• Arşivler

  • Diğer 531 aboneye katılın
  • Mart 2013 den beri

    • 378.062 ziyaretçi
  • Aralık 2025
    P S Ç P C C P
    1234567
    891011121314
    15161718192021
    22232425262728
    293031  

Bir Ülke, İki Zaman: Güney Kore / Busan-9.Gün

Busan’da son günümüze uyandık. Yarına Jeju Adası’na uçuşumuz var. Adada 2 gece kalıp, üçüncü gün Seul’e geri dönüş planlandı. Sonra da Güney Kore maceramız, gezekalın sayfalarına yazılacak güzel anılar ve fotoğraflarla sonlanacak.

ilk ziyaret noktamız rengarenk evleri, duvar resimleri, mağaza ve kafelerle dolu bir köy olan Gamcheon Kültür Köyü olacak. Bu köy Busan’ın Saha-gu Bölgesi’nde dağ yamaçlarına kurulmuş. Bu köyü sanal alemde araştırmaya kalkarsanız bir sürü benzetme ile karşılaşacaksınız. Dar sokakları, teraslı evleri ve tepelere oturmuş görünümüyle Gamcheon Kültür Köyü için “Kore’nin Machu Picchu’su”, “Doğunun Santorini’si” veya “Lego Köyü” gibi benzetmelere rastlayacaksınız. Bunlar benim açımdan pek de doğru değil. “Neden?” diye sorarsanız, bir kere işin felsefesi farklı. Bence bu köye takılabilecek doğru ve özgün isim Güney Kore’nin Daldongnae’si, Gamcheon Mural Köyü ya da daha geniş kapsamı ile Gamcheon Kültür Köyü.

Daha önce Kore günlüğümün 4. gününü anlatırken bahsetmiştim. Andong Sungjingol Mural Köyü gibi bazı köyelere “Daldongnae” veya Türkçesi ile “Ay Köyleri” deniyor. Zaman içinde bu evlerin duvarları gönüllü sanatçılar tarafından bir proje kapsamında rengarenk resimlerle donatılmış ve “Duvar Resimli Köyler-Mural Köyler ortaya çıkmış. Korece tabiri ile “Byeokhwa Maeul.

Gamcheon ise bunları aşmış farklı bir yer. 1950’lerde Kore Savaşı sırasında mülteciler buraya yerleşmişler. Basit ve sıkışık evler inşa etmişler. Burası uzun zaman önce şehrin en fakir insanlarının yaşadığı yer olarak biliniyormuş. Yani şehrin bu kısmının başlangıcı için tam anlamıyla bir “Daldongnae” diyebiliriz. 2009–2010 yılları arasında başlatılan dönüşüm projeleriyle Busan Belediyesi ve yerel sanatçılar, köyü turistik ve sanatsal bir projeye dönüştürdüler. Günümüzde bu dönüşüm o kadar ileriye taşınmış ki, güncel kimliği ile Gamcheon turistik ve kültürel bir sanat köyü haline gelmiş. Buraya güzellik ve kaosun birleşimi demek pek de yanlış olmayacak. Her biri birbirinden farklı renkteki Lego benzeri evlerin birbirine karışarak oluşturduğu cümbüş, dik yamaçlı daracık köy sokakları, duvarlardaki sanat eseri sayılacak resimler sizi başka bir dünyaya götürüyor.

Ben tam olarak bu köyün lego evleri halini yansıtacak kareyi verecek noktasını bulamadığımı düşünüyorum. Bunda biraz da gün ışığının uygun olmayan saatinin katkısı olabilir. Ama internetten bulduğum yukarıdaki fotoda olduğu gibi dronla çekimlerde veya karşı yüksek noktalardan bakınca Gamcheon’un pastel renkli evleri bir boya paleti gibi görünüyor.

Köye giriş yeri olan sokağın başında otobüsümüzden indik. Hanıma bir sözüm vardı; Seul’de geleneksel Kore kıyafeti olan hanbokları giyerek sokakları gezme isteğini yerine getirememiştim. İlerleyen günlerde bu kıyafetlerle Kore sokaklarında dolaşacağımıza söz vermiştim. Program o zaman müsade etmedi ve yapamadık. Ama rehberimiz Seden hanımdan ileri de bir gün hanbok giyeceğimiz bir ortam olursa hatırlatmasını rica etmiştim. Seden hanım bana “O gün, bu gündür! Hanbok kiralayabilirsiniz bu köyde” deyince biz ve gruptan sevgili arkadaşlarımız Resmiye-Nihat çifti hemen hanbok kiralama dükkanına giriverdik. Kiralama ücreti elbise başına saatlik 25000 Won. Dükkan sahibi herkese “elbiselerinizi seçin” derken, bana doğrudan “Sana kral kıyafeti” deyiverdi. Eskinin klasik kral giysisini üstüme, şapkasını kafama geçiriverdi. Biraz gururum okşanmadı değil ama doğrusu Nihat’ın giydiği hanboku daha çok gözüme kestirmiştim. Bir kere şapkasına bitmiştim. Havalı, zincirli, boncuklu filan. Al şapkayı, ülkeye getir! Bağdat Caddesinde giyip dolaş. Alayı sana döner bakar!

Kralı koruyan, yüksek rütbeli asker kıyafeti olması nedeni ile içimden “Saraydaki pozisyonu benimki ile karşılaştırılamaz. Nihat olsa olsa benim korumam olur” diye kendimi teselli ediyorum. Ama adamın da şapkasına bittim be kardeşim! Benimki güya kral şapkası ama terzi sanki kumaştan artırmış, şapkanın tereği yok, yarısı yok! Dükkan sahibi Nihat’ın kıyafete bir de oyuncak kılıç vermeye kalktı. Yani o da işin bonusu. Allahtan Nihat kılıcı almadı, yoksa iyice çatlardım. Eşlerimiz hanbokları içinde bizden güzeller.

“Yapacak bir şey yok, Joseon kral kıyafeti budur! Artık durumu role girerek kurtaracağız!” diyerek elimi arkaya bağladım. Gamcheon sokaklarını aşağı yukarı arşınlamaya başladık. Baktım turistler boyna benim fotoğrafı çekiyor, Nihat’ın kıyafete pek yüz veren yok! Kral kıyafeti ile gezmek hoşuma gitmeye başladı. Allah için kıyafetin hakkını da verdim.! Sanırsın son Joseon Kralı, Gamcheon Kültür Köyünü teftişte!!

İşin şakası bir tarafa ama bu hanbok kıyafetleri giyme işini mutlaka deneyin. Bana “Kore gezinizden aklında neler aklında kaldı?” diye sorsanız, sayacağım maddelerden bir tanesi de “Joseon Kral kıyafeti ile kraliçem kolumda Gamcheon Sokaklarını gezmem ” derim.

Köy hakkında izlenimlerime gelince; Bir kere çok kalabalık ve aşırı turistik. Köyün en popüler fotoğraf noktalarından olan “Küçük Prens ve Tilki” heykellerinin bulunduğu noktayı fotoğraflamak için kuyruğa giriyorsunuz ve bir adam o kuyruğu yönetiyor. Etraf dükkan dolu. Yerliden çok turist var. Bu anlamda benim için Andong’daki Sungjingol Mural Köyü daha özgündü.

Batı Busan’ın simgesi haline gelen Gamcheon Kültür Köyü, turistler tarafından deneyim odaklı bir destinasyon olarak tercih ediliyor. Evlerin rengarenk ve bitişik nizam halinin korunması ise gerçekten güzel ve köye hak ettiği ilgi çekiciliği sağlıyor. Duvarlardaki muraller sanat eseri gibi. Yani demem o ki bazı olumsuzlukları olsa da burası Busan’a gelmişken gezi programınızda olması gereken bir yer.

Kültür Köyü gezisi sonrasında Songdo Deniz Teleferiği‘ne (Songdo Sea Cable Car-diğer adıyla Busan Air Cruise) doğru hareket ettik. Teleferik hattı Songdo Plajı’nın doğusundaki Songnim Park‘tan, batısındaki Amnam Park arasında 86 metre denizin üzerinden ve yaklaşık 1,62 km boyunca uzanıyor. Yüksekte denizin ortasında olmanın heyecanı yanı sıra Songdo Plajı, Busan Yeongdo ve Namhang Köprüleri, Songdo Sahil Dulle Yolu ve yüzeye çıkan kayalıkları görecek ve manzaranın keyfini çıkaracağız. Amnam Parkta kısa bir yürüyüşle Yonggung Bulut Köprüsü’ne kadar gideceğiz. Burayı gezip teleferiğe geri döneceğiz. Bir yöne gidiş 15-20 dakika sürüyor.



Her gün ve 09:00-21:00 saatleri arasında çalışıyor (hafta içi 20:00’ye kadar). Teleferik kabinleri iki türlü ve fiyat da ona göre değişiyor; Ya Air Cruise (kabin altı kapalı) ya da Crystal Cruise (kabin altı şeffaf-böylece altınızdaki manzarayı izleyebiliyorsunuz) kabinleri seçebiliyorsunuz. Kabinler maksimum sekiz kişilik.

Sognim Park Teleferik İstasyonunda biletlerimiz alındı ve sıraya geçtik. Sıramız gelince de kabinlerden bize denk gelen bir tanesine bindik. Teleferikle seyahat ederken okyanusun ve şehrin manzarasını yukarıdan gözlemek harika bir his. Hattın karşı tarafına, Songdo Sky Park‘a varınca kabinden iniyorsunuz. Park meydanında çeşitli aktiviteler yapabilir veya kahvenizi yudumlarken manzaranın keyfini çıkaracağınız bir yere oturabilirsiniz. Bizim amacımız Songdo Yonggung Asma Köprüsü‘nü geçip kayalıkların üstündeki platforma ulaşmak.

Asma köprü Amnam Parkı’nı denizin karşısındaki Dongseom Adası‘na bağlıyor. Köprünün uzunluğu 127 metre.

Songdo Yonggung Asma Köprüsü, 1965 yılında inşa edilen ve Songnim Parkı ile Songdo Plajı’ndaki Kaplumbağa Adası’nı birbirine bağlayan eski köprünün, 1987 yılında Selma Tayfunu’nda ciddi şekilde hasar görmesi ve 2002 yılında yıkılmasından 18 yıl sonra restorasyon projesinin bir parçası olarak inşa edildi. Köprü Dongseom Adası’ndaki mevcut yeni yerinde 2020 yılında açıldı.

Songdo Yonggung Asma Köprüsü, Dongseom Adası’nın üst kısmını çevreliyor. Buradan kayalık uçurumların, ilginç kaya oluşumlarının, Songdo Plajı, Deniz Teleferiği ve okyanusun 360 derecelik muhteşem manzaralarını gözlüyorsunuz.

Asma köprüyü geçerek yaptığımız gezi ve çevreyi gözleme sonrasında teleferik park alanına geri döndük. Burada dikkatimizi güzel bir eser çekti. Aşağıda fotoğraflarını gördüğünüz esere Kova Ejderhası Terazisi adı verilmiş. Bu tasarım ödüllü sanat eserine ücreti karşılığında dileklerinizi yazıp asabiliyorsunuz.

Teleferik hattının Amnam tarafında son fotoğraf karelerimizi alarak bu sefer ters tarafa yani Sognim tarafına doğru teleferiğe bindik ve dönüşe geçtik.

Bu alanda aktiviteler aslında çok fazla. Örneğin aşağıda fotoğrafını gördüğünüz Songdo Sahil Bolle-gil Yolu yürüyüşü yapabilirsiniz. Songdo sahilinden başlar ve Songdo Yonggung Asma Köprüsüne kadar yürüyerek gidebilirsiniz.

Burada yapabileceğiniz bir başka aktivite ise 2015 yılında açılan ve 365 metre uzunluğundaki gökyüzü yürüyüş yolu, (Songdo Skywalk) üzerinde yürümektir.

Öğle öncesi bu aktivitelerimiz sonrası yemek yemek için Chaesundang adlı bir restoran zincirinin Busan’daki bir şubesine gittik. Bu restoran özellikle Shabu Shabu adlı yemekte uzmanlaşmış bir yer.

Shabu Shabu aslında Japon kökenli bir yemek ama Kore’de de çok yaygınlaşmış. Aslında masada kendi tencerenle pişirdiğin sıcak bir yemek türü. Bizim için hem hafif hem sağlıklı ve hem de eğlenceli bir yemek deneyimi oldu. Masaya et suyuyla dolu bir tencere getiriyorlar. Bunu masadaki ocağın üstünde kaynatmaya başlıyorsunuz. Bunun yanında masaya çok ince dilimlenmiş sığır etlerini, çeşitli sebzeleri, noodle, mantar ve tofuyu ayrı olarak getiriyorlar. Sen de bunları istediğin karışımla kaynar suya atarak hızlıca pişiriyorsun. İçeriklerin çoğu 10–20 saniyede pişiyor. Bizim ilk yaptığımız gibi incecik etleri suda çok tutarsan onları mundar ediyorsun. Güzel bir yemekti. Denemenizi tavsiye ederim.

Yemek sonrasında Kore gezimizin en anlamlı bölümünü gerçekleştirmek için yola çıktık. Hedefimiz ülkemiz dışında, bir başka ülkenin mezarlığında yatan şehitlerimizi ziyarete etmek. Birleşmiş Milletler Kore Anıt Mezarlığı’na gidecek ve şehitlerimize rahmet dileyeceğiz.

Birleşmiş Milletler (BM) üyesi ülkelerden dünya barışı ve özgürlüğü için canlarını feda etmiş kahraman askerler için Busan’da BM Kore Anıtsal Mezarlığı yapılmış ve şehitler buraya defnedilmişler. Toplam 14 ülkeden 2300’den fazla şehit asker, bu anıt mezarlıkta yatıyor.

Çin ve Sovyetler Birliği Kuzey Kore’ye, ABD önderliğindeki Birleşmiş Milletler (BM) de Güney Kore’ye savaş boyunca destek verirken, Türk Tugayı da BM gücü olarak savaşta Güney Kore’nin yanında savaştı. BM Güvenlik Konseyinin, BM güçlerini, Kuzey Kore işgalini sonlandırmak için Kore’ye göndermeye onay vermesi üzerine Türkiye de BM tarafında savaşa katılma kararı aldı. Tuğgeneral Tahsin Yazıcı emrindeki 1. Türk Tugayı, Eylül 1950’de Hatay’ın İskenderun Limanı’ndan yola çıktı ve 12 Ekim 1950’de tam 24 gün süren deniz yolculuğu sonrası Pusan (Busan) Limanı’na vardı. ABD, 1 milyon 789 bin askerle Kore Savaşı’na en çok asker gönderen ülke oldu. İngiltere 56 bin askerle ikinci, Kanada 26 bin 791 askerle üçüncü sırayı aldı. Güney Kore Savunma Bakanlığı kaynaklarına göre, savaşa 21 bin 212 asker ve toplamda 4 tugayla katılan Türkiye, Kore Savaşı’na iştirak eden 16 ülke arasında personel sayısı bakımından 4’üncü sırada yer aldı.

Savaşta Güney Kore tarafında savaşanlardan 40 bin 670’i BM askeri, 137 bin 899’u Kore askeri olmak üzere toplam 178 bin 569, Kuzey Kore tarafından ise 508 bin 797 asker hayatını kaybetti. Kore Savaşı’nda 36 bin 940 askerini yitiren ABD, “en çok kayıp veren ülke” oldu. ABD’yi 1078 kayıpla İngiltere izlerken Kore Gazi Bakanlığının kayıtlarına göre cephede hayatını kaybeden, yaralanıp cepheden ayrıldıktan sonra vefat eden ve kaybolanlar da dahil olmak üzere Türkiye Kore Savaşı’nda 900’ü aşkın şehit verdi. Bu şehitlerden 700 kadarı cephede şehit düştü. Böylece Türkiye şehit sayısı bakımından 3’üncü sırada yer aldı.

Kore Savaşı, 27 Temmuz 1953’te yapılan ateşkes anlaşması ile sonlandı. Ancak barış antlaşması imzalanmadığı için teknik olarak savaş devam ediyor.

Anıt mezar içine girince önce tören salonuna gidip burada yaklaşık 15 dakikalık bir video gösterisi izledik. Kore Savaşı ve Anıt Mezar hakkında bilgi aldık. Sonrasında Anma Duvarına yöneldik. Bu duvarda Kore Savaşında hayatını kaybetmiş 40000 BM askerinin adları kazınmış.

Gruptan bir arkadaşımızın da savaşta şehit olan bir akrabasının ismi bu duvarda yer alıyordu. O ve duvarda ismi olan tüm şehitlerimiz için rahmet dileyerek bu alanı terk ettik. Meçhul Asker Yolu’nu, BM Kuvvetleri Anıtını ziyaret edip Gazi Mezarları alanına geldik.

Bu mezarları görmek insanı çok hüzünlendiriyor. Burada yatan yirmili yaşlarda gençlerimiz günler süren gemi yolculuğu sonrasında hiç bilmedikleri bir ülkeye gelip, belki neden çıktığını ve neden burada olduklarını anlamadıkları bir savaşın içinde yer alıp kör bir kurşun veya şarapnelle hayata veda etmişler. Şehit olmuşlar. Mekanları cennet olsun diyelim.

En son olarak BM askerlerinin gün sonu bayrak indirme törenlerini izleyip Anıt Mezardan ayrıldık.

Günün en son gezisini yaklaşık 1,4 km uzunluğundaki Gwangalli Plajı‘na yapacağız. Plaj ince, açık renkli kumları, ünlü Gwangan Köprüsü’nün (Diamond Bridge) muhteşem ışıklı görüntüsünün izlendiği yer olması ile meşhur. Gün batımına yakın harika fotoğraflar çektik.

Günü sonlandırdık. Busan güzel bir şehir. Kore gezimizde sona doğru geliyoruz.

Gezekalın…

Dr Ümit Kuru

16.11.2025