RAJASTAN-ALTIN ÜÇGEN-VARANASİ-Jaipur

SONY DSC

SONY DSCSabah sadece bize ait olan otelde uyandık. Çok güzel ve bol çeşitli kahvaltımızı yaptık. Bu otelde şımartıldığımız kadar hiçbir yerde şımartılmadık doğrusu. Güzel bir bahşişi hak ettiler. Daha sonra arabamıza atladık ve Jaipur’a doğru dönüşe geçtik. Jaipur yolu üzerinde Dunlod isimli köye uğrayıp Dunlod Kalesini gezdik. Bu kale de otele dönüştürülen yerlerden. Küçük bir kale ancak Divan-ı Has bölümü göz alıcı ve mazgallardan yeni hareketlenen köyü izlemek, sabah sabah güzel geldi.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Bizim hızlı şoför sayesinde Jaipur’a beklenenden erken bile döndük sayılır. Önce otelimize yerleştik ve kısa bir moladan sonra Rajastan Eyaletinin başkenti Jaipur’u gezmeye başladık. Jaipur 4 milyonluk bir şehir. Bu şehrin lakabı ise “Pembe Şehir”. Eski şehirdeki binaların pembeye boyanmasını nedeni, 1853 yılında şehri ziyaret eden Prens Albert’a dayanıyor. Prens Albert’a hoş geldin karşılaması amacı ile şehirdeki evler pembeye boyanmış ve sonra bu renk şehre yapışmış, kalmış. Şehrin kurucusu Mihrace Sawai 2. Jai Singh, 1728 yılında şehri Bengalli  ünlü Guru ve bizzat kendisi planlayarak kuruyor.

SONY DSC

SONY DSCŞehir Sarayı daha sonra göreceklerimizden daha güzel değil. Sizi girişte ince bir işçilikle yapılmış bir bina karşılıyor. Hemen sağınızda ise çeşitli koleksiyonların (elbise, silah, mobilya) yer aldığı sergi salonları var. Bu Saray da hala Mihracenin soyundan insanlara ait. Sarayın bir kısmında hala oturuyorlar. Burada da bir tezat var; Mihraceler buralarda hala varlar, sadece orduları yok, mallarının çoğu hala onların. Sarayın iç kısmında büyükçe bir avlu var. Burada dikkate değer iki tane büyük küp görüyorsunuz. Bunlar bir tarihte İngiltere’yi ziyaret eden Mihracenin yanında Ganj sularını götürmek için kullandığı küpler.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

SONY DSCŞehir Sarayı gezisinden sonra yakında bulunan Jantar Mantar adlı  gözlemevini gezdik. Bu gözlemevi de Sawai 2. Jai Singh tarafından yapılmış. Bunun gibi 4 tane daha gözlem evi daha var ancak ülkedeki en büyük ve en çok aletin içinde bulunduğu gözlemevi Jaipur’da olanı. Burada yıldızların, güneşin ve ayın hareketlerine göre yerel zaman, burçlar ve mevsimler hakkında tahliller yapılabiliyormuş. Aslında hala da yapılabiliyor. Bizim kolumuzdaki saat ile oranın devasa saati aynı zamanı gösterdiler. Delhi’deki gözlemevini boşverin ama Jaipur’daki gözlemevini ziyaret etmeden buradan gitmeyin.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Bu gezilerden sonra, her zaman ki gibi, rehber bizi  turistik bir alışveriş yerine götürmeye çalıştı. Yalnız bu sefer götürmek istediği yere bizde gitmek istiyoruz. Kızlar geldikleri günden beri iki olaya sabitlendiler; bir tanesi Varanasi’den Sari (Yerel Hint giysisi) almak, diğeri ise Jaipur’dan değerli veya yarı değerli taş almak. Benim ayaklar pek gitmiyor ama rehberin eli bu sefer güçlü. Yalnız itiraf etmeliyim ki burası kalite bir yer ve eğer Jaipur’dan mücevher alma niyetiniz varsa, Türkiye’den fiyat araştırıp öyle gitmenizde fayda var. Kesinlikle pazarlık yapın (rehberlerin götürdüğü bu tip kalite yerlerde daha baştan “bizde pazarlık yok” filan deseler de pek kanmayın, pazarlık yapın. İsteyenin yüzü kara…). Dükkanın ismi Silver&Art Palace. Benim bu dükkan da tahtadan oyma yapılmış filler dikkatimi çekti ama 400 USD den başlayınca, pazarlık etmeninde bir anlamı yoktu. Burada tahta işlere hiç bakmayın, Orcha denen yerden daha ucuza alabiliyorsunuz. Mücevher bakımından da burayı pahalı bulup, başka bir yere gittik ama arada çok kalite farkı vardı, bu mücevherat özürlü halimle ben bile farkı anladım.

SONY DSC

SONY DSCSonrasında otelimize döndük. Ancak akşama da aktivite var; Chokhi Dhani denen yerde akşam yemeği yiyeceğiz. Burası Jaipur merkezin,n biraz dışında bir yer ve Rajastan Folklorik gösterileri, kukla ve yılan oynatıcıları, erkek dansçıları ile bir tür konaklamalı turistik tesis. Biz İstanbul’dan tur aracılığı ile adam başı 20 USD vererek ayarlama yaptık. Kendimiz oradan gitseymişiz 650 Rupee ye iş bitecekmiş. Bu fiyata yemek dahil. Ama kendimizin de şehir dışında olan bu yere gitmesi pek kolay değildi. Onun için helal ettim. Dans gösterilerinin, Jodhpur’da izlediğimiz gösteriden bir üstünlüğü yoktu ve hatta oradaki daha da güzeldi. Ancak burada yediğimiz yemek Rajastan yemeklerinin en iyi örneklerinin bir sunumuydu. İçeride anne, baba ve çocuktan oluşan bir gruptan yerel şarkılar dinledik. Güzel bir gün sonu oldu. Bugün de dört dörtlük geçti Daha ne isteriz?

Gezekalın.

Dr Ümit Kuru

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Gözden geçirilmiş yeni yayın tarihi 04.01.2015 Saat 01:52

RAJASTAN-ALTIN ÜÇGEN-VARANASİ-Mandawa / Shekhawati Bölgesi

SONY DSC

Sabah erkenden kalkıp Jaipur’a giden uçağımıza yetişmek üzere otelden ayrıldık. Udaipur-Jaipur arası 406 km ve uçakla 45 dakika sürüyor. Jaipur’a iner inmez bizi havaalanında yeni bir rehber ve yeni bir şöfor karşıladı. Bu önemli şehirde, bugün hiç kalmayacağız ve Mandawa Şehrine doğru 195 km’lik bir araba yolculuğumuz olacak. Arabaya bindik ve yolculuk başladı ancak bu şoför durmadan kornaya basıyor. Arabaları bir sağdan, bir soldan geçmeye çalışıyoruz. Bu ülkede karayolu ile seyahat ederken bildiğiniz tüm trafik kurallarını unutun! Korna sesleri ve trafikte kelle koltuk seyahat etme durumu bir süre rahatsız etti ama daha sonra hissizleştik. İstanbul trafiğine ve şoförlerine sakın laf etmeyin! Gidin bir de Hindistan’dakileri görün! Hele Hindistan periferine doğru gittikçe durum daha çekilmez oluyor. Geçtiğimiz yolların çoğu paralı ama neden ve hangi hizmet için para aldıklarını anlamadım. Bir adam gişede para alıyor, 10 mt ötede bulunan diğeri bir ipi gevşetip direği yukarı kaldırıyor ve aracınız geçiyor. Sonuç olarak eğer bu ülkede araba kiralayıp seyahat etmeyi düşünüyorsanız bu plandan vazgeçin derim. En iyisi şoförü ile araç kiralayın.

Gitmeyi hedeflediğimiz bölge olan Shekhawati, Rajastan’ın kuzeyinde yarı çöl bir bölge. Adını bir hükümdardan (Rao Shekha) almış ve bu hükümdarın bahçesi anlamında bir kelime. Bu bölgeye her bir duvarı kalem işi boyamaları ile meşhur konakları (Haveli) yüzünden geldik. Bu konaklar o kadar çoklar ki, burası için açık hava müzesi deniyor. Bu konaklar 18-20. Yüzyıllar arasında yapılmışlar. İpek yolu üzerinde bulunan bu yerde, İngilizlerle ticaret yapan zenginleşmiş Hintlilerin süslü konakları var. Bu konakların duvarlarında Hindu dininden konuların resmedilmesinden, İngiliz hayranlığını gösteren çizimlere, erotik figürlere kadar her şeyi bulabilirsiniz. Sadece burası için en az iki gün lazım ancak biz en iyi örnekleri görmeye çalışacağız. Zaman kısıtlı, buraya gelmek için Jaipur’dan bir gün feda ettik. Ama hiç pişman olmadım, burayı görmeden olmazdı.

Jaipur’dan Mandawa’ya yolculuk 4 saat kadar sürüyor, araba kullanmalarına ve korna sesine alıştığınız zaman yol zevkli bile geliyor. Yeni rehberi anlamak çok zor, kötü bir aksanla konuşuyor, ama durmadan konuşuyor.

SONY DSC

SONY DSCAslında programda yoktu ancak yolumuzun üzerinde olunca Nawalgarh denen bir köye girmelerini rica ettim. Burada sanki zaman durmuş, tam bir orta çağ manzarası var. Yolları daracık, iki arabanın yan yana geçemediği yerleri var. Hodh Raj Patodia Haveli ,Hem Raj Kulwal Haveli, Muraraka Haveli ,Anandilal Poddar Haveli, ,Bhagton ki Choti Haveli ,Parusrampuria Haveli ,Chhauchharia Haveli , Aath Haveli ,Hira Lal Sarowgi Haveli, Geevrajka Haveli, ,Dharni Dhakra Haveli ve Morarka Haveli buraya gelmeden önce gezme listeme aldığım Haveliler. Ancak biz burada sadece iki tanesini gezdik, asıl hedef Mandawa olduğundan kısa gezdik. Morarka Haveli’nin duvarlarında Ramayana destanının çok iyi korunmuş resimleri vardı. Dış avlu herkeze açık olan bir avluyken, iç avlu sadece evin hanımlarının kullandığı ve gündelik hayatın geçtiği yer. Hemen tüm konaklarda aynı tarz var. Çoğu Haveli zamana yenilmiş ve kapalı halde. Ancak dışarıdan bakılınca, zamanında ne kadar ihtişamlı oldukları hala belli. En uzun gezdiğimiz Morarka Haveli’ye giriş ücretli ve bu ailenin bu civarda bunun gibi 4 tane daha köşkü varmış.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Nawalgarh’dan sonra Mandawa’daki otelimize geldik. Buradaki otelimizin ismi Hotel Udaivilas. Bizi neredeyse otelin tüm çalışanları karşıladı diyebilirim. Meğerse o gün otelin ilk müşterileri bizmişiz. Otelin kendisi çok güzel ve odaları çok geniş. Bahçede çeşit çeşit kuşlar, insandan korkmadan salına salına geziyorlar. Personeli çok güler yüzlü (belki de tek müşterileri olduğumuzdan) ve yardımseverlerdi. Burada, Hindistan’daki en güzel kahvaltımızı yaptık diyebilirim. Otele eşyalarımızı hemen bırakıp, Mandawa’nın Havelilerini gezmek üzere yola düştük. On dakika sonra Mandawa’daydık.

IMG_0446

Burada önce Mandawa Kalesini gezdik. Orada bir görevli eşliğinde, şimdilerde otele dönüştürülen,  kaleyi gezdik. Kalenin en üst katından şehrin çok güzel manzarasını görüyorsunuz. Burası gerçekten tam bir açık hava müzesi.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

IMG_0459

Burasını gezdikten sonra, bize oteli gezdiren görevli ve bizim rehber eşliğinde Mandawa’nın meşhur Havelilerini gezdik. Goenka Double Haveli, Gulab Rai Ladia HaveliHanuman Prasad Goenka Haveli, Jhunjhunwala Haveli, Binsidhar Newatia Haveli, Murmuria Haveli, Mohan Lal Saraf Haveli, Chokhani Double Haveli, Lakshminarayan Ladia Haveli gibi İstanbul’da iken gezmeyi düşündüğüm Havelilerin hemen hepsini gezdik. Her biri için en az 1 saat gerekirdi ama kısa güne ancak bu kadar olurdu.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

SONY DSC

SONY DSCHava artık iyice kararınca otelimize döndük. O akşam bizim için kukla gösterisi düzenlemişlerdi, onu seyrettik. Kuklacı adam önce sağ tarafta 1 mt, solda 1 mt uzunluktaki bıyıklarını bize gösterdi. Yarım saatlik kısa bir gösteri ardından otelde yemek yedik. Yemek gerçekten güzeldi. Yemek deyince burada bir parantez açabiliriz. Eğer kim ki Hint yemeklerine laf söylerse bence haksızlık eder. Biz yemeklerini çok beğendik. Hijyenle ilgili altın kurallara uyacaksınız, o kadar (dışarıdan ve açıktan bir şey yememek, salata ve pişmemiş sebze yememek, açık su içmemek gibi). Hindistan’ın kuzey bölgelerinde kırmızı et yemedik (inek kutsal kabul edildiğinden kesilmiyor. Gelen et muhtemelen keçi eti oluyor. Koyun eti pahalı onun için, ne yedim acaba demektense bu bölgede kırmızı et yememek en iyisi),  balık  yemedik. Bunun dışında baharatlı, sebze yemekleri ve tavuk yemeklerini zevkle yiyebilirsiniz. Taze yeşillikten uzak durduk. Roti dedikleri ekmekleri yemeye doyamadık. Bizim bildiğimiz anlamda ekmekleri yok ama Chapati (lavaş ekmek), Naan Butter  (yağlı pide diyebiliriz) en sevdiğimiz roti çeşitleri.  Dhal, mercimek ve farklı bakliyatların öğütülmüş, kırılmış parçalarından yapılan yemeklere deniyor, hiç yabancılık çekmeden yiyebilirsiniz. Thali dedikleri ise çok sayıda yemekten azar azar yiyebileceğiniz ve tepsi içinde getirilen bir çeşit karışık yemek. Pilavlara yağ katmıyorlar galiba, tatsız tutsuzdu (aslında Basmati pirinci meşhur). Tavukları, Masala dedikleri bir sosla çok (Chicken Masala) nefis oluyor. Sütlü tatlılar ve dondurmalar güzel, Malpua ve Gulab Jamun (bir lokma tatlısı) adlı tatlılarını beğendik. Lassi bizim bildiğimiz ayran, tatlı veya tuzlu isteyebilirsiniz. Ben tatlı olanı beğendim.

Karayolu biraz yordu ama günün sonunda muhasebeyi yaptığımız da yine çok özel ve güzel yerleri gördük, insanları ve kültürlerini tanıdık. Bu yorgunluk, aldığımızın yanında bedava sayılır.

Gezekalın..

Dr Ümit Kuru

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Gözden geçirilmiş yeni basım 02.01.2015 Saat 22:39