
Bu yazımda sizlerle Fas’ın önemli bir şehri olan Fez Şehri ile ilgili paylaşımlarda bulunacağım. Önce “Fes’mi Fez’mi? Hangisi doğru?“diye siz de benim gibi sorgularsanız, “ikisi de yanlış değil” derim. Ama ben başa takılan “fes” ile karışmasını uygun görmediğimden “Fez” diye devam edeceğim. Yeri geldi anlatayım; Osmanlı’nın bir alışkanlığı Berberi ülkelerini, başkentlerine göre adlandırırmış. Tunus, Cezayir ve Trablus (Libya) bu isimlendirmelerin örnekleri. Fas ülkesini de, başkenti Fez’den (Fas) alıntılayarak isimlendirmiş ve biz de o şekilde adlandırmaya devam ediyoruz. Batı Avrupa dillerinde ise Fas ülkesi için adlandırma, diğer tarihi başkent Marakeş’ten bozma “Morocco“‘ şeklinde yapılıyor.

Fez, Fas’ın üçüncü büyük şehri. Bugün resmi başkent olmasa da Fas’ın manevi ve kültürel başkenti olarak kabul ediliyor. Fez, Fas tarihinde 8. yüzyıl sonları-10. yüzyıl başlarında Fas topraklarında hüküm süren ve 789 yılında Fez Şehrini kuran İdrisi’ler ve 13.-15. yüzyıllar arasında hüküm süren Merinid’ler döneminde olmak üzere iki kez resmi başkentlik yapmış. Wattasiler döneminde de başkent olarak kalmaya devam etmiş. Aleviler döneminde ise (modern dönemde Rabat başkent olana kadar) başkentlik ünvanı Fez, Meknes ve Marakeş şehirleri arasında değişip durmuş. Şehir en önemli gelişimini Merinid Hanedanlığı döneminde göstermiş. Fez şehri 1981 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine dahil edilmiş.

Fez şehri aslında bir gün içinde gezilebilecek bir şehir değil. Fez gezimize sabahın erken saatlerinde başlamamıza rağmen bugüne kadarki Fas gezimizde peşimizi bırakmayan yağmurun en şiddetlisine ve uzun sürenine de bu şehrin gezisinde denk geldik. Fez şehir gezimize ilk olarak Fez Kraliyet Sarayı (Dar al -Makhzen) ziyareti ile başladık.

Sarayın orijinal kuruluşu, 1276’da Merinid Hanedanı’nın kraliyet kalesi olan Fes el-Jdid’in (Yeni Fez) kuruluşuna kadar uzanmakta. Günümüz Fas’ında kraliyet saray yapılarının çoğu Alevi döneminden (17.-20. yüzyıllar) kalma. Fez’deki sarayın geniş arazisi, çok sayıda özel yapıya, avluya ve bahçeye ev sahipliği yapıyor. Daha önce yazdığım gibi Fas’ta halen kullanılan kraliyet saraylarına ziyaret yasak. Yani sarayı içeriden göremedik. Sadece dışarıdan ve ana kapılar önünden fotoğraf alınabiliyor. Biz güneybatıda Mellah (yahudi mahallesi) yakınlarındaki Place des Alaouites’teki son derece süslü 20. yüzyıl kapılarını ziyaret edebildik ve fotoğrafladık. Ziyaret ettiğimiz kapılar, modern Fas işçiliğinin mükemmel bir parçası olarak kabul ediliyor. Ayrıntılı mozaik çini işçiliği, oyma sedir ağacı ve geometrik desenlerle kaplı yaldızlı bronz kapılar çok göz alıcı. Diğer alternatif ise sarayın kuzeydoğuda bulunan Eski Mechouar‘daki (Avlu) ana giriş kapısı.

Daha sonra şehri tepelerden gören bir noktaya, Borj Sud (Güney Kulesi)‘ne çıktık. Borj Nord gibi, Borj Sud’da 1582 yılında dönemin Saadi Sultanı tarafından inşa ettirilmiş. Başkenti Marakeş olan Saadiler, Fez’deki yönetimlerine karşı önemli bir direnişle karşılaşmışlardı. Kale şehrin etrafında inşa ettikleri birkaç kaleden biriydi.

Bu kuleler, Fes el-Bali‘nin (eski şehir) huzursuz nüfusunu kontrol altında tutmak ve şehri dış saldırılardan korumak için tasarlanmışlar. Bizim buraya gelmemizin en önemli nedeni ise cepheden ve tepeden Fez Şehri’ni fotoğraflayabilmekti. Ancak bu tepede yağmurun ve şiddetli rüzgarın en kötüsüne denk geldik. Ne kırılmadık şemsiye, ne de ıslanmadık giysimiz kaldı. Alanı erken terk etmek zorunda kaldık. Hiç istediğim gibi bir panorama seyri ve fotoğraflaması olamadı. Fez Şehri’nin açık ve net bir havada üç bölümünü de yukarıdan görmek ve üzerine ayrıntılı konuşmak iyi olurdu; İdrisiler döneminden kalma Fes el Bali (Eski Fez), Merinid’ler döneminden kalma Fes el-Jdid (500 yıl sonra hemen yanına inşa edilen “Yeni Fez”) ve Fransızlar döneminden kalma Villes Nouvelles bölgeleri.

Fez Şehri geleneksel yöntemlerle devam ettirilen el sanatları ile de önemli. Deri tabaklama, seramik işleri, zellij mozaik fayans işleri hala eski yöntemler devam ettirilerek yapılıyor. Fas gezimizde bir çok yerde, alt duvarlarda, tabanlarda, minarelerde zellij (veya zillij) denen mozaik ve her biri sanat eseri düzeyindeki seramik çömlek, tabak, bardak vs işleri gördük. Fez bu işlerin en güzel ve özgünlerini gördüğümüz ve hediyelik olarak en ucuzlarını alabildiğimiz yer oldu. Fez gezi günümüzde Noji Pottery and Tiles Handmade adlı bir atölyeyi ziyarete götürüldük.

Zellij gerçekten zor ve zahmetli bir iş. Tek tek elle yontulmuş fayans parçalarının bir araya getirilmesi ile yapılıyor. Zellij, Bizans mozaik sanatının, İslami sanata etkisi ile ortaya çıkmış. Fas ve Cezayir mimarisinde, Tunus’taki erken İslam eserlerinde ve Endülüs’ün (İber Yarımadası’nda) tarihi anıtlarında sıkça uygulanmış. 15. yüzyıldan sonra geleneksel mozaik sanatı zellijin, günümüzde de üretilmeye devam ettirildiği Fas hariç, çoğu ülkede modası geçmiş.
Zellij yöntemi ile yapılan eserleri çeşmelerde, alt duvarlarda, cami minarelerinde bolca görüyorsunuz. Bir zamanlar bölge ülkelerinin hepsinde uygulanan sanat, günümüzde eski usullerle belirgin olarak Fas’da ve Fas içinde de Fez şehrinde devam ettiriliyor.


Ben zellij tarzı ile yapılan çeşmeler bayıldım. Tek tek kesilen küçük ve genellikle farklı renklerde mozaik parçalar çeşitli desenler oluşturmak için bir araya getiriliyor. Özellikle çeşitli çokgenlerden oluşan ışın yayan yıldız desenleri gibi ayrıntılı İslami geometrik motifler kullanılıyor.



Gezdiğimiz atölye gerçekten çok büyük. Zellij işlerinin, seramik çömlek ve tabak boyamanın bölümleri ayrı ayrı. Her bir bölümü gezdik. Alışveriş yaptık ve Fez gezimize devam ettik.





Sıra Fez Şehri’nin gezi programımızdaki yıldız yeri Fez Medinası‘nı gezmeye geldi. Kelimenin tam anlamıyla “medina“, “şehir” demekse de, aslında savunma duvarı ve labirent benzeri bir düzene sahip olan İslam şehirlerinin eski kasabasını ifade etmek için kullanılıyor. Bu labirentler herhangi bir istilacının yönünü bulmasını zorlaştırmak için savunma amaçlı olarak bilinçli tasarlanmışlar.


Fez Medinası 1.200 yıldan uzun bir süre önce, şu anda şehrin içinden geçen nehrin sağ kıyısında kurulmuş. Kısa bir süre sonra da diğer kıyıya yayılmış. Bu tarihi mekan, çok sayıda yönetim değişikliği, sayısız dönüşüm, özellikle de duvarların yeniden inşası gibi aşamalardan geçmiş. 300’den fazla mahalleye ve 9000’den fazla da sokağa ulaşana kadar büyümüş.

Fez Medinası, dünyanın en büyük ve en eski kentsel yaya bölgelerinden (araçsız alanlar) birisi. İkinci gezi yerimiz olan tabakhaneye ulaşmak için Medina’nın dar sokaklarının içine girdiğimiz zaman kaotik bir ortama daldığımız çok belliydi.

Kaos, Medina’nın ayrılmaz bir parçası. Kendine göre ve özgün bir güzelliği var! Emin olun sizler turist olarak Medina halkının umurunda bile değilsiniz. Onlar yüzyıllardır sürdürdükleri gibi olağan yaşamlarının koşuşturmaları içinde hayata devam ediyorlar. Bizim Kapalıçarşı’daki gibi düzeni burada beklemeyin. Ortam, sizde sakın hayal kırıklığı yaşatmasın. Burada düzensizliğin bir düzeni var. Keyfini çıkartmaya çalışın!


Nereye bakacağımızı, nereye gideceğimizi, neyin fotoğrafını çekeceğimizi, arkamızdan gelen seslerin hangisini önemseyeceğimizi bilmeden en fazla 3 kişinin yanyana geçebileceği dar sokaklarda ilerlemeye başladık.

Fez Medinasında ilk ziyaret yerimiz 11. yüzyıldan kalma ve dünyanın en eski tabakhanelerinden biri olma ünvanını taşıyan Chouara Tabakhanesi oldu.



Chouara Tabakhanesi‘ne tepeden bakmak için deri satan mağazaların içlerinden geçmeniz gerekiyor. Tabakhaneyi yukarıdan fotoğraflamak için dükkanı dolduran ve dar merdivenleri çıkan turist kalabalığı ile dükkanda satış için müşteri ile temas halinde olan deri satıcılarının birlikteliği de kaotik ortamın bir parçası. Kim, ne için orada? Ayırt etmek zor.

Fez Şehri ilk kurulduğu andan itibaren tabakhaneler bu civarda bulunuyor. 15. yüzyılda Oued Fez (Fez Nehri) civarındaki Medina’da 100 civarında tabakhane bulunuyormuş. Burada işlenen deriler Irak’da Bağdat pazarı başta olmak üzere, civar ülkelere de satılırmış. Günümüzde Fez şehrinde 3 tane tabakhane var. Sidi Moussa Tabakhanesi de en az Chouara Tabakhanesi kadar eski tarihlere gidiyor. Şehrin kuzeyinde bulunan Ain Azliten Tabakhanesi de 18. yüzyılın sonunda kurulmuş.

Tabakhaneye girerken elinize hemen bir nane sapı tutuşturuyorlar. Tabakhaneye yukarıdan bakan balkona çıktığımda kesif bir koku burnuma çarpsa da, fotoğraf çekimi için bir o köşeye, bir bu köşeye koşuştururken zamanla kokuya alıştım.

Şehrin kuruluşundan bu yana, tabaklama endüstrisi ilk yüzyıllarda olduğu gibi sürekli olarak aynı şekilde faaliyet gösteriyormuş. Bugün şehirdeki eski tabakhaneler başlıca turistik yerlerden sayılıyor. Aynı zamanda Fez için dericilik de hala önemli bir ihracat yolu.



Tabakhanede çok sayıda yuvarlak taş kaplar bulunuyor. Bu kaplarda deriler yumuşatılıp boyanıyor. Taş küvetler farklı renkli boyalar ve beyaz sıvılarla dolu. İnek, koyun, keçi ve deve derileri kullanılıyor. Sert derileri temizlemek ve yumuşatmak için önce inek idrarı, güvercin dışkısı, kireç, tuz ve sudan oluşan çeşitli karışımlardan yapılan bir dizi beyaz sıvıya batırılıyor. Bu işlem 2-3 gün sürüyor. Bu işlemle aynı zamanda derilerin boyaları kolayca emecek hale getirilmesi de amaçlanıyor.


Deriler daha sonra yine taş küvetler içinde, kırmızı için haşhaş, mavi için çivit ve turuncu için kına gibi doğal renklendiriciler kullanılmış olan boyama solüsyonlarına batırılıyorlar. Boyamadan sonra deriler güneşte kurutuluyorlar. Elde edilen deri, çanta, giysi, ayakkabı artık ne yapılacaksa, zanaatkarına satılıyor. Deri üretim sürecinin tamamı yalnızca el emeği ile yapılıyor. Yöntem ortaçağdan beri korunmuş.

Tabakhanelerin bir kötü tarafı atıkları ve yarattıkları güçlü kötü kokular nedeniyle çevre kirletici olmaları. Bu sistem daha ne kadar sürdürülebilir tabii ki bilemiyorum.

Konuyu burada kessek iyi olur. Çünkü yazı uzadı. Geride daha ilginç konular da var. Onlara da yer kalsın.
Gezekalın…
Dr Ümit Kuru
09.05.2025

mustafa inan
/ Mayıs 9, 2025Merhaba Hocam Emeklerine sağlık başarılar dilerim
https://www.turkiyegunlugu.net/kulturlerin-karistigi-ulke-fas-fez1
[https://www.turkiyegunlugu.net/uploads/images/202505/image_870x580_681e340964a87.jpg]https://www.turkiyegunlugu.net/kulturlerin-karistigi-ulke-fas-fez1
Kültürlerin Karıştığı Ülke: Fas-Fez/1https://www.turkiyegunlugu.net/kulturlerin-karistigi-ulke-fas-fez1
Fez şehri aslında bir gün içinde gezilebilecek bir şehir değil.
http://www.turkiyegunlugu.net
mustafa inan
/ Mayıs 9, 2025https://www.turkiyegunlugu.net/kulturlerin-karistigi-ulke-fas-fez1
gezekalın
/ Mayıs 9, 2025Sağolasın sevgili Mustafa, Fas çok fotoğrafik bir ülke. Senin yerin yani 🙂