
Bugün artık Maskat’taki otelimizden ayrılıp Umman’ın diğer bölgelerine doğru geziye başlıyoruz. Maskat’tan başlayarak önce Koryat (Quriyat), sonra Wadi Al Arbeieen, Bimmah Sinkhole, Fins Beach, Sur Şehri, Ras Al Hadd gezilerini yapıp en son olarak da Ras Al Jinz Kaplumbağa Rezerve Alanında geceleme yapacağız. Bu gecenin son aktivitesi ise kalacağımız otelde kaplumbağaların karaya çıkıp yumurtlamalarını ya da bebek kaplumbağaların yumurtadan çıkmalarını gözlemek olacak. Son kısım kaplumbağaların yumurtlama mevsimi dışında olduğumuzdan şansa kalmış bir bölüm. Toplamda 300 km’yi bulan ve hiç durmadan gitsek 5 saati bulacak olan uzun bir yolumuz var.

Önce sizlerle Umman’da 4*4 araçla gezmek hakkında bazı bilgileri paylaşmam lazım. Umman’ın iç kısımlarına ve vadilere, çöllere sakın ola küçük binek araçlarla kendi başınıza gezi planlamayınız. Umman’da kıyı kesimindeki Salalah’a kadar uzanan düz ve birkaç şeritli yollara güvenmeyin. Vadi ve çöl yolları düzgün değil. Bu gezilerin tadına varmak istiyorsanız illaki 4*4 araçla geziyor olmalısınız. Hem çölde ve hem de vadilerde, 45 derece eğimli yollarda kullanmam ve o heyecanı yaşamam için Basim arabasını verdi. Ama bu bizim gibi asfalt şoförlerinin işi değil. Bir 4*4 araç bagajı, kabin boy valizden biraz büyükçe 4 valiz alabiliyor ve arka koltuğa 3, ön tarafa 1 kişi toplam 4 kişi grup halinde gezilebiliyor. Araçta 3 kişi gezmek belki maliyeti biraz arttırır ama gezinin konforu daha fazla olacaktır.

Benim orijinal Umman gezi programım rehber-şoförümüz Basim’le tanışıp, “Karım” dediği 4*4 Toyotasının bagaj kısmına valizlerimizi yerleştirip yollara düştüğümüzde yukarıdaki gibi değildi. Bu bize Basim’in sunduğu alternatif bir programdı. Gerçi seyahat başlayana kadar masa başında kaç kez program değiştirdiğimi ve orijinal programımın hangisi olduğunu da unuttum.


Ben Umman gezilerinin olmazsa olmazı Wadi Shab‘ı bugünün merkezine koymuştum. Koryat sonrası Bimmah Sinkhole ve sonrasında Wadi Shab gezileri planımızdaydı. Rehberimiz Basim, benim Wadi Shab’lı program yerine başka bir program teklifi yaptı. Ona göre Wadi Shab herkesin bildiği, ana yoldan ulaşımın kolay ve bu nedenle de kalabalık bir yerdi. Uzun ve trekking tarzı yürümenin fazla, yüzmenin az olması ise işin diğer yanıydı. Bunun yerine ertesi gün Wadi Bin Khalid‘de daha tenhada ve daha berrak bir suda yüzebileceğimizi, yürüme yerine yüzerek vadi içinden gitmenin mümkün olduğunu söyledi. Wadi Shab’ı programdan çıkartırsak da hem Koryat’ı ve hem de Wadi Al Arbeieen’i programa ekleyebileceğimizi, Sur şehrini daha rahat gezip, akşamki Ras Al Jinz Kaplumbağa rezervindeki programa da rahatça yetişebileceğimizi ekledi. Yolda da sürprizlerden bahsetti.

O an bir ikilem yaşamadım değil doğrusu. Bir tarafta herkesin ilk planda gittiği ve övgüler düzdüğü, bol bol fotoğrafını gördüğüm Wadi Shab’ı görmemek, bir tarafta da burada yaşayan ve bu yerleri çok sıkça gören bir Umman’lının söyledikleri ve alternatif yol teklifi. Yolu ve günü kısaltmaya çalışan cingöz bir rehbere çatmış olma olasılığı da işin bir başka boyutu tabii ki. Kısa bir düşünme sonrası “Tamam. Biz sana güveniyoruz. Bizim programımız elinde mevcut ama biz sana artık karışmayacağız. Sen nereye dersen oraya. Yeter ki Umman’dan giderken elimizde iyi hikayeler, anılar ve fotoğraflar olsun“. Basim’in de rahatladığını ve yüzüne bir gülümse yerleştiğini fark ettim. Gerçi gezilerde beni tanısa pişman olurdu bu teklifine! Haydi hayırlısı bakalım. İlk günden tüm gezimizin gidişatı belli olacak.

Saat 08:00 Maskat’taki otelden başlayan gezimizde ilk durağımız Maskat’tan 129 km uzaktaki Quriyat (Koryat) adlı küçük balıkçı köyü oldu. Burası Portekiz döneminden kalma ve bölgede kıyı boyunca dizilmiş kale ve gözetleme kulelerinden birkaç tanesine de ev sahipliği yapıyor. İlk durağımız Al Serah Gözetleme Kulesinin bulunduğu sahile gitmek oldu. Sabahın sakinliği içinde burasını bol bol fotoğrafladık.



Daha sonra Basim’in ilk sürprizlerinden olan bir yeri ziyaret ettik. Burası Koryat’ın 6 km kadar güneyinde olan tuz halici. Burada köylüler geleneksel yöntemlerle yüzyıllardır tuz elde ediyorlar. Çok tuz halici ziyaret ettik ama burası gerçekten kendine özgün bir yerdi.


Kenarda bolca bulunan tuz torbalarının fiyatını öğrenince iyice şaşırdık. Bu kadar emek yoğun işin karşılığı çok ucuz geldi bize.

Tuz halici gezimiz sonrasında yola devam ederek Wadi Al Arbeieen‘e (Wadi Al Arabiyeen veya Wadi Al Arabieen olarak da yazılıyor) gittik. Bu vadi Umman’da yapacağımız vadi off-roadları içinde ilk olanıydı. Bu vadiyi planlarım arasına almıştım ama ana yoldan ayrılmak gerektiğinden ve uzun bir yolu olduğundan bir tercih yaparak programdan çıkartmıştım.

Aslında Umman’da gezebileceğiniz çoğu vadiye göre daha özgün ve daha sessiz olan bir vadi. Burada yürüyüşler yapıp, yürüyüş boyunca akan sular içinde kısa molalarda yüzmeler yapabilirsiniz. Ama benim size esas tavsiye edeceğim kısım Wadi Al Arbeieen’de palmiye ağaçları arasındaki köye kadar aracınızı sürmeniz ve özgün bir Umman Köyü yaşamına şahit olmanızdır. Bu yol Koryat’tan yaklaşık 40 km kadar sürüyor.
Köye girerken yol tek aracın geçeceği kadar daralıyor. Köyde süpermarket yazılı dükkanı görmek yüzümüzde gülümsemeye neden oldu. Araçtan inip köy içinde yürüyüş yaptık. Doğrusu köyde biraz daha fazla yaşam belirtisi bekliyordum. Uzakta olan birkaç çocuk dışında pek hareket yoktu. Yürüyüşümüzü yıkık gözetleme kulesine kadar yaptık.


Sonra buradan aracımızla hareket edip 1,5 km kadar süren ve suyu solumuza alan bir yolla şelaleye kadar gittik. Burada fotoğraflar çekildi. Biraz daha fazla yürüyüşü göze alırsanız, ilerilerde daha sulu yerler karşınıza çıkıyormuş ama bizim program bugün çok dolu, niyetlenmedik bile.

Wadi Al Arbeieen diğer vadilerde de olduğu gibi hurma ağaçları ya da bazen muz ağaçları dışında ağaç ve yeşillik göremeyeceğiniz, kendine has kaya formasyonuna sahip bir yer. Beklenmedik yerlerde yeryüzüne çıkan sular, ortamın havasını bir anda değiştiriveriyor.
Bir kısmınız Umman’ın bu yönünü sevmeyebilir. Ben kendi adıma çok ilginç kaya şekilleri olan ve zaman zaman beliriveren dereler ve küçük yeşil renkli su birikintileri çevresinde hurma ağaçları ile bu ortamı ilginç buldum. Trekking seven gruplar bu ortamda yürüyüş yapmayı, aniden karşılarına çıkan küçük göletlerde yüzmeyi seveceklerdir.

Wadi Al Arbeieen gezisi sonrası 17 km kadar devam ederek Dibab denen yerleşim yerine ulaştık. Burada bizi günün ikinci sürprizi bekliyordu. Basim’in bize yol boyu hiç bahsetmediği sürpriz bir Buhur Ağacı (Akgünlük Ağacı-Frankincense) görmemizdi. Gezdiğimiz tüm Umman bölgelerinde reçinesinin kokusunu aldığımız buhur-frankincense ağacı, Salalah Bölgesinde Wadi Dawkah denen bir yerde yoğunca bulunuyor. Bu ağacı görememek beni üzüyordu. Birden bire arabayı durdurup bize ağacı gösteren Basim sayesinde buhur ağacını da yakından görmüş, gövdesine dokunmuş olduk. Bölgedeki tek ağacı kim dikmişse ve nasıl bu kadar sene kalmışsa bilmem ama bizi onu görmek mutlu etti.
Aşağıdaki videoda Basim reçinenin ağaçtan nasıl toplandığını gösteriyor.
Buhur, tütsü ya da akgünlük ağacı olarak da bildiğimiz Burseraceae familyasından Boswellia sacra ağacının aromatik reçinesi, tarihin çok eski zamanlarından beri biliniyor ve ticareti yapılıyor. “Kokuların Kralı” olarak adlandırılmış. Frankincense kelime olarak “Kaliteli Tütsü” anlamına geliyor. Tarihte bilinen ilk medeniyetlerden itibaren hemen bütün çok tanrılı ve tek tanrılı dinlerde, dinî törenler sırasında ateşe güzel kokulu madde atılırmış. Buhur bu nedenle dini törenlerin vazgeçilmezlerinden olmuş. Bebek Hz İsa’ya getirilen 3 hediye arasında yer alıyor. Bundan başka soyluların banyolarında, ev ortamlarında tütsü olarak kullanılmış. İpek yolu kervanlarına katılan kıymetli ürün olmuş. Bir ağacın reçine verir hale gelmesi 8-10 yılı buluyormuş ve reçinesi yılda 2-3 kez toplanabiliyormuş.



Umman’da 5 yer Dünya Kültür Mirası Listesine alınmış. 2000 yılında UNESCO, Salalah ve çevresinde frankincense ticaretiyle bağlantılı aşağıdaki siteleri listeledi ve onları Dünya Kültür Mirası Listesine aldı. Bunlar Wadi Dawkah Doğal Koruma Alanı, Ash Shisr’deki Wubar Arkeolojik Alanı, Khor Rori’deki Sumhuram Eski Şehri, Al Baleed Arkeoloji Parkı.

Wadi Dawkah 5 km2‘lik bir alana yayılan doğal bir koruma alanı. Bu vadinin özelliği Boswellia sacra türü frankincense ağaçlarının yaşam alanı olması. Bu ağaçtan elde edilen tütsü, en iyi tütsü türü olarak kabul ediliyor. Bu vadide hasat edilen buhur yukarıda sayılan antik liman ve yerlerden dünyanın kalanına gemi ve kervanlarla dağıtılırmış. Umman’ın güneyinde Salalah’a yakın bu yeri gezme ve bu ağacı görme şansımız yoktu. İşte bizim Basim’in sürprizinden etkilenmemizin nedeni bu ağacı tek bir ağaç da olsa görebilme şansını yakalamamızdı.

Buhur ağacının reçinelerinden su buharı distilasyon yöntemi ile elde edilen odunsu ve baharatlı bir koku hem cilde uygulama ve hem de soluma yoluyla kullanılmış. Bu kokunun zihinsel rahatlatıcı bir özelliği var. Umman’da nereye giderseniz gidin bu kokuyu mutlaka alıyorsunuz. Umman’dan getirilecek en özellikli iki hediyeden birisi buhur, bir diğeri ise hurma.

Bu güzel sürpriz sonrasında günün önemli gezi yerlerinden olan Bimmah Sinkhole‘e doğru yola devam ettik. Burası 50 metreye 70 metre genişliğinde ve yaklaşık 20 metre derinliğinde bir düden.

Altındaki kireçtaşının çözünmesi nedeniyle yüzey tabakasının çökmesi sonucu oluşmuş. Ummanlılar ise su kuyusu şeklindeki bu obruğun bir göktaşı tarafından yaratıldığına inanıyor. Bu nedenle Arapça adı “(düşen) yıldızın derin kuyusu” anlamına gelen Hawiyyat Necm.

Ummanlılar burayı bir park haline çevirmişler. Kısa bir yürüyüş sonrası ulaştığınız alana merdivenlerle iniyorsunuz. Hep hayalim burada yüzmekti. Hemen sol tarafa geçip suya daldık. Bizim bulunduğumuz saat nispeten erken bir saat ve Ummanlılar için de iş günü olunca burada bol bol keyif yaptık.



Burada yüzmeseniz bile mutlaka ayaklarınızı suya sokun. Ayak derinizle uğraşan küçük balıkları verdiği gıdıklanma hissini deneyimleyin.

Bir diğer konu ise burada ve diğer vadi sularında (Wadi Shab ve Wadi Bin Khalid gibi) Ummanlılarla beraber yüzerken giydiğiniz mayonun kollarınızı ve bacaklarınızı örter olmasının onlara olan saygınızın bir işareti olacağını unutmayın. Mayo ile suya giren kadınlara muhtemelen bir şey demeyeceklerdir ama başını örten olmasa da, haşama benzeri uzun kollu ve bacaklarınızı örten türden bir mayo ile yüzmenizi de bekliyorlar. Haşama giymeseniz de mayonuzu üstüne giyeceğiniz bir uzun kollu giysi bile aynı işi görecektir. Mayolarınızı ya orada havluya örtünerek ya da girişte bulunan tuvaletlerde değiştirebiliyorsunuz.
Bimmah Sinkhole çok güzel bir yerdi. Ama burada olmayı Ummanlıların tatil günlerinde ya da turistlerin kalabalık olduğu zamanlarda çok da özel bulmayabilirsiniz. Bu nedenle programınızı yaparken hafta içine ve en geç öğle saatlerine orada olacakmışsınız gibi yapmanızı tavsiye ederim.


Konunun daha gerisi var. Şimdilik burada keselim derim. Arkası yarına….
Gezekalın
Dr Ümit Kuru
22.02.2023