
Sevgili Sanal Gezginler ve Güney Kore’ye seyahat niyetine girmiş olan dostlar..
Kore gezimiz öncesi derlediğim genel bilgileri ve gezimiz boyunca edindiğim deneyimlerimi başlıklar halinde aşağıda sizlerle paylaşmak isterim. Bu yazının Kore gezinizde sizlere çok yardımı olacağına, seyahate başlamadan gereken bazı hazırlıkları daha ülkedeyken yapmanızı sağlayacağına ve gezdiğiniz ülkeyi anlamanıza yardımcı olacağına eminim. Doğrusu ben her seyahat öncesi bu tür hazır ve “hap” halindeki bilgileri ararım. Ne yazık ki eskiden çok fazla bulamaz ve eksikliğini çok hissederdim. Günümüz seyahat yazılarında artık daha fazla beklediğim türden yazılar bulabiliyorum ama yine de çok değiller. Bu yazıyı sıkıcı ve uzun bulsanız da, bu yönden değerlendirmenizi isterim.

GÜNEY KORE İÇİN EN UYGUN AYLAR HANGİLERİDİR? SAKURA ZAMANI SARARAN YAPRAKLAR?

Güney Kore’yi gezmek için en uygun dönemler genellikle ilkbahar (nisan–mayıs) ve sonbahar (eylül–ekim) ayları olarak biliniyor. Nisan-mayıs ayları Seul, Busan ve Jeju’da sakura zamanıdır (Kiraz çiçekleri).Bu zamanda ortalık pembemsi beyaz bir renge bürünür. Bu nedenle bu mevsimde ülkeyi ziyaret eden turist sayısı biraz fazla olur ve oteller nisbeten pahalıdır. Biz gezimizi sonbaharda Kore’de olacak şekilde düzenledik.

Eylül-ekim ayları Kore’de havanın serin, daha az yağışlı olduğu dönemdir. Ekim sonlarına doğru sonbahar, ağaçların cinsine göre, yaprakların rengini kızartır ya da sarartır. Biz Ekim ayı ortalarında geziye başladık. Yaprakları beklediğim kadar sarı ya da kırmızı bulamadım. Güney Kore yemyeşil bir ülke. Ağaçlar yapraklarını yeni yeni kızartıyor ve sarartıyordu. Kore’nin güneyini gezip, İstanbul’a dönüş için tekrar Seul’e geldiğimizde yapraklar daha sarı renkli, akçaağaçlar yapraklarını yeni yeni kızartmışlardı. Yukarıda Naime’nin akçaağaçların kızarmış yaprakları ile fotoğrafı, gezinin son gününde çekildi. Bizden sonraki 7-15 gün içinde yaprakların rengi iyice sonbahar renklerine bürünecekti. Gezi işleri her zaman önceden planlandığı gibi olmuyor. Bazen o kadar akçaağaç içinde, kızarmış yaprakları ağaç aramanız gerekecek, ve o tek bir ağacı bile buldu mu sevineceksiniz.

GÜNEY KORE SEYAHATİ İÇİN VİZE GEREKLİ MİDİR?
Kasım 2025 itibarıyla Güney Kore’ye seyahat edecek herkesin, muafiyeti olanlar hariç, elektronik vize alması gerekiyor. Yeşil pasaporta sahip olanların da bu vizeyi alması isteniyor. Muafiyet uygulanan kişiler ise giriş tarihinden itibaren, 17 yaştan küçük ve 65 yaştan büyük olanlar olarak tarif ediliyor. Bu muafiyete sahip olanların, ayrıca bir varış formu (arrival form) doldurması bekleniyor. Bu form uçakta dağıtılıyor ya da Seul’e vardığınızda, pasaport öncesi, havaalanında alınabiliyor.
K-ETA (Korea Electronic Travel Authorization) için resmi bağlantı adresi: https://www.k-eta.go.kr. Bunun dışındaki siteler genellikle aracı firmalar ve fazladan ücret talep edebiliyorlar. Aman bu kısma dikkat edin ve arama motoruna “kore vizesi” yazdığınızda karşınıza çıkan sponsorlu ilk aracı firma sitesine para kaptırmayın. Garantisiz iş yapmayın.

Bu vize için 10.000 Kore Wonu (KRW) yani yaklaşık 7–8 ABD Doları ödenmesi ve bunun da kartla yapılması gerekiyor. K-ETA formu aşama aşama dolduruluyor. Yanınızda biyometrik vesikalık fotoğrafınızın ve pasaportunuzun bulunması gerekiyor. Form elektronik ortamda yolladıktan sonra, genellikle 24–72 saat içinde sonuç alınıyor (Bize aynı gün onay gelmişti). Ancak siz yine de seyahatten en az 15-30 gün önce bu elektronik vize için başvurun derim. Bu vize onaylandığı tarihten itibaren 3 yıl geçerlidir. Ancak eğer pasaportunuzun geçerlilik süresi 3 yıldan kısa ise vizeniz, pasaportunuzun son kullanma tarihine kadar geçerli oluyor. Bu süre içinde aynı pasaportla birden fazla kez ülkeye giriş yapılabiliyor. Vize işleri resmi ve değişebilen konular olduğundan, her seferinde vize prosedürlerini yeniden kontrol etmenizi ve buradaki paylaştığım bilgilere değil, resmi sitedeki bilgileri dikkate almanızı öneririm.
GÜNEY KORE’YE NASIL GİDİLİR ?

İstanbul Havaalanından, Seul’e (Incheon Uluslararası Havaalanı) doğrudan uçuşlar var. Türk Hava Yolları, Korean Air ve Asian Air bu uçuşları doğrudan yapan firmalar. Uçuşumuzu, fiyat daha uygun diye, Asian Air ile yaptık. Gidişimiz 10.5 saat, dönüşümüz ise 12 saat kadar sürdü. Hem gidiş ve hem de dönüş uçuşları zamanında oldu. Tabii ki beklemesi daha uzun olabilen, ancak belki daha ucuz başka uçuş da bulabilme şansınız var. Bizim gezilerde, bu kadar vaktimiz olmadığından doğrudan uçuşları aramak tercihimiz oluyor.
GÜNEY KORE HAKKINDA GENEL VE KISA BİLGİLER

Güney Kore’nin başkenti Seul. Ülkenin yüzölçümü yaklaşık 100.000 km² ve 2025 yılı tahmini nüfusu yaklaşık 52 milyon. Seul’ün nüfusu 9,4 milyon ama Seul’e bağlı periferik bölgeler olan Incheon ve Gyeonggi Eyaleti ile birlikte düşünüldüğünde nüfusu yaklaşık 26 milyon kişiye ulaşır. Bu da Seul metropol alanını, dünyanın en kalabalık şehir bölgelerinden biri yapıyor. Bunun bir diğer anlamı, Seul’de trafik bir felaket! Bir noktadan diğerine ulaşım zaman alabiliyor. Otobüsler için ayrılmış ayrıcalıklı yollar biraz turist otobüslerini rahatlatsa da yeterli değil.
İnsanları çok yardımsever. Güvenli bir ülke. Gece gündüz tek başımıza da sorun yaşamadan gezebildik. Akşamları sokaklarda olmayı, iş çıkışı toplanıp yemeyi, içmeyi seviyorlar. İçki tüketiyorlar ve genetik olarak bir enzim eksikliği nedeni ile çabuk sarhoş oluyorlar. Ama çevreye rahatsızlık vereni gezi boyu görmedim.
Ülke, başkanlık tipi demokratik cumhuriyet şeklinde yönetiliyor. Kore’nin dünya çapında ve çok güçlü bir eğitim sistemi var. Ancak rekabete dayalı sınavlar ve sıkı eğitim sisteminin, çocukları ve aileleri çok zorlaması nedeni ile ülkede intihar vakaları da görülebiliyor. Sistemin bu hali şikayetlere konu olabiliyor.

Güney Kore ulusal bayrağı Joseon Hanedanlığı döneminden beri benimsenmiş. Ortada eşit olarak ve kusursuz bir dengeyle ikiye bölünmüş tegık çember yer alıyor. Bu çember birbirine karşıt olan ama kusursuz bir uyum ve denge oluşturan evrensel güçleri yani yin ve yang‘ı temsil ediyor. Üstteki kırmızı bölüm yang’ı alttaki mavi bölüm yin’i simgeliyor.
Bayrağın dört köşesindeki üçlü çizgiler karşıtlık ve uyumu anlatır. Sol üst köşedeki çizgiler cennet ve gökyüzünü, sağ üst köşedeki çizgiler suyu, sol alt köşedeki çizgiler ateşi, sağ alt köşedeki çizgiler ise yeryüzünü temsil ederler. Bayrağın beyaz fonu, Kore halkının katıksız saflığını ve barışsever kişiliğini anlatır. Bayrağın bütünü, Kore halkının evrenle uyum içinde yaşama ülküsünü simgeler.
KORE’DE PARA DEĞİŞİMİ

Kore para birimine Won (KRW) deniyor. Biz orada iken 1 Amerikan Doları’nı 1400-1440 Won ile değiştirebiliyorduk. Kore’de harcamalarınızı Won dışında başka bir para birimi ile yapmanız pek mümkün değil. Mümkün olsa da kurdan çok zarar edersiniz. Onun için en iyisi paranızı daha havaalanındayken, az da olsa, bozdurmanızdır. Yemek, içecek, alışveriş derken ülke parası gerekebiliyor. Şehir içindeki exchange bürolarından, oranı iyi olanlardan da istediğiniz kadar bozdurmanız uygun olur. Kredi kartlarınızı da rahatlıkla kullanabiliyorsunuz.
KORE’DE İNTERNET KULLANIMI

İnternet altyapısı dünyanın en hızlılarından birisi olan ülkede, otellerde ve bazı alanlarda ücretsiz wifi bağlantısı var. Buradan giderken aktifleştireceğiniz e-sim uygulamalarınızı kullanabildiğiniz gibi, oradan kiralayabileceğiniz internet boxlarını yanınızda taşıyarak da internet kullanım işinizi halledebilirsiniz. Bizim grupta çoğumuz son yöntemi tercih etti ve yerel rehberden bizim adımıza internet boxlarından kiralamasını istedik. Havaalanında karşılanma sonrası bu kutular bize verildi ve gezi boyu onları kullandık
15 günlük sınırsız internet için 50.700 won (yaklaşık 1500 TL) ödeme yaptık. Aynı kutuya 4 kişi bağlanıp, ücreti bölüşme şansınız da var. Ancak paylaşımcılar birbirlerinden ayrılınca internet bağlantınız kopabiliyor. Bu nedenle bu yöntem özellikle beraber gezecek aileler veya aynı odayı paylaşacak gezginler için uygun. Büyüklüğü, yukarıda fotoğrafta gördüğünüz gibi, avuç içi kadar. Günlük 2 gb internet kullanımı için, 15 gün boyunca 37.700 Won ödemek de bir seçenek.
KORE GEZİNİZDE KONAKLAMA
Otelimizi Myendong Bölgesinden seçtik. Burada iki ayrı otelde, 4 gece konaklama yaptık (özellikle Courtyard by Marriott Seoul Namdaenum oteli çok beğendik). Kahvaltılar bizimkilerden biraz farklı. Beyaz peynire düşkünlüğünüz varsa yanınızda götürmenizi tavsiye ederim. Odaların tuvaletlerinde, klozetlere oturmak tam bir keyif işi. Oteller çoğu turistik yerlere yakındı. Metro istasyonu yakınımızdaydı. Tur otobüsü ile uzak yerleri, yürüyerek ise kısa mesafeleri gezdik. Hanımla ben bu gezi boyunca 120 km yol yürümüşüz. Yerel halkın içinde olmak ve onlara dokunmak, bize her zaman keyifli gelmiştir ve bir ülke insanlarını tanımanın en güzel yolu yürüyerek gezmektir.

Elektrik prizleri Türkiye’dekilerle aynı (Tip C ve Tip F). Bu nedenle Türkiye’den Güney Kore’ye giden birisinin genellikle dönüştürücüye ihtiyacı olmaz. Bizim kaldığımız otellerin odalarında da bolca priz bulunuyordu.
KORE SEYAHATİNİZDE YÖN BULMA YÖNTEMLERİ

Güney Kore, kendilerinin Doğu Denizi olarak kabul ettikleri denizi, Japon Denizi diye yazmaları üzerine Google’a ambargo uyguluyor. Google Map gibi haritalar, Güney Kore içinde veya dışında arama yaptığınızda sağlıklı çalışmayacaktır. Bu nedenle buradan gitmeden Kakao Map ve Naver Map gibi uygulamaları telefonlarınıza indirmeniz uygun olacaktır. Kakao Map, Kore içinde yön bulmanızda daha iyi çalışacaktır. What’s Up yazışmalarımızı sorunsuz yaptık. Ama sorun olursa diye buradan gitmeden Kakao Talk‘u indirmiştik. Gerçi onu kullanmaya gerek de kalmadı. Bazı yerlerde mutlaka tercümeye ihtiyacınız olacak. Burada da google lensi kullanmanız veya diğer tercüme uygulamalarını gitmeden telefonunuza yüklemeniz iyi olacaktır. Özellikle kırsalda olmak üzere, herkesle de İngilizce anlaşmak mümkün olmayabiliyor.
KORE’DE YEMEK KONUSU:”LİTTLE LİTTLE İNTO THE MİDDLE” YAPILAMIYOR!
Kaldığımız bölgede çok sayıda yemek yiyebileceğimiz restoran bulunuyordu. Yorumlarda yüksek puan alan restoranlar için mutlaka önceden rezervasyon yaptırın. Yoksa dışarıda beklemeniz gerekecektir. Masalara oturdunuz mu, hepinizden sipariş vermeniz bekleniyor. “Ben tok geldim, yancıyım ve sadece içeceğim” ya da “Üç kişiyiz, iki kişilik barbekü istiyoruz” gibi istekleriniz karşısında önce şaşkınlıkla yüzünüze bakıyorlar, sonra da kibarca kabul etmediklerini ifade ediyorlar. Bazen oturmadan mekanı terk etmek, ya da oturmuşken masadan kalkmak zorunda kalıyorsunuz. Yani Cem Yılmaz’ın tabiri ile “Little little into the middle” diye bir talep, Güney Kore’de de geçerli değil.
Kore yemekleri için uzunca ve ayrıca bir bölüm yazmam gerekir. Ama hemen söyleyeyim ki Kore mutfağı çok güzel. Barbeküleri müthiş. Andong’da yediğimiz tavuk menüsü inanılmaz lezzetliydi. Busan ve Jeju Adasında balık ve deniz ürünlerinin çeşitliliği karşısında şaşırmamak mümkün değildi. Denizden ne çıksa yiyorlar. Ekmek ancak kahvaltıda var ve o da ruhsuz tost ekmeği oluyor. Bekleyeceğiniz gibi ekmek niyetine pirinç var.

Sojularını, bizim rakıya değişmem ama bira içine katılmış soju (Bira ile sojunun karıştırılmasıyla yapılan içkiye “somaek” deniyor.) iyi gidiyor. Genelde 1/3-1/4 oranında bir karışım yapılıyor (bira kısmı fazla oluyor).
KORE’DE ALIŞVERİŞ VE KOZMETİK KONUSU
Kore’de alışveriş denince akla hemen kozmetik ve ginseng gibi ilaçlar geliyor. Sokaklarda yürürken, her köşe başında karşınıza çıkan kozmetik mağazaları, ülkenin güzellik anlayışını bir yaşam biçimine dönüştürdüğünün bir göstergesi. Kadın-erkek cilt bakımına gösterilen özen, Korelilerin parlak, pürüzsüz ve sağlıklı tenlerinin sırrını açıklıyor. Cilde özen göstermek Kore’de bir kültür ve bu kültürü yakından görmek isteyenler için kozmetik mağazaları adeta küçük keşif alanları gibi.

Kore kozmetiği, doğadan gelen içerikleri bilimsel formüllerle buluşturmasıyla dünyada öncü bir yere sahip. Ayrıca birçok ürün, küresel piyasaya çıkmadan önce Kore’de tanıtılıyor. Bu yüzden de güzellik trendlerini kaynağından yani Kore’de keşfetme şansınız olabiliyor.Kozmetik ürünlerin ihracat değeri: 2023 yılında yaklaşık 7,5 milyar ABD doları olmuş. Toplam mal ihracatındaki payı: %1 civarında ve GSYH içindeki payı: Yaklaşık %0,3–0,5 düzeyinde. Bu oranlar düşük gibi gözükse de, kozmetik için ülkeye gelen azımsanmayacak kadar fazla turizm hareketini göz önüne alırsanız çarpan etkisinin fazla olduğunu anlıyorunuz. Kore, dünyada kozmetik ihracatında ilk 3 arasında yer alıyor (Çin, Fransa, ABD ile birlikte). Grupta konu ile ilgili hanımlarımız fiyatların çoğu zaman Türkiye’ye göre daha uygun olduğunu iddia ettiler ve benim sevgili eşim dahil hanımlar tarafından çokça kozmetik ürün satın alındı.
Kozmetik olsun, ginseng gibi ilaçlar olsun alt ve orta düzey ürünleri her yerden satın alabiliyorsunuz. Olive Young adlı mağazalar zinciri orta düzey ürünler için en çok rağbet edilen mağaza oldu. Neredeyse her adım başında, irili ufaklı bu mağazalardan karşınıza çıkıyor.
Üst düzey kozmetik ve ginseng ürünler için ise randevu alarak bazı firmalarla görüşmeye ve ürün görmeye gidiliyor. Bizimkiler orta düzey kozmetik ürünlerle yetindiler. Ancak üst düzey ve daha saf ginseng ürünler için Seul’deki büyük bir mağazadan (Donghwangtosan) randevu alındı. Orada Kore ginsengi hakkında bilgiler aldık. Ürünlerin fiyatı gerçekten can yakıcı. Ama anlatılana göre de Kore ginsengi çok kıymetli ve son ürün haline gelmesi çok zahmetli.

Kore ginsengi (Panax ginseng), dünya genelinde “en güçlü ve saf ginseng türlerinden biri” olarak kabul ediliyormuş. Onu diğer ginseng türlerinden (Çin, Amerika, vb.) ayıran birkaç önemli fark varmış. Kore’nin nemli yazları ve soğuk kışları, ginseng köklerinin yoğun besin ve saponin (ginsenosid) biriktirmesini sağlıyormuş.
Ginsengin enerji artırıcı ve bağışıklık güçlendirici etkilerini sağlayan bileşiklere “Ginsenosid” deniyor ve Kore ginsengi, Çin veya Amerika ginsengine göre daha yüksek ginsenosid çeşitliliğine ve oranına sahip diye yazılıyor (yaklaşık 37 farklı bileşik tespit edilmiş). Ginseng ekildikten altı yıl sonra hasat edilebiliyor. Ginseng kökleri işlenip kurutularak ilaç haline getiriliyor. Ginsengin, krem, maske, serum, çay, macun, toz ve kapsül gibi bir çok formu bulunabiliyor. Özelikle enerji verici ve bağışıklık sistemine katkıları nedeni ile ginseng içeren ürünler satın alınabiliyor.

Bunlar dışında grup arkadaşlarım Uniqlo mağazaları ile ayakkabı mağazalar zinciri olan ABC Mart mağazalarından da epey bir ürün satın aldılar. Bendeniz ise epey karlı bir şekilde Canon fotoğraf makinası satın aldım. Fotoğraf makinası ve bilgisayar-ipad gibi ürünlerin fiyatları ülkemize göre daha uygun görünüyor. Yine de ihtiyacınıza göre, önceden fiyat araştırması yaparak, alışverişe çıkmanızı tavsiye ederim.
Mağazaların bazıları hemen tax free uyguluyorlar. Ama bir kısmı ise faturanızı kesiyor, formunu dolduruyor ve Incheon Havaalanından vergi için kesilen paranızı geri almanızı istiyorlar. Yani mutlaka pasaportlarınız yanınızda olsun. Ben fotoğraf makinamın vergi iadesini havaalanındaki ofisten aldım. Makina gibi pahalı ürünlerin paketini açmamanız isteniyor. Paketin de havaalanında görevliye gösterilmesi için yanınızda olması gerekiyor. Vergi iadesi için tercih edilmesi gereken en iyi yöntemin, kredi kartına paranın iadesi olduğu söylendi ama ben USD olarak parayı geri aldım. Kararı sizin vermeniz gerekiyor.
KISASINDAN KORE TARİHİ

Gezilerim nedeni ile çok rehber tanıdım ama aralarından birkaç tanesinin yeri bende çok ayrıdır. İlk Kore yazımı paylaştığımda bir rehber arkadaşımdan mesaj aldım. Japonya gezisinden tanıdığım ve o bölgeler hakkındaki bilgisine çok güvendiğim sevgili Huriye Yılmaz‘ın mesajında, Kore hakkındaki ifadeleri aynen şöyleydi;

“Kore, Çin ve Japonya ikileminin arasında kalmış ve dolayısıyla tarih boyunca da onlardan çok etkilenmiş. Bu açıdan Kore için “Balinaların arasındaki karides “ifadesi de kullanılmış. Bu iki büyük ülkenin etkisi altında Kore, tarih boyunca bu zamana kadar gelmiş ve bir anlamda da acıların ülkesi olmuştur.” Kore tarihini aslında bundan daha güzel özetlemem mümkün olmazdı.

Güney Kore tarihini, Kore Yarımadasının tarihinden ayırmak zordur. 20. yüzyıl sonrası gelişmeler, ülkeye tarihi kimliğini kazandırmış. Aslında milattan önce 2500 yıllarından beri Kore Yarımadasında yaşayan uygarlıkların varlığı (Gojoseon) biliniyor. Milat sonrası 1. yüzyılda Çin’in Han Hanedanlığı ile yapılan savaşlar sonrası yıkılan Gojoseon Krallığı, 3 krallık dönemine (Goguryeo, Baekje, Silla Krallıkları) yerini bırakmış. Bu krallıklar sırası ile hüküm sürdükten sonra zaman zaman Çin, zaman zaman da Japonların saldırıları altında tarih sahnesinden silinmişler. 918-1392 yılları arasında önce Goryeo Hanedanlığı, 1392– 1897 yılları arasında da Joseon Hanedanlığı Kore yarımadası ve civarında hüküm sürmüşler. 1897–1910 yıllarında Kore İmparatorluğu ilan edilmiş 1910 yılında da Japonya, 1945 yılına kadar sürecek şekilde Kore’yi ilhak etmiş. Bu dönemde Kore halkı çok eziyet görmüş ve halka asimilasyon uygulanmış. 1950-1953 yılları arasında ise Çin ve Amerika’nın etkisi ile Kore’nin Güney ve Kuzey Kore olarak bölünmesine neden olan savaş yaşanmış.

Bu bölümü de bitirdik. Girişi yapmak zordur, genel bilgileri vermek ise uzun ve maalesef sıkıcıdır. Ancak bu temel bilgiler olmadan nereyi gezdiğinizi ve nasıl gezeceğinizi bilemezsiniz. Bu nedenle bu kısım bir gezgin için çok önemlidir. Aman dikkatle okuyun!
Gezekalın
Dr Ümit Kuru
04.11.2025

Mustafa Kula
/ Kasım 4, 2025Elinize, ayağınıza, kaleminize sağlık Ümit hocam.. Özledik sizi..