• Arşivler

  • Diğer 531 aboneye katılın
  • Mart 2013 den beri

    • 378.073 ziyaretçi
  • Aralık 2025
    P S Ç P C C P
    1234567
    891011121314
    15161718192021
    22232425262728
    293031  

Harikalar Diyarı Bhutan’a Yeniden Yolculuk; Paro

IMG_2557.JPG

28.10.2012 tarihli gezi yazısıdır

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Sabah kahvaltı öncesi yürüyüşüme çıktığımda, dün geceden tahmin ettiğim gibi, kaldığımız otelin Paro Vadisine hakim bir tepede olduğunu gördüm. Günün ilk fotoğrafları, Paro Vadisine ait oldu. Bu otelde bir gece daha konaklama yapacağız.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Güzel bir kahvaltı yaptık. Kahvaltımızın güzelliğinin bir nedeni de ekiptekilerin küçük porsiyonlar halinde beraberlerinde getirdikleri peynirler.. Hatta ekip işi abartmış, Bhutan’a Erzurum tulum peyniri bile getirmiş. Lojistik sağlam yani!

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Kahvaltıdan sonra Paro gezimiz için yollara düştük. İlk durak Dungtse Lhakhang Tapınağı oldu. Bu tapınak kendi alanında tek olma özelliği taşıyor; Bir Stupa (Chorten) tarzında inşa edilmiş olan tek tapınak. 1433 yılında artık tanıdığımız bir isim olan demir köprü ustası Thangtong Gyalpo tarafından yapılmış. Gyalpo Usta bu yapıyı üç katlı olarak yapmış ve en üst kat zincirle tutturulmuş. Yani Usta, burada da zinciri kullanmış. Efsaneler ülkesinde bu tapınak üstüne de bir efsane var tabii ki; Söylence odur ki bu tapınak, şehir halkına hastalık saçan bir iblisin başı üstüne inşa edilmiş.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

İçerisi karanlık sayılır. Onun için burayı ziyaret edecekler yanlarında fener getirseler iyi olur. En üst kata kadar çıkabiliyorsunuz. İçeride Guru Rimpoche ve Buddha ya ait küçük heykeller var. Gezilmesi mutlaka gerekli olan yerlerden bir tanesi.

IMG_2658.JPG

Rinpung Dzong, Paro şehrinin kale-manastırı. Tibet Budizminin Kagyu okulunun bir dalı olan ve bazen “Kırmızı Başlıklılar” diye çağrılan Drukpa Kargyu Okulu Manastırı bu kale içinde yer alırken, ayrıca Paro Şehrinin idari kadrosunun ofisleri de burada bulunuyor. Bir sonraki gezi durağımız burası oldu. Uzaktan çok heybetli bir yer olarak gözüküyor. Kale gibi kale yani.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Buraya 16. Yüzyılda önce bir tapınak yapılmış, arkasından 5 katlı bir Dzong inşa edilmiş. 17. yüzyılda ise Bhutanı birleştiren Shabdrung Ngawang Namgyal’e onun otoritesinin tanındığını göstermek için bu Dzong teslim edilmiş. 1644’de burayı yıkan Namgyal, yerine 1646 bugünkü Dzong’u inşa ettirmiş. Kalenin yapımında toprak yerine taş kullandığı için adını da  “Taş Yığını Kale-Manastır” anlamında  Rinpung Dzong koymuş.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

1907 yılında kale büyük bir yangında yanıp kül olmuş. 1993 Çevrilen Little Buddha “Küçük Buda” adlı filmin bazı sahneleri burada çekilmiş.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Biz aracımızla üstten Rinpung Dzong’a girip gezdik. Çok etkileyiciydi. Sonra da aşağıya doğru yürüyerek, nefis bir kapalı köprüden geçip, aracımıza oradan bindik. Beni en çok etkileyen yerlerden bir tanesi de burası oldu.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Zamanın nasıl geçtiğini anlamadan öğle saatlerini bulduk. Öğle yemeği için Paro’ya döndük ama öğle öncesi bir tapınak daha gezeceğiz.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Şehir merkezinde, dükkanların dibinde durunca bizimkilerin alışveriş krizi tuttu. Aslında bir özel tapınak gezecektik. “Nasılsa burada kimse kaybolamaz”  diye düşünüp grubu ikiye böldük.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

“Tapınak gezisine gelenler el kaldırsın” dediğimizde çok az el kalkınca azıcık bozulsam da, bu iş için de grubu sıkmaya gerek yok dedik ve azınlık Pena Village Tapınağını gezmeye, çoğunlukta alışverişe ayrıldı. Grup yemekte tekrar birleşecek. Bu küçük tapınak aslında gerekli miydi? Bilmiyorum. Aklımda özel bir tapınak olduğu ve bahçesindeki güzel kedi kalmış, o kadar…

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Yemekten sonra çok önemli bir tapınağa gittik; Kyichu Lhakhang.  Bu tapınak Bhutan’daki en eski tapınak. 7. yüzyılda Tibet İmparatoru Songsten Gampo tarafından bir gecede yapılan 108 tapınaktan bir tanesi olduğu düşünülüyor.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Söylenceye göre bir iblisi etkisiz hale getirmek için Tibet ve Bhutan’ı içine alan bir kara parçası üzerine 108 tane tapınak inşa ediliyor. Bu tapınaklar uyku halindeki iblisin bir parçası üzerine gelecek şekilde inşa edilmişler. İşte Kyichu Tapınağı da iblisin bacaklarından bir tanesini hapsedecek bir yere inşa edilmiş.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

8. yüzyılda Guru Rinpoche bu tapınağı ziyaret ediyor ve birçok ruhani hazineyi burada bırakıyor. 1644’de tapınak Shabdrung Ngawang Namgyal tarafından alınıyor ve 1836’dan 1838’e kadar yeniden elden geçiriliyor. Yıllar içinde buraya ilaveler yapılıyor. Avlusu içinde bulunan iki tane portakal ağacının tüm yıl boyu meyve verdiğine inanılıyor. Benim ziyaret ettiğim iki yılda da üzerinde meyve vardı. Kim bilir belki gerçekten öyledir. Geçen sene ziyaret ettiğimiz bir tapınak bölümünü, bu sene göremedik. Bu sene içinde bir yangında, bir bölüm kül olup gitmiş. Bir sene gördüğünüzü, bir başka sene göremiyorsunuz. Ne yazık!

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Bu önemli tapınak gezisi sonrasında Drukyel Köyü ve Drukyel Dzong‘unu ziyaret etmek için aracımıza bindik. Sonam’dan aracı Amankor Hotel denen bir yere götürmesi için ricada bulundum.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Burası geçen seneki ziyaretimizi birlikte yaptığımız Etix Turun organizasyonunda, Günseli hanım ve sevgili oğlu Barış beyin tavsiyesi ile keşfettiğimiz bir yer. Burada oturup, bir bitki çayı içmiştik ve hepimiz çok beğenmiştik. Geceliği 1500 USD olan ve Bhutan gibi dünyanın başka ülkelerinde de  otelleri olan bu grubun otelinde kalma imkanımız yoktu ama bir çay içmeyi de ihmal etmedik. Çay salonundan manzara müthiş. Geçen sene içtiğimiz yaseminli bitki çayı bu sene yokmuş. Ama bir bitki çayı sipariş ettik ve içtik. Sonra da bahçeye çıkıp, muhteşem dağ manzarası eşliğinde, hemen otelin yakınındaki dereye kadar yürüyüş yaptık. Çok iyi bir mola vermiş olduk. Herkes sevdi.

IMG_2779.JPG

Bugünün dışarıdaki son aktivitesi ise Drukyel Köyü ve Dzong’unu gezmek oldu. Paro’nun 15 km kadar dışında olan bu kale-manastır, 1644’de Tibetlilere karşı zafer kazanmış olan  Shabdrung Ngawang Namgyal tarafından 1647’de yapılmış. 1952’de yangında önemli bir bölümü tahrip olmuş. Ziyarete açık değil.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Buradaki Drukyel Köyü çok ilginç. Hem özgün bir Bhutan köyünü ve insanlarının yaşam biçimini görebiliyorsunuz ve hem de evlerin dışlarındaki boyamalar çok ilginç. Bhutan’da bazı evlerin dış duvarlarında üretkenliğin, bereketin sembolü olarak fallus resimleri çizilmiş. Bazı evlerin damlarından ise tahtadan fallus sembolleri sarkıyor. Paro gezisi bu köy olmadan eksik kalır.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Paro şehrine doğru dönüşe geçtik. Güneşin dağların ardında kaybolmadan hemen önceki anlarında, tatlı bir kızıllığın, yarın tırmanacağımız Tiger Nest’in üzerine düşmüş olduğunu görünce aracımızı durdurduk. Fotoğraflarımızı aldık.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Paro şehrinde bir alışveriş molası daha verildi. Daha sonra ise otelimize döndük. Aktivitelerimiz yemek sonrası da devam etti. Ben program şekillenirken, Bhutan geleneksel müzik ve dansları ile bir Bhutan gecesi yapmak mümkün mü diye sormuş ve ısrarcı olmuştum. Bu gösterilerin toplumların yaşam biçimleri hakkında önemli ipuçları verdiğini düşünüyorum.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Vajru Guru firma sahibi Dr Karma bu gösteriyi bizim için ayarladı. Bu gece otelin salonunda, sadece bizim gruba özel bir gösterİ yapıldı. Yöresine göre değiştirilen kıyafetlerle şarkılar söylendi, oyunlar oynandı. Bizim geleneklerdeki meddah benzeri ancak maskeli bir oyuncu, tüm gösteriyi yönetti. Bu maskeli oyuncu gösterilerin olmazsa olmazı imiş. Şarkılar oyunlar arasında boşlukları dolduruyor, seyirci ile etkileşime geçiyor. Bu oyuncunun bir özelliği de oynanan tüm oyunları bilmesi, tüm şarkıları söyleyebilmesi imiş. Bazılarımız sıkılsa da, ben çok sevdim.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Evet Sanal Gezgin arkadaşlarım… Bir gün daha bitti. Günün sonu malum, uyku.. Paro şehrinin  ve bu Olathang Resort Hotelin benim için bir anlamı daha var. Siz güzel dostlarla paylaşayım; Yakın zamanda hakkın raahmetine kavuşmuş olan babacığım bu otelde rüyama girdi. Ölümünden beri, neredeyse hemen her gece, “rüyama girse” dileği ile yattığım babacığımı, o gece rüyamda gördüm. Bir güzel sarıldık birbirimize, hasret giderdik. O gece uyanıp, yatağın ortasında oturup, hıçkıra hıçkıra ağladım. Bu satırları yazarken bile içimi bir sıcaklık kapladı.

Yarın Paro’da Tiger Nest gezimiz var..

Gezekalın ve Aydınlık kalın..

Dr Ümit Kuru

İlk yayın tarihi: 16.11.2012 Saat 10:44

Gözden geçirilmiş son yayın tarihi: 04.01.2017 Saat 22:33

IMG_2593.JPG

Harikalar Diyarı Bhutan’a Yeniden Yolculuk; Thimphu-Paro

IMG_1964.JPG

27.10.2012 tarihli gezi yazısıdır..

Bhutan’ın en büyük yerleşim merkezi ve başkenti olan Thimphu, deniz yüzeyinden yaklaşık 2.000 metre yükseklikte. 1952’de daha önceki başkent Punakha’nın yerine hükumet merkezi ilan edilmiş. Bu tarihten sonra, 17.yy’da inşa edilen Trashi Chhoe Dzong (Dzong kale-manastır anlamında) adlı tapınak, resmi daireleri içine alacak biçimde genişletilmiş ve krallığın yönetimi buraya taşınmış.

img_1326

Thimphu’nun bir diğer özelliği Asya’da trafik lambası olmayan tek başkent olması. Önceleri yol ortasında bulunan trafik polisi kulübeleri içindeki polisler,trafiği el-kol hareketleri ile yönetiyorlarmış. Bu polislerin trafik yönetimi estetik olarak o kadar güzel olmuş ki, zamanla seyrine doyum olmayan bir gösteri haline dönüşmüş. Bir dönem trafik lambaları dikilmiş ve bu polis kulübeleri de sökülmüş. Ancak trafik polislerinin gösterilerini özleyen halk Kraldan bu lambaların sökülmesini ve eski sisteme dönülmesini talep etmiş. Biz de dün öğle yemeği için gittiğimiz restorana girmeden önce, yol ortasındaki kulübesinden trafiği yöneten polisin bu gösterisine şahit olmuştuk. Eller sanki bir balerin estetiği ile çalıştırılıyor.

img_1519-001

Kahvaltı sonrası bagajları yeniden minibüsün tepesine yerleştirdiler. Zavallı Sirin ve Sonam! 8 gün boyunca bu işi her gün yapmak zorunda kaldılar.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Thimphu içinde dünden kalan bazı yerleri öğlene kadar ziyaret edeceğiz. Öğle yemeğini Thimphu’da yedikten sonra heyecanla beklediğim okçuluk müsabakalarını izlemeye gideceğiz. Daha sonra ise Paro’ya doğru yola çıkacağız.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Bugün ilk durağımız Dechen Phodrang adlı bir manastır olacak. Kelime anlamı olarak “Büyük Mutluluk Sarayı” anlamındaki bu manastır, aslında orijinal Trashi Chhoe Dzong. 1216 Yılında Lama Gyalwa Lhanangpa, Dechen Phodrang Manastırının bulunduğu yere Dho-Ngen Dzong (Mavi Taş Manastırı) adlı bir manastır inşa ettiriyor. 1641 Zhabdrung Namgyal bu kaleyi ele geçiriyor ve ona Trashi Chhoe Dzong (Mutlu Din Kale-Manastırı) adını koyuyor. Ancak bu kale manastır mekan olarak yetmeyince bugünkü kale manastır (Trashi Chhoe Dzong) inşa edilmiş ve burası da sadece rahiplerin hizmetine verilmiş. 1971 yılında bu manastır 8 yıllık eğitimlerini almak üzere acemi rahipler için bir okul haline dönüştürülmüş. Bugün içinde 450’ye yakın çocuk yaşta rahip adayı ve bunların eğitiminden sorumlu 15-20 kadar eğitmen var. Üst katlardaki 12. Yüzyıldan kalma boyamalar nedeni ile UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesi için gözlem altında olan bir yer.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Buradaki çocukların eğitimlerini bilmem ama çocukluklarını sonuna kadar yaşadıklarına kısa dönemde de olsa şahit olduk. Bir yanda misket oynayan çocuklar, bir yanda koşturan çocuklar ile bu okul, sanki panayır yeri gibi. Görüntüyü bozmayan bir başka şey de, çocukların tek tip giydikleri kırmızı turuncu renkli giysiler. Sevdik burayı ve çok güzel fotoğraflar çektik.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

IMG_1591.JPG

Bir sonraki ziyaret yerimiz ise Trashi Chhoe Dzong oldu. Wang Chhu (Chhu, nehir demek yani Wang Nehri) Batısında, şehrin kuzeyindeki bu kale manastır, Bhutan’daki en büyük kale-manastırlardan (Dzong) bir tanesi. Dört bir yanda 3 katlı kuleler var. Kuleler dışında tamamı 2 katlı olan bu dev yapının bir kısmında Krala, İç işleri ve Maliye Bakanlarına ait ofisler yanında, ruhban sınıfına ait ofislere ve Manastırlar var. Burası Büyük Ruhban sınıfının (Dratshang) Yazlık Sarayı ve bu sarayın avlusu her yıl Tshechu Festivalinin yapıldığı yer.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Trashi Chhoe Dzong’a doğru dış avluda yürürken uyarılıyoruz;”Sağda Kralın Sarayı ve Parlemento Binası var. Fotoğraf çekmek yasak”.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Saraya girerken sizi dört yönün koruyucu tanrılarının oymaları, hiddetli görüntüsü ile sarayı kötülüklerden koruyan ilahlar Chana Dorje ve Hayagriva oymaları, Bhutan’ın sevilen efsanesi olan ve gövdeyi simgeleyen fil, aklı simgeleyen maymun, duyguları simgeleyen tavşan ve ruhu simgeleyen tavus kuşundan oluşan 4 arkadaş öyküsünün çizimleri karşılıyor.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Geniş avluya girdiğimizde derin bir sessizlik vardı. Sessizliği sadece güvercinlerin kanat sesleri bozuyordu. Sağda ve solda birer manastır var ve ortadaki 5 katlı merkez kule (Utse) bu iki yapıyı birbirinden ayırıyor. Dua çarkları ise tüm avlu boyunca duvarlarda bulunuyor.

Burası, 1866 da ilki olmak üzere, üç defa yangın geçiriyor. Ortadaki 5 katlı merkez kule 1897 depreminde yıkılıyor ve 1902’de tekrar inşa ediliyor. Thimphu’nun başkent olmasına 1962 ‘de karar alınınca Kral Jigme Dorji Wangchuck bir plan dahilinde kale-manastırda tadilat ve ilavelere başlıyor. Bir tek ortadaki merkez kuleye ve yeni tapınağa (Lhakhang Sarpa) hiç dokunulmuyor. Tabii ki geleneksel tarzda yenileştirmeler yapılıyor; Yani yazılı plan olmaksızın ve çivi kullanılmaksızın!

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

IMG_1651.JPG

Dzong gezisi sonrası bu kez el yapımı kağıt üretim merkezine doğru yol aldık. Kağıt deyip geçmemek lazım. Her aşaması zahmetli ve göz nuru gerektiriyor.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Öğle yemeğimizi Changlimithang Stadyumu karşısında bir yerde yedik. Bu stadyum 1885 yılında kazanılan bir savaşın bulunduğu alana 1974 yılında kurulmuş. Futbol müsabakaları ve okçuluk yarışmaları düzenlenen çok amaçlı bir stadyum. Okçuluk Bhutan’da hemen her yerde rastlayabileceğiniz bir aktivite.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Rehberimiz Sonam bizi yemekten sonra bu stadyumun hemen yanı başında bulunan bir alana götürdü. Bhutan’da Okçuluk müsabakalarını izlemek kadar zevk aldığım bir aktivite olmadı diyebilirim. Bhutan’da 145 metre uzaktaki hedeflere atış yapılıyor. Her iki tarafta hedef tahtası var. Hedefe doğru atış yapılan yerde, atış yapmayanların arkasına saklandıkları bir duvar var.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Ok atan hedefi eğer vurursa, atış yapılan yerdekiler nereden vurduğunu söylüyorlar ve danslar eşliğinde kısa bir kutlama yapılıyor. Hedefi vuran da, vurduğu hedefin rengine göre bir kuşak alıp, beline takıyor. Örneğin hedef tahtasındaki en merkezi alan kırmızı vurulmuş ise kırmızı, sonraki daha büyük sarı alan vurulmuş ise sarı renk kuşak takılıyor. Böylece siz müsabakadakilerin ne kadar usta olduğunu anlayabiliyorsunuz. Muhteşem bir deneyimdi. Bizlerde ok atmak istedik ve daha program aşamasında bu aktivite konmuştu. Ancak oklarımız ve bambu yaylarımız arabamızda gezdiğimiz halde bir fırsat bulup da denemesini yapamadık.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

IMG_2345.JPG

Thimphu içindeki son gezi yerimiz ise Semtokha (Simtokha) Dzong. Burası Thimphu’dan yaklaşık olarak 5 km dışarıda ve 1629 yılında Bhutan’daki tüm derebeylerini birleştiren Zhabdrung Ngawang Namgyal tarafından inşa edilen ilk kale-manastır olma özelliğini taşıyor.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Semtokha Dzong, Trashi Chhoe Dzong’dan sonra pek bir küçük kaldı ama buranın da tarihsel önemi var. Burada da bol bol Budist Rahip adaylarının fotoğraflarını çektik. Bu arada söylemeliyim ki Bhutan’lılar kadar kibar insanlar az bulunur. Çoğunlukla izin istedik ama izin almadan da fotoğraf çekimi konusunda sorun çıkmadı. İzin isterseniz en güzel halleri ile fotoğraf çektiriyorlar.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

IMG_2398.JPG

Sonunda bu güzel şehirden ayrılma ve gecelemeyi yapacağımız Paro Şehrine doğru yola çıkma zamanı geldi. Thimphu-Paro arası 1,5 saat kadar sürüyor. Biz yol üstünde 14. Yüzyıl Budist tapınağını ziyaret edeceğiz. Bu özel tapınak asıl ziyaret etmek istediğimiz yer değil. Bizim asıl niyetimiz Thangtong Gyalpo adlı bir ünlü demirci ustası, mimar ve düşünürün yaptığı ve Pa Chhu nehri üzerine kurulu demir köprüyü ziyaret etmek. Zamanında bu ülkede, bu ustanın yaptığı çok sayıda demir köprü varmış. Ancak şimdilerde Gyalpo Ustaya ait köprülerden sadece bu köprü ve bu köprünün de sadece birkaç demir halkası ayakta kalabilmiş. Buradaki özel tapınak, zamanında Gyalpo usta ve ailesine ve şimdilerde ise onun kuşaklar sonraki akrabalarına aitmiş.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Köprüye vardığımız zaman hava kararmaya başlamış, güneş yerini dolunay hali ile aya bırakmaya başlamıştı. Altımızda akan türkuaz renkli nehir üzerine kurulu, yan korkuluklarına da renkli dua bayrakları asılı köprü üstünde bir ileri, bir geri gidip geldik.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Ben geçen sene Paro şehrini, Thimphu şehrinden daha sıcak ve sevimli bulmuştum. Paro’ya girer girmez eski bir dosta kavuşmanın heyecanını yaşadım. Bu şehirde hediyelik eşya dükkanları, bir uzun cadde üzerinde sağlı sollu sıralanmış durumda ve tek cadde var. Toplanması-buluşması kolay olduğundan alışveriş için bir saatlik bir zaman ayarladık. Grup ne zamandır alışveriş yapmadığından onların bu açlığını doyurmak lazım. Buluşma yeri ve saati verip dağıldık. Grubun bir anda çil yavrusu gibi dağıldığını gördüm. En vefakar takipçim eşim bile bir dükkana beni bırakıp dalınca “Eh! Haydi Bismillah” deyip ben de daldım alışverişe…

Alışveriş bitince tekrar minibüste toplandık. Bu sefer otele gidiyoruz. Otelimizin ismi Olathang Hotel. Burası Krallardan bir tanesi taç giyeceği zaman, dışarıdan gelecek devlet büyükleri için yapılmış bir resort otel. Evler klasik Bhutan tarzında yapılmışlar. Birbirlerinden bağımsız evler şeklindeler. Çok büyük bir alanda kurulmuş. Yeşillikler içinde bir otel ve sabaha çok güzel bir Paro manzarasına da uyanacağımıza emindim. Ekip bu oteli de sevdi. Akşam yemeğimizi yedik, biraz muhabbet sonrası odalarımıza çekildik.

Yarın tüm gün Paro şehrindeyiz…

Gezekalın ve Aydınlık kalın

Dr Ümit Kuru

İlk yayın tarihi: 14.11.2012 Saat 22:40

Gözden geçirilmiş yeniden yayın tarihi: 03.01.2017 Saat 22:05

 IMG_2360.JPG

Harikalar Diyarı Bhutan’a Yeniden Yolculuk-Gedu-Thimphu

IMG_1340.JPG

26.10.2012 tarihli Bhutan gezisinin yazısıdır

Yapmış olduğumuz yurt dışı gezilerde pek çok ülkeyi çok beğenmişizdir. Ancak hiçbirisine de “Yeniden gidelim” dememişizdir. Çünkü biliriz ki gezilecek pek çok yer var ama para az, zaman az! Kaynakları idareli kullanmak lazım. Bununla birlikte Bhutan, “Gidilen bir ülkeye, bir daha gitmeme” yönündeki yaklaşımımızı değiştiren tek ülke oldu. 2011 yılında-daha kısa süre ile de olsa- gittiğimiz Bhutan’a, 2012  yılında tekrar gittik. Yine sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim; İyi ki de gitmişiz.

map_of_bhutan.jpgBhutan’lı rehberimiz Sonam biz yemeklerimizi yerken sınırdaki evrak işlerimizi halletti. Bhutan’daki yerel acentemiz olan Vajra Guru Spiritual Tours (http://www.bhutanspiritual.com/). Bu belgede hangi bölgeleri gezeceğimiz de yazıyordu. Bu bölgelere girdikçe yetkililerden onay almanız gerekiyor.

Sınırdaki formaliteleri ve akşam yemeği işimizi hallettikten sonra konaklama yapacağımız yer olan Gedu Kasabasına doğru yola düştük. Program yapılırken aslında öğle saatleri, yani 14:00 civarı, Bhutan sınırında işimizi halletmiş olup, buradan doğrudan doğruya Thimphu’ya devam edecektik. Hindistan’daki festival dolayısı ile Toy Train aktivitesi son güne kalınca biz de sınıra ancak 16:30 gibi vardık. Bunu tura birkaç hafta kalınca öngörünce, Thimphu’ya doğru olan 6 saatlik yolculuğu, gecenin o kör karanlığında göze alamadık. Bana kalsa biz yola devam ediyorduk ancak tur sahibi Karma tavsiye etmeyince vazgeçtik. Ertesi gün yolları görünce iyi ki devam etmemişiz dedim.

adsız.JPG

Gedu sınırdan itibaren 2 saatlik mesafede olan bir yerleşim yeri ve burada kalabileceğimiz tek yer Gedu Üniversitesinin misafirhanesi. Burasının ne halde olduğu konusunda tur şirketinin de bir bilgisi yoktu. Bhutan’a gitmeden önce Karma’dan orayı araştırmasını rica etmiştim. Tur sahibi Karma’da bir arkadaşı aracılığı ile araştırttığını ve arkadaşının uygun bulduğunu yazmıştı. Bunun üzerine konuyu arkadaşların da onayına sunduktan sonra gecelemeyi orada yapmaya karar verdik. Gerçi kabul etmeyip de ne yapacaktık ki? Phuentsholing’de güzel oteller vardı ama Gedu’da, Thimphu’ya yolu 2 saatte olsa kısaltacaktık. Ertesi gün Thimphu’da program vardı ve ona yetişmek kolay olacaktı. Bir de işin Bhutanlı üniversite öğrencileri ile temas etme boyutu vardı ki, bu şans da yabana atılır gibi değildi.

IMG_1194.JPG

Gedu’ya vardığımızda saat 21:00 olmuştu. Birilerini bulmak bile 15 dakikamızı aldı ama bizi bekledikleri belliydi. Bay Karma’nın öğretmen olan arkadaşı da bizi karşıladı. En azından niyet olarak çok iyilerdi. Yeni battaniyeler ve yastıklar açıldı. Ancak misafirhane daha çok öğrenciye yönelik olunca sıkıntılar baş gösterdi. Bize 7 tane oda lazım olup, bir de 5 odada tekli yatak beklentimiz olunca problem yaşadık. Tek yataklara battaniye de yetmedi.

IMG_1192.JPG

Sabahleyin kahvaltı için saat 06:30 da, kahvaltı salonunda toplanan grubun hali çok trajikti.Yani uzun lafın kısası; Hindistan’ın o lüks otellerini yaşayan, yataklarının içine sıcak su termosları bırakılan grup üyelerinin yüzlerinden düşen bin parçaydı. Biz de üşüdük ama hiç olmazsa odasında ısıtıcı olan birkaç odadan birindeydik. Bizim odada biz donduysak, ısıtıcı ya da yeterli battaniyesi olmayanların bu tepkileri çok çok hafifti. Benim sevgili arkadaşlarım ben üzülmeyeyim diye seslerini çıkartmadılar. Burası hakkında benim de bir bilgim yoktu ama bu kadar da kötü olacağını bilseydim başka çareler düşünürdüm. 

IMG_1190.JPG

Bu arada grubumuzun en genç gezgini olan 12 yaşındaki Zeynep’i,  kutuplara gidermiş gibi giyinik ama o halde bile soğuktan kızarık burnu ile görünce, muzipliğimi yapmadan duramadım. Kulağına eğildim ve büyük bir sır verirmişçesine “ Zeynep sana bir sır vereyim! Bu otel bu ülkede kalacağımız en lüks otel. Bu lüks oteli bile beğenmedi insanlar! Diğerlerinde bana ne yaparlar?  Aman kimseye söyleme emi! ” dedim. Büyümüş de küçülmüş akıl küpü Zeynep’in gözlerindeki o umutsuzluk dolu ifadeyi hiç unutmayacağım. Sonradan annesine söylemiş; “Anne biliyor musun mahvolduk! Ümit Amca bana sırrını söyledi. Bu en iyi otelmiş.”

Kahvaltıdan sonra Thimphu’ya doğru hareket etmek üzere minibüsümüze atladık. Ancak minibüs 5 dakika bile hareket etmeden durduk. Gedu Üniversitesine gelen Bhutanlı öğrencileri görünce onlarla fotoğraf çektirmek için arabadan indik. Sanki geceyi kötü geçiren bizler değilmişiz gibi neşemiz yerine geldi.

IMG_1242.JPG

Phuentsholing-Thimphu arası 180 km ve 6 saat sürüyor. Dün yolun 2 saatlik kısmını geçtiğimizden, 4 saatlik bir yolumuz daha var demektir. Bhutan’dan daha önceki yazımda bol bol bahsetmiştim (https://gezekalin.com/2015/04/01/nepal-bhutan-gezi-anilari-6-gun-katmandu-paro-thimphu/) . Bhutan’ın %72’lik kısmı ormanlık alan. Geçen yıl ziyaret ettiğim Bhutan’da gördüğüm Thimphu-Punakha  yolunun yeşilliği beni çok etkilemişti. Ancak esas etkilemesi gereken  Gedu’dan Thimphu’ya veya Bumthang’dan-Trongsa’ya olan bölümlermiş. Sabahın bu ilk ışıkları altında orman, birden bire karşınıza çıkan çağlayanlar, türkuaz renkli nehirler insana bambaşka bir dünyada olduğunuzu düşündürüyor. Bu dünyaya “Harikalar diyarı” diyorum. Bir ara gruba doğru dönüp baktığım da arkadaşlarımın da aynı düşünceler içinde olduklarını düşünüyorum.

IMG_1220.JPG

Öğleni biraz gece Thimphu’ya vardık. İlk ziyaret yerimiz Bhutan’ın 3. Kralı olan , Jigme Dorji Wangchuck (1928–1972) için annesi Kraliçe Ashi Phuntsho Choden Wangchuck tarafından 1974 yılında yaptırılan Memorial Chorten denen yer oldu. Burada diğer Chortenlerde olduğu gibi krala ait olan herhangi vücut kalıntısı yok. Sadece kralın bir resmi var.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Tam bu yere ait olan otoparka girecekken aracımızın lastiği patladı. Sevinelim mi üzülelim mi anlamadık! Ya yolda iken lastik patlasaydı diye düşünmedim değil. Bhutanlı becerikli şoförümüz Sirin lastik değiştirirken biz Memorial Chorten’i gezdik. Burası Bhutanlılarca çok ziyaret edilen bir yer. Ellerinde çakraları çevirerek, saat yönünde Chorten çevresini turluyorlar. Bir yandan da namaz ritüeli gibi ibadeti yerine getiren insanları görüyoruz.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Buradan sonra Buddha View Point denen ve dev bir Buddha heykelinin bulunduğu bir tepeye çıktık. Bu alanda geçen seneye göre epey bir ilerleme var.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Dünyanın en büyük Buddha heykellerinden bir tanesi olan 52 metrelik Buddha’nın Shakyamuni (gelecek) formunun sergilendiği  bu alanda inşaat hala devam ediyor. Aşağıda ayaklarımızın altında nefis bir Thimphu şehir manzarası var.

IMG_1315.JPG

Memorial Chorten ve Buddha View Point gezilerimiz sonrası, Thimphu’da öğle yemeği yedik.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Öğle yemeğinden hemen sonra Thimphu’nun en güzel manzarasını gece-gündüz izleyebileceğiniz Sangay Gang Tepesine gittik. Bu tepeyi geçen sene de çok sevmiştim. Bu sene aynı yerde, dalgalanan dua bayrakları altında Thimphu şehrine bakarken, burayı her zaman çok seveceğimi fark ettim.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Bhutan Budizmine göre 108 sayısı kutlu bir sayı. Dua için çektikleri tesbihteki boncuk sayısı 108. Buradaki dua bayraklarının sayısı 108 adet ve hepsi beyaz renkli. Beyaz renkli olan dua bayraklarını Bhutanlılar ölüleri için dikiyorlar. Bir de renkli dua bayrakları var ki onların üzerinde sadece Budizme ait dualar yazılı. Oysa  beyaz bayraklar üzerinde dua yanında ölmüş olan kişiye ait bilgilerde varmış. Beyaz dua bayraklarını daha çok ailenin ileri gelen erkek büyükleri için dikiyorlarmış ve bir Budist rahip bu bayrakları mutlaka kutsamak zorundaymış.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Bhutan’ın ulusal hayvanı olan ve aslında keçi-antilop karışımı Takin adlı hayvanı görmek için mini hayvanat bahçesi ziyareti bir diğer aktivitemiz oldu.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Aracımızla bu sefer tekrar şehir içine yönelerek Geleneksel Tıp Enstitüsü ile Geleneksel Sanatlar Okulu gezilerini yaptık. Geçen sene buraları ziyaret etme şansımız olmamıştı.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Thimphu’ya gelirseniz buraları da ziyaret etmeyi sakın ihmal etmeyin. Geleneksel Tıp Enstitüsünde hala tıbbi hizmet veriliyor ve bunun eğitimi de genç kuşaklara yapılıyor. Sanatlar Okulu ise çok güzel. Burada geleneksel sanatların eğitimi yapılıyor. Bir anda bir Bhutan geleneksel şarkısı-oyunu içinde bulabiliyorsunuz kendinizi.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Artık gün son ışıklarını çekmeye başladı. Son olarak Thimphu pazarına gittik. Buradan meyvelerimizi aldık ve sonradan daha da güzellerini göreceğimiz, Pazar yakınlarındaki kapalı bir köprüyü fotoğrafladık. 

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Öğle sonrasında Thimphu’da bugüne ait olan tüm gezilerimizi yapmış olmanın mutluluğu ile otelimize yol aldık.  Otelimiz Peaceful Resort’a varana kadar arkadaşların endişeleri olduğuna eminim. Dün geceki kaldığımız yerden sonra da onların endişelerini anlayabiliyorum. Otele giden yollar onları telaşlandırsa da iyi bir otelde kaldık. Hele karşılıklı odalara düştüğümüz küçük Zeynep’in odaları açılır açılmaz yatağına koşturmasına bayıldım…

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Akşam yemekte Vajra Guru Spiritual Tours şirketinin sahibi bay Karma ile beraberdik. Kendisi ile uzun yazışmalar sonucu iyi arkadaş olmuştuk. Hepimizle tek tek tanıştı ve geleneksel atkılarını boynumuza dolabı. Ben de İstanbul’dan getirdiğimiz lokumu verdim. Bhutan’daki turumuzun sonraki günleri ile ilgili görüşmemizi yaptık. Aslında biz Thimphu ve Paro şehirlerini gezip, 30 Ekim’de Paro’dan kalkan Drukair uçağı ile Bumthang’a uçacaktık. Orada doya doya festivali izleyip, sonrada 3 saatlik yolculuklarla şehir şehir gezip Paro’ya gelecektik. Harika bir programdı. Paramızı daha mart ayında yollayıp biletlerimizi de almıştık. Ancak şiddetli yağan muson yağmurları ile gelen seller sonucu temmuzda Bumthang’da havaalanında ağır zararlar ortaya çıkınca iş bozuldu. Bu sefer Paro’dan Bumthang’a araçla karadan gitmek zorunda kaldık. Bu da 12 saatlik yol demekti. Uçak paralarımızı o gece iade etmişti bize Karma. Ama keşke uçabilseydik. Eziyet olacak şimdi. Ben insanları teselli edecekken, onlar beni teselli etmeye çalıştılar. Benim güzel gezi arkadaşlarım, hepsine minnettarım.

Evet sevgili Sanal Gezginler.. Bhutan’daki 2. gecemizde yorgun bedenlerimizi yataklarımıza bıraktık. Ben deliksiz uyumuşum. Herhalde herkes aynı haldedir. Yarın Thimphu gezisi ve devamında da Paro şehrine gidiyoruz.

Gezekalın ve Aydınlık kalın..

Dr Ümit Kuru

İlk yayın tarihi: 13.11.2012 saat 23:40

Gözden geçirilmiş yeniden yayın tarihi 01.01.2017

IMG_1284.JPG

 

Nepal-Bhutan Gezi Anıları- 10. Gün: Katmandu (Nepal)-Son Yazı

IMG_2072

IMG_2044Sabah Thimphu’daki otelimizde son kahvaltımızı ettik ve bavulları araca yüklediler. Bhutan’daki rehberimiz Dorji her zamanki canı tezliği ile bir an evvel Paro’ya doğru yola çıkmamız gerektiği konusunda ısrarcı. Günseli Hanım ve Barış ise daha turun programının tamamlanmadığı konusunda ısrarcı. Sonunda bizimkilerin dediği oldu ve Thimphu ve Thimphu Vadisine tepelerden son bir kez bakış amacı ile tepelerdeki gözlem noktasına doğru yola çıktık. Dua bayrakları ve altta Thimphu şehri, hafif bir sisin içinde çok gizemli gözüküyor. Tashichoe Dzong ve arkasındaki Parlamento binası güzellikleri ile gözümüzün önünde duruyorlar.  Onların sağ tarafında bulunan ve ağaçlar içinde kamufle edilmiş Kraliyet Sarayının ise sadece damları gözüküyor. Buradan son fotoğraflarımız aldıktan sonra Paro’ya doğru yola koyulduk.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

İki saatlik bir yolculuk sonrası Paro’ya ve hemen yakınındaki havalimanına vardık. Bu sefer uçak garanti ve Bhutan resmi havayolları olan Druk Air ile uçacağız. Sonunda valizlerimizi verdik ve uçak saatini beklemeye başladık. Pek bir gecikme yaşamadan da Katmandu’ya doğru havalandık. Bu güzelim ülkeyi özleyeceğim…

IMG_2102

Katmandu’ya uçuş bir saat kadar sürdü. Uçaktan bir güzel Himalaya ve Everest pozları aldık ki anlatamam ama size gösterebilirim.. Everest’e yaklaştığımızda uçağın pilotu anonsla şu sözleri söyledi “ Baylar bayanlar! Sağ yan da dünyanın en yükseği; Everest.” Altımızda adeta bulutlardan bir deniz ve onların içinden çıkan Himalayalar ne kadar da güzel bir manzara oluşturuyorlar.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Katmandu havalimanına inip, 3. Kez pasaport işlemlerini yerine getirdikten sonra Katmandu’da valizlerimizi deposuna kaldırdığımız otele gittik. Nihayet tüm eşyalarımız yan yana geldiler.

IMG_2179

Bundan sonra şehir merkezine 9 km uzakta bulunan ve UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası listesi içinde yer alan Boudhanath (Küçük Tibet) ziyaretimiz oldu. Bu Nepal içindeki son aktivitemiz. Daha sonra bir gece konaklama yapacağımız Bahreyn’e uçacağız.

IMG_2165Boudhanath, Nepal’in en kutsal mekanlarından birisi. Burası zamanında zamanın da Tibet’ten gelen ticaret yolu üzerinde bulunuyormuş.  Nepal’de bulunan en eski ve büyük Budist yapı olma özelliğini taşıyor. Otuz altı metrelik boyu ile Nepal’in en heybetli yapıları arasında bulunuyormuş. Stupa içinde hem Hindular ve hem de Budistler için kutsal sayılan bilge Kasyapa’nın kalıntılarının gömülü olduğu sanılıyor.

Stupa, 3 katlı Mandala (Hindistan kökenli dinlerde metafizik veya sembolik bakımdan meta veya mikro kozmosu gösteren şekillere verilen ad) stilinde platformda bulunuyorken, çevresinde çok çeşitli renklerde boyanmış evler dizilmiş. Çevresi 100 metreyi buluyor. Yükseklik ise 40 metreye yakın.Temel de Swayambhunath Stupasına çok benziyor ama Swayambhunath Stupası daha küçük. Burasının 5. yüzyılda yapıldığı düşünülüyor.

1950 yıllarında Tibet’ten Nepal’e sığınmacı insanlar gelince çoğu burada yaşamayı tercih etmiş.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Bu alan herhalde her zaman bu kadar kalabalık oluyordur. Stupanın çevresini ellerinde 108 taneli tespihleri ile dolanarak dua eden, dua çarklarını çeviren ve renkli giysileri içinde insanlar neredeyse tüm alanı doldurmuşlar. Bir de bizim gibi merakla çevresini gözlemlemeye veya fotoğraf çekmeye çalışanlar var. Bu arada bir de yağmur başlamasın mı? Son gün olacak iş miydi bu? Yağmur, civarda bulunan ve hediyelik eşyalar satan dükkânlara girmek için bir bahane oldu.

IMG_2195

Bu alanı bir güzel gezdikten sonra saat 16:30’da ki randevumuza yetişmek için yola çıkıyoruz. Gideceğimiz yer bir Budist manastır. Özelliği ne derseniz burada ayini izlerken fotoğraf çekebileceğiz. Daha önce izlediğimiz hiçbir ayinde fotoğraf çekememiştik. Manastırı bulup ayine katıldık ve aralarında çok sevdiğim karelerinde bulunduğu fotoğraflar çektik.  Bu ayinde her şey çok ilginç geldi; İnsanlar toplu halde duaların yazılı olduğu sayfaları sesli ve müzikal bir tını içinde okuyup, çeşitli hareketler yapıyorlar. Bu arada yeri gelince bir davul, yeri gelince bir zil ve yeri gelince de üflemeli çalgılar devreye giriyor.

IMG_2213

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Burada son karelerimizi de aldıktan sonra aracımızla çok ilginç başka bir yere gittik. Ben bu kısımların başka herhangi bir turda olabileceğini sanmıyorum. Gittiğimiz yer bir otel. Burasının özelliği Nepal’den çeşitli yerlerden toplanmış ve her biri müzeye girebilecek kadar kıymetli ve güzel olan pencere, kapı tahta işlerine göre otel pavyonlarının yapılması.

IMG_2322

Dwarika Hotelin sahibi Dwarika Das Shrestha Nepal’in her tarafından bu parçaları toplamış ve yavaş yavaş oteli bugünkü hale getirmiş. Oteli şimdi kızı ve karısı işletiyor. Bu iki insanla da tanışma şansımız oldu. Gerçekten çok güzel bir oteldi. Burada bahçede Nepal’deki son akşam yemeğimizi yedik. Bilin bakalım ne yedik? Evet bildiniz! Momo….

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Evet dostlar, bu güzel geziyi bu son anlarla tamamlamış olduk. O gece Bahreyn’e uçtuk ve orada bir gece konakladık. Ertesi günde Bahreyn’den İstanbul’a uçtuk.

2 Kasımda başlayan gezimiz, 13 kasım da bitmiş oldu. Her anı dolu dolu geçti. Bu olmasa da olurdu dediğim kısım hiç olmadı ama “ah! Keşke daha çok zamanımız olsaydı” dediğim kısım çok oldu. Örneğin Chitwan’da bir gece daha kalmak isterdim. Ortalıkta dolaşan kelebek ve kuşları fotoğraf karelerime hapsedebilmek isterdim. Bana yüzünü göstermeyen Himalayaların, Sarangot tepesinde, Nagarkot tepesinde yüzlerini görebilmek amacıyla inadına beklemeyi isterdim. Ya Bhutan? Orada keşke 2-3 günüm daha olabilseydi de şu okçuluk çalışmalarını gözlemleyebilseydim. Ya da Thimphu içindeki, uzaktan görüp de yakından bir türlü göremediğim tahta köprünün üstünde yürüyebilseydim.

Yeni rotalarda, hep birlikte..

Gezekalın..

Dr Ümit Kuru

İlk yayın tarihi 01.12.2011 saat 00:54

Gözden geçirilmiş son yayın tarihi 14.04.2015 Saat 22:59

Nepal-Bhutan Gezi Anıları- 9. Gün: Thimphu-Wangdue Phodrang-Punakha Dzong

IMG_2002

Sabah kahvaltı sonrası Wangdue Phodrang ve Punakha’ya doğru hareket ettik. Thimphu’dan itibaren yaklaşık 80 km gideceğiz. Bu mesafe Bhutan’da ancak 3 saatte gidilebiliyor. Bunun nedeni olarak Bhutan’da yolların bozuk olmasını bir neden olarak düşünebilirsiniz. Ülkenin iç bölgelerini bilmem ama gezdiğimiz yerlerde bu pek söz konusu değildi. Bununla beraber yol gidiş geliş tek şerit olmak üzere çalışıyor ve daha da önemlisi dağlık bir alanda seyahat ediyorsunuz. Bu nedenle de bu kadar mesafeyi ancak 3 saatte tamamlayabiliyorsunuz.

IMG_1540Thimphu’da hayat çoktan başlamış. Çocuklar, tek tip giysileri içinde okul yollarına düşmüşler. Wang Chhu nehri solumuzda daha sonra ise sağımızda kalacak şekilde giderek, dağlık alana doğru yol almaya başladık. Etraf yemyeşil. Asıl ormanlık alan meğerse yeni başlıyormuş. Bir süre yol aldıktan sonra yol kenarında duran satıcıları gördük. İçim gidiyor “Ah! Şunları bir fotoğraflasaydım” derken Günseli hanım aklımı mı okudu nedir, arabayı durdurdu. Meğerse satıcılarda elma görmüş, Bhutan’a geldiğimizden beri bahsettiği organik ve lezzetli bu meyveleri mutlaka tatmamız gerektiğini düşündüğünden almak istemiş. Kör, istedi bir göz, Allah verdi iki göz.. Ben hem fotoğraf çektim ve hem de meyvelerden satın aldım. Elmalar pek küçük ama bir lezzetliydi ki sormayın! Bu insanları pek sevdim; rica ediyorsunuz, sıkılmadan usanmadan poz veriyorlar..

IMG_1544

Bu gezinin en çok merakla beklediğim kısımlarından bir tanesi Dochu La Pass denen geçit. Thimphu’dan 30 km sonra varıyorsunuz. Burasının rakımı 3150 metrelerde ve açık bir havada Himalayaları buradan çok güzel şekilde görmeniz mümkün oluyor. Burası aynı zamanda Wangdue ve Punakha’ya gidenler içinde, doyumsuz manzaraya karşı, bir çay kahve molası verilen bir yer.

IMG_1596

O gün şanslıydık. Hava güneşli, berrak mı berraktı ve Himalayalar karşımızda tüm güzelliği ile duruyordu. Burada bulunan bir diğer ilginç yerde hemen yolun karşı tarafına yapılmış olan 108 adet chorten (küçük Budist objelerin konduğu yapılar) yani nam-ı diğer “Druk Wangyal Khangzang Chhortens”.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

1996-1997 Yıllarında bu bölgedeki Bhutan ormanlarına Hintli ayrılıkçı gruplar eğitim kampları açmışlar.  Bu işten haberdar olan Bhutan Kralı önce barışçıl yollardan anlaşıp onları uzaklaştırmaya çalışmış. Ancak bu militanlar, buradan ayrılmaya ikna olmamışlar. Bu arada Hindistan’da, bu militanları uzaklaştırması ve/veya etkisiz hale getirmesi için Bhutan’a baskı yapmaya başlamış. Sonunda 2003 yılının sonunda Bhutan askerleri bu ormanlara dalıp hem kampları ele geçirmiş ve hem de militanları. Bu arada bir kısım Bhutan askeri de ölmüş. 2004 Yılında cesur Krala saygı amacıyla yapılan Druk Wangyal Khangzang Chhortens büyük bir törenle açılmış. Druk Wangyal Khangzang Chhortens, bir tepe üstüne dizilmiş 108 adet minik tapınaktan ve en tepede de ana binadan meydana gelmiş dini kompleks. Küçük olan tapınaklar büyük olana doğru uzanıyorlar. Burayı sevdim; Sola dönsen Himalayalar sağa dönsen tarih. Burayı şöyle sindire sindire gezmek isterdim doğrusu..

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

IMG_1704
Punakha’dan 21 km kadar önce Punak Chhu nehrinin kenarında kurulu Wangdue Phodrang Dzong kale-manastırına geldik. Burası Thimphu, Trongsa gibi önemli şehirlere giden yol kavşağında olmasından dolayı önemli bir yer. 1638 Yılında Shabdrung Ngawang Namgyel burada kumlarla oynayan Wangdi adında bir çocukla karşılaşıyor. Yeni kalesine Wandi’nin Sarayı anlamında Wangdi Phodrang adını veriyor. Sonradan bu isim Wangdue’ya değişiyor. Burası bir dönem Bhutan’ın başkenti olmuş. Kale 1837’de bir yangından ve 1897’de ise depremden dolayı zarar görmüş. Dzong, o yıllardaki aslı gibiydi ama çok bakımsız kalmış. Yakında Hindistan’dan sağlanan dış yardımla restorasyona uğrayacak. Orijinaline en yakın halini gördüğümüz için çok şanslıyız (Not: Bu kale maalesef bir süre sonra çıkan yangınla tamamen yandı ve bir sene sonra yaptığımız Bhutan gezisinde bu kalenin sadece yıkıntılarını görebildik).

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Dzong’un dışında tak şeklinde büyükçe bir kapıdan içeriye giriliyor. Yolun sonunda bir kapı daha var ve oradan geçince büyük bir iç avluya çıkıyorsunuz. Etrafta terk edilmişliğin havası var. Belli, buraları zamanında çok heybetli yerlermiş, tahta yapılarda muhteşem oymalar ve resimler var. Bazı duvarlarda ve tahtalar üzerinde resimler yapılmış. Etrafta sadece birkaç rahip dolaşıyor. Her köşede bir yaşanmışlık var ama artık sadece eski ve yıpranmış bir yapı. Bir rahibe büyük manastırı açtırdık. İçeride hemen her manastırda olduğu gibi Sakyamuni veGuru Rimpoche’nin büstleri var. Onlara yapılmış adaklar, çiçekler, mumlar ve tereyağının malzeme olarak kullanıldığı oymalar, bu tipteki tapınakların olmazsa olmaz aksesuarları. Tapınağın dışında bizi, koparttıkları çiçekleri sunan köyün çocukları karşıladı. Tabii ki çiçek karşılığı çikolatalar istendi. Yanımızda yok ki verelim çocuklar!

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Bu gezi sonrası Punakha’ya doğru yöneldik. Öğle saati gelince önce yemeğe gittik. Gittiğimiz lokantanın ismi Phuenzhi Diner.

IMG_1763

Lokantadan çıkınca yürüyerek Punakha Dzong’a doğru çıktık. Punakha Dzong, Pho (Baba) Chhu ve Mo (Anne) Chhu nehirlerinin birbirlerine kavuşma noktasında Punakha-Wangdhue vadisinde yerleşmiş. Punakha Dzong ya da uzun uzadıya yazılışı ile Pungtang Dechen Photrang Dzong (Büyük Mutluluk Sarayı anlamında), 1637-38 yıllarında Zhabdrung (Shabdrung) Ngawang Namgyal tarafından yaptırılmış ve Bhutan topraklarındaki en eski ve en büyük ikinci kale manastırıymış. 1955 Yılına kadar Bhutan hükümetinin oturduğu ve ülkeyi yönettiği başkentmiş.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Kale-Manastırı tam karşıdan gören bir mevkiden bolca fotoğrafladık. Daha sonra ise yürüyerek muhteşem bir tahta köprüyü geçtik. Mo Nehri üzerinde bulunan bu köprü, 17. yüzyıl yapımı. 1957 yılında yaşanan bir sel felaketinde bu köprü yıkılmış. Geleneksel tarzda yapılmış olan 55 metrelik bu köprünün Almanya’nın yardımı ile 2006 da başlanan restorasyonu, 2008 yılında bitirilmiş.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Daha sonra güzel bir bahçeden geçip, dik merdivenlerden yukarıya doğru çıkarak Punakha Dzong’a girdik. Dzong’un iç avlusunu geçip sol kolu takip ederek, dar yoldan ve sağlı  sollu her biri birer sanat eseri bina arasından geçince, büyük manastırı karşınızda görüyorsunuz. Burası Je Kenpo ve diğer din ileri gelenlerinin kışlık sarayı. Çok güzel bir yapı ve el işleri muhteşem. Wangchuck sülalesine ait tüm krallar burada taç giymişler.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Bu gezi sonrası tekrar yola düşüp, Thimphu’ya doğru aynı yoldan geri döndük. Yolda Ducho La Pass’da bir mola daha verdik ve bu sefer kafeteryaya çıkıp oradan fotoğraf aldım.

Akşamın karanlığında Thimphu’ya vardık. Bu şehirde artık alışkanlık haline getirdiğimiz üzere şehre dağılıp bir saat süren son alışverişlerimizi yaptık.

Dün geceden kaldığımız otelin yemeklerini beğenmeyince, Günseli Hanımın becerisi ile, daha önce öğle yemeğini yediğimiz ve yemeklerini beğendiğimiz Motithang Hotele akşam yemeği için gittik. Ne de olsa Bhutan da son gecemiz, şarapla ve güzel bir yemekle bu güzelim ülkeye veda ettik.

Yarın artık son yazı olacak. Her gezi gibi bunun da bir sonu vardı tabii ki. Ama bu rüya ülkelere biraz daha zaman lazımmış. Kim bilir belki bir daha gideriz. Gezginin iş belli mi olur!

Gezekalın.

Dr Ümit Kuru

İlk yazım tarihi 30.11.2011

Gözden geçirilmiş son yayın tarihi 11.04.2015 Saat 00:20

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.