
Bugün artık hem Kore gezimizin hem de gezi yazımın son günü. Jeju Adası’ndan Seul’e geri döneceğiz. Seul’de Seonjeong Höyük Mezarlarını gezeceğiz. Sonra Lotte Sky Observatory Tower‘a çıkıp Seul’ü en yüksek noktasından son kez göreceğiz ve son alışverişlerimizi yapılacağız Lotte Tower önünde bulunan Seokchon Gölü çevresinde gezerek turumuzu bitirmiş olacağız.

Sabah 08:45 Jeju-Seul uçağı ile Seul’e döndük. Burada bekleyen aracımıza binip Seonjeongneung’a gittik. Bu mezarlar UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde bulunan Joseon Hanedanı kraliyet mezarlarından. Yani biz son gezi günümüzde Güney Kore’de bulunan UNESCO eserlerinden 11.sini de ziyaret etmiş olacağız. Güney Kore’nin 17 UNESCO eserinden, 11 tanesini ziyaret etmek başarı olsa gerek. Jeju’daki Manjang Mağarası (Manjanggul) kapalı olmasaydı 12 tanesini de görmüş olacaktık. Kendi adıma bu açıdan çok mutluyum.

Silla Hanedanları öldüğü zaman höyük mezarlara gömülmüşlerdi ve biz de Gyeongju’da bu mezarlardan bazılarını gezmiştik. Joseon Hanedanları öldüğü zaman da aynı şekilde höyük mezarlara gömülmüşler. Bu hanedanlarına ait toplam 42 adet höyük mezar var. Bunlar Seul ve çevresindeki 18 farklı bölgeye dağılmışlar. 1392’de Taejo ile başlayan ve 1910’da tahttan indirilen Sunjong ile sona eren Joseon Hanedanlığında toplam 27 kral tahta geçmiş. Bu nedenle 42 mezar sadece krallara ait değil, aynı zamanda kraliçelerin de höyük mezarları bulunuyor.

Silla ve Joseon Kral mezarları genellikle toprakla örtülmüş höyük biçimli yapılar. Siyasi veya toplumsal gücü temsil eden anıtsal yapılar olarak tasarlanmışlar. Her iki hanedanlıkta mezarlar sadece defin alanı değil, ataların ruhlarının huzur bulduğu ve koruyucu güç taşıdığı yerler olarak görülmüşler. Bu yönlerden iki hanedanlık mezarları benzerlik gösterirler.

Ancak iki hanedanın höyük mezarları arasında farklılıklar da mevcut. Silla mezarları daha arkeolojik ve mistik olarak tasarlanmışlar. Mezarların içinden çıkan eşyalar ve takıların zenginliği onların güç gösterisini ve öteki dünyaya hazırlığını yansıtıyor. Budist ve Şamanist unsurlar iç içe geçmiş ve ölüm sonrası yaşam vurgusu yapılıyor.

Joseon mezarları ise daha etik, törensel ve felsefi mezarlar olarak kabul ediliyorlar. Mezarlarda Konfüçyüsçü sadelik anlayışı hakim ve sadece bazı sembolik eşyalar mezar odasına konuluyor. Atalara saygıyı ve Konfüçyüsçü düzeni temsil ediyorlar.

Silla mezarlarından farklı olarak Joseon toprak höyükleri düzgün daire formundalar ve çevresinde taş muhafız heykelleri (asker, sivil memur, hayvan figürleri) ve geleneksel Kore mezar düzeni görülüyor. Bu ön bilgilerle höyük mezarları gezerseniz aradaki farkları yerinde daha iyi görebilirsiniz.


Seul’un kötü trafiği ile son kez cebelleşerek Seonjeong Höyük Mezarları‘na (Seonjeongneung) ulaştık. Mezarlık alanda turistten ziyade yürüyüşe gelmiş Seul halkı mevcut. Alan çok güzel düzenlenmiş. Biz bıraktığımızdan beri sanki Seul’de ağaçların yaprakları daha bir sararmış ve kızarmış.

Neung ek fiil olarak kral ve kraliçe mezarlarında kullanılır ve “kraliyet mezarı” anlamına gelir. Seonjeongneung, Seong ve Jeong Kral Höyük Mezarları anlamında kabul edilebilir. Yani burası iki kralın birleştirilmiş mezar alanıdır.

Joseon Kral isimleri genelde -jo veya –jong ile bitiyor. Örneğin -jo eki genellikle yönetimlerinde çok önemli işler yapmış veya dönüm noktası kabul edilen olaylara öncülük etmiş krallara veriliyor. “Kurucu ata / büyük ata” anlamına geliyor. Kral Teojo, deyince “Büyük ata Kral Teo” anlamının çıkması gerekiyor. Jong eki ise kral adının sonuna gelerek, “hanedanın saygın atası” gibi anlamlar katıyor. Kral Seongjong’da olduğu gibi.

Ulaştığımız birinci höyük mezar 9. Joseon kralı Kral Seongjong (1457–1494) ve sonraki mezar ise eşi Kraliçe Jeonghyeon’un mezarlarını içerir. Kral Seongjong, Joseon döneminin kültürel gelişiminde önemli rol oynamış ve özellikle kapsamlı hukuk metinlerinin oluşturulmasına katkı sağlamıştır. Üçüncü eşi Kraliçe Jeonghyeon, Seongjong’dan 35 yıl daha uzun yaşamış ve bu alanda doğu yönünde bulunan görkemli bir mezara gömülmüş. Kraliçe Jeonghyeon’un Budizm’e karşı derin bir ilgisi olduğundan ve yakınlardaki Bongeunsa Tapınağı’nı kurduğundan daha önce bahsetmiştim. Mezarının etrafı taş bir çitle çevriliyken, kocasının mezarının etrafında bir istinat duvarı bulunmaktadır. Mezarların önünde sivil ve askeri yetkililerin heykelleri ve atları yer almaktadır.

Joseon kraliyet höyük mezarlarının (wangneung da deniyor) önünde yer alan ve seokho, seokmo ve seokyang taş heykellerinin her biri belirli bir anlam taşır. Bu heykeller sadece dekorasyon amacı ile konmamıştır. Kralı korumak, ritüel düzeni göstermek ve göksel-dünyevi semboller oluşturmak için konulmuştur.



Kaplan heykeli Seokho, mezarı kötü ruhlardan ve şeytani varlıklardan koruyan muhafızdır. Taş erkek geyik heykeli Seokmo, Kore kültüründe uzun ömür, barış, uyum ve asalet sembolüdür. Ayrıca öbür dünya rehberi olarak görülür ve ölü ruhun yol bulmasına yardımcı olduğu düşünülür. Koç veya koyun heykeli olan Seokyang yumuşaklık, huzur ve dinginlik temsil eder. Kötü ruhların agresif enerjisini yumuşatma sembolüdür. Yin–yang dengesinin yin tarafını temsil eder (geyik yang, koyun yin olarak görülür).

Yani özetle kaplan dış tehditlerden korur, geyik ruhu doğru yola götürür, koç/koyun enerjiyi yumuşatır, uyumu sağlar. Bu üçlü bir arada olunca kralın mezarı korunan, dengelenen, kutsal bir alan haline gelir. Mezarların önünde taş asker ve sivil memur heykelleri de bulunur. “Ölümden sonra bile kralı koruyan sadık asker” fikri, hem şamanist hem Konfüçyüsçü kültürde güçlüdür.

Bu yüzden mezarın ön cephesine taş asker heykelleri yerleştirilirmiş. Bilgelik ve erdemin sembolü olarak da mezar önlerine taştan sivil memur heykelleri yapılırmış. Sivil memurlar Konfüçyüsçü Joseon devletinin en yüksek itibarlı sınıfından insanlar olarak kabul edilirlermiş. Bu figürler kralın hem korunduğunu hem de devlet düzeniyle çevrili olduğunu simgeliyorlar. Asker ve sivil otorite birliğini sağlayan taş heykellere ise “munmu” deniyor.

Alanın en doğu ucunda bulunan diğer mezar, Joseon’un 11. hükümdarı Kral Jungjong’a ait(1487-1544) . Jungjong, Joseon hanedanında reform girişimleriyle biliniyor. Ancak döneminde saray içi siyasi çekişmeler yoğundur.



Mezarların güneyinde T şeklinde tek bir türbe bulunmakta. Ayrıca anma törenlerinde kullanılan malzemelerin depolandığı birkaç yardımcı bina da bulunmaktadır.

Alanın gezilmesi bitince Lotte Sky Observatory Tower’a doğru yola çıktık. Lotte binası 123 katlı ve 555 metre yüksekliğinde süper yüksek bir gökdelen. Kafayı kaldırıyorsunuz, binanın ucu bucağı gözükmüyor.

Dünyanın altıncı en yüksek binası olan kule 3 Nisan 2017’de halkın hizmetine açılmış. Bize asansörle gözlem katına çıkış için biletlerimiz teslim edildi. Bir buluşma saati verildi. O zamana kadar herkes alışveriş, yemek ve kulenin gözlem katına kadar çıkma işlerini halledecek.

Asansörle çok hızlı bir şekilde 118. kata kadar çıktık. Sonra asansörden inip cam bir kata geldik. Altımızda muazzam yükseklikte olduğumuzu gösteren camdan bir taban bulunuyor. İnsan düşecekmişim hissine kapılıyor. Korka korka fotoğraflarımızı çektirdik.



119-120. katlarda Cafe ve gökyüzü terası, 121 ve 122. katlarda ise diğer bir Cafe ve hediyelik eşya dükkanı bulunuyor. Seul’un panoraması buradan daha da güzel gözüküyor. Seul havası biraz puslu. Fotoğraflar istediğim gibi değil.

Lotte Tower’da açlığımızı gidermek için restoran aramaya başladık. İlginçtir ki bu kulede çoğu restoran ara vermiş ve belli saatler arasında müşteri kabul etmiyordu. Ayak üstü bir şeyler yedik.

Alışveriş işimizi de tamamlayınca Seokchon Gölü‘nü ziyarete gittik. Aslında burası doğal bir göl değilmiş. Seokchon Gölü’nün bulunduğu bölge, geçmişte Han Nehri ile bağlantılı geniş bir su yoluymuş. 1970-1980’lerde Seul hızla büyürken, Han Nehri çevresinde büyük bir şehir planlama çalışması yapılmış. Bu süreçte nehrin bu kolu doldurularak kesilmiş, çevrede yeni yollar ve yerleşim alanları oluşturulmuş. Arta kalan su bölgesi ise yapay bir göl olarak korunup düzenlenmiş. Bu şekilde bugünkü Seokchon Gölü ortaya çıkmış.


Mühendislik çalışmaları sırasında göl Doğu Gölü ve Batı Gölü olmak üzere ikiye bölünmüş. 1980’lerin sonundan itibaren bölgede yürüyüş yolları, yeşil alanlar, kültürel etkinlik alanları yapılmış. Lotte Tower sonrasında ise gölün popülerliği artmış.



Burası mevsiminde açan kiraz çiçekleri ile çok güzel oluyormuş. Her zaman kalabalık bir yer. Ancak çok fotoğrafik bir yer. Bir süre yürüdük ve son fotoğraflarımızı da buradan aldık.

Evet Sanal gezgin arkadaşlarım sonunda Güney Kore gezimizin anlatımı bitti. Sabırla okuyan gezgine teşekkür ederim. Kore taraflarına yolu düşecek olan gezginler için ise yol gösteren bir rehber olmasını dilerim.

Hayat müsade etsin de gezelim, anı biriktirelim ve gezekalında paylaşalım. Gezekalın bunun için var..
Gezekalın
Dr Ümit Kuru
19.11.2025

ZEYNEP BOZKURT
/ Kasım 24, 2025İmrenerek okudum, bizim Kore gezimiz bunun yanında hiçmiş valla… Evet sağlık olsun gezelim birlikte.
Ellerinize, yüreğinize sağlık.