21 Temmuz ve 03 Ağustos 2018 tarihleri arasında Namibya, Botswana, Zimbabwe ülkelerini içeren bir gezi yaptık. Gezinin ana rotasını Namibya oluşturuyordu, Botswana ve Zimbabwe’ye ise sırasıyla Chobe Ulusal Parkı ve Viktoria Şelalesi için gittik. Gezi yazısı öncesi genel bir değerlendirme yapmak gerekir diye düşünerek bu yazıyı paylaşmak ihtiyacı hissettim.
Gezi yazımın başlığını daha gezimizin ilk günü düşünüp, Namibya’da iken “Afrika Cömerttir” diye koymuştum. Bu başlıktan amacım, Namibya’nın özelinde ama daha önce gezdiğim diğer Afrika ülkelerine yaptığım gezilerimi de anımsayınca Afrika genelinde, bir gezgin için kıtanın verebileceklerinin zenginliğine dikkat çekme isteğimdi.
Türkiye yüz ölçümünden büyük ama 2,8 milyon nüfusu ile insan fakiri bu ülkede bir tarafta 80000 km²’yi aşan Namib Çölü’nün sarı kumu, kızıl kumullarında yürüyor, bir diğer tarafta Atlas Okyanusu’nun mavi hırçın dalgalarına ayaklarınızı sokuyorsunuz.
Bir yanda ıssız çölün ortasında on binlerce yıl önce yaşanmışlığın göstergesi olan duvara kazılmış hayvan ve insan figürlerini görüyor, bir yanda modern dünyadan kopmuş, kendi geleneklerine göre yaşamlarını sürdüren ve size o yaşamlarını tüm saflıkları ile açan kabile yaşamının insanları ile tanışıyorsunuz.
Çölün ortasındaki kısıtlı su alanlarının çevresine toplanan ve kendilerine su içme sırasının gelmesini bekleyen filleri, gergedanları, zürafaları, zebraları, oryx, kudu, springbok gibi antilop ailesinin üyeleri ve çakalları gördüğünüzde “İşte ben Afrika’dayım” hissini yaşıyorsunuz.
Yolda aracınızla seyir halinde iken, bir TIR şoförünün uyarısı ile, göreceğiniz en zehirli kobra türlerinden olan black mamba’ya yol ortasında denk gelmenizin verdiği şaşkınlığı tadıyorsunuz.
Ve Namibya’nın kuşları… 706 kuş türü varlığı bilinen Namibya’da gözlerinizi kendine bağlayamayacak kuşa rastlamama olasılığı neredeyse sıfır.
Hele de kuş fotoğrafı çekme merakınız varsa, fotoğraf makinenizden tele lensinizi çıkartamıyorsunuz. O renk renk, çeşit çeşit, irili ufaklı, değişik gagalı kuşlar sizi mest ediyor ve dünyanın güzelliğine -en azından bu açıdan- bir kez daha şükrediyorsunuz.
İşte tüm bunlar bir gezgin için Afrika’nın sunabileceği zenginlikler, güzellikler..Şimdi söyleyin bakalım bana, Afrika o fakirliği, yoksunluğu ile siz ziyaretçilerine tüm bunları, tüm doğallıkları ile sunuyorsa cömert değildir de nedir?
Bir güzel geziden daha, dağarcığımızda anılarla döndük. Yöre insanına dokunduk. Onlardan aldık, onlara verdik. Bu gezinin planlaması, kaldığımız yerlerin güzelliği ve hiçbir aksaklığın yaşanmaması dolayısı ile sevgili Aykut’ a teşekkür etmem lazım.
Haydi bakalım sevgili Gezekalın takipçileri, buyurunuz Afrika’nın cömertliğine siz de ortak olun. Kim bilir belki bir gün siz de oraları kendiniz görmek istersiniz. Bu yazı dizisi o güne bir hazırlık olsun…
Gezekalın..
Dr Ümit Kuru
08.08.2018 Saat 01:03
Alye Başol Kurt
/ Ağustos 8, 2018Devamını sabırsızlıkla bekliyorum.