

Kazanlık’taki Iskra Bölgesel Tarih Müzesi İstanbul’da gözüme kestirdiğim, “Kazanlık gezisinde olmazsa olmaz!” diye düşündüğüm bir müzeydi. Bu müzede özellikle görmeyi çok istediğim bir bölüm var. Kral Seuthes III‘ün mezarından çıkan ve ona ait altın taç, miğfer, dizlik, at süslemeleri (altın-gümüş) gibi paha biçilemez hazinelerin orijinalleri Iskra Tarih Müzesi’nde sergileniyor. Bu müzede, mezardan çıkan bu eserleri görmeyi çok arzuluyorum. Trak mezarlarında ölülere ait sadece küller, bazı kemik parçaları ve dişler dışında insana ait pek bir şey çıkmamış. Ancak, arkeologlardan önce define avcıları bulmamışsa, bol miktarda ziynet eşyaları, altın ve gümüşten eşyalar, savaş aletlerine ait metal kısımlar gün yüzüne çıkmış. Seuthes III Mezarından çıkan kıymetli orijinal buluntular Iskra Bölgesel Tarih Müzesi’nde sergileniyor.

1901 yılında kurulan Iskra Bölgesel Tarih Müzesi, Bulgaristan’ın en eski bölgesel müzeleri arasında yer alıyor. Bu müze hem bölge arkeolojisini, hem de Bulgar halk kültürünü, sergilenen eserlerle keşfetmek için mutlaka ziyaret edilmeli. Müzenin bölümlerinde arkeoloji, ulusal uyanış (Revival), yakın tarih, etnografya başlıkları altında sınıflanmış 50 000–70 000 arasında özgün eser sergileniyormuş. Müze her gün ve saat 09.00-17:30 arası ziyarete açık. Emekli indirimi bu müzede de geçerli.

Müzenin ilk katında, sağ yanda, sadece Seuthes III mezarından çıkarılmış hazinelere ait bir bölüm kurulmuş. Başka bölümlerle çok fazla oyalanmadan ve doğrudan o bölüme gittim. Bu bölümde sergilenen eserlerin ince işçiliği beni şaşırtıyor ve hayran bırakıyor.

Onu tasvir eden ve mezarının ön kısmında bulunan büstünün bir replikası bu müzede, bir diğer replikası mezarının önünde, orijinali ise Sofya Arkeoloji Müzesinde sergileniyor. Büstün gözlerinde alabastra ve cam, kaşlarla kirpiklerde ise bakır şeritler kullanılmış. Helenistik realizmi yansıtan bu heykelin orijinalini seneye Sofya Tarih Müzesi’nde mutlaka ziyaret edeceğim.



Seuthes III’e ait sergilenen eşyalar arasından replika olan sadece büst. Diğerleri ise orijinal. Krala ait miğfer ve dizlik de ince işçilik eserlerinden.

Trak Kralı III. Seuthes (Seuthes III), MÖ 4. yüzyıl sonunda, Trakya’daki Odrysia Krallığını yöneten önemli bir lider. Bağımsız bir Trakya kralı olarak hem yerel, hem de Helenistik dünyada güçlü bir figür.

Seuthes III güçlü ordusuyla Makedonlara meydan okuyan, Seuthopolis adında planlı bir başkent kuran, ihtişamlı bir mezar kompleksine gömülen önemli bir Trak kralı. Trak tarihinin altın çağını temsil ediyor.



Müzenin bir de giriş için ayrı ücret ödenen sanat galerisi bölümü var. Diğer bölümlerinde sergilenen eserleri de gezerek kızlarla buluşmak üzere randevulaştığımız saatte ve randevulaşılan yere gittim. Günün aktiviteleri daha devam edecek.






Kızlar da Gül Festivali nedeniyle kurulan pazarı gezmekten memnun olarak geldiler. Pazardan yine gül yağı bazlı kozmetik ürünler satın alınmış. Ben de bir fikrim olsun diye pazarın başına kadar gittim. Şarap ve peynir üreticilerinin ürünlerini sattıkları kısımda biraz oyalandık. Bulgar şarapları gerçekten çok kaliteli. Tattırılan peynirleri de gayet güzel ve fiyatları Türkiye’ye göre ucuzdu. Ama bozulmadan nerede saklayacaksın, ülkeye nasıl getireceksin? Şarapları ise Svilengrad’da Grand Marketten satın aldık.

Gezi ekibi yeniden bir araya gelince artık Kazanlık gezimizi sonlandırıp, vadilerin gül kısmından, Trak Kral Mezarları kısmına doğru yola düştük.

Trak Kral Mezarları Vadisinde binlerce tümülüs bulunuyor. Bilimsel kazılarla bu tümülüslerin 300 kadarı incelenmiş ve yaklaşık 15 mezar yapısı ayrıntılı olarak kazılmış. Sadece altı tanesi ise ziyarete açık; Kalabalıktan giremediğimiz Kazanlak Trak Mezarı, Ostrusha Trak Mezarı (4. yüzyıl mezarı, freskli iç mekânı cam koruma altında), Shushmanets Trak Mezarı ( iç mekânı korunmuş), Helvetia Trak Mezarı (“Helvetia Tümülüs” adıyla tanınır, 2017’den beri koruma altında), Griffons (Eşekarısı) Trak Mezarı, Golyama Kosmatka Trak (Seuthes III) Mezarı. Buradaki Trak mezarları UNESCO tarafından Dünya Miras Listesi’ne alınmış.

Ben programıma Ostrusha ve Shushmanets Trak Mezarlarını da dahil etmiştim. Ama vakit buna müsait olmayınca sadece Seuthes III Mezarını gezip, Şipka Geçidi’ne doğru devam etmeye karar verdik. Bir dahaki Bulgaristan gezimize kalan yerler iyice birikti..
Golyama Kosmatka Trak (Seuthes III) Mezarı, Kazanlık’dan 15 km kadar uzaklıkta bir mezar. Her gün saat 09:00-17:00 arası ziyarete açık. Mimarisi, zengin defin eşyaları ve gerçekçi bronz kral portresiyle Trak uygarlığının zirvesini temsil eden mezar yapılarındandır.

Konu hakkında tartışmalar olsa da MÖ 5. yüzyıla ait bir tapınakken, MÖ 3. yüzyılda Seuthes III için mezar olarak kullanıldığı düşünülüyor. 2004 yılında keşfedilmiş en etkileyici Trak mezarlarından birisi. Mezar kompleksi, 13 metre uzunluğunda taş bir koridor ve üç bölümden oluşuyor; Dikdörtgen giriş odası (sunağa benzer bir taş blok içerir), taştan tonozlu yuvarlak oda, son oda: tek bir taş bloktan oyulmuş lahit oda

Mezar içinde, Iskra Tarih müzesinde sergilenen zengin mezar eşyaları bulunmuş. Ayrıca ilk odada kurban edilmiş bir at iskeleti de buluntular arasında.
Mezar gezimiz ardından Şipka Geçidi‘ne ve Şipka Anıtı‘na doğru yola çıktık. Bu geçidin yolları çok güzel. Rakım yavaş yavaş yükselerek, 1150 metreleri buluyor. Her taraf yemyeşil. Yılın bu mevsimi Şipka Geçidi’nde seyahat etmek için çok uygun.

Bulgaristan’ın Balkan Dağları’nda yer alan Şipka Geçidi, Kazanlık’ı, Gabrovo’ya bağlayan stratejik bir dağ geçidi. Hem coğrafi hem de tarihi açıdan son derece önemli bir nokta. Bu geçidin bizler açısından hüzünlü, Bulgarlar ve Ruslar açısından ise çoşku dolu hikayeleri var. 93 Harbi sırasında Şipka Geçidi, “Şipka Geçidi Muharebesi” olarak adlandırılan bir dizi çatışmaya sahne olmuş. Büyük Bulgaristan turumuz, Osmanlı Bulgaristanı ve 93 harbi temalı olacak. Bu nedenle bu harbi o dönemde ayrıntılı olarak anlatacağım ama şimdilik kabaca şunları söyleyebilirim; 93 Harbinde Ruslar geçidi ele geçirerek Tuna’dan güneye doğru ilerlemek, Osmanlılar ise Balkanların güneyini korumak istemişler. Bu geçidi ele geçiren Rus-Bulgar milis (Opalçentsi) güçleri Ağustos 1877’deki “Şipka Savunması” sırasında Osmanlı ordusunun tekrarlanan saldırılarını başarıyla püskürtmüşler. Plevne Savunması, bu başarısızlık sonrası çöktü. Bu geçidin Osmanlılarca geri alınamaması harbin kaybedilmesine ve hatta Rus Ordusunun Yeşilköy önlerine kadar ilerlemelerine neden oldu.


Bulgarlar bu savaşı uluslarının özgürleşmesinde çok önemli görüyorlar ve geçidin her yerine anıtlar, kiliseler inşaa etmişler. Bu anıtların en önemlisi ve bilineni de Bulgaristan’ın kurtuluşu için Şipka Geçidi Muharebeleri sırasında hayatını kaybedenlerin anısına yapılmış Şipka Anıtı.

1934 yılında Stoletov Tepesi‘ne yapılan Şipka Anıtı, aynı zamanda Özgürlük Anıtı olarak da biliniyor. Modern Bulgaristan’ın ve Bulgaristan’ın kurtuluşunun bir sembolü. Anıt, Şipka Milli Parkı Müzesi’nin kalbi kabul ediliyor.


Şipka Anıtı’nın bulunduğu alana aracımızı park dip merdivenleri çıkmaya başladık. Anıtın bulduğu platforma gelince binlerce küçük sineğin saldırısına uğradık ve ne olduğumuzu anlamadık. Gözlerimizi ve sinek yutmamak için ağızlarımızı korumaya aldık. Bu dönemde bu küçük sinekler ortaya çıkarmış.


Ana hatları ortaçağ Bulgar kalesine benzetilmiş ve kilometrelerce öteden görülebiliyor. Bu anıt Bulgaristan’ın dört bir yanından insanların bağışlarıyla inşa edilmiş. Anıtın temel taşı 24 Ağustos 1922’de atılmış, inşaatı 1930’da tamamlanmış ve anıt 26 Ağustos 1934’te Bulgaristan Kralı III. Boris tarafından ziyarete açılmış. Anıtın yüksekliği 31,5 metre. Anıta çıkmak için 890 basamağı adımlamanız gerekiyor.



Aslan, Bulgar devletinin sembolü. Bulgaristan’ın armasını simgeleyen güçlü bronz aslan, anıtın girişini koruyor. Anıtın diğer üç duvarı, geçitin savunulduğu savaş alanları olan Şipka , Şeynovo ve Stara Zagora adlarını taşıyor. Zemin katta mermer bir lahitin altında Şipka’nın savunucularının kalıntıları yatıyor.

Anıtın içine giriş ücretli ve yine emekli-yaşlı indirimi geçiyor (2 Leva ödedik). Şipka geçidinin yukarıdan panoraması ilginizi çekmeyecekse anıtın içine girmenize ve 7 kat çıkmanıza bence gerek yok.


Müzenin katlarında askerlerin ve gönüllülerin kişisel eşyaları, madalyalar, fotoğraflar, silahlar ve Şipka’da yapılan savaşlarla ilgili belgeler sergileniyor. Sergilenen eserlerden biri de Samara Bayrağı‘nın bir kopyası (Bulgar Opalçentsi’nin ilk savaş bayrağı). Özgürlük Anıtı’nın en yüksek platformu çevrenin güzel bir panoramik manzarasını sunuyor ve tepeden manzara müthişti.




Anıt ve çevresindeki son fotoğraflarımızı alarak günün son durağına doğru yola çıktık.



Güzel bir yolu takip ederek Otel Edilweiss‘e vardık ve odalara yerleştik. Ama otele girerken gördüğümüz yolun güzelliği, eşyaları odalara atıp yeniden yollara düşmemize neden oldu.


Güzel bir yürüyüş yolu bulup yaklaşık 1 saatlik nefis bir yürüyüş yaptık.

Bu kısa Bulgaristan gezimizde en çok aklımızda kalan kısımlardan bir tanesi bu yürüyüş oldu. Kazanlık içinde otel bulamayınca mecburen en yakın yer diye seçtiğim otel, müthiş bir yer çıktı. Kesinlikle konaklama için tavsiye ederim.




Gezekalın
Dr Ümit Kuru
22.06.2025



























































