Sabah erkenden kalkıp Jaipur’a giden uçağımıza yetişmek üzere otelden ayrıldık. Udaipur-Jaipur arası 406 km ve uçakla 45 dakika sürüyor. Jaipur’a iner inmez bizi havaalanında yeni bir rehber ve yeni bir şöfor karşıladı. Bu önemli şehirde, bugün hiç kalmayacağız ve Mandawa Şehrine doğru 195 km’lik bir araba yolculuğumuz olacak. Arabaya bindik ve yolculuk başladı ancak bu şoför durmadan kornaya basıyor. Arabaları bir sağdan, bir soldan geçmeye çalışıyoruz. Bu ülkede karayolu ile seyahat ederken bildiğiniz tüm trafik kurallarını unutun! Korna sesleri ve trafikte kelle koltuk seyahat etme durumu bir süre rahatsız etti ama daha sonra hissizleştik. İstanbul trafiğine ve şoförlerine sakın laf etmeyin! Gidin bir de Hindistan’dakileri görün! Hele Hindistan periferine doğru gittikçe durum daha çekilmez oluyor. Geçtiğimiz yolların çoğu paralı ama neden ve hangi hizmet için para aldıklarını anlamadım. Bir adam gişede para alıyor, 10 mt ötede bulunan diğeri bir ipi gevşetip direği yukarı kaldırıyor ve aracınız geçiyor. Sonuç olarak eğer bu ülkede araba kiralayıp seyahat etmeyi düşünüyorsanız bu plandan vazgeçin derim. En iyisi şoförü ile araç kiralayın.
Gitmeyi hedeflediğimiz bölge olan Shekhawati, Rajastan’ın kuzeyinde yarı çöl bir bölge. Adını bir hükümdardan (Rao Shekha) almış ve bu hükümdarın bahçesi anlamında bir kelime. Bu bölgeye her bir duvarı kalem işi boyamaları ile meşhur konakları (Haveli) yüzünden geldik. Bu konaklar o kadar çoklar ki, burası için açık hava müzesi deniyor. Bu konaklar 18-20. Yüzyıllar arasında yapılmışlar. İpek yolu üzerinde bulunan bu yerde, İngilizlerle ticaret yapan zenginleşmiş Hintlilerin süslü konakları var. Bu konakların duvarlarında Hindu dininden konuların resmedilmesinden, İngiliz hayranlığını gösteren çizimlere, erotik figürlere kadar her şeyi bulabilirsiniz. Sadece burası için en az iki gün lazım ancak biz en iyi örnekleri görmeye çalışacağız. Zaman kısıtlı, buraya gelmek için Jaipur’dan bir gün feda ettik. Ama hiç pişman olmadım, burayı görmeden olmazdı.
Jaipur’dan Mandawa’ya yolculuk 4 saat kadar sürüyor, araba kullanmalarına ve korna sesine alıştığınız zaman yol zevkli bile geliyor. Yeni rehberi anlamak çok zor, kötü bir aksanla konuşuyor, ama durmadan konuşuyor.
Aslında programda yoktu ancak yolumuzun üzerinde olunca Nawalgarh denen bir köye girmelerini rica ettim. Burada sanki zaman durmuş, tam bir orta çağ manzarası var. Yolları daracık, iki arabanın yan yana geçemediği yerleri var. Hodh Raj Patodia Haveli ,Hem Raj Kulwal Haveli, Muraraka Haveli ,Anandilal Poddar Haveli, ,Bhagton ki Choti Haveli ,Parusrampuria Haveli ,Chhauchharia Haveli , Aath Haveli ,Hira Lal Sarowgi Haveli, Geevrajka Haveli, ,Dharni Dhakra Haveli ve Morarka Haveli buraya gelmeden önce gezme listeme aldığım Haveliler. Ancak biz burada sadece iki tanesini gezdik, asıl hedef Mandawa olduğundan kısa gezdik. Morarka Haveli’nin duvarlarında Ramayana destanının çok iyi korunmuş resimleri vardı. Dış avlu herkeze açık olan bir avluyken, iç avlu sadece evin hanımlarının kullandığı ve gündelik hayatın geçtiği yer. Hemen tüm konaklarda aynı tarz var. Çoğu Haveli zamana yenilmiş ve kapalı halde. Ancak dışarıdan bakılınca, zamanında ne kadar ihtişamlı oldukları hala belli. En uzun gezdiğimiz Morarka Haveli’ye giriş ücretli ve bu ailenin bu civarda bunun gibi 4 tane daha köşkü varmış.
Nawalgarh’dan sonra Mandawa’daki otelimize geldik. Buradaki otelimizin ismi Hotel Udaivilas. Bizi neredeyse otelin tüm çalışanları karşıladı diyebilirim. Meğerse o gün otelin ilk müşterileri bizmişiz. Otelin kendisi çok güzel ve odaları çok geniş. Bahçede çeşit çeşit kuşlar, insandan korkmadan salına salına geziyorlar. Personeli çok güler yüzlü (belki de tek müşterileri olduğumuzdan) ve yardımseverlerdi. Burada, Hindistan’daki en güzel kahvaltımızı yaptık diyebilirim. Otele eşyalarımızı hemen bırakıp, Mandawa’nın Havelilerini gezmek üzere yola düştük. On dakika sonra Mandawa’daydık.
Burada önce Mandawa Kalesini gezdik. Orada bir görevli eşliğinde, şimdilerde otele dönüştürülen, kaleyi gezdik. Kalenin en üst katından şehrin çok güzel manzarasını görüyorsunuz. Burası gerçekten tam bir açık hava müzesi.
Burasını gezdikten sonra, bize oteli gezdiren görevli ve bizim rehber eşliğinde Mandawa’nın meşhur Havelilerini gezdik. Goenka Double Haveli, Gulab Rai Ladia Haveli, Hanuman Prasad Goenka Haveli, Jhunjhunwala Haveli, Binsidhar Newatia Haveli, Murmuria Haveli, Mohan Lal Saraf Haveli, Chokhani Double Haveli, Lakshminarayan Ladia Haveli gibi İstanbul’da iken gezmeyi düşündüğüm Havelilerin hemen hepsini gezdik. Her biri için en az 1 saat gerekirdi ama kısa güne ancak bu kadar olurdu.
Hava artık iyice kararınca otelimize döndük. O akşam bizim için kukla gösterisi düzenlemişlerdi, onu seyrettik. Kuklacı adam önce sağ tarafta 1 mt, solda 1 mt uzunluktaki bıyıklarını bize gösterdi. Yarım saatlik kısa bir gösteri ardından otelde yemek yedik. Yemek gerçekten güzeldi. Yemek deyince burada bir parantez açabiliriz. Eğer kim ki Hint yemeklerine laf söylerse bence haksızlık eder. Biz yemeklerini çok beğendik. Hijyenle ilgili altın kurallara uyacaksınız, o kadar (dışarıdan ve açıktan bir şey yememek, salata ve pişmemiş sebze yememek, açık su içmemek gibi). Hindistan’ın kuzey bölgelerinde kırmızı et yemedik (inek kutsal kabul edildiğinden kesilmiyor. Gelen et muhtemelen keçi eti oluyor. Koyun eti pahalı onun için, ne yedim acaba demektense bu bölgede kırmızı et yememek en iyisi), balık yemedik. Bunun dışında baharatlı, sebze yemekleri ve tavuk yemeklerini zevkle yiyebilirsiniz. Taze yeşillikten uzak durduk. Roti dedikleri ekmekleri yemeye doyamadık. Bizim bildiğimiz anlamda ekmekleri yok ama Chapati (lavaş ekmek), Naan Butter (yağlı pide diyebiliriz) en sevdiğimiz roti çeşitleri. Dhal, mercimek ve farklı bakliyatların öğütülmüş, kırılmış parçalarından yapılan yemeklere deniyor, hiç yabancılık çekmeden yiyebilirsiniz. Thali dedikleri ise çok sayıda yemekten azar azar yiyebileceğiniz ve tepsi içinde getirilen bir çeşit karışık yemek. Pilavlara yağ katmıyorlar galiba, tatsız tutsuzdu (aslında Basmati pirinci meşhur). Tavukları, Masala dedikleri bir sosla çok (Chicken Masala) nefis oluyor. Sütlü tatlılar ve dondurmalar güzel, Malpua ve Gulab Jamun (bir lokma tatlısı) adlı tatlılarını beğendik. Lassi bizim bildiğimiz ayran, tatlı veya tuzlu isteyebilirsiniz. Ben tatlı olanı beğendim.
Karayolu biraz yordu ama günün sonunda muhasebeyi yaptığımız da yine çok özel ve güzel yerleri gördük, insanları ve kültürlerini tanıdık. Bu yorgunluk, aldığımızın yanında bedava sayılır.
Gezekalın..
Dr Ümit Kuru
Gözden geçirilmiş yeni basım 02.01.2015 Saat 22:39