterilerde bulundu. Bundan başka bu alanda eski zamanlarda yerli yaşamı hakkında bilgi veren bazı  resimler,objeler ve günlük kullanıla eşyalar sergileniyor. En ilginç (aynı zamanda korkunç) olan ise öldürdükleri düşman ya da ölen sevdikleri insanın yüzünü küçültme işleminden geçirdikten boyunlara asmaları geleneklerini öğrenmemizdi. Bu sefer “Gerçek Sıfır Çizgisi” üzerinde fotoğrafladık kendimizi. Bu arada gözüme takılan ve “Yellow Southern Grosbeak” olduğunu sonradan öğrendiğim bir kuşu fotoğraflamayı da ihmal etmedim. IMG_3402

Bu geziden sonraki hedefimiz Banos Şehrine gitmekti. Bunun için de tekrar yollara düştük.

Dünyanın en uzun otoyolu 48000 km uzunluğu ile PanAmerikan Otoyoludur. Kuzey Pan-American otoyoluna dahil olan 9 ülke: Kanada, ABD, Meksika, Guatemala, El Salvador, Honduras, Nikaragua, Kosta Rika, Panama.

Güney Pan-Amerika otoyoluna dahil olan 9 ülke; Suriname, Guyana, Brezilya, Venezuela, Kolombiyai Ekvador,Peru, Şili ve Arjantin’dir. Bolivya, Paraguay ve Uruguay ise bu yola önemli bağlantılar veriyor.

Quito’nun güneyinden Latacunga, Ambato ve sonra da Cuenca şehirlerine doğru giden yol Panmerikan Yoluna dahildir. İşte biz Banos’a ulaşmak için bu yolun bir kısmını kullanacağız.

map-volcanoes-equadorQuito’nun Güneyi, birbirine paralel ve Kuzeyden Güneye uzanan And Dağları zincirlerine ev sahipliği yapar. 1802 Yılında  burayı ziyaret eden Alman Kaşif Alexander von Humbolt bu iki sıra halinde ve ülkenin en yüksek 9 tepesine ev sahipliği yapan uzun vadi ve bu tepelere “Volkan Pasajı” (Avenue of Volcanoes) adını vermiş. Ben de bu ismi rehberden ilk duyduğumda çok sevdim ve not ettim. Bu yol boyunca ülkenin en büyük 9 dağ zirvesi görülür; Cotopaxi, Tungurahua ve Sangay burada bulunan volkanlar. Pichincha Cotopaxi ve Sangay dünyada aktif en önemli 10 volkan arasında yer alıyor.  Aynı zamanda “siyah dev” olarak da bilinen” ve Quechua dilinde “ ateş boğazı” anlamındaki Tungurahua Volkanı Ekvador’un en büyük volkanı ünvanın taşıyor.

Tungurahua Yanardağından ismini alan Tungurhua Eyaletinin başkenti olan Banos yeni konaklama ve ziyaret yerimiz olacak.

En son Pateta vadisinden geçip Banos Şehrine vardık.  Bu topraklar cok verimli, her yer yemyeşil ve son zamanlarda bölgede şarapcılık da başlamış. 1999/2000 Yılları arasında Tungurahua Volkanı nın aktivasyonu nedeni ile boşaltılmasına rağmen gerek yerli halkın ve gerekse de turistlerin ilgi duyduğu bir yer burası. Buraya Bazilika, termal sular ve doğa gezileri için ziyaretler yapılıyor.

Banos adı “Virgin of the Holy Water” (Nuestra Señora del Agua Santa) Kilisesinden gelmekteymiş. Kilise volkanik kayalardan yüzyılın başında ve Gotik tarzda yapılmış. Kilise içinde volkanik patlamalar ve Meryem Ananın mucizeleri resmedilmiş.

IMG_3471

Hemen otelimize yerleşip bugünkü en önemli aktivitemizi gerçekleştirmek için yollara düştük. Burada şelale ziyaretleri yapacağız.

Aslında burada 10 dan fazla ziyaret edilebilen irili ufaklı şelale varmış. Ama biz belli başlı 3 tanesini ziyaret edeceğiz. Bunlardan iki tanesi yol kenarında ve birbirlerine yakın sayılır. Ancak El Pailon del Diablo denen şelaleye araçtan indikten sonra 30 dakika kadar orman içi yürüyüş yapıp ve bir de halatlarla bağlı tahta bir köprüyü geçtikten sonra varacağız. Son kısma merdivenle inmeyi de ekleyin. Benim için gezinin bu kısmı çok önemli.

Önce Manto de la Novia (Gelin Duvağı anlamında) şelalesine sonra da San Pedro Şelalelerini ziyaret ettik ve fotoğrafladık. Bu şelalelerde çeşitli aktiviteler yapılabiliyor. Tarabita (açık teleferik) adlı teleferiklerle 1 USD karşılığı şelale ve altınızdaki derin vadi boyunca bir kez gidip geri geliyorsunuz. Bu geziyi ertesi gün yaptık. IMG_3653

Bu kısa ziyaret sonrasında Rio Verde kenarını takip ederek Pailon del Diablo ya doğru yürüdük. Bu arada yağmurda başladı ama bu bizim grubu bu aktiviteden geri bırakamadı. Bir süre sonra halatların taşıdığı tahta köprüyü geçtik ve 40’a yakın merdiveni inip şelaleye ulaştık. Doğanın gücünü iliklerimize kadar hissettik.  Tonlarca su hemen yukarınızdan akıyor. Çekebildiğimiz kadar fotoğraf çektik. Sonrada aynı yoldan kaldığımız otele döndük. Hemen otelin karşısında bir şelale daha var. Diğer gördüklerimiz yanında çok soluk ama gece ışıklandırma ile güzel gözüküyor. Cascade De La Virgen adlı bu şelalenin hemen altında yerel halkın ağırlıklı olarak yararlandığı bir termal havuz var.

IMG_3514

Akşam şehir gezisi yaptık. Bazilikayı gezdik ve bu şehir için “yapmadan gelmeyin” diye yazan Melcocha adı verilen şekerlemeleri denedik. Sonrası akşam yemeği ve uyku. Uyku dememe bakmayın siz! Bir uykuya dalış ve kısa bir süre içinde tekrar uyanış..Yükseklik perişan etti beni. Allahtan cennet bölgeleri geziyoruz da o kısım pek aklıma gelmiyor..

Gezekalın..

Dr Ümit Kuru

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

 

Ekvador-Kolombiya-Venezuela Gezi yazısı/Quito’ya doğru-Quito

IMG_3039-001

Her zaman yaptığım gibi sabah erken uyanıp çevre keşfine çıktım. Kaldığımız oda çiftliğin en eski bölümü. Bu bölüm bir veranda ile tüm çiftliğe bakıyor. Bahçe çok güzel düzenlenmiş. Ortada bir küçük süs havuzu var. Yukarıda kalan bu bahçenin altında bir dizi ağaçlar arasında bir başka bahçe daha var. Oldukça yaşlı ve heybetli ağaçlar var ve bu nedenle Brezilya’dan getirilen ağaçlar bunlar olsa gerek diye düşünüyorum. Bahçede ilk defa gördüğüm çiçekler de var, fotoğrafladım tabii ki. IMG_2952-001

Kahvaltı sonrası yola düştük. Hedefimiz Ekvador’un siyasi başkenti olan Quito’yu ziyaret etmek. Geceleme de orada olacak. Ancak daha önce Cuicocha Krater Gölünü ziyaret edeceğiz.

Quito’nun 100 km kadar dışında olan ve 4500 yıl önce faaliyete geçip, en son faaliyetini de 1300 yıl önce gösteren Cuicocha Volkanı üzerinde oluşan kalderik bir göl burası. Kaldera, volkanik patlama sonucu toprağın çökmesiyle oluşmuş volkanik yerşekli. Kelime, İspanyolcada ‘caldera’ ve Latincede ‘calderia’ denilen ‘pişirilmiş çömlek’ anlamına gelmektedir. Zamanla bu toprak çöküntüsüne su toplanmış ve göl oluşmuş. Gölün tam ortasında ise bir başka tepe var. Çok güzel bir yer ve burada bir saate yakın fotoğraf molası verdik. Rakımın yüksekliği hepimizi etkilemeye devam ediyor.

IMG_2991-001

Bir süre daha yola devamla Quito’ya vardık. Quito Şehri 1978 yılında UNESCO dünya kültür mirası listesine alınmış olan bir şehir. Amerika kıtasında en iyi korunmuş ve en az bozulmuş olan tarihi merkez unvanını taşıyor. Bir diğer özelliği de Polonya’daki, Krakow şehri ile birlikte 1978 yılında ilk deklare edilen UNESCO dünya kültür alanı olması. Tüm şehirde 130 kadar anıtsal bina var.

Quito dağlarla çevrili bir kent. Pichincha Volkanı eteklerinde kurulu. Pichincha Volkanı en son 1999 da faaliyete geçmiş ve o zaman sadece kül fırlatmış. Volkanın 2 tane krateri var. Pichincha bir “Stratovolkan” ve pek çok sertleşmiş lav, tüf ve kül tabakasından oluşmuş, yüksek, konik biçimli bir volkan türüne stratovolkan deniyor. Bu volkanlar dik yamaçlarıyla ve periyodik patlamalarıyla tanıyorlar. Bunlardan fışkıran lavın akışkanlığı az ve çok uzağa yayılmadan önce soğuyup ve sertleşiyor. Buna karşın bazı volkanların püskürttüğü bazik içerikli magmanın akışkanlığı yüksektir ve kalkan biçimli volkanları yapıyorlar. IMG_3063

Quito Şehri 40 km’ye 8 km’lik bir alana kurulu ince uzun yerleşimli bir şehir.

İnkalar, Peru genelini ise 60-70 yıl istila ettikleri halde, Quito’yu 20 yıl istila etmişler. Sonrasında ise İspanyollar devrede tabii ki.

Quito’ya kadar trafikte biraz sorun yaşadık ve beklediğimizden biraz geç olarak vardık. Quito da önce El Panecillo tepesine çıktık. Burası aslında volkanik bir tepe ve anlamı “Küçük Ekmek” . Bu tepe altında 200 yıl öncesine kadar bir göl varmış. Quito’ta tepeden bakmak için ideal bir yer.

Burada tepede boynu bükük, şehre tepeden merhametle bakan ve onu koruduğuna inanılan kanatlı bir Meryem Ana Heykeli var. Fransa’da yapılıp 7000 parça halinde yollanmış ve 1974 de monte edilmiş. Agustín de la Herrán Matorras adlı bir İspanyol sanatçı tarafından yapılmış ve 41 metre boyunda. Buradaki Meryem Ana heykeli,  kanatlı Meryem Ana hali ile dünyada benzeri olmayan bir heykel. Buradan şehri tanımaya çalıştık.

IMG_3068

Daha sonra ise yemek yemek için San Francisco Kilisesinin bulunduğu San Francisco Meydanında (Plaza de San Francisco) Casa Gangotena adlı bir otelin lokantasına gittik.  Burada çok zaman kaybettik. Sipariş almaları ve yemek yememiz neredeyse 2 saat sürdü. Bu nedenle de Quito’da çok önemli bir müzeyi ziyaret edemedik, kiliselerin içine giremedik. Bundan sonrada siparişlerimiz hep önceden verip daha sonra lokantaya gittik. Latin Amerika ülkelerinde ve özellikle de Ekvador’da yemek işinin siparişinin verilmesi ve yemeklerin gelmesi tam bir merasim. Vakit kaybı oluyor.

IMG_3114Yemekten sonra yürüyerek şehri gezmeye başladık. San Francisco Meydanı Latin Amerika’da tarihi merkezler içinde en geniş yapı topluluklarının bulunduğu meydan. Bu meydanda yerliler mal değiş tokuşu yaparlarmış.  Hemen meydanda bulunan San Francisco Kilise ve Manastırının yapımına 1550 yılında başlanmış ve neredeyse 150 yıl sürüp 1680 yılında bitmiş. Kilisenin tavan işlemeleri çok güzel.

Sonrasında Sucre Caddesini takip ederek önce La Iglesia de la Compañía de Jesús kilisesine geldik. Şehrin en eski ve tavan işlemeleri ile önemli olan bu Cizvit Kilisesi içine girmek şansımız olmadı.

Yolun devamında Bağımsızlık Meydanına  (Plaza Grande) ulaştık. Bu meydan, pazar günü olmasının da özelliği ile çok hareketli. Burada hükümet aleyhtarı bir gösteriden, İsrail’in Gazze şehrinde Filistinlileri bombalaması aleyhinde gösteriye kadar çeşitli gösteriler vardı.  Burası aynı zamanda 1534 yılında bölgeye gelen İspanyolların şehri ilk kurmaya başladıkları alan özelliğini de taşıyor. Meydanda merkezde bulunan sütun ve tepesindeki heykel, 1809 yılında İspanya’dan bağımsızlığın kazanılması anısına dikilmiş. Meydanın Güney Doğusunda Quito Belediye Binası, Kuzey Doğusunda Başpiskoposluk Binası ve Hotel Plaza Grande (Palace Hidalgo), Kuzey Batısında Palacio de Carondelet (Ekvador Başkanlık Sarayı) ve Güney Batısında da Quito Katedrali bulunuyor. IMG_3196

Carondelet Palace, Ekvator hükümet binası ve Cumhuriyet döneminin tüm başkanları ülkeyi bu binadan yönetmişler. 2007 yılından itibaren bu saray tüm halkın ziyaretine açılmış.

Quito Katedrali 1562 de yapımına başlanan bir Katolik kilisesi. 1806 da yapımı tamamlanıyor. Bu katedralde piskopos José Ignacio Checa y Barba striknin dolu bir şarabı içtiğinde suikasta kurban gitmiş. Ayrıca Ekvator özgürlüğü için savaşmış Simón Bolívar’ın generallerinden birisi ve Bolivya’nın ikinci devlet başkanı olan Güney Amerikalı devrimci önder Mareşal  Antonio José de Sucre’nin mezarı da bu katedraldedir. Bu arada bir not daha; Ekvador’un Amerikan Dolarını para birimi olarak kabul etmeden önceki ulusal para birimi Sucre. Bizim gezme saatimiz geçe kaldığından ne bu Katedrali ve ne de La Iglesia de la Compañía de Jesús kilisesinin içine girebildik. Yazık oldu. Özellikle Sucre’nin mezarını görmek isterdim.

Santo Domingo Kilisesi de ancak dıştan görülebildi.

Daha sonra bu güzel şehrin tarihi kısımlarında serbestçe gezebilmek için dağıldık. Guayaquil caddesi boyunca bir arktan, cadde sonundaki diğer arka kadar yürüdük. Evler iyi tamirat görmüş Koloniyal ve Cumhuriyet dönemi evlerinden. Bu şehrin tarihi merkezi, UNESCO Kültür Mirası listesi içinde ama bence Cartagena nın tarihi merkezi daha güzel bir örnekti.

IMG_3328

Akşam grup olarak buluşup aracımıza dolduk. En son olarak   Basilica del Voto Nacional önünde durup gece fotoğraflarımızı aldık. Bu bina Amerika ve Ekvador’daki en önemli ve en büyük neo-Gotik tarzdaki bina. 1895 yılında yapımına başlanmış ve teknik olarak da hala bitmemiş olan bir bina ve söylence bu ya! Bu yapının tamamı bitince dünyanın da sonu gelecekmiş…

Sonunda Quito’da kalacağımız Reina Isabel adlı otele giriş yaptık. Gün yorucu oldu. Yemek sonrası bu modern ve tarihi merkez dışındaki otelimizde güzel bir uyku umuduyla dinlenmeye çekildik. Umuduyla diyorum; Yüksek rakım hepimizi etkilemeye devam ediyor. Çünkü Quito’da 2700 metre rakımlarda bir şehir..

Evet Sevgili Sanal Gezgin arkadaşlarım..

Yarın başka bir Ekvador bölümünde görüşmek üzere Gezekalın..

Dr Ümit Kuru

16.08.2014 Saat 00:17

 

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Ekvador-Kolombiya-Venezuela Gezi yazısı/Papallacta’dan-Otavalo Pazarına

IMG_2842-001

Sabah erkenden uyandım. Amacım ortalığın sakin ve gün ışığının fotoğraf için en uygun olduğu zaman dilimi içinde çevre keşfi yapmak ve fotoğraf karelerime bencilce hapsedebileceğim görüntüler yakalayabilmek.

IMG_2703Kapıdan çıkar çıkmaz çok özel bir yerde kaldığımı anladım. Otelin iç peyzajı bile mükemmel bir görüntü veriyor. Sadece pahalı çiçek buketleri içinde görmeye alıştığımız Calla Lily, Heliconia  gibi bazı çiçekleri çevrede görmeyi bir ayrıcalık olarak hissettim.

Dün gece geç saatlerde içinde keyif yaptığımız ve sürekli tazelenen sıcak suları ile havuzlar baştan çıkartıcı ama bu zamanı başka şekilde değerlendirmem lazım. Bu arada dün gece termal havuz keyfi yapmamış olan bazı arkadaşların, sabahın erken saatinde aynı keyfi yaptıklarını gördüm.

Çevrede çok farklı bir fauna var. Bizim borazan çiçeklerinin irisi olan pembe renkli bir çiçekten beslenmeye çalışan bir kuşa kilitlendim. Bu kıta denince aklıma gelen Hummingbird kuşuydu. IMG_2577-001Ekvador bu kuşun, benim gibi meraklıları için bir cennet ve bu ülkede 168 farklı Hummingbird var. Tüm dünyadaki Hummingbird türü sayısının 300-350 olduğu düşünülürse, tüm dünyadaki türlerin neredeyse yarısı bu ülkede bulunuyor. Bu kuş türü bir saniyede 50 den fazla (bazen de 200 kez) kanat çırpması nedeni ile çok hızlı hareket edebiliyor. Öne-geriye, aşağıya-yukarıya hareket edip havada adeta asılı kalabiliyor. Burada gördüğüm kadar büyük gagalı olanlarını hiç görmemiştim. “Haydi bakalım! Güne iyi başladık” diye düşündüm.

Quito 2600 mt rakımlarda ve Papallacta ise 3300 rakımlarda olan Doğu And’larının hemen başına olan küçük bir köy. Yani yüksek rakımlardan etkilenmemek için önceden ilaç almamıza rağmen burada nefes almakta güçlük çekiyorum. Onun için yavaş hareket etmem gerekmesine rağmen ortam nedeni ile bir o yana bir bu yana koşturuyorum.

IMG_2604

Papallacta volkanik dağlarla çevrili bir yer. Karşımda Antisana, arkamda ise Cotopaxi Volkanı var. Bir diğer tarafta ise Cayambe Volkanı duruyor. Bulunduğum açıdan en güzel olanı, karlı tepesi ile Antisana gibi gözüküyor.   Alpin ekosistemden, Tropikal orman ekosistemine doğru bir geçiş söz konusu. Rehberin verdiği bilgiye göre Ekvador’da 45 tane volkan var ve yine onun bilgisi ile 12 tanesi aktif ama Google’ın dediğine göre bu sayı daha yüksek ve sadece aktif volkan sayısı 40’lar civarında. Hatta bunlardan Sangay Volkanı 2013,  Reventador ve Tungurahua Volkanları 2014 yıllarında lav püskürtmüşler. Ne olursa olsun sabahın bu vaktinde karlı tepeleri ile 5753 metrelik Antisana başta olmak üzere çok heybetli görüntü veriyorlar. Bol bol fotoğrafını aldım tabi ki.

Dünde bahsettiğim gibi aslında burası bir Milli Park, Cayambe Mili Parkı. Kaldığımız tesisin arkasına doğru yürüyünce Milli Parkın treking rotalarına da ulaşabiliyorsunuz. Buraya doğru kısa bir yürüyüş yaptım. Bir süre sonra çitlerle çevrili bir alanda lamaları gördüm. Doğal ortamı sayılacak bir şekilde çok huzurlu görünüyorlar. IMG_2694

Yaklaşık bir saatlik bir zaman sonrasında otele geri döndüm.  Bizim grup kahvaltıya oturmuştu. Ben de hızlı bir kahvaltı yapıp, çevredeki güzelliklerden bahsettim. Arkadaşlarda görmek isteyince bir de onlarla kısa bir çevre turu yaptım. Daha sonra ise bu güzel yerden ayrıldık.

Bir tarafta Antisana, bir tarafta Cayambe Volkanlarının muhteşem görüntüleri eşliğinde Otavalo Kızılderili Pazarına doğru yola çıktık. Yolda Papallacta Lagününde kısa bir mola verip fotoğraf aldık ve yola devam ettik.

IMG_2770 Cayambe Volkanı da 5793 metre ile bu ülkenin en aktif 2. Yüksek yanardağı konumunda.Yol üzerinde bu volkan daha da güzel gözüküyor.

Öğle yemeğimizi Molino de San Juan da yedik. Burası değirmeni olan bir çiftlik. Tabii ki değirmeni faal değil ama mekan çok güzel dekore edilmiş. Önce mekanın sahipleri tarafından bilgilendirildik ve çevreyi gezdik. Eskiyi, günümüzde de hizmet verir halde tutabilmek ne kadar meziyet gerektiriyor diye düşündüm. Bu yerde yemek yemek hepimiz için büyük bir zevk oldu. Burada mekandan sonra kayda değer bulup notunu aldığım şey Quinoa çorbası oldu. Et parçalı, sebzeli bir çorba.

IMG_2834Buradan sonra gül çiftliğine gidecektik ancak çiftlik sahibinin o gün işi olduğundan biz orayı ziyaret edemedik. Bunun yerine bir gül showroomuna gittik. Bu ülke gül yetiştiriciliğinde çok iddialı ve çiçek ithalatında da Hollanda için ciddi bir tehdit oluşturuyormuş. Yol boyunca da her yerde gül seraları görmüştük. Renk renk güller çok güzeldiler.

Sonrasında ise Otavalo Pazarına doğru yola çıktık. Otavalo şehri, Imbabura eyaletinin bir şehri. Otavalo şehri Imbabura (4,630 metre), Cotacachi (4,995 metre), Mojanda volkanik dağları ile çevrili bir şehir. Otavalo şehrinin en önemli özelliği özellikle cumartesileri yerli halkın satış yaptığı pazar. Her gün pazarın bir bölümü açık olsa da aslında civar yörelerden satışa gelen yerlilerin günü cumartesi. Biz de bu pazara rastlamak için Quito’da kalmadan Papallacta’da kaldık ve ertesi gün olan cumartesi de Otavalo pazarındayız.

IMG_2871-001

Burada tekstilden mücevhere, yiyeceğe ne ararsanız oluyor. Aslında volkanik verimli toprakta tarım yapmaya ve ürününü burada satmaya halkı yönlendirmek için kurulmuşsa da, zamanla turistlere yönelik bir Pazar haline gelmiş. Yani bu yönde bir pazarın maddi getirisi yerli halkı daha çok cezp etmiş. Pazarın bugünkü hali 1970 de bir Alman mimar tarafından tasarlanmış.  Otavalo özellikle tekstilde iyi bir şehirken, civardaki Cotachi deri ürünleri ve San Antonio tahta oyma ürünleri yönünden meşhur.

Pazara bir heyecan girdik. Dolarlar harcanmak için hazırda. Dolar demişken, Ekvador’un para birimi Amerikan Doları. Yanlış duymadınız! Yüksek enflasyon nedeni ile Ekvador milli para birimini bırakmış ve Amerikan dolarını para birimi yapmış. Sadece ve sadece madeni 1 Ekvador dolarları var.

IMG_2875-001Bu Pazar 6-7 bloktan oluşan büyük bir Pazar. Ama doğrusu bu ya, bu pazarın daha küçüğü olan Peru’da Pisac Kızılderili pazarında daha çok alışveriş yapacak yerel ürün bulmuştuk. Yine de rengarenk yerel giysileri içindeki yerlileri ile pazarı gezdik. Kadınların giysileri çok güzeldi.

Otavalo kadınının geleneksel giyimi;

Nakışlarla süslü beyaz blüz, dantelli kol kısmı genişleyen gömlek, siyah veya koyu etek üstü ve beyaz veya krem renkli etek altı giysi. Sıklıkla bele birkaç kez dolanan kuşak rengi ile uyumlu olan ve uzun saçlara takılan genellikle çok renkli ve tahtadan toka, boyunlarına aralarda altın boncuklar olan gerdanlık ve  üstünde inci ile süslenmiş bileklikler takıyorlar. Erkekler ise beyaz pantolon ve koyu mavi renkli pançolar giyiyorlar. Yaklaşık 2 saatlik bir gezi sonrasında Pazar kenarında bulunan bir kafeye çıkıp biralarımızı içtik.

Pazar sonrasında Piman denen bir yerdeki otelimize doğru yola çıktık. Geceleyeceğimiz Piman Çiftliği, Imbabura eyaletinin 20000 nüfuslu İbarra adlı bir şehrinde ve kırsalda. Hava iyice karardı ama otele ulaşmak pek mümkün olmadı. Yollar çetrefilleştikçe de grup bitkin düştü. Ama bu kötü yolun sonunda bir başka cennete varacağımızı bildiğimden bende heyecan bir başkaydı. Sonunda da otelimize ulaştık.

Piman 1680 den beri var olan bir çiftlik. Hala İspanya’dan gelmiş ilk sahiplerinin, Zaldumbides ailesinin, akrabalarında bulunuyor ve onlarda burayı otele çevirmişler. Bu aile Ekvador’a Başkanlık yapmış, yazarlık yapmış üyelere sahip. Otelin odaları hala eski özelliklerinde; Geniş odalar ve yüksek tavanlar var. Kolombiya ve Venezuela çiftlikleri özelliğinde 2000 metre rakımda. 19 yüzyılda deprem oluyor ve Fransız mimar burayı dizayn ediyor. Ağaçların çoğu Brezilya orijinli ve 50 dönümlük bir arazi üzerinde bir çiftlik burası.

Akşam yemeğini çok güzel bir ortamda yedik. Şaraplarımızı içtik.

Günlerimizin ikincisi de çok güzel geçti. Darısı diğer günlere diyerek uykuya çekildik

Şimdilik Gezekalın.

Dr Ümit Kuru

15.08.2014 Saat 00:09

 

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Ekvador-Kolombiya-Venezuela Gezi yazısı/Buenos Aires’ten Papallacta’ya

IMG_2589-002

Ekvador/Kolombiya/Venezuela gezimiz dahil, son 3 gezimizi aynı firma ile gerçekleştirdik. Bu gezinin programını sevgili Aykut Semerci ile birlikte şekillendirdik. Başından söylemem gerekir ki bu zor gezi programını, bu kadar kalabalık bir sayı ile başarıyla gerçekleştirdiği için Aykut Semerci’ye teşekkür etmeliyim. Aykut bizim gruba gezi boyunca da eşlik etti ve benim şahit olabildiğim birkaç yerde çok kritik müdahaleleri ile gezinin keyfinin kaçmasını engelledi.

IMG_2412-001Atatürk Havalimanında buluşma sonrasında THY ait bir uçak ile Buenos Aires’e doğru yola çıktık. Aslında İberia veya KLM gibi havayolları ile de bu gezi gerçekleşebilirdi. Ancak biz grup olarak THY uçağı ve hizmetinin konforunu tercih ettik ve bir gece Buenos Aires’te konaklama yaparak Ekvador’un başkenti Quito’ya doğru uçacağız. Buenos Aires’te ise gruba rehberlik edecek ve geçen Arjantin-Patagonya gezimizden tanıdığımız Cem İnal da bize katılacak.

İstanbul-Buenos Aires arasında, Sao Paulo  da, teknik yardım almak amacı ile uçağımız zorunlu olarak birkaç saat bekledi ve ardında da Buenoz Aires Ezize havaalanına indik. Cem’le sıcak bir kucaklaşma sonrasında, gecenin ilerleyen saatlerinde otele varıp güzel bir uyku çektik. Otelimiz San Thelmo’da.

IMG_2488
Ertesi gün uçağımız akşam saatlerinde olduğundan Buenos Aires’te yarım günlük tur atma şansımızı da kullandık tabii ki. Bu turumuzda, geçen sene Arjantin-Patagonya gezimize katılmış olan arkadaşlar var ama Buenos Aires’e ilk defa gelenler de var. Bu nedenle Buenos Aires turu bizler için anıları tazeleme, ilk defa bu güzel şehre gelenler içinse tadımlık bir tur oldu. Geçen seneki turu ayrıntılı bir şekilde anlattığım için ( https://gezekalin.com/2013/04/13/brezilya-iguazu-soslu-arjantin-sili-patagonya-gezisi-giris/ ) uzun uzun gezini bu tarafını anlatmayacağım. İlgilenen arkadaşlara yukarıda bağlantılı adrese verdim oradan ulaşabilirler. Ancak bahsetmeden geçemeyeceğim bir konu, Buenos Aires klasiği olan Desnivel Restoranda de et yememiz. Burada 3. kezdir tadına doyamadığımız etlerden yedik. Buenos Aires’e gelirseniz olmazsa olmazlardandır bir kez daha hatırlatayım. IMG_2505

Ezeiza Havaalanı-Quito Havaalanı arası 6 saat sürüyor. Avianca Havayolları ile uçtuk. İşin güzel tarafı bu havayolu ,THY gibi, StarAlliance üyesi ve uçuşlarımızdan mil puanları kazandık.  Ekvador’un başkenti Quito’ya yerel saatle 02:30 gibi indik. Ama Arjantin ve Ekvador arasında iki saat fark var. Burası Arjantin’e göre 2 saat geride. Uçuşumuz toplam 4 saat sürdü.

Bu arada gezimizin esas odağını oluşturan Ekvador hakkında kısa bir bilgi verelim;

Ekvador (Ecuador) Güney Amerika kıtasının, kuzey batısında yer alan ve 283.520 km2 alanı, 16 milyon civarında nüfusu olan bir ülke. Hepimizin en çok bildiği Galapagos Adalarına, Okyanus kıyısından yaklaşık 1000 km sonra ulaşılıyor ve burası da Ekvador sınırları içinde. Ülkede konuşulan anadil Ispanyolca ama Quichua, Shuar ve 11 farklı dil daha yerel halk tarafından konuşulabiliyor. Başkenti olan Quito, Latin Amerika’da en iyi korunmuş ve an az değişikliği uğramış tarihi merkez olması nedeni ile 1970 yılında Dünya Kültür Mirası Listesi içine dahil edilmiş. Ülkenin en büyük kenti Guayaquil ise ekonomik başkent sayılıyor.

map_of_ecuadorÜlke ekonomisi Petrol  ithalatı, muz ithalatı, turizm, balıkcılık ve gül üretimi üzerinden dönüyor.

Bazı ülkeler 2002 yılında toplanarak ülkelerinin bio çeşitliliğini korumak ve bu konuda ortak davranmak amacı ile “Büyük Çeşitlilik Grubu” adı altında bir topluluk kurdular. Bu 17 ülke;

Avustralya, Brezilya, Çin, Kolombiya, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Ekvador, Hindistan, Endonezya,  Madagaskar, Meksika, Papua Yeni Gine, Malezya, Peru, Filipinler, Güney Afrika, Amerika Birleşik Devletleri ve Venezuella. Ekvador’da bu ülkeler arasında yer alıyor. Daha da önemlisi Ekvador bu ülkeler içinde, alan başına düşen tür çeşitliliği ile en geniş çeşitliliğe sahip ülke konumunda ve benimde en çok ilgimi çeken kısım bu özelliği. Ah! Ne olurdu sanki tura bir de Galapagos’u ekleyebileydik? Ama fiyatı ve zamanı çok artırıyordu, yapamadık.

Zamanında bu bölgede yaşayan çok sayıda kabile varmış ancak İnka’lar bu toplulukları birleştirmişler.İstekle değil, savaşla tabii ki. İnkalar bu topraklarda, kıyı ve amazon Ekvador kısımları hariç, hüküm sürmüşler. 1531 Yılından sonrada Pizarro ile İspanyol istilası gelmiş. Ekvador, 1830 Yılında İspanyol Kolonyal İmparatorluğundan ve sonradan da Simon Bolivar’ın büyük düşü olan Büyük Kolombiya’dan ayrılarak bağımsızlığını ilan etmiş.

Bizim yolculuğa geri dönelim. Gecenin bu vaktinde yolculuğumuz daha bitmedi. Konaklama yapacağımız yer Papallacta, Quito şehrinin 67 km doğusunda yer alan bir yer.

1970 Yılında Milli Park ilan edilen Cayambe Coca Ecological Reserve alanı Quito dan 38 km uzakta ve toplam alanı  4031 km2 olan bir park. Buraya kaplıcalar ve kuş gözlemciliği için geliniyor.  Burasının turistler için çekici olan tek tarafı doğal güzellikleri. Papallacta adlı yerleşim yeri de bu park içinde. Biz burada geceleyip, kaplıcalara gireceğiz ve civarı gezeceğiz.

Yerel rehberimiz bizi havalimanında karşılayıp, valizleri de araca yükletince Papallacta’da kalacağımız Termas de Papallacta adlı tesise doğru yola çıktık ve yaklaşık 1-1:30 saatlik bir yolculukla tesise vardık.

Papallacta “Şamanlarin yeri” anlaminda ve bu sulak  alan Quito’nun ve civarın suyunu sağlıyor Papallacta koruma altında bir yer. Cennet bir köşeye gittiğimizi biliyorum ama gecenin bu karanlık zamanında etraf ve geçtiğimiz yol pek gözükmüyor.

Tesise kısa bir işlem sonrasında giriş yaptık. Odalarımızı aldık. Odalarımızın hemen önünde termal sularla dolu havuzlar var. Etrafta otelin cılız aydınlatmaları dışında ışık olmamasına rağmen burasının çok güzel bir ortam olduğu belli. Havuzlardan yükselen sıcak suyun buharı ve ortam çok davetkar. Daha fazla karşı koymanın anlamsız olduğunu düşünüp mayomu giyip dışarı çıktım. İleride havuzdaki karaltının Aykut olduğunu sonradan anladım. Benden daha önce baştan çıkmış ve havuza yayılmıştı. Ben de yanına yerleştim. Arkasından birer ikişer odalardan insanlar  çıkıp havuzdaki yerlerini aldılar. O gece havuza girmeyen sadece birkaç arkadaş vardı. Onca yorgunluğun üstüne, dışarda soğuk havada, sıcacık kaplıca suyu müthiş iyi geldi. Ben yattığımda saat 03:00’dü ve arkadaşlar hala havuzdaydılar.

IMG_2542

Evet sevgili dostlar..Ekvador gezisi müthiş başladı diyebilirim. Sonuna kadar da böyle gitti.

Şimdilik hoşçakalın..

Gezekalın..

Dr Ümit Kuru

13.08.2014 Saat 22.10

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Ekvador-Kolombiya-Venezuela Gezi yazısı/Giriş

IMG_7908 Bir gezinin yaşanan o anı kadar, gezme sonrası yazma bölümünü de seviyorum. Herkes geziyi gezi süresince yaşarken, ben geziyi, gezi sonrası anılarımı yazarken de yaşıyorum. Bu şekilde benim gezi, gezi sonrasında da bir kaç hafta, bazen de birkaç ay devam edebiliyor.

IMG_3767Ekvador, Kolombiya ve Venezuela’yı içine alan ve ilk ve son giriş yaptığımız ülkeler dahil, toplamda dünyamızın 5 ülkesi ve bu ülkelerin 14 kentini ziyaret ettik. Yaklaşık olarak 30000 km yol yaptığımız geziden dün gece sağ salim yurda döndük. Bu gezide Dünya Kültür ve doğa mirası listesinde bulunan 4 yeri gezme ayrıcalığını edindik. Bunun dışında koloniyal dönemin ayakta kalmış en güzel örneklerini, dünyada var olduğuna iyice inandığım cennet köşeleri gördük. Bir gezinin olmazsa olmazı olan yöre insanları ile iletişim kurduk. IMG_3472 Gezi programımızdan  ihmal edilebilir 1-2 yeri kaçırma dışında da programımızı tamamladık. Toplamda, Canaima Milli Parkında Masa Dağları üzerinde aldığımız uçak turu da dahil, 14 kez uçuş yaptık. Yani sizin anlayacağınız gerçekleştirilmesi çok zor ve yorucu olan bir turu, zor bir programı, üstelikte rehberlerimiz dahil 23 kişi ile birlikte, bence başarı ile gerçekleştirdik. IMG_3388 Edindiğim bilgileri ve şahit olduğum güzellikleri  siz Sanal Gezginlerle birlikte paylaşmaya hazır haldeyim.  Amaç hem geziyi sizlerle yeniden yaşamak ve hem de bu bölgeye gezi planlayanlar için hazır bir kaynak olmasını sağlamak. Gezi paylaştıkça güzelleşiyor. IMG_7250 Haydi Sanal Gezgin dostlarım..Yazması ve fotoğraflaması benden, okuması ise sizden..

Gezekalın..

Dr Ümit Kuru

13.08.2014 Saat 02:14

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.