

Google haritalara “Tortuguero Ulusal Parkı” yazarsanız, karşınıza yemyeşil ve dümdüz bir görüntü çıkar. Görüntüyü büyütmeye alırsanız kılcal damar gibi çizgi şeklinde nehirleri görürsünüz. Tortuguero geniş tropik yağmur ormanları ile kaplı bir alan. Ana kanallar yanında birer kılcal damar gibi her yere uzanan su kanalları mevcut.
Tortuguero sahillerinde hep dalgalı olan ve nehir suyu karıştığından rengi yeşile çalan Karayip Denizi, insanı içinde yüzmeye pek de davet eder cinsten değil. Ama buranın siyah kumlu sahilleri yine de turisti çekebiliyor. Tortuguero adını aldığı kaplumbağaları ile ünlenmiş bir park. Tortuguero plajı, nesli tükenmekte olan yeşil kaplumbağanın Batı Yarımküre’deki en önemli yumurtlama alanı. Yeşil deniz kaplumbağaları Temmuz-Ekim ayları arasında bu sahillere yumurtalarını bırakmak için geliyorlar.
Miskito Yerli Halkı (Nikaragua), Afrika kökenliler, İspanyol kökenliler ve melezler yörenin yerli halkını oluşturuyor. Bu yerli halk uzun yıllar ormandaki ağaçları kesip, onları kanallar boyunca limanlara taşımışlar ve gelir elde etmişler. Deniz kaplumbağasının bu yöredeki hikayesi ise biraz dramatik. Yeşil kaplumbağanın eti ve yumurtası ezelden beridir yörenin yerli halkı ve Kolomb sonrası ise dünyanın diğer bölgelerinde yaşayan insanlar için besin kaynağı olmuş. Yakalaması ya da yumurtasını elde etmesi kolay olan kaplumbağaları besin kaynağı olarak kullanmışlar. Öyle ki yeşil deniz kaplumbağalarının soyları tükenecek düzeylere gelmiş. Sonuçta yöre yerlileri çevrelerini, ekosistemlerini tüketmişler.

1955 yılında bir bilim adamı Dr Archie Carr deniz kaplumbağalarının kötü durumu hakkında Kosta Rika yetkililerini ve dünya bilimsel çevrelerini uyarıcı çalışmaları başlatmış ve Karayip Koruma Kurumu diye bir kurumu faaliyete geçirmiş. Yöre halkının kaplumbağalarla ilgili alışkanlıklarını değiştirmeye çalışmış. Yasaklamaktan ziyade ekibi ile birlikte onları sürdürülebilir bir çevre yaratma ve korumanın daha karlı bir eylem olduğuna ikna etme yönünde çalışmalar yapmış. Onlara kaplumbağanın etini yemektense, onların yumurtlamalarını izlemenin, çoğalmalarını sağlamanın ve onları korumanın daha karlı olacağını gösteren bilgilendirmeler yapmış. Onlara bulduğu kaynaklarla bu konuda iş vermiş ve yerlileri yumurtaları sahillerde koruyan bekçiler haline getirmiş. Bir yandan da devrin Kosta Rika hükumetini Tortuguero Parkını, Ulusal Park olarak ilan etmeye ve koruma altına almaya ikna etmiş. Bu önlemlerle yeşil kaplumbağa sayısı artmış. Bölgeye onları izlemek için turistler gelir olmuş. Tortuguero hacimce genişlemeden, ekonomik ve sosyal yaşam olarak gelişmiş. Yöre halkı bir zamanlar yedikleri kaplumbağalardan, kesilmesine son verilen ormanlarda canlanan ekosistemden para kazanır olmuşlar. Bir bilim insanı, Dr Archie Carr, sadece kaplumbağaları değil ama tüm yöreyi değiştirmeyi başarmış.

Onun adına bir Dr. Archie Carr Yaban Hayatı Sığınağı kurulmuş. Bizim Tortuguero’da ilk gezimiz bu sığınağa oldu. Otelden tekne ile doğrudan buraya gittik.


Sığınakta genç ve gönüllü bir bilim insanı Tortuguero deniz kaplumbağaları hakkında bilgi verdi. Bu sahillere yeşil başlı, deri sırtlı, şahin gagalı ve caretta türü olmak üzere 4 farklı kaplumbağa yumurtlamaya gelirmiş. Bu genç bize yaptıkları işleri kısaca anlattı. Sığınak öyle ahım şahım bir şey değil ama hala devam eden çalışmaları başlatan Dr Archie Carr’ın anısı için bile gidip gezebilir ve satılan hediyeliklerden alarak yapılan çalışmalara katkı sunabilirsiniz.
Daha sonra Tortuguero Köyüne doğru karadan yürüyüş yaptık. Burada Tortuguero ve San Francisco adında iki tane köy var. Bu köylerde küçük topluluklar halinde yerliler geleneklerini koruyarak yaşamlarına devam ediyorlar.

Biz bu köylerden Tortuguero Köyünü gezerek yerli topluluklarla temas edip, Karayip kültürüyle tanışmanın keyfini sürdük.

Yaklaşık 2000 kişinin yaşadığı, ana caddesinin uzunluğunun sadece 400 metre ve tek aracın bisiklet olduğu bir köy burası. Bazı restoranlar, hediyelik eşya dükkanları, pansiyonlar, park, kilise ve küçük oteller var. Var olanın üstüne tek bir çivi çakılmasına izin yok bu köyde.





Çok şirin ve keyifli bir köy gezisi oldu. Bu köyde “pura vida” felsefesi ile yaşayan yerlileri gözlemlemek, sahile bakan restoran, bar ya da kafelerden bir tanesine oturup, rom katkılı taze sıkılmış tropikal meyve suyu yudumlamak büyük keyif.



Biz El Patio de Tortuguero adlı bir mekanı çok sevdik. Tavsiye ederim. Yalnız size tavsiyem asla hemen bir mekana girmeyin. Önce kısacık olan köyün sokaklarını adımlayın, gördüğüm en ilginç çöp kutularının farkına varın. Bir köşede, bir çatıda ya da bir ağaçta size bakıyor olabilecek bir renkli kuş arayın. Mutlaka bulacaksınız.
Tortuguero Ulusal Parkı içinde en önemli aktivite kanallar arasında tekne gezisi yapmak. Bu aktivite, bir yerden diğerine her gidiş ve geliş için tekne kullanıldığından, aslında her zaman yapılıyor. Ama sabah kahvaltı öncesinde erkenden yapılan tekne gezisi asıl gezi kabul ediliyor.

Çünkü sabah 11:00 ile öğle sonrası saatlerinde otellere gelen ve gidenlerin tekne trafiği yüzünden bu kanallar bayağı kalabalık oluyor. Sabah ortalık sakinken ağaçlarda daha fazla kuş ve maymun görme şansına sahipsiniz.


Bunun için saat 05:30 gibi tekne gezisi için hazır hale geldik. Uyanma hikayelerimiz ise çok ilginç. Kaldığımız otelde uyandığımız ilk sabah çok erken saatlerde odalarımızın çatılarından gelen korkunç bir gürültü ile yataklardan fırladık. İlk gün korktuk ama sonraki günlerde pek umursamadık. Ağaç tepelerinde olan Gürleyen Maymunlar (Roaring Monkey) Hindistan cevizlerini kopartıp yukarıdan aşağıya doğru bırakıyorlar. Çatılara denk gelen Hindistan cevizi bomba patlamış gibi bir sese neden oluyor ve uyanıyorsunuz. Bir nevi çalar saat gibi sabahları bu sesle uyandık. Kim bilir? Belki de maymunların, maymunluk yapmaları bize denk gelmiştir.
Sabah tekne turunda gerçekten çok fazla sayıda kuş gördük. Tukan, Anhinga, İbis ve balıkçıllar gördüğümüz kuşlar oldu. Memelilerden ise boyundan büyük ve korkunç bir ses çıkartan gürleyen maymunlar ve sevimli yüzleri ile örümcek maymunları en fazla rastladığımız türler oldu. Meşhur tembel hayvanı (Sloth) ise Tortuguero Ulusal Parkında sadece San Francisco Köyü’nde, bir ağacın en tepesinde, o da poposundan görebildik. Tekne sürücüsü “tembel hayvan” diye bağırıp, işaret etmese ne olduğunu anlamazdık bile.



Bir de geceleri uzun süredir görmediğim ateş böceklerini gördüm. Çok iri ve bildiğimden daha fazla ışık saçıyor gibiydiler.


Orman içi yürüyüşle gözümüzün önünde olan ama dikkatli olmadıktan ve özellikle aramadıktan sonra görmeyeceğimiz canlıları görür olduk. Kosta Rika’nın minicik ama zehirli kurbağaları burada en çok gördüklerimizden. Bir zamanlar yerliler oklarının uçlarını bu kurbağaların derilerine batırıp, okun ucunu zehirli hale getirirlermiş. Boyları 2-5 cm arasındaki bu minicik kurbağaların insanı da kolaylıkla felç edebilen kuvvetli bir zehri var.

Benim size tavsiye edeceğim bir başka aktivite ise Cerro Tortuguero yürüyüşü olacaktır. Buraya gruptan ayrı ve ekstra gezi isteyenler olarak gittik. Burası eski sönmüş bir volkan krateri. 1,8 milyar yıl önce oluşmuş, faaliyet göstermiş ve sonrasında sönmüş. Şimdiki hali bir tepe. Buraya tekne ile ulaşıyorsunuz.



Burası sabah saat 08:00’den akşam 16:00 ya kadar açık. Teknenin sizi bıraktığı yerden bir platform üstünde yürüyerek parkın gişesine geliyorsunuz. İçeriye giriş 2 USD kadar. Sonra yine gittikçe yükselen platform üzerinde yürüyerek merdivenlere geliyorsunuz. 450 basamak çıkınca bir seyir terasına ulaşıyorsunuz. Sonra da ayaklarınızın atında uzanan Tortuguero Ulusal Parkının ve Karayiplerin keyfini çıkartıyorsunuz. Yol boyu rastladığınız canlılar da işin bonus kısmı.



Eğer bilseydim ve vaktim de olsaydı, buraya sabahın köründe gelir ve keyfini çıkarta çıkarta gezer, etrafta keşif yapardım. Burada daha fazla vahşi yaşama şahit olacağıma eminim.

Bu yazıyı hazırlarken toprak bir yolu takip ederek San Francisco Köyüne gidilebileceğimizi de öğrendim. Vakitlice gidilip bu yürüyüş de yapılabilirmiş. Yalnız tekne saatlerini iyice öğrenmeniz ve ona göre zamanı ayarlamanız gerekiyor. Yoksa ormanda kalıverirsiniz.


Tortuguero Ulusal Parkı’nı iyi bilgilendirmiş ve yönlendirilmiş halkın akıllı seçim yapabileceğinin, bilimsel verilerin ve doğruların ışığında kalarak doğanın ve ekosistemin korunabileceğinin, kendisine saygı duyulan ve korunan doğanın da mutlaka insanoğluna pozitif yönde geri dönüşünün olacağının en güzel örneği olarak görüyorum. Tortuguero Ulusal Parkı iyi incelenmeli ve mutlaka insanlığın önüne örnek olarak sunulmalı. Tabii ki bunun için iyi niyetli yöneticiler, doğruları söylemekten çekinmeyen bilim insanları ve akıl kapısı doğrulara açık halk olması gerekiyor.

Doğa ile uğraşmanın, onunla zıtlaşmanın kötü sonuçlarını yeterince yaşamıyor muyuz?
Gezekalın…
Dr Ümit Kuru
06.04.2023