• Arşivler

  • Diğer 531 aboneye katılın
  • Mart 2013 den beri

    • 378.071 ziyaretçi
  • Aralık 2025
    P S Ç P C C P
    1234567
    891011121314
    15161718192021
    22232425262728
    293031  

Bir Ülke, İki Zaman: Güney Kore / Andong-4. Gün

Bugün artık gezimizin Seul dışındaki kısmına başlayacağız. Seul’un hakkını verdiğimiz düşünülebilir. Kalan kısımı da Jeju Adası dönüşüne bıraktık. Kore güneyine yolculuk Busan’a kadar sürecek. Busan’da gezip, sonrasında Jeju Adası’na uçacağız. Orayı gezdikten sonra, Seul’e geri döneceğiz.

İlk durağımız bir Konfüçyüs Akademisi olan Dosan Seowon olacak. Seowon, Kore’de Joseon Hanedanı döneminde kurulmuş olan Konfüçyüsçü özel akademilere verilen bir isim. Bu kurumlar hem eğitim yeri, hem de bilginleri onurlandırmak için yapılan anı mekanları olarak işlev görmüşler. Yani öğrenciler bu akademilerde Konfüçyüs felsefesi, ahlak, tarih ve edebiyat üzerine dersler alır, burada muhafaza edilen ünlü bilginlerin tabletlerine (ruh levhaları) saygı gösterir ve belirli günlerde de saygı törenleri düzenlerlermiş.

Seowonlar, genellikle doğayla uyumlu, dağ ve nehir yakınlarına kurulmuş, sade ama zarif yapılar olmuşlar. Günümüzde Kore’de bunlardan az sayıda kalmış. Zaman zaman Güney Kore yerine, sadece Kore yazıyorum ama siz kastedileni anlıyorsunuzdur.

19. yüzyılda yapılan devlet reformlarıyla bu akademiler büyük ölçüde kapatılmış ve yok olmuş olsa da, günümüze kadar ulaşan bazıları tarihi ve kültürel miras olarak korunmaktalar. UNESCO, 2019 yılında “Kore Seowonları” başlığıyla dokuz Konfüçyüs akademisini Dünya Kültür Mirası Listesi’ne almış. Bu dokuz Seowon, hem doğayla uyumlu yerleşimleri, hem de Konfüçyüsçü ahlak ve eğitim anlayışını yansıtan mimarileri nedeniyle listeye girmişler. Andong Bölgesinde bu listeye giren 2 seowon mevcut; Dosan Seowon ve Byeongsan Seowon. Biz bunlardan ilkini gezeceğiz ve hakkında bilgi alacağız. Bu arada Kore’deki 5. UNESCO Kültür Mirası eserini de ziyaret etmiş olacağız.

Kasvetli ve zaman zaman da yağmur yağan bir havada, yaklaşık 220 km yol ve 3,5 saatlik bir zaman harcayarak Seul’den Dosan Seowon’a ulaştık. Yolda coğrafyanın değiştiğine, tarım alanlarının çoğaldığına şahit olduk. Bu akademi Andong Şehrinin 20 km kadar dışında bulunuyor. Otobüs bizleri girişte bıraktıktan sonra, akademiye doğru güzel bir doğa içinde yürüyüşe başladık.

Her seowonun temelinde bir kurucu bilge bulunuyor. Dosan Seowon’un temellerini de 1501–1570 yılları arasında yaşamış Koreli bilge Yi Hwang atmış. Kendisi, Konfüçyüsçülüğü Kore’ye derinlemesine yerleştiren en önemli düşünürlerden bir tanesi kabul ediliyor. Halen kullanımda olan 1000 won’luk banknotların üzerinde Yi Hwag’ın temsili bir resmi bulunuyor.

Kore’de bir dönem yaşamış bilge ve düşünürler, adları dışında kendi karakterleri veya yaşadıkları yerleri anlatan takma adlarla çağrılır ya da kendileri seçerlermiş. Yi Hwang’ın takma adı ise “Toegye“. Kore’ce “to”, dilimizde “geri çekilmek”gye”ise “dere” ya da “akarsu” anlamına geliyor. Dolayısıyla Yi Hwang‘a verilen “Toegye” lakabı, kelimesi kelime anlamıyla “Derenin kıyısına çekilen kişi” veya “Dereye çekilen bilge” anlamına geliyor.

Şair ve filozof olan Yi Hwang zamanının önemli tüm devlet sınavlarını geçip, kraliyet sarayına devlet memuru olarak girmiş. Önemli danışmanlıklar ve kral adına gizli müfettişliklerde bulunmuş. Taviz vermeyen dürüstlüğü ve ahlakı takdir görmüş. Ancak bir süre sonra saray içi entrikalara şahit olunca siyasetten uzak durmaya ve emekli olmaya karar vermiş. 1557 yılında Andong’da, Dosan Vadisinde dere kenarında, Dosan Seodang adlı küçük bir okul kurmuş. Toegye takma adının kaynağı da buradan geliyor. Ölümünden sonra öğrencileri bu okulu genişleterek, 1574 yılında günümüzde Dosan Seowon dediğimiz akademi hâline getirmiş.

Aşağı yukarı her seowonda benzer bazı yapısal özellikler bulunuyor. Yapılar, doğa içine kuruluyor ve manzaraya entegre ediliyor. Akademide ahşap direklerle desteklenmiş, sade ama zarif bir yapıda olan ve öğrencilerin eğitim aldığı bir ana bina, anıt ve tapınma alanı, öğrencilerin ve öğretmenlerin konakladığı küçük geleneksel evler bulunuyor.

Dosan Seowon özeline geri dönersek; Dere kenarından çok güzel bir yolu takip ederek akademiye geldik. Akademinin ön tarafı dereye, arka tarafı dağa yaslanmış durumda. Tam da bir seowonda olması gerektiği gibi. Akademiye ilk girişte, küçük bir lotus göletinin arkasında, buranın en eski binası, ve Toegye’nin ilk kurduğu küçük binayı yani ilk dersliği göreceksiniz.

Daha yukarıya doğru çıkınca karşınıza bir kapı ve kapının iki tarafında birer tane olmak üzere akademinin kütüphane binaları çıkıyor. Kütüphane binalarının ahşap ayakları, içerideki kitapları nemden korumak için yüksek tutulmuş. Kapının arkasında derslikler, öğretmen ve hocaların kaldıkları binalar, daha arkada belgelerin basıldığı bir matbaa bulunuyor.

Bir kapıdan daha geçilerek mutfak ve kiler gibi binaların bulunduğu yaşam alanlarına ulaşıyorsunuz.

Yan merdivenlerden aşağıya inerek, daha yeni olan bölümlere ve müzeye ulaştık. Müzeyi gezdik. Müze küçük olsa da gezilmeye değer.

Bahçede dereye bakan bölümde ortamın dinginliğinin, manzaranın güzelliğinin tadını çıkarttık.

Aşağıdaki fotoğrafta gördüğünüz derenin karşı kıyısında bulunan taş yapı Dosan Seowon’a ait. Buraya “Sisadan” deniyor. Sisadan, şiir sanatına adanmış anıt alanını ifade ediyor. “Si (şiir), sa (tapınak), dan (sunak)” kelimeleri yanyana gelerek, Şairlere adanmış sunak” veya “Şiir tapınağı” anlamına geliyor. Dosan Seowon kurucusu Toegye ve onun öğretileri yüzlerce yıldır devlet ve kraliyet düzeyinde saygı görmüş. Onun ölümünden tam 222 yıl sonra, 1870 yılında bu karşıda gözüken alanda, Kral Gojon bir sınav düzenlenmesini emretmiş. Yi Hwang (Toegye)’in öğretilerini yeniden canlandırmak ve Joseon’daki Konfüçyüsçü değerleri güçlendirmek amacıyla bu sınavın yapılması uygun görülmüş.

Dosan’da devletin izni ile yapılan bu özel sınava “Dosan Byeolgwa ” deniyor. Krallığın özel Konfüçyüsçü akademiler arasından, sadece biri için yaptığı bu sınav, Dosan Seowon’un bir öğrenim merkezi olarak devlet nezdinde hala çok saygı gördüğünü göstermesi ve Seowon kültürünün devlet düzeyinde onurlandırıldığı nadir örneklerden biri olması açısından önemli. O dönemde yapılan bu sınavla ve sadece bu akademiden yetişen 7228 öğrenci arasından, sınavı geçen 11 Dosan Seowon öğrencisi kralın hizmetine girmiş.

Ziyaret etmekten herkesin çok memnun olduğu bu akademiden çıkıp, yukarıda fotoğraflarını gördüğünüz bir başka cennet köşesine kurulmuş Bongjeongsa Tapınağı’nı ziyarete gittik. Bu tapınağa gitmemizin nedeni, onun Sansa Budist Tapınakları’na iyi bir örnek olması.

Sansa” terimi, Kore Yarımadası’nda dağlık alanlarda yer alan Budist manastır ve tapınaklar için kullanılıyor.
2018 yılında Güney Kore’deki yedi sansa tapınağı, bir seri yapı olarak UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine alınmış.

Bongjeongsa Tapınağı, Kore’nin en eski ahşap yapılarından birine sahip olmasıyla ünlü ve çok özel bir Sansa Budist tapınağı. Bu arada bu tapınağı gezerek 6. UNESCO Kültür Mirası eseri ziyaretimizi de yapmış olacağız.

Tapınak, Andong’un kuzeyindeki dağ eteklerinde, gür ormanların içinde saklı. Kalabalıktan uzak bu tapınakta olmak sessiz ve dingin bir ruh hali yaratıyor. Silla Krallık döneminde, 672 yılında yapıldığı, daha sonra birçok kez onarıldığı öne sürülüyor. Son büyük yeniden inşa, Goryeo Hanedanlığı döneminde, 1363 yılında gerçekleşmiş ve bu da Bongjeongsa’nın ana salonunun Kore’deki en eski ahşap bina olduğunu gösteriyor.

Hanedanlığın genel olarak Budizm karşıtı tutumuna rağmen, Joseon Krallığı döneminde, 1625 yılında da daha küçük bir yenileme çalışması yapılmış.

Bongjeongsa Tapınağı ana salonu, Kore’de kalan az sayıdaki Goryeo ahşap mimarisi örneğinden biridir. Sütun başlığı konsolları ve kavisli braketlerin kullanımıyla dikkat çeker.

Aslında biz ilk programımızda bu tapınakta konaklama yı planlamıştık. Ancak temmuzda belli olacak dedikleri yer durumu ağustos ayında hala belli olmayınca, başka bir tapınakta konaklamayı kararlaştırdık.Siz bu tapınakta gece konaklamayı planlayabilirsiniz. Bizim konakladığımız tapınak işlerin daha profesyonelleştirildiği bir tapınak gibi geldi bana. Bongjeongsa Tapınağı’nda gece konaklamak, işin özüne daha uygun olabilir belki.

Daha sonra Andong şehrine doğru yolumuza devam ettik. 168.000 nüfuslu küçük şehir Andong, bir kültür ve halk gelenekleri merkezi olarak biliniyor. Gezdiğimiz Dosan Seowon, Bongjeongsa Tapınağı ve gezeceğimiz Hahoe Halk Köyü gibi önemli yerlerin Andong’da bulunması nedeniyle bölge çok turist çekiyor.

Çevrede birçok gelenek yaşatılır ve en ünlü unsurlarından birinin, Andong maskeleri olduğu Halk Festivali, her yıl ekim ayı ortasında düzenlenir. Biz Andong’da hem öğle yemeği yiyeceğiz ve hem de Woryeong Köprüsü ziyaretimiz olacak.

Nakdong Nehri üzerinde, 2003 yılında yapılmasına rağmen, Andong’un simge yapılarından biri olarak kabul edilen Woryeong Yaya Köprüsü‘ne yemek sonrası gittik.

“Ayın gölgesi” anlamına gelen Woryeong Köprüsü Kore’nin ahşaptan yapılmış en uzun yaya köprüsüdür. 387 metre uzunluğundaki köprü, Andong Barajı’nın üzerinden geçer. Kore’ce -gyo köprü demek. Woryeonggyo denince Woryeong Köprüsü anlaşılmalıdır.

Woryeong kelimesi “ay ışığı gölgesi” gibi bir anlama gelir. Efsaneye göre 1500’lü yıllarda bir kadın, hastalanan kocası için kendi saçından ve kenevir ipinden “mituri” (kenevir ayakkabı) yapmış. Ancak kocası iyileşmeden vefat etmiş. Bu nedenle kadın mituriyi ve bir mektubu kocasının mezarına gömmüş. Bu hikaye köprünün mimarisine de yansımış: Köprünün uçlarında mituri şekline benzer platformlar yer alıyor. Köprünün merkezinde ise Woryeongjeong Köşkü bulunuyor.

Köprünün karşı tarafına geçince kendinizi ağaçlar arasında buluyorsunuz. Aslında burada çok güzel yürüyüş parkurları da var. Bizde var olmayan ise zaman!

Köprü hem gündüz hem de gece ziyaret edilebilir. Özellikle geceleri köprü ışıklandırmaları ve nehir üzerindeki ay yansımaları ile ortamın çok romantik olduğu yazılıyor. Bizim gece köprüye gelme şansımız konakladığımız yerin buraya olan uzaklığı nedeni ile mümkün değildi.

Kore’nin her yerinde modern ama ruhsuz gökdelenler bulabilirsiniz. Tepelik yerlerde duvarlarına, bazıları sanat eseri kabul edilebilecek kadar güzel resimlerin çizildiği, yan yana bitişik nizam az katlı evlerle dolu mahallelere “Daldongnae” deniyor. Bu mahallelere tepelerde olması nedeniyle ve aya yakınlığından hareketle “ay köyleri” de deniyor. Son adlandırma olayı, işin romantikleştirilme tarafı olsa gerek.

Güney Kore’nin yoksulluktan az çok kurtulmuş, neredeyse tüm şehirlerinde mevcut olan Daldongnaeler, son yıllarda Kore’nin trend sanat bölgeleri haline gelmişler.  Hayranlık uyandıran bu kültür köylerini gezerken renkli boya katmanlarının arkasındaki hikayelere bakmayı unutmamalıyız.  Çünkü Daldongnae bölgelerinde sanatın işlendiği ev duvarlarının ardında gerçek insanlar yaşıyorlar.

Kore’deki ünlü mural köylerinden bazıları şunlar; Gamcheon Kültür Köyü (Busan’da bulunan bu köy daldongnaelerin en ünlüsüdür. Bunu Busan’da gezeceğiz), Ihwa Mural Köyü (Seul), Dongpirang Mural Köyü (Tongyeong) ve Sungjingol Mural Köyü (Andong).


Sungjingol Mural Köyü, mural köyler (daldongnae) içinde daha sakin ve yerel ruhunu koruyan iyi bir örnek. Bugün ziyaret edeceğimiz son yer de burası olacak.

Başlangıçta gayriresmi bir yerleşim yeri olan köy, 2009 yılında başlatılan sanat projesi ve ardından gelen kentsel yenileme projeleriyle Andong’un en ünlü turistik yerlerinden biri haline gelmiş. Günümüzde köy, çok sayıda duvar resmine ev sahipliği yapıyor.

Bugün için programımızda Andong Hahoe Folk Village gezisi de vardı. Ancak benim reddetmeyeceğim bir teklifle, bu köyün gezisini yarına almayı teklif ettiler. Köye gidişimiz saat 17:00 civarı olacağından gezimiz de mecburen kısa kalacaktı. Bu köyün gezisi sabahtan daha da güzel olacağı ve daha rahat gezeceğimiz için ben de doğru yapılan teklifi kabul ettim.

Andong’da konaklayacağımız otele gidip, günü sonlandırdık. Güzel bir gündü. Zaten Güney Kore’de hangi günümüz kötü geçti ki?

10 Kasımdan dakikalar aldığımız bu anlarda, içimi yine bir hüzün kaplıyor. Modern Türkiye’nin yaratıcısı ulu önder Atatürk’ün ruhu şad olsun.

Gezekalın

Dr Ümit Kuru

10.11.2025