• Arşivler

  • Diğer 531 aboneye katılın
  • Mart 2013 den beri

    • 378.068 ziyaretçi
  • Haziran 2025
    P S Ç P C C P
     1
    2345678
    9101112131415
    16171819202122
    23242526272829
    30  

Gül Festivali Bahane, Bulgaristan’ı Keşif Gezisi Şahane!-Filibe’ye Doğru-2

Gezimizin Filibe’ye doğru olan ilk gününün bir kısmını geçen yazıda anlatmıştım. Buyrun bakalım kalan kısmına!

Asen Kalesi’nden Rodop Dağları Panoraması-2025 / Bulgaristan Gezisi

Aleksandrovo Trak Mezarından 90 km (1,5 saat) sonra, Rodop Dağları manzaralarını takip ederek, Asen Kalesi‘ne ulaştık. Asen Kalesi, Asenovgrad bölgesindeki en ilgi çekici ve en sık ziyaret edilen turistik cazibe merkezlerinden bir tanesi. Yani Filibe’ye doğru olan rotanızda mutlaka uğramanız gereken bir yer. Şehirden üç kilometre uzaklıkta, Asenitsa Nehri’nin sol kıyısındaki bir uçurumun tepesinde yer alıyor.

Asen Kalesi, tüm kalelerde olduğu gibi, çok stratejik bir noktaya kurulmuş. Kalenin şekli belki çok değişmiş ama kalenin varlığı çok eski tarihlere kadar gidiyor. Bu coğrafyanın hâkimi olan Trak Uygarlığı Dönemi’nde Ege Denizi kıyılarından gelen tüccarlar Rodop Dağlarını ve ardından Orta Bulgaristan Dağlarını kervanlarla aşarak mallarını Filibe’ye, oradan da Avrupa’nın diğer şehirlerine ulaştırıyorlarmış. Kayalar üzerindeki kalenin bulunduğu yer ise Filibe ile Ege kıyılarını birbirine bağlayan geçidi koruyan en stratejik nokta olarak seçilmiş. Yani kuruluş tarihi M.Ö. 5 yüzyıllara kadar gidiyor.

Asen Kalesine Gidiş-2025 / Bulgaristan Gezisi

İlk kurulduğunda küçük bir kule işlevi gören Asen Kalesi, üzerinde durduğu kayalar nedeniyle önceleri “Petriç Kalesi” olarak adlandırılıyordu. “Petriç” kelimesi, Yunanca “taş” anlamındaki “petros” kelimesinden geliyor. Roma İmparatoru Justinyen Dönemi’nde, Slav kabilelerin saldırılarına karşı imparatorluğu korumak için kale yeniden tahkim edilmiş ve bu amaçla dikilen 300 kaleden birisi olmuş. Roma ve Erken Bizans Dönemi’nde daha da canlanan bu ticaret rotası, beraberinde Asen Kalesi çevresine yerleşimi de getirmiş.

Asen Kalesi-Kale Kilisesi 2025 / Bulgaristan Gezisi

Kale, Traklar, Roma ve Bizans derken Birinci Bulgar İmparatoru Asparuh Han tarafından ele geçirilmiş ve Bulgarların elinde kısa bir süre kalmış. Bizans ilk Bulgar İmparatorluğu’nu yıkınca kaleyi de geri almış. Sonra İkinci Bulgar İmparatorluğu ve Kral Asen ortaya çıkmış. 4. Haçlı seferinde kısa bir süre kale Bulgarların elinden çıksa da sonrasında II. Asen kaleyi tekrar ele geçirmiş. Kaleye de en büyük yenilemeleri ve eklemeleri o yapınca kaleye onun ismi verilmiş.

Kaleye 3 km mesafedeki şehire ise Asenovgrad ismi 1934 yılında verilmiş. Asen ölünce de yeniden Bizans ve arkasında da Osmanlı hakimiyetine geçmiş. Yıldırım Beyazıt’ın Timur’a yenilgisi sonrasında yaşanan Fetret Devrinde oğullardan Musa Çelebi, bu kaleyi taht kavgası yaptığı diğer kardeşi Süleyman Çelebi’ye karşı mücadelesi için güçlendirmeye çalışsa da kendisi mağlup olmuş. Kaleyi ele geçiren Süleyman Çelebi kuvvetleri Musa Çelebi’yi hemen orada boğmuşlar ve kaleyi de işlevsiz hale getirmişler. Zaten bundan sonra da kale bir daha kale kimliği kazanamamış.

Kalede arkeolojik çalışmalar, 1970 yılında başlamış ve 1978 yılına kadar esas olarak kalenin akropolünü kapsayan kayanın batı kısmı, kale surları, iç kale kulesi, sarnıçlar, küçük bir kale kilisesi ve yaşam alanları ortaya çıkarılmış. Kalenin en önemli kısmı iki katlı Petrich Meryem Ana Kilisesi.

Petrich Meryem Ana Kilisesi-Asen Kalesi 2025 / Bulgaristan Gezisi

Kilisenin birinci katı muhtemelen bir kemiklik olarak ayrılmıştı, ancak hiçbir zaman bu amaca hizmet etmemiştir ve kutsal alanın kendisi ikinci kattadır ve 13. yüzyıla tarihlenen fresklere sahiptir.

Petrich Meryem Ana Kilisesi-Asen Kalesi 2025 / Bulgaristan Gezisi

Kilise, Doğu Ortodoksluğunun en eski kiliselerinden biridir ve bir zamanlar çan kulesi ve gözetleme kulesi olarak kullanılan bir kulesi vardır. Restore edildikten sonra işlevsel bir Ortodoks kilisesi olarak kutsanmıştır.

Petrich Meryem Ana Kilisesi-Asen Kalesi 2025 / Bulgaristan Gezisi

Kale yolun kenarında ve yolun diğer tarafında müze gişesinden bilet alaarak içeriye girmeniz gerekiyor. Kale içinden Rodop Dağları ve vadi manzarası müthiş.

Asen Kalesi’nden Manzara 2025 / Bulgaristan Gezisi
Asen Kalesi ‘nde Manzara 2025 / Bulgaristan Gezisi

Asen Kalesi gezisi sonrasında günün en önemli gezilerinden bir tanesini yapmak amacı ile 11 km ötede bulunan Bachkovo Manastırına doğru hareket ettik.

Bachkovo Manastırı Avlusu 2025 / Bulgaristan Gezisi

Petritsoni Manastırı veya Tanrı’nın Annesi Petritzonitissa Manastırı gibi adları olsa da bana kolay gelen adı ile Bachkovo Manastırı Avrupa’nın en eski ve en büyük Doğu Ortodoks manastırlarından biridir. Diğer en önemli manastır olan Rila Manastırı‘nı sonraki gezi de ziyaret edeceğiz ama bu da eminim en az onun kadar güzel bir manastır.

Bachkovo Manastırı Avlusu 2025 / Bulgaristan Gezisi

Manastır alanına girmeden sağlı sollu tezgahlar mevcut. Acıktıysanız atıştırmalık yer bakabilirsiniz. Biz yolda kendi erzaklarımızla idare edip, esas yemeği Filibe’ye sakladığımızdan hiç teşebbüs etmedik. Onun yerine gün ışığında Filibe’ye gitme hedefimize kitlendik. Filibe’ye bir gün ayırınca en azından Filibe oryantasyonumuzu bugüne gerçekleştirmek istiyoruz. Böylece bir tam günde Filibe’de hedeflediğimiz tüm yerleri gezebildik.

Bachkovo Manastırı Girişi 2025 / Bulgaristan Gezisi

Manastıra giriş, müze ve yemekhane kısmı hariç, ücretsiz. Manastır otoparkına kadar aracınızla gidebiliyorsunuz. Manastıra genişçe kemerli bir kapıdan giriyorsunuz. Manastırın girişi, İsa’nın doğumuna katılan meleklerin resimleriyle süslenmiş. Solda Başmelek Mikail, sağda ise Başmelek Cebrail var.

Manastır alanı ziyaretçi bakımından kalabalık. Bu ana kadar rahat rahat ve sakin gezmeye alışmıştık. Manastır avlusuna giriş yaptık. Önce manastır hakkında kısa bazı bilgiler verelim.

Meryem Ana’nın Göğe Yükselişi Kilisesi İçi-2025 / Bulgaristan Gezisi

Bachkovo Manastırı Bizans, Gürcü ve Bulgar kültürünün eşsiz bir birleşimini sunan önemli bir Hıristiyan mimari anıtı olarak kabul ediliyor. Manastırı gezdikten sonraki izlenimim bu alanın aslında UNESCO Kültür Mirası Listesi’nde olması gerektiği oldu. 1984 yılından beri geçici listede ama kesin listeye henüz girememiş.

Meryem Ana’nın Göğe Yükselişi Kilisesi ve Kutsal Başmelek Kilisesi 2025 / Bulgaristan Gezisi

Bachkovo, 1083 yılında, önde gelen bir Bizans devlet adamı ve askeri komutan olan Prens Gregory Pakourianos tarafından Gürcü Ortodoks manastırı ve aynı zamanda din, matematik, tarih ve müzik öğreten bir ilahiyat okulu olarak kurulmuş. Manastır uzun süre Gürcülere ait kalmış. Manastırdan yaklaşık 400 metre uzaklıktaki iki katlı kemiklik, manastırın ilk günlerinde inşa edilmiş. Biz bu kemiklik kısmını ziyaret edemedik. Hem Patrik Euthymius’un (1330-1404) hem de Patrik Cyril‘in (1953-71) mezarları Bachkovo Manastırı içinde bulunuyor.

Patrik Euthymius –Meryem Ana’nın Göğe Yükselişi Kilisesi 2025 / Bulgaristan Gezisi
Patrik Cyril MezarıMeryem Ana’nın Göğe Yükselişi Kilisesi 2025 / Bulgaristan Gezisi

Bu alan zaman içinde çeşitli restorasyonlar ve yeniden yapılanmalardan geçmiş. Manastır ayrıca kültür, sanat ve geleneklerin ulusal bir anıtı. Manastırda konaklama yapabilmeniz ve burada düzenlenen Ortodoks ayinlerine katılmanız, o yaşama şahit olmanız da mümkün.

Kapıdan içeri girdiğinizde ana avluya çıkıyorsunuz. Avludan içeri girdiğinizde, manastırdaki üç kiliseden ikisi sağınızda yer alıyor. Bunlar aslında birbirine bağlı iki kilise- Meryem Ana’nın Göğe Yükselişi Kilisesi ve Kutsal Başmelek Kilisesi. Ancak Ana Kilise, eski versiyonunun kalıntıları üzerine 1604’te inşa edilmiştir.

Kutsal Başmelekler Kilisesi (Sveti Arhangeli) 2025 / Bulgaristan Gezisi

Bunlardan en önemli olanı Kutsal Başmelekler Kilisesi (Sveti Arhangeli). Onun yanında ise ana kilise Meryem Ana’nın Göğe Yükselişi Kilisesi (Uspenie Bogoroditsa) bulunuyor. Burada avluya dikilen ağaçlardan bazıları, manastıra farklı ülkelerden hediye edilmiş. Avluya girdiğinizde hemen sağınızda kalan ağaç Su ladini (Metasequoia glyptostroboides) ve fotoğraflamanız gereken ağaçlardan.

Bachkovo Manastırı Avlusunda Su ladini (Metasequoia glyptostroboides)-2025 / Bulgaristan Gezisi

12. yüzyılın sonu ve 13. yüzyılın başında, kış aylarında ibadet için Kutsal Başmelekler Kilisesi inşa edilmiş.

14. yüzyılın sonunda Bulgaristan’ın Osmanlılar tarafından ele geçirilmesinden sonra, Bulgaristan’ın son patriği Eftimy’nin Bachkovo Manastırı’na sürgün edildiği düşünülüyor.

Kutsal Başmelekler Kilisesi-Bachkovo Manastırı 2025 / Bulgaristan Gezisi

Kilise Türklerin işgali ve Bulgaristan’da Osmanlı yönetiminin kurulmasından kısa bir süre sonra yağmalanmış ve yıkılmış. Ancak 1601’de yeniden inşa edilmiş ve Meryem Ana’nın Göğe Yükselişi Kilisesi (Katedral olarak da adlandırılabiliyor) 1604’te tamamlanmış.

Katedralde, gümüş kabartma kapaklı, Tanrı’nın Kutsal Annesi İkonu (Panagia (Theotokos) İkonu) olarak bilinen 1311 tarihli bir ikon bulunmaktadır. Bu ikonun mucizevi güçlere sahip olduğuna inanılıyor.

Panagia (Theotokos) İkonu-Bachkovo Manastırı 2025 / Bulgaristan Gezisi

Aslında Bachkovo Manastırı’nın iki avlusu var. Yukarıda bahsedilen ve ana girişten girilince karşımıza çıkan avlu, kuzey avlusu. Güneydeki avluda 1834-1837 yılları arasında Aziz Nikola’ya adanmış üçüncü bir kilise inşa edilmiş.

Aziz Nikola Kilisesi-Bachkovo Manastırı 2025 / Bulgaristan Gezisi

Ünlü Bulgar ikon ressamı Zahariy Zograf, 1838-1840 yılları arasında kilisenin iç kısmındaki resimleri çizmiş. Daha küçük olan Aziz Nikola Kilisesi (Sveti Nikola) halka kapalı.

Bachkovo Manastırı Güney Avlusu-2025 / Bulgaristan Gezisi
Bachkovo Manastırı Güney Avlusu Hayvan Kafesleri 2025 / Bulgaristan Gezisi

Kilisenin ötesinde, avlunun en uzak kısmında keşişlerin evleri yer alıyor.

1601’de, yemekhanenin bulunduğu güney kanadı yeniden inşa edilirken geniş bir yemek alanı ve mermer bir masa konmuş. Bu alana giriş ücretli ve Bulgaristanı gezerken en fazla gezi ücretini de buraya verdik; (10 Leva) ve “yaşlısın” filan demeden bizden tam para aldılar.

Bachkovo Manastırı Yemekhanesi-2025 / Bulgaristan Gezisi

Ama içerisi kesinlikle görülmeye değer. Mermer yemek masası çok ilginç. Masanın yapım yılının, mermer üzerine oyulmuş olduğunu fark edeceksiniz.

Bachkovo Manastırı Yemekhanesi-2025 / Bulgaristan Gezisi

Eski Yemekhane Binası Dış Duvarına Çizilen Freskler-2025 / Bulgaristan Gezisi

Kutsal Başmelekler Kilisesi’nin dış cephesine freskler çizilmiş ve bu çizimler 1841’de tamamlanmış. Kiliseler karşısındaki eski yemekhane binası duvarının bir kısmı boyunca uzanan ve çok iyi şekilde korunmuş diğer freskoları da görmeye değer.

Eski Yemekhane Binası Dış Duvarına Çizilen Freskler-2025 / Bulgaristan Gezisi

Bu freskolar manastırın kendisini ve çevresini tasvir ediyorlar. Fresklerdeki hikayelerin birinde kilisenin mucize yaratan ikonunu taşıyan bir Paskalya alayı kapıdan çıkıyor. Alay grubunda bağışta bulunup manastıra destek sağlayan bazı kişiler yer alıyorlar. Herkes zengin, güzel ve süslenmiş kıyafetler giyiyor. Manastırın İki kurucu kardeşi de alayın içinde yer alıyor ve ikisi de aslında bir keşiş olmasa da manastır kıyafetleri giymiş şekilde resmedilmişler. Bu panoramanın bir ucunda Aziz George’un dairesel bir resmi, diğer ucunda ise Aziz Dimitar bulunuyormuş.

Manastır Müzesine Giden Yol-Sağda Manastır Eski Yemekhanesi-2025 / Bulgaristan Gezisi

Bachkovo Manastırı’nın müzesine giriş paralı ve biz burayı gezmedik. Bachkovo Manastırı’nı ziyaret etmek gerçekten eşsiz bir deneyimdi. Ama ben yeteri kadar hakkını verdiğimizi düşünmüyorum. Çünkü manastırdan başlayan ve “Kızıl Duvar” rezervasyonuna kadar giden bir yürüyüş yolu var. Bu doğa yürüyüşü 380 metre rakımdan başlayıp 1412 rakıma kadar yükselerek gidiyor. Yani biraz yokuş var. Yolun tamamının yürünmesi 3 saati bulabiliyormuş. Yolun içinde Kemiklik, Kluviata Şelalesi, Kutsal Su Vaftiz Şapeli ve eski mağaralar gibi ziyaret edilecek çok nokta var. Ben en azından doğanın içinde, yarım saat kadarlık kısmı yürümeyi isterdim. Bir daha ki Bulgaristan turumuzda bu kısımı da yapılacaklar arasına not ettim.

Bachkovo Manastırı’nda Ortodoks Hristiyan geleneği çerçevesinde her yıl Paskalya’dan sonraki ilk hafta sonu düzenlenen “ikon taşıma töreni” denen önemli bir dini etkinlik de var. Bu tören, özellikle manastırda bulunan mucizevi kabul edilen Panagia (Theotokos) İkonunun taşınmasını içeriyor.

Sabahın erken saatlerinde manastırda dua ve ayinlerle başlayan törenin ardından yüzlerce hatta binlerce kişinin katılımıyla, ikon manastırdan alınıp çevredeki tepelere ve özel bir noktaya (genellikle Kluviyata adı verilen bir yere) taşınıyor. Burada ikonla dualar edilip, sağlık ve bereket dilekleri sunuluyor.

Bachkovo Manastırı’nda ayrılmak çok zor oldu. Yukarıya interneten bulduğum, manastır ve civarının drone görüntülerini kapsayan bir video koydum. Manastır ve çevresinin güzelliği hakkında fikir vermesi için sizlerle paylaştım.

Filibe-Hisar Kapı 2025 / Bulgaristan Gezisi

Bachkovo Manastırı gezimiz sonrasında 35 km’lik yolu kat ederek Filibe içine girdik. Otelimiz şehrin eski bölgesinde. Eski Şehir Bölgesine ancak oradaki otellerde konaklama yapacak olanlar araçla girebiliyorlar. Hotel Evmolpia’da konaklayacağımızı söyleyerek şehir içine giriş yaptık. Aracımız 2 gece boyunca park ettiğimiz yerde kalacak ve şehri yaya olarak gezeceğiz.

Otele gittiğimiz zaman bizi bekleyen hiçbir görevli yoktu. Verilen şifre ile kapıyı açıp otele girdik. Otel sahibi Hristo üzerine isimlerimizin yazılı olduğu bir tahta, adam başına birer tane düşecek şekilde küçük şişe şarap ve içinde kaşkaval peyniri dolu tabağı bizler için bırakmış. Günün yorgunluğu üstüne bırakılan şaraplarımızı açtık. Günü, programdan fire vermeden tamamlamanın mutluluğu ile kadehlerimizi kaldırdık; Şerefe !!!

Odalarımıza eşyaları atıp şehir oryantasyonumuz için yine yollara düştük. Otel eski şehrin çok güzel bir yerinde. Her yere yakınız. İlk hedefimiz Hristonun önerdiği ve otelden 300 metre mesafedeki Rahat Tepe (Рахат тепе) adlı restorana gitmek oldu. Sabahtan beri kahvaltı ile duruyoruz. Türkiye’den getirdiğimiz ve yollarda yediğimiz atıştırmalıklar bizi bu saate kadar idare ettiler.

Restoran da yediğimiz yemekleri sevdik. Fiyat-performans ilişkisi gayet iyi. Adam başına 25 Leva’ya eti, balığı, salatası, birası ile keyifli bir yemek yemiş olduk.

Sonra da hemen yakınımızdaki Nebettepe‘ye çıktık ve Filibe’nin gün batımına şahit olduk.

Filibe, İstanbul gibi, yedi tepeli bir şehir. Nebettepe antik kentin kurulduğu Filibe’nin tepelerinden birisi. Buradaki en eski yerleşimlerin MÖ 4000’e kadar uzandığı tahmin ediliyor. Bu tepede ilk olarak Trakyalılar iskan etmişler. Daha sonra gelen Makedonya Kralı II. Filip ve Roma İmparatorluğu tarafından bu alan genişletilmiş. Tepedeki arkeolojik kompleks, Filibe’nin en popüler turistik yerlerden birisi.

Biraz da Filibe’nin Eski Şehir bölgesi hakkında kısa bilgi vereyim ve bu konuyu da kapatalım. Filibe Eski Şehri, çok eskilere dayanan zengin bir tarihe sahip. Avrupa’nın en iyi korunmuş ve pitoresk eski kentlerinden birisidir.

Filibe Antik Tiyatrosu Gece Görüntüsü 2025 / Bulgaristan Gezisi

Eski şehir, Filibe’nin yeni şehir kısmına bakan üç tepede yer alır ve hepsi dar Arnavut kaldırımlı sokaklarla birbirine bağlıdır.

Şehir Trakyalılar, Yunanlılar, Romalılar, Bizanslılar, Bulgarlar ve Osmanlılar tarafından yönetilmiş ve buraya gelen her kültür şehrin mimarisinde, sanatında ve kültüründe izleri kalmış. Bu güzel şehiri gezmekten çok zevk aldık, ben de sizlerle paylaşmaktan zevk alacağım.

Gezekalın

Dr Ümit Kuru

17.06.2025

http://www.toonsarah-travels.blog/the-wonders-of-bulgarias-bachkovo-monastery/

Yorum bırakın

Yorum bırakın