
İsmayıllı’da kaldığımız otelde hem çok rahat ettik ve hem de ertesi gün nefis bir kahvaltı yaptık. Azerbaycan’da bize en güzel kahvaltıyı bu otel sundu. Buradan Şeki’ye doğru yolculuğumuz var. Şeki bizim Azerbaycan’daki en uzak gezi yerimiz olacak.


Ancak önce dünden bozulan araba freni ile ilgili olarak 35 km ötedeki Qebele’ye gittik. İsmayıllı-Qebele yolu çok güzel manzaralar sunuyor. Zaten Qebele, Şeki’ye doğru yolumuz üstünde bulunan bir şehir. Eskiye uzanan bir tarihe sahip ve yeşili, karla kaplı zirveli dağları ile Qebele Azerbaycan’ın İsviçre’si olarak adlandırılıyor. Tufandağ üzerinde güzel kayak merkezleri bulunuyormuş. 1. yüzyıl tarihçilerinin eserlerinde bahsedilmesinden anladığımız kadarı ile Kafkas Albaniyasının başkenti, altı yüz yıl boyunca Qebele şehriydi. Şehir daha sonra sırasıyla Şirvanşahlar ve Şeki Hanlığı devletinin bir parçası oldu.

Aracımızı kiraladığımız firmanın Qebele’de bir temsilciliği var. Aracın durumu araştırılırken bizim de Qebele’de kısa bir tur atma şansımız oldu. Aracın kısa sürede tamir edilemeyeceği anlaşılınca bize yeni bir araç verildi. Bu araçla birlikte bu sefer Şeki’ye doğru yollara düştük. Yolumuzun uzunluğu 90 km. Ancak Qebele-Şeki yolu da çok güzel manzaralar sunuyor.

Şeki, Azerbaycan’ın en önemli ve tarihi şehirlerinden. Büyük Kafkas Dağlarının güney eteklerinde ve Bakü’nün 352 km kuzeybatısında yer alıyor. Şeki şehri geçmişte Şeki Hanlığı’nın başkentliğini yapmış. Şehrin nüfusu 65.000 civarında.

Şeki Hanlığı (Nukha Hanlığı olarak da bulabilirsiniz) 1747-1819 yılları arasında bölgede hüküm sürmüş hanlıklardan bir tanesi. Okuduklarımdan anladığım kadarı ile aslında bu hanlığın tarihte belirgin bir başarısı yok. Bence en büyük başarıları çevreleri ve uzak komşuları ile iyi ticari ilişkileri sürdürebilmeleri. Zaten bölge halkı da zanaatkar bir halk. Bu topraklarda ipek böcekçiliği, maden işletmeciliği başta olmak üzere ekonomik girdisi yüksek malların ticareti yapılmış. Bu da bölgeye belirli bir zenginlik getirmiş. Hanların sarayları küçük olsa da içindeki, dışındaki şatafat zenginliğin göstergesi olsa gerek.

Şeki bizim Azerbaycan’da en sevdiğimiz şehir oldu. Küçük ve sevimli olmasının yanında Azerbaycan’da görmeyi umduğum tarihi eserlerden bolcasını da görebildik. Şeki isminin kaynağının bölgede bir zamanlar yaşamış olan Saka‘lardan geldiği düşünülüyor. Şeki Şehri eskiden Kiş Vadisi civarında kuruluymuş. Kiş Nehri‘nin taşması ile tüm şehir sular altında kalınca insanlar yükseklere Nukha denilen bölgeye taşınmışlar. Yani aslında Şeki ve Nukha aynı şehir değiller.
Sokaklarını adım adım gezmenizi, en azından 1,5 günü Şeki’ye ayırmanızı tavsiye ederim. Şeki’de Macara Sheki City Hotel adlı bir otelde kaldık. Burası da iyi bir oteldi.

Şeki’ye girdikten sonra doğrudan Nukha Kalesi surları içindeki Şeki Hanlığı Yazlık Sarayı‘nın bulunduğu tarihi merkeze gittik. Şeki’nin yükseklerinde olan 283 hektarlık alan, UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi içerisinde bulunuyor. Yani biz bu gezimizde Azerbaycan’ın UNESCO Dünya Kültür Listesi içinde bulunan üç yerini de gezmiş olduk. Nukha Kalesi, Şeki Hanları Yazlık Sarayı, Yuvarlak Tapınak (Nukha Kutsal Kilisesi) aynı alan içindeki yerler.


Nukha Kalesi’nin önündeki otoparka aracımızı park edip kale kapısından gezi alanına giriş yaptık. Alanda bulunan kale surları, Şeki Hanları Yazlık Sarayı ve Yuvarlak Tapınak (Nukha Teslis Kilisesi) hariç, alanda bulunan yapılar Rus döneminden kalma. Kale kapısından sonra sağda bulunan ve biz orada iken kısmen tadilatta olan binada hediyelik eşya dükkanları ve sergi alanları var. Devamında gelen yapı ise Yuvarlak Tapınak.

Yuvarlak Tapınak diye bilinen yer konusu biraz tartışmalı. Ortada bulunan ve yuvarlak kubbeli olan bina en eski yapı olarak kabul ediliyor. Burada kullanılan malzeme diğerlerinden farklı. Bu bina yerinde bir zamanlar Kafkas Albaniya’sına ait bir kilisenin var olduğu yazılıyor. Bir başka kaynakta ise alanda eskiden bir caminin olduğu yazıyor. Kesin olan ise Yuvarlak Kubbeli binanın çevresinde olan eklenti binaların, Rusların buraya geliş tarihi olan 1828 yılından sonra yapıldığı.


Eskiden Ortodoks Kilisesi olarak hizmet veren yapı günümüzde Şeki Uygulamalı Halk Sanatları Müzesi olarak hizmet veriyor.

Alan gezimizin ana parçası Şeki Hanları Sarayı. Şeki Hanları’nın 2 sarayı var. Önünde bulunduğumuz yer Şeki Hanları Yazlık Sarayı. Bir de daha aşağılarda Kışlık Saray var. Yazlık Saray gerçekten çok güzel ve estetik görünümde. Sarayın sadece bahçesinde fotoğraf çekmeye izin var. İçeride herhangi bir şekilde ve herhangi bir makine ile fotoğraf çekmeye müsaade etmiyorlar.

Sarayın bahçesinde ve girişin önünde iki adet çınar ağacı bulunuyor. Bu çınarların dikilme tarihi 1530 yılı. Sarayın içini bir rehber eşliğinde geziyorsunuz. Bu nedenle de içeriye gruplar halinde alıyorlar. İki katlı sarayı Hüseyin Han inşa ettirmiş. İnşa tarihi 18. yüzyıl ikinci yarısı ve bu sarayı diğerlerinden ayıran en büyük özellik inşası sırasında çivi kullanılmamış olması ve duvarlardaki işlemeler.
Şeki Hanları, sarayın birinci katında Şeki’ye gelen resmi temsilcileri, devlet elçilerini ve diğer konukları kabul ederlermiş. Han ve ailesi ise ikinci katta yaşıyormuş. Sarayın altı odasının duvarlarından her biri ait olduğu yere göre geometrik, botanik ve dövüş resimleriyle süslüler.


Han eşlerinin oda duvarları tamamen çiçeklerle, ağaç dallarına konmuş bülbüllerle, efsanevi kuş ve hayvan resimleriyle süslenmiş. Sarayın ikinci katındaki Han odası duvarları ise savaş sahneleriyle süslenmiş. Hanların farklı yıllarda yaptığı savaşlar, mızrakların uçlarına takılan başlar, üzerinde palmiye, kılıç ve hilal resimleri bulunan bayraklar ve gerçekçi bir şekilde çizilmiş korkunç savaş sahneleri duvarlara konu edilmiş. İçeride fotoğraf çekememek benim için çok üzücü oldu. Ama buraları korumak adına kurallara uyulmalı. Paylaştığım saray içi fotoğraflarını açık kaynaklardan buldum ve paylaştım.
Sarayın pencere ve kapıları, binanın tüm ahşap işleri olağanüstü bir işçilikle yapılmış. Şebeke Sanatı denen bir sanat kullanılmış. Şebeke, 17. asırdan itibaren kullanılan ve kündekari ahşap işlemeciliğine benzer bir ahşap işçiliği. Yapıştırıcı kullanılmaksızın dişi ve erkek geçme tekniği ve geometrik tasarımla oluşturulan ahşap çıtalarda açılan yataklara, renkli camların yerleştirilmesi ve bir tür vitray görüntüsü elde edilmesi esasına dayanan geleneksel bir sanat dalı. Bunun başka örneklerini İran gezimizde de görmüştük.

Yazlık Saray içini gezdikten sonra bahçe ve civarını gezdik. Sarayın hemen yanındaki binada bulunan Seramik ve Uygulamalı Sanatlar Merkezini gezdik.

Burası Azerbaycan Cumhurbaşkanlığına bağlı bir kuruluşun (ABAD) desteği ile 2016 yılında açılmış bir merkez. İçeride çok başarılı seramik eserleri mevcut.





Sarayın arkasında askerlerin kalması için yapılan binalar var. Sarayın kendisi ve bahçesinden son fotoğraflarımızı alarak saray kompleksinden çıktık.
Sarayın surlarını da gezdikten sonra saray bölgesini terk ettik ve Şeki’nin sokaklarını adımlamaya başladık.





Şeki’nin kalan kısmını ayrı bölüm olarak yazsam iyi olacaktır.
Gezekalın
Dr Ümit Kuru
11.09.2023













Ahmet Eroğlu
/ Eylül 12, 2023Umit,
Yazdığın güzel gezi yazlıarın için teşekkürler. Ayrıca fotoğraflar da cok güzel. Görmediğimiz yerleri görmüş, yaşamış gibi oluyoruz.
Güzel gezmeler,
Dr. Ahmet Eroğlu
Mehmet Cıncık
/ Eylül 14, 2023Sevgili Ümit
Gezmek de ustalık işi.Sen bunu başarıyorsun
Selamlar