• Arşivler

  • Diğer 531 aboneye katılın
  • Mart 2013 den beri

    • 378.064 ziyaretçi
  • Aralık 2025
    P S Ç P C C P
    1234567
    891011121314
    15161718192021
    22232425262728
    293031  

Odlar Diyarı Azerbaycan: Quba-Qusar Gezileri

Azerbaycan tarihi ile ilgili yazıları okurken karşınıza Albanya (Albania) diye eski bir krallık ismi çıkacaktır. Albanya “dağlık toprak” anlamına geliyor. Bizim bildiğimiz Arnavutluk ile hiç alakası olmayan ve MÖ 3. ve 4. yüzyıllarda kurulmuş olan bu krallık, bugünkü Azerbaycan ile Dağıstan’ın güneyini kapsayan topraklarda hüküm sürmüş. Albanya 705 yılında Araplar tarafından yıkılmış. İşte biz bugün eski Albanya kaynaklarında bile bahsi geçen ve Bakü’den 170 km kuzeyde bulunan Quba (Kuba) şehrine gezi yapacağız. Quba’yı gezip Qeçreş ve Qusar gezileri yaparak tekrar Bakü’ye geri döneceğiz. Bu bölge bizim Karadeniz coğrafyasını çok andırıyor dediler. Bakalım! Göreceğiz.

Quba’ya kadar giden otoyol boyunca manzarayı doğrusu hiç de sevimli bulmadım. Hazar Denizi kıyılarında bolca bulunan petrol kuyuları ve çorak topraklar dışında pek bir şey yoktu. Yol üzerinde Bakü’den yaklaşık 100 km ötede Beşparmak Kayasını görmek dışında ilginç bir şeye rastlamadık. Öğle öncesi Quba’ya vardık.

Quba’da ilk ziyaret yerimiz Cuma Camisi oldu. Ulu Cami olarak da bilinen Cuma Cami biz oradayken tadilat geçiriyordu. Cami 19. yüzyılda inşa edilmiş ve yapımında kırmızı tuğla kullanılmış. 1933 yılında caminin minaresi ve ekleri ortadan kaldırılmış. Caminin yıkılmasından korkan Quba halkı camiyi bir dönem değirmene çevirmiş. Depo olarak kullanmış.

Azerbaycan kırsalındaki camilerin kendine özgün bir mimarisi mevcut. Bu cami diğerlerine göre daha büyük ve sekizgen bir formu var. Caminin içini de gezdim. Heybetli bir kubbesi var. Kalem işleri yenilenmiş. Minare yakın tarihte eklenmiş.

Quba içindeki diğer gezebileceğiniz yerlerden birisi de Sakine Hanım Camisi. Sakina Hanım Camisi, Azerbaycanlı şair, yazar, bilim adamı, düşünür ve çevirmen Abbasgulu Ağa Bakıhanov’un anısını yaşatmak amacıyla eşi Sakina Hanım Bakıhanov tarafından yaptırılmış. Bakıhanov, Azerbaycan’ın ilk tarihçisi kabul ediliyor.

Sovyet işgali ve özellikle 1928 sonrasında bu cami de hasar görmüş Bakü’den uzaklaştıkça Azerbaycan camilerinin mimarisi çok değişiyor. Çünkü medrese ve caminin çevresindeki diğer yardımcı yapılar o dönemde yıkılmış. Azerbaycan’da 1917’de 3.000’e yakın cami varken, bu rakam 1927’de 1700’e, 1933’te ise 17’ye düşmüş.

Cami binası ilk yıllarda depo, daha sonraları ise dikişhane olarak kullanılmış. 1990’dan sonra ise yeniden özgün işlevine dönüşü sağlanmış. Doğrusu biz gezimizde Azerbaycan’da camilerin dolu, avluya taşan cemaat haline de rastladık diyemeyiz..

Quba’da ziyaret ettiğimiz bir diğer cami de Hacı Cafer Cami oldu. 1905 yılında Quba şehrinin merkezinde inşa edilen cami şehrin en büyük camisiymiş. İnşa ettiren kişi olarak Hacı Cafer’in adı verilmiş.

Caminin en önemli yerlerinden birisi çivi kullanılmadan yapılan ve günümüze kadar korunmuş olan antik oymalı ahşap kapısı.

Caminin minaresi kubbenin üstünde yer alıyor. Minareye çıkmak için sağ tarafta merdivenleri kullanıyorlar.

Quba’da tarihi bir hamam var. Çukur Hamam (Gümbetli Hamam-Kubbeli Hamam) 18-19. yüzyıllardan kalma bir hamam. Biz ancak dışarıdan görebildik. 1985 yılına kadar da hamam olarak kullanılmış. Hatta Fransız yazar Alexandre Dumas Kafkasya gezisi sırasında bu hamamda yıkanmış.

Halen işlevini yitirmiş ve kullanılmıyor. Bence Azerbaycan’da tarihi eserlerle ilgili daha alınması gereken çok yol var. Özellikle Bakü dışında çok daha fazla tarihi eser görmeyi ve ziyaret etmeyi bekliyordum.

Quba, Azerbaycan’da küçük bir şehir. Toplam nüfusu 38000 civarında. Bu şehrin bir diğer önemli özelliği halı dokumacılığı ile meşhur olması. Gerçi biz Quba’dayken gezmemiz tavsiye edilen halı dokuma merkezinde bile in cin top oynuyordu. Belki yerini tam bulamadık diyeceğim ama kocaman da tabelası vardı. Quba halılarının asıl karakteristik özelliklerinden birisi bordürlerinin geniş olmasıymış. Öyle ki Bordürler bazen halının büyük bölümünü kaplıyabiliyorlarmış.

Quba merkezinde gezimizi tamamladıktan sonra merkezdeki parka oturduk ve kendimize çay söyledik. Çaylar semaver ile geliyor. Parkta biraz yorgunluk attıktan sonra Quba sokaklarını yürüyerek gezdik. Quba’da çok güzel evler var. Tuğla evlerin mimarı tarzı bize çok değişik ve estetik geldi.

Quba’da bir yeri daha mutlaka ziyaret etmelisiniz. 3.600 kişilik bir nüfusa sahip olan Kızıl Kasaba (ya da Krasnaya Sloboda) İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri dışında dünyanın tek Yahudi kasabası olarak biliniyor.

Azerbaycan, yüzlerce yıl önce İran’dan Kafkas Dağlarına göç eden birçok farklı etnik gruba ev sahipliği yapıyor. Dağ Yahudileri denen Kafkasya Yahudileri de bu etnik gruplar arasında yer alıyor. “Burada Yahudi halkı ne arıyor?” diye soruyorsanız, Yahudilerin Azerbaycan´daki tarihi Babil Sürgününden itibaren başlıyor. Sürgünden sonra Yahudiler önce Güney Azerbaycan’a oradan da Azerbaycan bölgesine yerleşmişler. Azerbaycan, tarih boyunca Yahudilerin rahatça yaşadığı ender ülkelerden birisi olmuş. Hatta Hazar Türklerinin din olarak Musevi dinini seçmelerinde bile bölge Yahudilerinin etkisi olmuş. 1920 yılında Azerbaycan Demokratik Cumhuriyetinin Sovyetler tarafından işgali ile birlikte Azeriler gibi Yahudiler de baskılara hedef olmuş. Bütün sinagog ve merkezler kapatılmış.

Dağ Yahudileri ismi Ruslar’dan geliyor. Ruslar Kafkasya’yı işgal ettikleri zaman at üstünde ve belinde kılıç kuşanan Yahudileri gördüklerinde çok şaşırmışlar ve onlara Dağ Yahudileri adını vermişler. Dağ Yahudileri günümüzde Azerbaycan Yahudi Cemaatinin özünü teşkil etmekteler. Azerbaycan’da on bine yakın Dağ Yahudi’si yaşıyor. Dağ Yahudileri Bakü’de, Quba Kırmızı Kasaba’da ve Oğuz’da yaşamaktalar.

Hilaki (Giləki ) Sinagogu

Kasabada halen faal halde iki adet sinagog bulunuyor. Bunlardan bir tanesi Hilaki (Giləki ) Sinagogu ve diğeri ise Altı Kubbeli (Büyük) Sinagog.

Altı Kubbeli” (Büyük-) Sinagog

Biz kasabaya girip önce gezeceğimiz rotayı doğru yapalım diye turizm merkezine gittik. Ama bir türlü beklediğimiz heyecan ve samimiyeti görevlilerden göremedik. Bu önemli yere daha doğru dürüst temsilciler koymaları gerekir. Sokaklar bomboştu. Sakin sakin gezebildik. Burada bir adet Dağ Yahudileri Müzesi de var.

Kızıl Kasaba’da Qudalçay üzerinde bulunan Kemerli Köprü’ye (Tağlı Köprü) kadar yürüdük. 19. yüzyılda Quba ilçesinde 7 köprü bulunuyormuş. Ancak günümüze kadar yalnızca Kemerli Köprü kalabilmiş.

Kızıl Kasaba’da son fotoğraflarımızı çekip Qeçreş‘e doğru tekrar yollara düştük. Quba’da bir tek Nizami Parkı gezemediğim için üzüldüm.

Kızıl Kasaba’dan sonraki hedefimiz Qeçreş oldu. Aradaki mesafe 15 km kadar. Burası meşe ormanları ile meşhur ve Quba’nın ne büyük köylerinden bir tanesi. Yolun iki yanındaki ağaçların arasından aracınızla yol almanız çok güzel bir duygu. Gerçekten ormanlar içinde çok güzel bir yer.

Bu yol boyunca çok sayıda yemek yiyeceğiniz yer mevcut. Ben İstanbul’da gezi planı yaparken Park Orman diye bir mekanı gözüme kestirmiş ve yemek için burasını seçmiştim. Ama nedense mekan kapalıydı.

Biz de yolda bir yukarı bir aşağıya gidip gelerek kendimizce bir yer seçmeye çalıştık. Doğrusu belki yemek olarak en doğru yeri seçemedik ama en kazık yeri seçtiğimiz kesindi. Yemeklerin hiç bir özelliği olmasa da en fazla ödemeyi burada yaptık. Azerbaycan’da gelen hesabı mutlaka kontrol edin. Beklenmedik bir fatura karşınıza çıkabiliyor.

Burada açık havada mangalı kendiniz de pişirebiliyorsunuz ya da sizin için pişiriyorlar. Köy pilici diye bir sipariş verdim. Ben pek memnun kalmadım ya da iyi bir örneği değildi. Hanım et yedi. Eti daha güzel geldi.

Qeçreş’den devam ederek bölgenin en yüksek yerleşim yerlerinden olan Kınalık Köyüne varıyorsunuz. Keçreş’ten Kınalık yönüne yaklaşık 40 km var ama yol nedeni ile varış 1 saatten fazla sürüyor. Biz Kınalık’a gidişi gelişi ve sonra da Bakü’ye dönüşü düşününce bu rotayı yapmadık. Bunun yerine Qeçreş’de biraz daha oyalanıp Qusar’a doğru yollara düştük.

Qusar şehri adını içinden geçtiği Qusar Nehrinden alıyor. Arapça kökenli bir kelime olduğu düşünülen Qusar “suyu sütten ak, baldan daha tatlı” anlamında. Biz bu şehre bir girip çıktık diyebiliriz. Neriman Nerimanov Parkını gezmeyi planlamıştım aslında. Qusar’ın meyveleri meşhur. Yol kenarı satıcıdan 2 farklı çeşit elma satın aldık. Gerçekten lezzetliydi. Yol kenarı rastlarsanız ve mevsimiyse kaçırmayın..

Burada tesadüfen yaptığımız ama size kesinlikle yapmanızı tavsiye edeceğimiz bir başka aktivite de baklava yemenizdir. Bizim kadayıfa benzer ama daha aromatize tatlarda bir baklavası vardı.

Tüm bu gezilerden sonra Bakü’ye doğru yola düştük. Bu dönüş yaklaşık 3 saatimizi aldı. Doğrusu bu rota biraz zahmetliydi. Konaklayarak gidebilseydik iyi olacaktı ama esas gezimiz ertesi gün başlayacaktı. Dolayısıyla Bakü’ye geri dönmeliydik.

Bakü’den Azerbaycan batısına gezi yazımızda görüşmek üzere..

Gezekalın

Dr Ümit Kuru

01.09.2023