• Arşivler

  • Diğer 531 aboneye katılın
  • Mart 2013 den beri

    • 378.102 ziyaretçi
  • Aralık 2025
    P S Ç P C C P
    1234567
    891011121314
    15161718192021
    22232425262728
    293031  

Gül Festivali Bahane, Bulgaristan’ı Keşif Gezisi Şahane!-Genel Bilgiler

BULGARİSTAN HAKKINDA GERÇEKLER

Bulgaristan, Güneydoğu Avrupa’da yer alan ve 110.994 km2 bir alanı ile yüzölçümü bakımından Avrupa’nın en büyük 16. ülkesi. Ülkenin nüfusu 6,5 milyon, başkenti ve en büyük şehri ise Sofya. Bulgaristan Cumhuriyeti üniter bir devlet ve toplam 265 belediyenin yer aldığı 28 idari bölgeye ayrılmış. Yasama organı 4 yıllığına seçilen 240 üyeli Parlamento. Parlamento, Cumhurbaşkanının hükümeti kurmakla görevlendirdiği Başbakana ve onun teklifiyle Bakanlar Kurulu üyelerine güvenoyu veya güvensizlik oyu vererek denetliyor. Yürütme, doğrudan seçimle işbaşına gelen Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlar Kurulu’ndan oluşuyor.

Bulgaristan Coğrafik Haritası
Bulgaristan İdari Haritası

Komünist rejimi terk etme sonrası bir dönem bocalasa da Bulgaristan’ın 2024 yılında kişi başına gayri safi milli hasıla (GSYH) değeri, ABD doları cinsinden 15 bin 463 olarak hesaplanmış. Ekonomik serbestlik endeksine göre Bulgaristan ekonomik büyüklük bakımından dünyada 177 ülke arasında 29. sıraya çıkmış. Ülkedeki en güçlü sektörler enerji, madencilik, metalurji, makine endüstrisi, tarım ve turizm.

DEMOGRAFİK YAPI

Yarım yüzyıllık komünist rejimin ardından sınırların açıldığı 1989 yılında, Bulgaristan nüfusu 9.009.018 olarak tespit edilmiş. Bulgaristan son 30 yıldır sürekli demografik düşüş içinde ve nüfusu 2 milyondan fazla azalmış. Ülke, hem AB’de hem de dünya çapında negatif büyüme açısından ilk sırada yer alıyor. İstatistiklere göre son on yıldır Bulgaristan’daki doğum oranı %22’den fazla düşmüş. Ancak demografi uzmanlarına göre, Bulgaristan’daki sorun düşük doğum oranından çok, yüksek ölüm oranı ve nüfusun dışarıya göç etmesi olarak tespit edilmiş. Nüfusun % 84,6’sı Bulgar, % 8,4’ü Türk, % 4,4’ü Roman ve % 1,3’ü ise diğer etnik gruplardan olarak tespit eilmiştir.

BULGARİSTAN COĞRAFYASI

Bulgaristan’ın yaklaşık üçte biri ormanlarla kaplı. Bulgaristan’ın kara alanının yaklaşık %35’i doğal koruma alanları olarak belirlenmiş. Bu alanlar ulusal parkları, doğa rezervlerini, korunan manzaraları ve çeşitli kategoriler altında korunan alanları içeriyor. Balkan Yarımadası’nın en yüksek zirvesi Musala Tepesi Bulgaristan’ın Rila Dağı’nda yer alıyor ve deniz seviyesinden 2925 metre yüksekliktedir.

Balkan Dağları 2025 / Bulgaristan Gezisi

BULGARİSTAN TARİHİ

Bulgaristan tarihi çok ilgimi çekiyor. Gerçekten de zengin ve büyüleyici bir tarihe sahip olan Bulgaristan, MS 681’de kurulan en eski Avrupa ülkelerinden birisidir. 1.300 yıldan uzun süredir bir ulus-devlet olarak sürekli varlığını sürdürmüş. Bunun en önemli göstergelerinden birisi Bulgaristan’ın, İtalya ve Yunanistan’dan sonra değerli arkeolojik anıt sayısı bakımından Avrupa’da üçüncü sırada yer alması.

Bugünkü Bulgar topraklarında çok eski zamanlardan beri yerleşim olmuş. Ama bu topraklardaki en önemli izler MÖ 6.-3. yüzyıl arasında hüküm süren Traklar‘a ait. Trak alfabesinin, Yunan alfabesinden türediği düşünülüyor. Bugün elimizde Trakların kendilerine ait yazılı metin olarak sadece 4 uzun metin mevcut ve bunlarda tam olarak çözülememiş. Bu nedenle bu ilginç halk hakkında tarihsel gerçekleri hep başta antik Yunan ve Roma tarihçileri olmak üzere diğer kaynaklardan öğrenmişiz.

Aleksandrova Trak Mezarı 2025 / Bulgaristan Gezisi

Traklar, MÖ 12. yüzyıldan MS 6. yüzyıla kadar Balkanlar’da izlerini bırakmış gizemli bir halk. Türkiye’de de bu halka ait arkeolojik buluntular mevcut. Traklar kabileler halinde yaşamışlar ve her kabilenin bir reisi varmış. Trakları tarihte bir araya getirme başarısını çok az Trak lideri başarabilmiş. Savaşçı bir halk olarak bilinen Traklar, atlı okçulukta oldukça ustaymışlar. Zengin kültürleri ve benzersiz yaşam tarzlarıyla tarihsel bir öneme sahipler. Trak mitolojisi doğa ve doğaüstü varlıklara odaklı olup Dionysos ve Sabazios gibi tanrılara inanıyorlarmış. Ölüm ve öbür dünya Trak mitolojisinde önemli bir yere sahip. Bunu gezdiğimiz Trak mezarlarında da gördük. Yeri gelince anlatacağım. Büyük İskender’in fetihleriyle asimile olmuşlar. Tarihsel kahraman Spartacus‘de bir Trakyalı kabul edilir ve bu topraklarda doğmuştur.

Aleksandrova Trak Mezar Odası Tavan Resimleri Detayı 2025 / Bulgaristan Gezisi

Bugünkü Bulgaristan toprakları Antik Traklar, Persler, Keltler ve Makedonlar arasında süregelen çatışmalara sahne olmuş. Bölgeye istikrar, MS 45 yılında Roma İmparatorluğu’nun burayı fethetmesiyle gelmiş. Ancak Roma İmparatorluğu’nun parçalanmasının ardından yeniden başlayan kabile istilaları, 6. yüzyıl civarında bölgeye Erken Slav topluluklarının yerleşmesine yol açmış. Bu kısmı biraz açmak, Proto (Ön) Bulgar kavramını anlatmak, Bulgar tarihini biraz daha iyi anlamamıza neden olacaktır.

Ön Bulgarlar veya Protobulgarlar, asıl kitlesini Ogur (Otuz-Ogur, On-Ogur) kitlelerinin oluşturduğu, 7. yüzyılda Karadeniz’in kuzeyi ile daha sonra İdil Nehri ve Tuna nehri bölgelerinde de yaşamış, Türkçe konuşan, yarı göçebe Türk kökenli halka verilen isim. Bazı kaynaklarda Bulgarların, Türk menşeli bir kavim oldukları artık genel kabul gören bir gerçek olarak ifade ediliyor. Bunun en açık kanıtı olarak da arkeolojik kalıntılar, Proto-Bulgar dil kalıntıları ve İdil Bulgarları’na ait mezar taşlarındaki kitabeler gösteriliyor. Proto Bulgarlar, Avrasya bozkırlarının askeri unvanlarını, örgütlenmesini ve geleneklerini, pagan şamanizmini ve gök tanrısı Tangra’ya olan inancı korumuşlar.

Asen Kalesi 2025 / Bulgaristan Gezisi

Bulgarların çok eskiden nerede yaşadıkları hangi Türk kavmine mensup oldukları ve tarih sahnesine ne zaman çıktıkları, Azak Denizi çevresine ne zaman geldikleri ise kesin olarak tespit edilememiş. “Bulgar” sözcüğüne de V. yüzyılın son çeyreğine kadar kaynaklarda rastlanmamış. Bu kelimeye ilk defa Bizans kaynaklarında rastlanmış. 482 yılına ait bir metinde Bizans imparatoru Zenon’un Doğu Gotlarına karşı, askeri destek sağlamak için Karadeniz’in kuzey-batı kıyılarında oturan Bulgar topluluğuna başvurduğu yazılmış.

Nebettepe’de Trak, Bizans, Bulgar ve Osmanlı Kalıntıları 2025 / Bulgaristan Gezisi

‘Bulgar’’ kelimesinin, Türkçeden başka hiçbir dilde açıklaması da yapılmamış. Türkçede manası ise; “karışmak, karıştırılmak, karışmış” demek. Bu adı vermenin anlamı ise Göktürkler’in boyunduğu altında Karadeniz’in kuzeyinde yaşayan ve çoğunluğunu Ön Bulgarlar’ın (Onogurların) oluşturduğu halkın, Sabirler, Hazarlar, Uzlar, Suvarlar gibi birçok diğer küçük Türk ve Hun topluluğunun parçaları ile bir araya gelip karışması ve 632-668 yılları arası Magna Bulgaria (Büyük Bulgarya) da denen Büyük Bulgar Hanlığı’nı kurmuş olmaları olduğu düşünülüyor. Kurucu olan Kobrat‘ın Mete Han’dan beri Hun hükümdarlarını yetiştiren “Tu-kı” Ailesinden geldiği, bu nedenle de Ön Bulgar hükümdarlarının Asya Hun hükümdarları ile aynı sülaleye bağlı oldukları savları da var. Önemli olan tarihsel gerçek Bulgarlar’ın 7. yüzyılda Pontus-Hazar bozkırında yarı yerleşik hale gelmiş olmaları. Kobrat Han ölünce oğullar arasında taht kavgaları başlamış. Bundan faydalanan Hazar Hanlığı, Proto Bulgarları 668 yılında yenmişler. Hanın bir oğlu Hazarların boyunduruğu altında yaşamayı tercih ederken diğer iki oğul aşağıdaki haritada görüldüğü gibi kendine bağlı halkları ile göç etmişler.

Proto Bulgarları Tarih İçinde Göç Hareketleri
Asparuh Han

681’de Asparuh Han ordusu ve Proto Bulgarlar halkın bir kısmı ile göç ederek, günümüzde Romanya ve Bulgaristan’daki Dobruca bölgesine karşılık gelen Küçük İskitya‘yı ele geçirmiş ve Tuna Bulgaristan‘ı ya da daha çok bilinen adı ile Birinci Bulgar İmparatorluğu‘nu kurmuş. Daha sonra bu alanda yerleşik Bizans nüfuslarıyla ve daha önceden gelmiş yerleşik Slav kabileleriyle birleşmişler ve sonunda Slavlaşmışlar. Bu tarihten sonra da modern Bulgarların atalarından biri olarak kabul ediliyorlar.

Geriye kalan Pontus Bulgarları ise 7. yüzyılda Volga Nehri’ne göç etmeye zorlanmışlar ve burada Volga Bulgaristan‘ını kurmuşlar. Modern Volga Tatarları, Başkurtlar ve Çuvaşlar, Volga Bulgarlarından geldiklerini iddia ediyorlar.

Birinci Bulgar İmparatorluğu, Balkanların büyük kısmına hükmetmiş ve Slav kültürlerini derinden etkileyerek Kiril alfabesinin geliştirilmesinde önemli rol oynamış. Birinci Bulgar İmparatorluğu, 11. yüzyılın başlarında Bizans imparatoru II. Basileios’un orduları tarafından yıkılmış.

II. Ivan Asen

1185’te başarılı bir Bulgar isyanıyla kurulan İkinci Bulgar İmparatorluğu, özellikle II. İvan Asen döneminde (1218-1241) en parlak dönemini yaşamış. İmparatorluk, uzun süren savaşlar ve iç çekişmelerin ardından zayıflamış ve 1396’da Osmanlı egemenliğine girerek yaklaşık beş asır sürecek bir döneme girmiş.

Osmanlı dönemi Bulgaristan tarihini daha sonraki Bulgaristan gezimiz sonrasında anlatmak uygun olacak diye düşünüyorum. Bir dahaki Bulgaristan gezimize 93 harbinin yaşandığı Rusçuk, Plevne gibi yerleri de katacağım. Oraya anlatacak birşeyler kalsa ve bu tarih kısmını daha da uzatmasak iyi olacak.

1878’de Osmanlıdan kurtulan ve özgürlüğüne kavuşan Bulgaristan, civar Balkan ülkeleri ile olan savaşlardan yenilgi ile çıkınca I. Dünya Savaşı’nda Almanya, Avusturya-Macaristan ve Osmanlı ittifakı ile aynı cephede savaşa katılmış. II. Dünya Savaşı’na da Almanya saflarında katılan Bulgaristan böylece her iki dünya savaşından da yenilgiyle çıkmış.

I. Dünya Savaşında Bulgar Ordusu

Bulgarlar, II. Dünya Savaşı’nın ardından Balkanlar’da ilerleyen Sovyet ordusunun da yardımıyla Georgi Dimitrov önderliğinde sosyalist rejime geçmişler ve ülke, soğuk savaş yıllarında Varşova Paktı’nın üyesi olarak kalmış.

Sosyalist Bulgaristan Döneminden Buzluca Anıtı 2025 / Bulgaristan Gezisi

Doğu Bloku’nun çözülmesiyle 1990 yılında sosyalist rejim yıkıldı. Bulgaristan, sosyalist rejim dönemine ait çok sayıda eseri hala içinde baındırıyor. 2004 itibarı ile NATO üyesi olan Bulgaristan, 1 Ocak 2007’de de Avrupa Birliği’nin tam üyesi oldu.

BULGARİSTAN HAKKINDA BAŞKACA İLGİNÇ NOTLAR

Gayda (Bulgaristan’da ”gaida” olarak bilinir) geleneksel bir Bulgar enstrümanı.

Bulgaristan, Avrupa’da en fazla doğal mineral kaynağına sahip ikinci ülke (İlki Rusya). Ülke, her biri kendine özgü mineral bileşimi ve tedavi edici özellikleri olan 700’den fazla mineral kaynağına sahip. Bu mineral kaynakları, Velingrad, Sandanski ve Hisarya kasabalarını içeren ünlü Bulgar Spa Üçgeni de dahil olmak üzere çeşitli bölgelerde yer alıyor.

Bulgarlar “hayır” anlamında başlarını yukarıdan aşağıya, “evet” anlamında ise başlarını sağa sola sallıyorlar. Kutlanan “İsim Günleri” bazıları tarafından doğum günlerine göre daha da değerli olarak görülüyor.

Martenitsa Bileklikler

Bulgarlar baharı Baba Marta ile karşılarlar. Her yıl 1 Mart’ta Bulgarlar, baharın başlangıcını ve sağlıklarını kutlamak için her arkadaşına bir Martenitsa (beyaz ve kırmızı bilezik) verirler. Martenitsa, bir leylek veya çiçek açan bir ağaç görene kadar bileklerde takılı kalır. Bununla ilgili olarak daha önce bir yazı yazmıştım (https://gezekalin.com/2017/03/08/cestita-baba-marta/).

Bulgaristan dünyanın en büyük şarap ihracatçısı ülkelerinden biridir. Şarap üretiminin Trak uygarlığı zamanlarına dayanan uzun bir geçmişi var. Ayin amaçlı Jülyen takvimini kullanan kiliseler, 14 Şubatı Bağcılar Günü-Trifon Zarezan günü olarak kutluyorlar. Yani 14 şubatta Bulgaristan’da insanlar şaraba olan sevgilerini kutluyorlar.

Çeşitli malzemelerle doldurulmuş ince yufka katmanlarından yapılan geleneksel bir Bulgar böreği olan Banitza meşhur yemeklerinden. En yaygın dolgu malzemesi çırpılmış yumurta ve “sirene” adı verilen Bulgar beyaz peynirinin karışımından oluşuyor.

Bulgaristan’ın ulusal içeceği bize uzak değil; Rakı (ayrıca rakia, rakiya veya rakija olarak da yazılır). Rakia, Bulgar toplumunda büyük kültürel ve sosyal öneme sahip geleneksel bir meyve brendisi. Genellikle üzüm, erik, kayısı veya diğer meyveler olmak üzere fermente edilmiş meyvelerin damıtılmasıyla yapılır.

Bulgaristan’da 10 adet UNESCO alanı bulunmaktadır. 7 adet kültürel alan (Rila Manastırı, Boyana Kilisesi, Nessebar Antik Kenti, Kazanlak Trak Mezarı, Madara Süvarisi ve İvanovo Kaya Oyma Kiliseleri) ve 3 adet doğal alan (Pirin Milli Parkı ve Srebarna Doğa Koruma Alanı ve Orta Balkan Milli Parkı).

“Üç Renkli” olarak da bilinen Bulgar bayrağının tasarımı, sanatçı ve devrimci Zachary Zograf‘a atfedilir. Bayrağın renkleri sembolik öneme sahiptir: Beyaz barışı, yeşil doğurganlığı ve umudu, kırmızı ise cesareti ve ulusun bağımsızlığı için dökülen kanı temsil eder.

Bundan sonra gün gün gezi anlatımına başlarız..

Gezekalın.

Dr Ümit Kuru

13.06.2025