• Arşivler

  • Diğer 531 aboneye katılın
  • Mart 2013 den beri

    • 378.041 ziyaretçi
  • Aralık 2025
    P S Ç P C C P
    1234567
    891011121314
    15161718192021
    22232425262728
    293031  

Kenya’da Safari; Silahımız Fotoğraf Makinelerimizdi: 6-7. Gün-Masai Mara Rezerv Alanı/Dönüş

IMG_9084

Sıkı bir uyku sonrası ertesi gün, bu sefer sabah erken saatlerde, bir daha safariye çıktık. Moralimiz bozuk! Foto safariden kedigilleri görüntüleyemeden dönecek miyiz ne?

Bu sefer farklı bir rotayı takip ettik. Ama ortalık hayvan kaynamakla birlikte, aslan-leopar kıtlığı var sanki! Ortalıkta leşler var, belli ki bir yerlerdeler ama biz onları bulamıyoruz.

IMG_8616

En sonunda “aslan görüldü” müjdeli haberini alıp, kısa sürede ulaştığımız kalabalık jeep grubunun arasında yerimizi aldık. Ama yerimiz hem ışık açısından ve hem de aslanı görmek açısından uygun değil. Aslanın bizim tarafa doğru yürüyüşe geçmesini dileyip, beklemeye başladık. Hey Aslanım be! Sonunda bizim tarafa doğru salına salına yürümeye başladı. Kendine güveni, duruşu, yürüyüşündeki asalet ile ormanın ve savananın tek hakimi olduğunu gösterdi. Beş büyüklerin bir tanesini daha fotoğraf karelerimiz arasına hapsetmeyi sonunda başardık.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Aslanı bulduk ve bir gayret leopar peşine düştük ama maalesef ne bugün ne de ertesi gün leoparı görmek mümkün olmadı. Yani “beş büyükleri” tamamlayamadık. Diğer araçtaki arkadaşlar leoparı şöyle bir göz ucu ile görebilmişler ama net bir fotosu olanımız yok.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

IMG_8796Aslanı görmenin verdiği rahatlıkla Masai Köyü ziyaretine gittik. Köyün şefi olduğu söylenen kişi ile tanışıp bir program dahilinde gezimizi yaptık. Hemen söyleyeyim ki bu köy gezisi yapılmaz ve bu insanlarla tanışmaz, onların yaşamlarına tanık olmazsanız, Kenya’da safari yaptım diyemezsiniz.

Kenya’da 42 kabile var. Bunlardan popülasyon olarak 20. sıralarda yer alan Masai Kabilesinin ünü en fazla. Diğer tüm kabileler geleneksel giysi ve yaşam tarzlarını terk ederken, onların bunları sürdürmeye devam etmesi onları popüler hale getiriyor. Masai insanları hem Kenya ve hem de Tanzanya’ya dağılmış durumdalar ve sayılarının 900.000 civarında olduğu kabul ediliyor.

Yarı göçebe ve savaşçı bir kabile olan Masai yerlilerini, cesaretlerinin simgesi olan kırmızı renkli, ekoseli bir kumaşa bürünmeleri ile kolayca tanıyabilirsiniz. Masai halkı çok ince ve uzun bir ırk. Ayaklarına araba lastiğinden yapılma sandaletler giyiyorlar dendi ama ben pek benzetemedim. Ataerkil bir aile yapıları var. Erkeklerin ellerinde güvenlik amaçlı kullandıkları, aynı zamanda güçlerinin de simgesi olan asaya benzeyen sopalar var. Hem kadın ve hem de erkekler pek süslüler. Kulaklarının dış kepçesinde büyük bir delik açılmış. Bazılarının dış kulaklarında bayağı bir yırtık var. Buraya takı veya obje yerleştiriyorlar.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

IMG_9019Masailerde bebek 3 aylık olana kadar tam olarak adamdan sayılmıyormuş. Bir Masai’nin yaşamının sona ermesi durumunda tören yapılmıyor. Cesedin toprağa zarar vereceği düşüncesiyle toprağa verme işlemi sadece büyük şefler için yapılıyor. Genellikle ceset köyün dışında leşçillere terk ediliyormuş.

Masai kadınları yuvarlak şekilli bir demiri iyice kızdırarak 3 yasına gelen çocuklarının yüzlerini dağlıyorlar. Yüzlerindeki o yuvarlak kızgın demir izi onların Masai Kabilesi üyesi olduklarının bir diğer göstergesi. Masai halkının çoğu Hıristiyanlığı kabul etmiş. Erkek, kız tüm çocuklar ergenlik çağına girmeden sünnet ettiriliyor. Erkek çocukları sünnet edilmeden iki gün önce saçları kazınıyor. Eski dönemlerde erkek çocukları sünnet ettirilmeden önce büyüdüklerini kanıtlamak için aslan avına çıkarlarmış. Aslan popülâsyonunun tehlike altında olması dolayısıyla Doğu Afrika’daki ülkeler aslan avını nihayet yasakladılar. Erkek çocukları köyün hayvanlarından sorumluyken, kız çocukları da ev işleriyle ilgileniyorlar, evde annelerine yardım ediyorlar. Hepsinin ortak dili Swahili, çoğunluğu İngilizce konuşuyor.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Masai kulübeleri biri ebeveyn odası, diğeri mutfakla çocukların yatağının bulunduğu oda olmak üzere iki kısımdan oluşuyor. Elektrik yok, su yok. Çok uzaklardan bidonlarla su taşıma görevi kadınların görevi sayılıyor.

IMG_9059

Ziyaretimiz de önce köyün Masai erkekleri yan yana gelip geleneksel danslarını yaptılar. Danslarda bir özellik yok ama sıçramaları çok yükseklere yapabiliyorlar. Bize kibritsiz, çakmaksız ateş yakmanın nasıl olduğunu gösterdiler. Daha sonra da takı yapan kadınların, nasıl takı yaptıklarını gördük.

IMG_9115

IMG_9039Köyün ortak ahırını gezdik. Sonra da köye girdik. Köyde avcı hayvanlardan korunmak için çitler yapılmış. Evler kerpiçten yapılma. Gruplar halinde evlerini gezdik. Evlerin hemen girişinde hayvanlar için küçük bir odacık var. Evde ışık filan yok tabii ki. Gözlerimizin karanlığa alışması zaman aldı. Orta bölüm mutfak, ortada küçük ateş yanıyor. Taburelere oturduk. Sol tarafımızda anne ve babanın kaldığı oda, diğer tarafta ise çocukların odası. 10 cm² var yok, küçük bir pencere deliği var. Deliğin küçük olmasının nedeni sivrisineklerden korunmakmış. Evin içinde dikkatimi çeken en önemli şeyde orta boy bir bidon oldu. Ne olduğunu sorduğumda ev yapımı bira olduğunu söylediler ve iyi bir misafirperverlik örneği ile “içmek ister misin?” diye sordular. “Kalsın, teşekkür ederim” dedim! Daha evden çıkmadan satışlar başladı. Bir aslan dişi olduğunu iddia ettikleri dişi satabileceklerini söylediler. O da beni bozacağından, kabul etmedim.

Sonrasında ise Masai kadınlarının oynadıkları bir gösteriyi izledik. Daha sonra da köyün arkasında oldukça profesyonel şekilde düzenlenmiş pazarlarından alışveriş yaptık. Naime her zamanki gibi çocuklarla meşguldü. Hepsi sıraya girip “uçtu uçtu” oynamak için bekleştiler. Hepimiz bu deneyimi yaşamaktan mutlu olduk.

IMG_9083

Öğle yemeği için tesise geri döndük. Öğeden sonra ise tekrar bir safari yaptık.

Akşam yemekte herkes mutlu mesut, yaşadıklarını anlattı. Teoman arkadaşımın çektiği nefis fotoğraflardan bir kısım örnek seyrettik.

Ertesi gün erkenden kalktık. Çünkü hala Leoparı göremedik. Bir umut görürüz diye bu sefer sabahın çok erken bir saatinde yollara düştük. Hava serin. Gazellere son bakışlarımız artık bunlar. Ne de güzel hayvanlar! Çakallar sabah paylarına bir av düşer mi diye dolaşıyorlar. Çakalların Thomson gazellerini avlayabildiklerini öğrenince şaşırıyorum.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Leopar göremeyeceğimiz artık kesinleşti. Sağlık olsun derken bizim Jimmy gaza bastı. “Helal Jimmy sana! Leoparı buldu” diye düşündük. Jeeplerin toplandığı yere gidince gözlerim faltaşı gibi oldu. Bir erkek aslan, yeni avladıkları bir wildebeest ile kendine bir güzel ziyafet çekiyordu. “Tamam! Buna da razıyız!” dedim kendime… İki tane aslanı avlarını yerken fotoğraflama şansımız oldu. Daha ne isteriz.

IMG_9347

Otele dönüp son öğle yemeğimizi yedikten sonra yola düştük. Yüz kilometrelik berbat yol, bu sefer bizi pek zorlamadı. Yol boyu gördüğümüz zürafalar sanki bize “hoşça kalın” der gibiydiler. Esas biz size teşekkür ederiz. Bizi doğanızda ağırladınız.

Nairobiye varmadan önce bir yerde yemek için durduk. Nairobi’nin dış mahalleleri çay ve kahve bahçeleri dolu. İngilizlerin bu huylarını seviyorum. Nereden geçtilerse ve iklim de uygunsa hemen çay bahçeleri bitiveriyor.


IMG_9457

IMG_9455Nairobi’yi gezmedik ve belki bu şehre kötü ünü nedeni ile haksızlık ettik. Ama “Village Market” adlı bir alışveriş merkezini gezip, hem Kenya’nın başka bir yüzünü gördük ve hem de alışverişimiz yaptık. Burası her türlü hediyelik ve hatıra eşyalarınızı alabileceğiniz bir yer fiyatları da çok makul.

Son yemeğimizi çok özel bir yerde, Carnivore adlı bir restorantta yedik. Burası timsah etinden devekuşu etine, sığırdan domuz etine kadar her türlü eti test edebileceğiniz bir yer. Ortam çok güzel. Önce Dawa adlı (rom, şeker veya bal, limon ve buz küplerinden yapılan) bir içki alabiliyorsunuz. Tavsiye ederim. Sonrasında, “pes artık” anlamında işaret bayrağını indirene kadar, şişlerle gelen et çeşitlerini yedik . Hemen söyleyeyim timsah eti matah bir şey değil!

Gecenin, sabaha iyice yaklaştığı bir saatte uçağımız bizi ülkemize ve evimize götürdü.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Evet Sanal Gezgin Arkadaşlarım benim; bir gezimin ardından daha, üşenmeden, bencillik yapmadan ne gördüysem ve ne öğrendiysem aktarmak ve çektiğim kareleri sizlere göstermek suretiyle paylaşımda bulundum. Bu sefer ki konu Kenya idi. Allah Baba sağlık verdikçe para ve zaman ikilisini yan yana getire bildikçe gezmeye devam. Gezdikçe kendimi bir hikayeci gibi hissetmeye başladım. Hikayemin sonunu da 3 elma hikayesi ile bitirelim bari;

Gökten 3 elma düştü.. Birisi bana, ikisi siz takip edenlere olsun..

Gezekalın

Dr Ümit Kuru

İlk yayın tarihi 04.09.2012 Saat 23:03

Gözden geçirilmiş son yayın tarih, 11.02.2015 Saat 22:25

Kenya’da Safari; Silahımız Fotoğraf Makinelerimizdi: 5. Gün-Masai Mara Rezerv Bölgesi

IMG_8309

_46378128_kenya_mau01_466Masai Mara Rezerv Bölgesi Kenya’nın en geniş rezerv bölgesi olup, Tanzanya sınırları içerisinde yer alan Serengeti Ulusal Parkı ile devamiyeti var. Her yıl Temmuz-Eylül ayları arasında, Serengeti’den yaklaşık 2 milyon hayvanın buraya göçü oluyor. Göç eden hayvanların, 395 Km uzunlukta olan ve dağlardan doğup, Viktoria Gölüne boşalan Mara Nehrinden geçişleri sırasında timsahlar tarafından avlanmasını eminim çoğu kişi belgesellerden izlemiştir.

Masai Mara’da yerel dilde ‘Benekli Bölge’ anlamına gelir. Benekli bölge adı sadece Leopar, Çita ve Sırtlan gibi hayvanların derilerindeki beneklerinden değil aynı zamanda göz alabildiğine düz otlak alanlar arasına serpiştirilmiş gibi duran akasya ağaçları, tepeler ve su kenarlarındaki vaha gibi ağaçlık alanları da anlatmak için verilmiş olsa gerek. Masai Mara Rezerv Bölgesi yaklaşık 1500 km²’lik bir bölgeyi kaplıyor. Masai Mara Büyük Kedigillerin en çok bulunduğu bir alan. Gerçi biz Kenya da geçirdiğimiz şu ana kadar geçen zaman diliminde değil Aslan, Leopar, Çita gibi büyük kedigiller, küçüklerini bile göremedik.

Bu sefer erken kalkmadık. Bir gün önce yoldaki eziyet bizi biraz geç yola çıkmaya itti. Kaldığımız otel (lodge) Rezerv alanı içinde bulunuyor. Masai Mara Rezerv alanı içinde çok sayıda rota var. Biz bugünün tamamını burayı gezmeye ayırdık yani öğle yemeği için bile dönmeyeceğiz. Kutular içine konmuş olan sandviç tarzı öğle yemeğimiz alıp safarimize başladık.

IMG_8089

Safariye geç (saat 09:00) başlamış olduk. Doğrusu burada kabahat bizde oldu, çünkü biraz geç başlayalım diye Teoman’a baskıyı biz yaptık. Ancak aklınızda olsun, ne kadar yorgun olursanız olun ve nerede safariye çıkacaksanız çıkın, mutlaka erkenden başlayın. Çünkü etoburlar işlerini sabah erkenden bitiriveriyorlar ve daha sonrasında dinlenmek için ağaçlık bir alan arayıp, orada dinlenmeye başlıyorlar.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Şansımıza turun daha ilk saatlerinde beslenme işini halletmiş ve ağaçlık bir alan arayan bir çift çitaya rastladık. Karınları şiş ve yanaklarında yeni yedikleri avın kanları olduğu bir halde çevresini saran jeeplere hiç aldırmadan ağır ve kendinden emin adımlarla ağaçlık bir alan arıyorlardı. Biraz ilerde avladıkları hayvandan geri kalanları yemeğe çalışan akbaba sürüsü dikkatimizi çekti. Aslan, Leopar, Çita gibi hayvanlar, avladıkları hayvanların sadece but, karaciğer ve kalp tarzı yerlerini yiyip, gerisini bırakırlarmış. Ama kalan av doğada hiç ziyan olmuyor. Akbabalar ve sırtlanlar tüm iç organlarını yiyip geriye sadece deri, kafatası ve toynaklarını bırakıyorlar. Civarda bol miktarda kafatası görülüyor zaten. Daha da arta kalanlar ise böceklerin işi. Yani doğada canlılar sadece ihtiyaçları kadar avlanıyorlar ve hiçbir parçada ziyan edilmiyor. Zevkine ve ihtiyaç fazlası hayvan öldürme biz insanlara mahsus galiba.

IMG_8183

Hayvanlar içinde en hızlısı Çitalar ve saatte 115 km hıza, çok kısa bir zaman dilimi içinde ulaşabiliyorlar. Anatomileri diğer kedigillerden farklı; Kafaları vücutlarına göre küçük kalıyor ve gövdeleri de daha yüksekte. Yüzlerindeki siyah çizgiler ve kafasının küçük olması ile benim gibi acemi safariciler bile, Çitalarla, Leoparların ayrımını yapabilirler. Çitayı gezi boyunca hemen her gün görebildik. Ertesi gün şansımıza bir anne çita ve 4 yavrusunu fotoğraflamayı bile başardık. Ama ne ilginçtir ki, Çita büyük beşler arasında yok. Yani Hala Leopar ve Aslan fotoğraflamak gibi bir eksiğimiz var. IMG_8248

Burada Safari yapan jeep sayısı gezdiğimiz diğer iki yere göre çok daha fazla. Aslan, leopar veya çita gibi hayvanlar bir jeep tarafından görülünce bir anda tüm jeepler oraya doğru yöneliyor. Bazen şoförler telsizle haber veriyor, bazen de safariye katılanlar jeeplerin toplandığı yeri görünce, “bir olay var” diyerek hemen oraya doğru yöneliyorlar.

Masai Mara’nın göz alabildiğine düzlük alanlarında on binlerce wildebeest, zebra ve gazel dolaşıyor. Biz oraya gelmeden önceki hafta Serengeti’den büyük bir parti hayvan göçü olmuş. Bu hayvanlar o zorlu geçişten sonra hak ettikleri otlara kavuşmuş ve özgürce karınlarını doyuruyorlar.

Uzunca bir süre aslan ve leopar peşinde dolaştık. Gelgelelim ortalıkta hiçbirisi yok. Bir ara bir haber geldi “ Aslan var” diye. Bizden önce onu keşfetmiş ve en iyi görüş noktasını kapmış olan jeep kümesine doğru yöneldik ama aslanın sadece gözlerini çalılar arkasından görebildik diyebilirim.

IMG_8212

IMG_8225Sonrasında bir havaalanına geldik. Evet, yanlış duymadınız! Pırpır dediğimiz küçük uçakların inebildiği düz bir alan var burada. İsterseniz Nairobi’den buraya ya da tersi yönde, yaklaşık 250 USD karşılığı ulaşabiliyorsunuz. Bir diğer aktivite de uçakla Masai Mara üzerinden uçup hayvanları gözlemek. Bu aktivite için 450 USD istendiği söylendi ama bu rakam çok uçuk geldiğinden yapmadık.

Daha sonraki rotamız ise Tanzanya-Kenya sınırına gitmek oldu. Burada sadece bir sınır taşı var. Taşın üzerinde Tanzanya’yı gösteren “T” harfi ve Kenya’yı gösteren “K” harfi var. Bir taraf Serengeti, bir taraf Masai Mara. Bol bol fotoğraf aldık.

IMG_8297

Bir sonraki durağımız ise Mara Nehri oldu. Mara nehrinde bizleri askerler karşıladı. Araçlardan inip, bize verilen asker eşliğinde nehir kıyısınca yürümeye başladık. Nehirde hipopotam aileleri var. Bir erkek hipopotam, dişileri ve genç hipopotamlar 8-10 arası değişen sayılarla aileler oluşturuyorlar. Bazen bu sayı 30 ları bulabilirmiş. Heybetli bir hipopotam 3 ton ağırlığını bulabiliyormuş. Bu ağırlığına rağmen de çok hızlı hareket edebiliyorlarmış. İnsanlar için en tehlikeli olanlar ise timsahlardan ziyade hipopotomlar oluyorlarmış. Dişiler için savaşan erkekler arasında da ciddi yaralanmalar veya ölümler olabiliyormuş.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Nehir kenarında tembel tembel yatan bir timsah, yeni bir hayvan göçünü bekliyor. Bu göç sırasında 3000 e yakın ot obur hayvan timsahlara yem oluyor ama ocak şubat ayında dünyaya gelen 400000 kadar ot obur yanında bu rakam çok küçük değil mi? Daha önce yazdığım gibi geçen hafta bir grup wildebeest göçü olmuş ve timsahlar avlayacaklarını avladıktan sonra, sağ salim nehri geçen Wildebeestler Masai Mara otlaklarında yayılıyorlar. Bir grup daha göç için karşı tarafta birikiyormuş ve 1-2 haftaya kadar da bir göç olacakmış ancak bekleyecek zamanımız da yok.

IMG_8385

Artık öğle saatlerini bulunca yemek yemek için bir yere gittik. En çok sevdiğimiz yerlerden birisi de burası oldu. Burada kutularımızda bulunan yiyecekleri çıkartıp, yemeklerimizi yedik. Arsız Starling kuşları, tepemizdeki ağaçlarda bizden kalacak kendi yemek paylarını bekliyorlar.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Yemek sonrası eksik olan kedigiller arayışımız devam etti. Ama sabah gördüğümüz dışında aslan filan yok ortalıkta. Şansımız yok.

IMG_8285

Bu arada en büyük zürafa topluluğunu gördük. Ondan fazla zürafa ağaçların tazecik en üst yapraklarını yemekle meşguldü. Onların fotoğraflarını çekmek için durduğumuzda çok ilginç bir olaya şahit olduk. Üç zürafanın bulunduğu bir zürafa grubundan 2 tanesi, birbirlerine boynuzları ile vuruyorlardı. Önce anlamadık ama sonradan bize söylendiği üzere iki tane erkek zürafa arkada kendilerini izleyen dişi zürafa için birbirleri ile dövüşüyorlarmış. Zürafaların boynuzları ile dövüşmelerini izlemek çok ilginç oldu. Ah Dişiler! Size kendimizi beğendirmek için, biz erkekler, neler yapıyoruz !

Artık güneş batmaya başladı ve saat 18:00 oldu. Parkın terk edilmesi gerekiyor. Kaldığımız tesise vardığımız zaman bizimkiler tesisin alt tarafında gördükleri işlemeli kumaşları görmek için Masai satıcılarına yönlenirlerken ben doğrudan odaya gittim. Toz toprak içindeyim, duş almam lazım.

Kızlar döndükleri zaman bir sürü güzel hediyelikle döndüklerini gördüm. Keşke ben de gitseydim!

Gezekalın…

Dr Ümit Kuru

İlk yayın tarihi 04.09.2012 Saat 16:49

Gözden geçirilmiş son yayın tarihi 08.02.2015 saat 19:54

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.