• Arşivler

  • Diğer 536 aboneye katılın
  • Mart 2013 den beri

    • 276.688 ziyaretçi
  • Mart 2023
    P S Ç P C C P
     12345
    6789101112
    13141516171819
    20212223242526
    2728293031  

Arap Yarımadası’nın Ötesinde Bir Ülke: UMMAN-Wahiba Kumullarından Misfat Al Abriyeen Köyüne Doğru (1)

Bugün çok yoğun bir programımız var. Bence rehberimiz Basim’in bize yaptığı en önemli sürpriz Nizwa Sığır Pazarına (keçi pazarı da diyorlar) organize ettiği geziydi. Ben Umman’da deve pazarını okumuştum ama sığır pazarını bilmiyordum. Cuma günleri Nizwa‘da sığır-keçi pazarı, perşembe günleri ise Sinaw‘da deve pazarı gerçekleşiyor. Keçi pazarı bu kadar ilginçse, deve pazarı daha da ilginç olmalı diye düşünüyorum

Sabah saat 04:00 gibi çölde kaldığımız otelden kumanyalarımızı alıp yollara düştük. Basim’in çölden çıkar çıkmaz ilk işi indirilmiş olan lastiklere yeniden hava basmak oldu. Yarı kapanık yarı açık gözlerle 185 km yolu yapıp havanın yeni aydınlandığı saatlerde Nizwa’ya giriş yaptık. Basim bize “Sizi pazarın önünde bırakacağım ve park yeri arayacağım. Benim burada park etme şansım yok!” deyince önce pek bir şey anlamadık. “Sabahın köründe ne kadar kalabalık olabilir ki!” diye düşündük. Ama park yerine gelince ne demek istediğini anladık.

Ortalıkta korkunç bir hareketlilik var. Nizwa Souq alanına girdik ve önce ters tarafa, klasik kapalı çarşı alanına gittik. Oralar bile bu saatlerde insan kaynıyordu. Sonra doğru yeri, pazarın sol tarafındaki açık pazar alanını bulduk. İçeriye adım atar atmaz, ne yorgunluk ne de kapanan gözlerimiz kaldı. “Buradan bana çok fotoğraf ve hikaye çıkar” diye düşündüm. Doğru yere, doğru zamanda getirildik.

Nizwa Sığır Pazarı teknik olarak, tarihi olması ile ünlü Nizwa Kapalı Çarşısının (Nizwa Souq ) bir uzantısı ve sadece köylülerin keçi, koyun, inek satmak ve takas etmek için kullanıldığı bir açık pazar alanı. Civardaki kasabalardan, dağ köylerinden, mezralardan çiftçiler ve çobanlar, keçi ve sığırlarını açık arttırmayla satılmak üzere her cuma bu pazara getiriyorlar.

Olay şu şekilde gerçekleşiyor; Kendileri için yapılmış küçük dairesel bir köşk alanındaki banklara oturup teklif veren alıcılar ve seyirciler var. Satıcılar, sığırlarını sabahın çok erken saatlerinde, genellikle sabah altıdan çok önce burada bulunan ağıllara getiriyor ve bekliyorlar.

Potansiyel alıcılar, sabahın yedisinde başlayacak olan satış öncesi sığırları ve keçileri burada görme ve inceleme şansı yakalıyorlar. Satış başladığı zaman satıcılar sığır ya da keçilerini alıcıların bulunduğu köşkün etrafında daireler çizerek gezdiriyorlar.

Burada potansiyel alıcılar tekliflerini haykırıyor ve satıcı beğendiği bir fiyata ulaşırsa teklif veren kişiye gidip, satış işlemini tamamlıyorlar. Pazarda dikkatimi çeken şey azımsanmayacak kadar turistin bu görsel şöleni izlemeye gelmeleriydi. Kimisi damlara çıkmış, kimisi keçi alacakmış gibi ortadaki platforma oturmuş, kimisi ise dairenin platform dışı diğer yarısında anı fotoğraflayan bir sürü turist oradaydık.

Varlığımızdan hiç rahatsız olmadan, kendi dünyalarında gündelik yaşamlarını devam ettiren Ummanlıları bu pazarda bir kez daha sevdiğimi düşündüm. Bu pazara ve bu ortamdaki şölene mutlaka mutlaka şahit olmalısınız. Yüzyıllardır bu şekilde devam etmiş olan geleneksel pazar hep devam etsin isterim.

O kadar hayvanın kısa bir süre içerisinde satılması inanılır gibi değildi. Sonrasında pazarın klasik ve her gün açık olan taraflarına doğru gezmeye başladık.

Umman’da hemen her ilde “souq” denen kapalı çarşılar mevcut. Ama içlerinde en özgün ve önemli olanı Nizwa Kapalı Çarşısı bence. Maskat’taki kapalı çarşıyı da gezdik ama burası kadar ilgi çekici gelmemişti.

Aslında bu çarşıda bölümlerine göre satıcılar kümelenmiş durumdalar. Sebze ve meyve satıcıları, et ve balık hali ayrı yerlerde. Baharat ve buhur satışı yapan pazarlar ile hançer ve silahın antika satışını yapan satıcılar Nizwa Kalesine yakın olarak konumlanmışlar.

Alışverişlerinizi mutlaka buradan yapın. Hurmanızı ve helvanızı buradan alın. Kapalı çarşı içindeki helvacı Al Saifi buranın en meşhurlarından. Buradan helvamızı aldık.

Basim’in götürdüğü hurmacıda ayrıca tahin, bal gibi ürünlerde vardı. Hurmaların yaklaşık 12 farklı türünü gördük ve tattık. Biz en çok Khals ve Kenzy türü hurmaları beğenip aldık. Umman, Suudi Arabistan’dan sonra dünyanın önemli hurma ihracatçı ülkesi konumunda.

Bu arada Nizwa Şehri hakkında biraz bilgi vermek lazım. Bu şehir iç kısımları yöneten imamların bir zamanlar başkentliğini yapmış (6.-7. yüzyılda), dört tarafı dağlarla çevrili, Umman’ın diğer şehirleri ile birleştirici bir konumda olması nedeni ile her zaman ticari bir önemi olmuş bir şehir. Şehir pek çok nedenle turistler için cazibe kaynağı. Nizwa Kapalı Çarşısı ve sığır pazarı dışında Nizwa Kalesi de Umman’daki en çok ziyaretçi alan kalelerden.

Nizwa Kalesinin geçmişi 9 yüzyıla dayansa da, bugünkü hali ile yapım tarihi 17. yüzyıla kadar uzanıyor. Ya’arubi Kabilesi ve en önemli imamı Sultan Bin Saif Al Yarubi tarafından 12 yıl içinde inşa edilmiş. Nizwa Kalesi, kaleyi herhangi bir istiladan koruyan devasa yuvarlak kulesiyle tanınıyor.

Kaynar su veya hurma suyu dökmek için kapıların üzerindeki dar yarıklar gibi bölgedeki hemen tüm kalelerde yaygın olan geleneksel savunma mekanizmaları yanında topların yerleştirilmesi ve diğer barutlu ateş gücü için çok sayıda açıklık ve savunma alanları da kalenin burçlarına ve dev kulesine yapılmış.

Umman’ın UNESCO Dünya Kültür Miras Listesinde yer alan Bahla Kalesi’ne göre Nizwa Kalesinin, zamanına göre daha iyi savunma yapısı gösterdiği kabul ediliyor.

Bilinçli olarak bir yer altı deresinin üzerine inşa edilmiş ve bir kuşatma olması durumunda kalıcı temiz ve güvenli su kaynağı olması sağlanmış. Büyük kule 45 metre çapında ve 34 metre yüksekliğinde. Adamlar kulenin temelini yerin 30 metre altına kadar indirmişler, bu da kulenin saldırılara karşı direncini artırmış. Zamanında kalenin çevresinde su dolu hendek varmış ve erişim yalnızca bir köprüden sağlanıyormuş. Kale, yıkılması çok zor olan demir sivri uçlu kalın iki ana kapıya sahip. Kapıların üzerinde düşman askerlerine kaynar hurma suyu dökebilecek yarıklar açılmış.

Nizwa Kalesi’ne giriş ücret adam başı 5 OMR. Daha çok beğendiğimiz Jabreen Kalesine göre daha pahalı. Ama bu kalenin de üstün tarafı iyi ve bilgilendirici bir sergilendirme ve canlandırma yapılması. Gezmesi zevkli olan kalelerden. Nizwa’ya gelip ihmal edemeyeceklerinizden.

Özellikle sıcak hurma şurubu yapmak ve depolamak için kullanılan alanı, hapishanesini ve Nizwa’nın yukarıdan panoramasına şahitlik edeceğiniz hisarlarını gezin derim.

Bizim de denk geldiğimiz gibi, hafta sonları kalede canlı Umman müziği, dans ve şarkı içeren performanslar yapılıyor. Bu şarkıların sözleri askerleri cesaretlendiren sözler içeriyormuş. Kadınların el işleri yapıp sattıkları bir bölüm de var.

Umman’ın en önemli arkeolojik zenginliklerinden bir tanesi ise hakkında yeteri kadar bilgi olmayan Arı Kovanı Anıt Mezarlarıdır (Beehives Tombs). Milat öncesi dönemlerden kalma bu mezarların, hakkında az şey bilinen Magan Halkının bu bölgelerde yaşam sürdüğünün bir kanıtı diye yazılar var.

Bu mezarlara ait örnekleri Maskat’taki Ulusal Müzede görmüştük. UNESCO 1988 yılında bu eserleri Dünya Kültür Mirası Listesi eserleri arasına dahil etmiş.

Mezarlar 4.000-5.000 yıl öncesine tarihleniyor. UNESCO’ya göre kabaca iki grup arı kovanı mezar tipi var; MÖ 3. bin yılın başına tarihlenen duvarları olan küçük tek odalı mezarlar ve MÖ 3. bin yılın ortasına tarihlenen daha ayrıntılı ve çok odalı mezarlar. Bu mezarlar aslında Umman’ın her etrafına dağılmış olarak bulunuyor. En iyi örnekleri Bat, Al Khutm ve Al Ayn arkeolojik alanlarında var. Biz bu alanlardan Al Ayn’dakileri ziyaret etmek istemiştik. Ancak yol uzun ve epey engebeliydi. Basim’den Zukait denen bir köyde de bu mezarların örnekleri olduğunu öğrenince şaşırdım ve sevindim. Yoğun programımızı bozmadan bu mezarların örneklerini görebilecektik.

Zukait Arı Kovanı Mezarları Nizwa’dan 37 km kadar uzakta bulunuyor. Bu mezarların bazıları iyi durumdalar ve çitlerle çevrili şekilde koruma altına alınmışlar. Bir dönem buraya ilgi çekmek için çaba harcanmış. Tepelerdeki mezarlara ulaşımı kolaylaştırmak için merdivenler yapılmış. Ama araya pandemi girince ilgi azalmış. Biz o gün oradaki tek ziyaretcilerdik. Halbuki ulaşımı kolay olan bu alanda arı kovanı mezarlara ilginin yoğun olması gerekirdi.

Bu yapılar mezar kabul ediliyor ama içlerinde insan cesedine ait herhangi bir şey bulunmamış. Hiç kimse gerçek amaçlarının ne olduğundan emin değil: Bazıları tapınak, gözetleme kuleleri veya belki bölge işaretleme amacıyla yapılan binalar olduklarını da ileri sürüyorlar. Civarlarda çanak çömlek ve ok uçları gibi bazı eserler bulunmuş. Bu sayede arkeologlar bu yerleri tarihlendirebilmişler. Şimdilik en iyi tahmin, bunların önde gelen kişilerin gömüldüğü ve muhtemelen aynı zamanda tapınak işlevi gören mezarlar olduğu şeklinde.

Bugünümüzün çok yoğun olduğunu başta söylemiştim. Günün devamı yarına…

Gezekalın..

Dr Ümit Kuru

27.02.2023