
Yezd Şehri yazımın başlangıcında, bu şehrin doğa ile mükemmel uyumundan bahsetmiştim. Suyu olmayan şehre kanat denen sulama sistemi sayesinde nasıl su getirdiklerinden, rüzgar yakalayıcı sistem sayesinde doğal bir klima düzeneği kurduklarından söz etmiştim. Bugünkü yazıda sadece bu iki sistem üzerinden Yezd’i anlatacağım. Pers Kanat Sulama Sistemi UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi arasında yer alıyor.

Yezd Şehri daha önce bahsettiğim gibi iki büyük çölün kıyısında su kaynakları kıt bir şehir. Zaten susuzluk Mezopotamya dışı Pers toplumlarının her daim sorunu olmuş. Mezopotamya’nın büyük nehirleri arasındaki verimli topraklarda yaşayan uygarlıklar tarımda sorun yaşamamışlar ama daha iç bölgelerde yaşayanlar susuzluk ve çöl sıcağından sıkıntılar yaşamışlar. Bir taraftan askeri olarak güçsüzlüğün verdiği çaresizlik ile verimli topraklardan pay alamama, bir taraftan da devam etmesi gereken yaşam koşulları, bu bölge insanını çareler aramaya yöneltmiş. İşte yer altı sularından faydalanma için yollar arama ve sonunda kanat sistemini bulma bu ihtiyaç sonucunda doğan ve yer altı sularını kullanan bir sulama sistemi. Bazı yazılarda M.Ö. 3000’li yıllar dese de belgelere geçmiş olarak kanat sisteminin kullanıma başlanma tarihi M.Ö. 1000’li yıllara kadar gidiyor. Yağışa bağımlı sulu tarım yapan Med’lerin sonunu getiren faktörlerden bir tanesinin kuraklığa hazırlıklı olmamaları olduğunu yazan kaynaklar var. Pers topraklarında bulunan kanat sisteminin uzunluğunun 350.000 km olduğu yazılıyor.

Gezdiğimiz yer, Zareç Kanat, Yezd’e su getiren kanat sistemlerinden bir tanesi. Kimi yerde 70, kimi yerde 80 km yazan uzunluğu ile İran’ın ve hatta dünyanın en uzun kanat (karez de deniyor) sistemi. Bu kanat sisteminde en derini 90 metre olan 2000 adet kuyu bulunuyor. Google haritalarda Yezd şehri civarı haritasını iyice yakına getirip bakarsanız (aşağıda benim yaptığım gibi) toprağın bir hat boyunca deliklere sahip olduğunu göreceksiniz. Bu delikler kanat sisteminin dikey kuyu ağızları.

Bu yazıya konu olan Zareç (Zarch) Kanatı, Yezd Şehrinin ortasında bulunan bir ziyaret yeri. Sizi orada bir rehber karşılıyor ve güzel bir bilgilendirme hizmeti alıyorsunuz. Zareç Kanat’a girişteki bilgilendirme sonrası merdivenlerden sistemin başına kadar inmeniz gerekiyor.
Şimdi Zareç Kanatını anlatmadan, “kanat sistem nedir?” onu anlatmaya çalışalım. Yukarıdaki video görsel olarak “kanat nedir?” sorusunu güzel açıklıyor. Kısaca yer üstü su kaynağınız olmayınca, kullanmak için yeraltı su kaynakları arıyorsunuz. Yeraltı su kaynakları genellikle dağların eteklerinde su emen katmanlardan geçip, su geçirmez tabaka üzerinde hareket halindeler. Bu yeraltı suyu kayaç ortamın durumuna göre bir yerden, yer üstüne çıkıyorlar. Amaç katmanların doğasına göre akan suyu, insan eli ile yönlendirip, hedefledikleri yerden yer üstüne çıkmasını sağlamak.

Önce bu işin ustaları olan ve kendilerine mukanni denen kazıcılar suyun yerini tespit ediyorlar. Bazı ipuçlarından hareketle suyu bulmak için deneme kazıları yapıyorlar. Suyu buldukları kuyu, ana kuyu oluyor. Kanat açmaya hedef noktadan başlanarak, ana kuyuya doğru gidiliyor. Kanatlar, hafif eğimli tünellerle birbirine bağlanan, birbirine çok benzeyen bir dizi dikey şaft olarak inşa ediliyorlar. Birbirlerinden 20-35 metre aralıklarda bulunan kanatların arası, daha sonra yatay olarak kazılıyor ve birbirleri ile birleştiriliyor. Ustalar öyle bir eğim vermek zorundalar ki yeraltı yatağından alınan su istenen yere doğru verimli şekilde akabilsin. Her bir kuyuda 3-4 kişilik ekipler çalışırmış. 20 metrelerde olan bir kanatın yatay olarak günde 40 metre kazılabildiği, derinliğin 60 metre olduğu kanatlarda ise günde ancak 4-5 metre ilerlenebildiği yazılıyor. Yani Yezd Zareç Kanatı gibi bir kanatın kazılması yıllar sürmüş. kanat sistemine düzenli olarak bakım yaptığınız zaman ise yüzyıllar boyu çalışan bir sisteminiz olabiliyor. 1300’lerde yapıldığı söylenen Zareç Kanat’ının içinde hala su aktığının şahidiyim.

Kanatlar, suyun çok fazla buharlaşma yoluyla kaybolmadan, kirlenmeden, sıcak ve kuru iklimlerde uzun mesafelerde taşınmasına izin veriyor. Kanat açarak tünellerde havalanma sağlanıyor, kum ve kir temizliği yapılabiliyor ve tünellerin tehlikeli şekilde uzun olması engelleniyor. Zenginler kanat sistemini rüzgar tutucuların altına denk getirtip, ev içi havayı 15 dereceye kadar soğutabilen doğal klima sistemi de yaptırmış oluyorlar. Ne müthiş bir teknik? Ne kadar doğa ile uyumlu bir sistem değil mi? Bu sistemin doğduğu topraklar Pers toprakları ve buradan Afrika’ya, Çin’e ve Güney Amerika’ya kadar su olmayan çöl toprakların da götürülmüş.

Zareç Kanat’ın merdivenlerinden epey bir indikten sonra bir su değirmenine ulaşacaksınız. Evet! Yanlış okumadınız. Yerin dibinde suyun gücü ile çevrilen taşlar arasında buğday öğütüp, un yapmışlar. Zamanında eşeklerle bu değirmenden, çuvallarla un yukarıya taşınırmış.
Buradan sonra isteyenler uzun bir çizme giyip, tarihi yüzyıllarca geriye giden su kanallarında, rehber eşliğinde yürüyüş yapıyorlar. Bizim grubun tamamı bu aktiviteyi yapmadı ama sizlere kesinlikle bunu yapmanızı tavsiye ederim. Yaklaşık 20 dakika kadar dar kanallar içinde yürüyüp, şehrin çeşitli noktalarına açılan dikey şaftlara gözünüzle şahit oluyorsunuz. Sonunda ulaştığımız noktada hatıra fotoğrafı çektirip aynı yoldan geri döndük.

Yezd Şehrinde “Rüzgar yakalayıcı” denen ve çölün yakıcı sıcağından evleri korumak için kurulan bir başka sistem daha var ki onu da hayranlıkla dinledik ve gördük. Yezd Şehrinin kum rengi evlerinin üstünde uzun delikli bacalar dikkatinizi çekecek.



Çöl kıyısında sıcaktan kavrulan evlerin içlerini serinletmenin, en kolay ve en ekonomik yolunu bulmuşlar. Hala da kullanıyorlar. “Elektrik kesildi! Yüksek elektrik faturası geldi!” derdiniz yok. Tüm olay sadece bilimin ışığında, ki onlar bunu yüzyıllar öncesinden gözlemleyerek bulmuşlar, doğa ile uyum sağlamaktan geçiyor.

Rüzgar yakalayıcılara Farsça “Badgir” deniyor. Sistem çok basit aslında ve tam 3000 yıldır kullanıyor. Binlerce yıllık bilgi birikiminin ürünü olan rüzgâr yakalayıcılar, sıcak iklim koşullarına karşı mekansal havalandırma ve soğutma sağlıyorlar. Bir rüzgar yakalayıcının yapısı, o yörede hakim rüzgar yönüne bağlı olarak şekilleniyor. Bir rüzgar yakalayıcının kare veya dikdörtgen şekilli olması gerekiyor. Rüzgar yalnızca bir taraftan esiyorsa, yakalayıcının yalnızca bir açıklığı olup, iç bölmeleri olmayabiliyor. Daha değişken rüzgar yönleri olan alanlarda, rüzgar kulesini dikey bölümlere ayıran radyal iç duvarlar kullanılıyor. Böylece rüzgarla yakalanan hava bacadan içeriye giriyor. Basınç farkı etkisiyle sıcak hava yukarıya çıkıyor ve ters taraftaki baca kısmından atılıyor. Bir de zenginseniz ve eğer evinizin içine kadar kanat sisteminden soğuk yeraltı suyu getirmişseniz, rüzgar yakalayıcı sistemi kanat sistemi üstüne kurduruyorsunuz. Evinizin iç ısısını 15 dereceye kadar düşürebiliyorsunuz. Bu türden yüzyıllar öncesinden bulunan çözümler beni çok etkiliyor.

Bu bölümde yaratılan sulama sistemlerinden, doğal klimalardan bahsettik. Bölümü ikisi ile de ilgili Yezd’deki en önemli bahçe olan Dolat Abad Bahçesi ile bitirelim. 1750 yılı tarihli bu bahçe UNESCO Kültür Mirası Listesinde olan 9 Pers bahçesinden bir tanesidir. Afşar ve Zend Hanedanlığı dönemlerinin günümüze bir mirasıdır.

Uzun bir havuzun çevresinde dizili çam ağaçları, nar ağaçları mevcut. Bahçe, klasik Pers bahçesinin tüm özelliklerini taşıyor. Bu bahçenin bir diğer özelliği ise 33 metre uzunluğu ile Yezd’in en uzun rüzgar yakalayanının burada bulunması.



Sekizgen köşeli badgir altında kanat sistemi de var. Yukarıda anlattığım sistemlerin ikisini de en üst düzeyde bu binada kullanmışlar. Bina içinde ayrıca bir küçük havuz da bulunuyor. İçeri de camlarda renkli vitraylar kullanılmış.
Bahçe diğer gezdiklerim arasında en iyisi olarak gözüktü bana. Gezdiğimiz diğer bahçelere göre Dolat Abad Bahçesi’nin daha az kalabalık olması bu düşüncemin nedeni olabilir. Aslında Fin Bahçesi en güzel gözüküyordu ama gezdiğimiz zaman tatile denk geldi ve inanılmaz bir yerli turist vardı. İranlılar gezmeyi seviyorlar. Tatile, bayrama denk geldiniz mi fena kalabalık oluyor. Olsun! Gezecekler tabii ki. Gezmeyi bilen, gezdiği yeri bozmayan gezginden zarar gelmez.
Gezekalın
Dr Ümit Kuru
13.07.2022