Kenya’da Safari; Silahımız Fotoğraf Makinelerimizdi: 6-7. Gün-Masai Mara Rezerv Alanı/Dönüş

IMG_9084

Sıkı bir uyku sonrası ertesi gün, bu sefer sabah erken saatlerde, bir daha safariye çıktık. Moralimiz bozuk! Foto safariden kedigilleri görüntüleyemeden dönecek miyiz ne?

Bu sefer farklı bir rotayı takip ettik. Ama ortalık hayvan kaynamakla birlikte, aslan-leopar kıtlığı var sanki! Ortalıkta leşler var, belli ki bir yerlerdeler ama biz onları bulamıyoruz.

IMG_8616

En sonunda “aslan görüldü” müjdeli haberini alıp, kısa sürede ulaştığımız kalabalık jeep grubunun arasında yerimizi aldık. Ama yerimiz hem ışık açısından ve hem de aslanı görmek açısından uygun değil. Aslanın bizim tarafa doğru yürüyüşe geçmesini dileyip, beklemeye başladık. Hey Aslanım be! Sonunda bizim tarafa doğru salına salına yürümeye başladı. Kendine güveni, duruşu, yürüyüşündeki asalet ile ormanın ve savananın tek hakimi olduğunu gösterdi. Beş büyüklerin bir tanesini daha fotoğraf karelerimiz arasına hapsetmeyi sonunda başardık.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Aslanı bulduk ve bir gayret leopar peşine düştük ama maalesef ne bugün ne de ertesi gün leoparı görmek mümkün olmadı. Yani “beş büyükleri” tamamlayamadık. Diğer araçtaki arkadaşlar leoparı şöyle bir göz ucu ile görebilmişler ama net bir fotosu olanımız yok.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

IMG_8796Aslanı görmenin verdiği rahatlıkla Masai Köyü ziyaretine gittik. Köyün şefi olduğu söylenen kişi ile tanışıp bir program dahilinde gezimizi yaptık. Hemen söyleyeyim ki bu köy gezisi yapılmaz ve bu insanlarla tanışmaz, onların yaşamlarına tanık olmazsanız, Kenya’da safari yaptım diyemezsiniz.

Kenya’da 42 kabile var. Bunlardan popülasyon olarak 20. sıralarda yer alan Masai Kabilesinin ünü en fazla. Diğer tüm kabileler geleneksel giysi ve yaşam tarzlarını terk ederken, onların bunları sürdürmeye devam etmesi onları popüler hale getiriyor. Masai insanları hem Kenya ve hem de Tanzanya’ya dağılmış durumdalar ve sayılarının 900.000 civarında olduğu kabul ediliyor.

Yarı göçebe ve savaşçı bir kabile olan Masai yerlilerini, cesaretlerinin simgesi olan kırmızı renkli, ekoseli bir kumaşa bürünmeleri ile kolayca tanıyabilirsiniz. Masai halkı çok ince ve uzun bir ırk. Ayaklarına araba lastiğinden yapılma sandaletler giyiyorlar dendi ama ben pek benzetemedim. Ataerkil bir aile yapıları var. Erkeklerin ellerinde güvenlik amaçlı kullandıkları, aynı zamanda güçlerinin de simgesi olan asaya benzeyen sopalar var. Hem kadın ve hem de erkekler pek süslüler. Kulaklarının dış kepçesinde büyük bir delik açılmış. Bazılarının dış kulaklarında bayağı bir yırtık var. Buraya takı veya obje yerleştiriyorlar.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

IMG_9019Masailerde bebek 3 aylık olana kadar tam olarak adamdan sayılmıyormuş. Bir Masai’nin yaşamının sona ermesi durumunda tören yapılmıyor. Cesedin toprağa zarar vereceği düşüncesiyle toprağa verme işlemi sadece büyük şefler için yapılıyor. Genellikle ceset köyün dışında leşçillere terk ediliyormuş.

Masai kadınları yuvarlak şekilli bir demiri iyice kızdırarak 3 yasına gelen çocuklarının yüzlerini dağlıyorlar. Yüzlerindeki o yuvarlak kızgın demir izi onların Masai Kabilesi üyesi olduklarının bir diğer göstergesi. Masai halkının çoğu Hıristiyanlığı kabul etmiş. Erkek, kız tüm çocuklar ergenlik çağına girmeden sünnet ettiriliyor. Erkek çocukları sünnet edilmeden iki gün önce saçları kazınıyor. Eski dönemlerde erkek çocukları sünnet ettirilmeden önce büyüdüklerini kanıtlamak için aslan avına çıkarlarmış. Aslan popülâsyonunun tehlike altında olması dolayısıyla Doğu Afrika’daki ülkeler aslan avını nihayet yasakladılar. Erkek çocukları köyün hayvanlarından sorumluyken, kız çocukları da ev işleriyle ilgileniyorlar, evde annelerine yardım ediyorlar. Hepsinin ortak dili Swahili, çoğunluğu İngilizce konuşuyor.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Masai kulübeleri biri ebeveyn odası, diğeri mutfakla çocukların yatağının bulunduğu oda olmak üzere iki kısımdan oluşuyor. Elektrik yok, su yok. Çok uzaklardan bidonlarla su taşıma görevi kadınların görevi sayılıyor.

IMG_9059

Ziyaretimiz de önce köyün Masai erkekleri yan yana gelip geleneksel danslarını yaptılar. Danslarda bir özellik yok ama sıçramaları çok yükseklere yapabiliyorlar. Bize kibritsiz, çakmaksız ateş yakmanın nasıl olduğunu gösterdiler. Daha sonra da takı yapan kadınların, nasıl takı yaptıklarını gördük.

IMG_9115

IMG_9039Köyün ortak ahırını gezdik. Sonra da köye girdik. Köyde avcı hayvanlardan korunmak için çitler yapılmış. Evler kerpiçten yapılma. Gruplar halinde evlerini gezdik. Evlerin hemen girişinde hayvanlar için küçük bir odacık var. Evde ışık filan yok tabii ki. Gözlerimizin karanlığa alışması zaman aldı. Orta bölüm mutfak, ortada küçük ateş yanıyor. Taburelere oturduk. Sol tarafımızda anne ve babanın kaldığı oda, diğer tarafta ise çocukların odası. 10 cm² var yok, küçük bir pencere deliği var. Deliğin küçük olmasının nedeni sivrisineklerden korunmakmış. Evin içinde dikkatimi çeken en önemli şeyde orta boy bir bidon oldu. Ne olduğunu sorduğumda ev yapımı bira olduğunu söylediler ve iyi bir misafirperverlik örneği ile “içmek ister misin?” diye sordular. “Kalsın, teşekkür ederim” dedim! Daha evden çıkmadan satışlar başladı. Bir aslan dişi olduğunu iddia ettikleri dişi satabileceklerini söylediler. O da beni bozacağından, kabul etmedim.

Sonrasında ise Masai kadınlarının oynadıkları bir gösteriyi izledik. Daha sonra da köyün arkasında oldukça profesyonel şekilde düzenlenmiş pazarlarından alışveriş yaptık. Naime her zamanki gibi çocuklarla meşguldü. Hepsi sıraya girip “uçtu uçtu” oynamak için bekleştiler. Hepimiz bu deneyimi yaşamaktan mutlu olduk.

IMG_9083

Öğle yemeği için tesise geri döndük. Öğeden sonra ise tekrar bir safari yaptık.

Akşam yemekte herkes mutlu mesut, yaşadıklarını anlattı. Teoman arkadaşımın çektiği nefis fotoğraflardan bir kısım örnek seyrettik.

Ertesi gün erkenden kalktık. Çünkü hala Leoparı göremedik. Bir umut görürüz diye bu sefer sabahın çok erken bir saatinde yollara düştük. Hava serin. Gazellere son bakışlarımız artık bunlar. Ne de güzel hayvanlar! Çakallar sabah paylarına bir av düşer mi diye dolaşıyorlar. Çakalların Thomson gazellerini avlayabildiklerini öğrenince şaşırıyorum.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Leopar göremeyeceğimiz artık kesinleşti. Sağlık olsun derken bizim Jimmy gaza bastı. “Helal Jimmy sana! Leoparı buldu” diye düşündük. Jeeplerin toplandığı yere gidince gözlerim faltaşı gibi oldu. Bir erkek aslan, yeni avladıkları bir wildebeest ile kendine bir güzel ziyafet çekiyordu. “Tamam! Buna da razıyız!” dedim kendime… İki tane aslanı avlarını yerken fotoğraflama şansımız oldu. Daha ne isteriz.

IMG_9347

Otele dönüp son öğle yemeğimizi yedikten sonra yola düştük. Yüz kilometrelik berbat yol, bu sefer bizi pek zorlamadı. Yol boyu gördüğümüz zürafalar sanki bize “hoşça kalın” der gibiydiler. Esas biz size teşekkür ederiz. Bizi doğanızda ağırladınız.

Nairobiye varmadan önce bir yerde yemek için durduk. Nairobi’nin dış mahalleleri çay ve kahve bahçeleri dolu. İngilizlerin bu huylarını seviyorum. Nereden geçtilerse ve iklim de uygunsa hemen çay bahçeleri bitiveriyor.


IMG_9457

IMG_9455Nairobi’yi gezmedik ve belki bu şehre kötü ünü nedeni ile haksızlık ettik. Ama “Village Market” adlı bir alışveriş merkezini gezip, hem Kenya’nın başka bir yüzünü gördük ve hem de alışverişimiz yaptık. Burası her türlü hediyelik ve hatıra eşyalarınızı alabileceğiniz bir yer fiyatları da çok makul.

Son yemeğimizi çok özel bir yerde, Carnivore adlı bir restorantta yedik. Burası timsah etinden devekuşu etine, sığırdan domuz etine kadar her türlü eti test edebileceğiniz bir yer. Ortam çok güzel. Önce Dawa adlı (rom, şeker veya bal, limon ve buz küplerinden yapılan) bir içki alabiliyorsunuz. Tavsiye ederim. Sonrasında, “pes artık” anlamında işaret bayrağını indirene kadar, şişlerle gelen et çeşitlerini yedik . Hemen söyleyeyim timsah eti matah bir şey değil!

Gecenin, sabaha iyice yaklaştığı bir saatte uçağımız bizi ülkemize ve evimize götürdü.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Evet Sanal Gezgin Arkadaşlarım benim; bir gezimin ardından daha, üşenmeden, bencillik yapmadan ne gördüysem ve ne öğrendiysem aktarmak ve çektiğim kareleri sizlere göstermek suretiyle paylaşımda bulundum. Bu sefer ki konu Kenya idi. Allah Baba sağlık verdikçe para ve zaman ikilisini yan yana getire bildikçe gezmeye devam. Gezdikçe kendimi bir hikayeci gibi hissetmeye başladım. Hikayemin sonunu da 3 elma hikayesi ile bitirelim bari;

Gökten 3 elma düştü.. Birisi bana, ikisi siz takip edenlere olsun..

Gezekalın

Dr Ümit Kuru

İlk yayın tarihi 04.09.2012 Saat 23:03

Gözden geçirilmiş son yayın tarih, 11.02.2015 Saat 22:25

Yorum bırakın

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: