• Arşivler

  • Diğer 531 aboneye katılın
  • Mart 2013 den beri

    • 378.064 ziyaretçi
  • Ağustos 2023
    P S Ç P C C P
     123456
    78910111213
    14151617181920
    21222324252627
    28293031  

Odlar Diyarı Azerbaycan: Bakü (Devam)

Bakü gezmesi kolay ve zevkli bir şehir. Parkı, yorulduğunuzda çay kahve içmek için mekanı bol bir şehir. Sadece Bakü için en az 2, daha iyisi 3 günü ayırmalısınız. Bakü gezinizi Bakü İçerişehir ve yakınları ve Bakü uzaklar diye ayırabilirsiniz. Qobustan Devlet Tarihi Sanat Koruma Alanı ve çamur volkanları, Ateşgah, yanardağ, Ramana Kalesi ve Ateşgah Bakü uzakları oluyor. Bakü uzakların bir kısmını geçmişte anlattım. Bakü İçerişehir ve yakın çevresini anlatarak başlayalım.

Bakü halkı arasında “Kale“, “Eski Şehir” olarak da bilinen İçerişehir Bakü’nün en eski kısmı. 2000 yılında Kız Kalesi ve Şirvanşahlar Sarayı kompleksini içeren İçerişehir, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne giren ilk Azerbaycan eseri olmuş. Yani Bakü’de Qobustan Devlet Tarihi Sanat Koruma Alanı ve İçerişehir gezilerini yaptığınız zaman Azerbaycan’ın UNESCO Dünya Mirası Listesi içindeki 3 eserinden 2 tanesini görmüş oluyorsunuz.

Zamanında, Bakü İçerişehir çevresinde kale duvarları ve hendekler bulunuyormuş. Bugün kale duvarlarının bir kısmı halen ayakta ve sağlamlar. Yerleşim yerinde yapılan kısıtlı çalışmalarda aslında bu bölgede yerleşim tarihinin daha eskilere gittiği gösterilmiş.

İçerişehir’i en az 12. yüzyıla tarihleseler de, şehrin kuruluş dönemini 7. yüzyıla kadar götürenler de var. Aslında Şirvan tarihi bir bölgenin ismi. Hazar Denizi’nin batı kıyılarından, Kura Nehri arasındaki bölgeye Şirvan deniyor. Sasaniler döneminde buradaki halkı yönetenler için Şirvanşah terimi kullanılmış. Yani aslında Şirvanşah Perslerden gelen bir ünvan. Arap istilasından önce buradaki şehri, Sasani hanedanlarını temsilen, onların güvenilen akrabaları yönetmişler.

Aynı bölge 9. yüzyıldan sonra Arap istilasına uğramış ve bölge Arap kökenli Mazyad Kabilesi üyelerince yönetilmiş. Başlangıçta halifeler adına bölgeyi yönetenler, 10-11. yüzyıllarda Arapların zayıflaması ile kendileri için yönetmeye başlamışlar. Bunların burada kurdukları ve 861-1538 yılları arasında yaşamış devlete de Şirvanşahlar Devleti denmiş. Devletin başkenti başlangıçta bugünkü Şamahı şehri iken orada yaşanan şiddetli deprem sonrası başkenti Bakü’ye taşımışlar. Safeviler bu tarihten sonra Şirvanşah Devletine son vermiş. İçerişehir özellikle bu dönemlerden çok sayıda esere ev sahipliği yapıyor.

Bakü İçerişehir sokaklarında sabahın erken saatlerinde sokaklar boşken etrafta çok sayıda han, hamam, kervansaray, cami ve eski ev göreceksiniz. Bölge çok güzel korunmuş. Sokaklar da tertemiz. Fotoğraflamak isterseniz bu saatleri tercih etmenizi öneririm.

İçerişehir’in güneydoğusunda büyük bir kule dikkati çeker. Kız Kalesi adı verilen bu anıt yapı; silindirik, yüksek bir kule ile ona ekli duvar bölümlerinden oluşuyor. Bakü’nün sembolü haline gelen ve eski kentin siluetine önemli bir katkı sağlayan Kız Kalesi, bugün denizden ayrı bir konumda gözüküyor. Ancak özgününde Hazar Denizi’nin kıyısında yapılmış. 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar bu konumunu koruyan eser, daha sonraları deniz seviyesindeki düşme ve yapılan dolgular sonucunda Hazar’dan kopmuş.

Taştan inşa edilen Kız Kalesi’nin yüksekliği 28 metre, temel kısmındaki duvarların kalınlığı 5 metre. Duvar kalınlığı yapının üst kısmında ise 4 metreye düşüyor. Kalenin kalın duvarları savunma amacı ile inşa edildiği fikri verse de, aslında çok eski zamanlardan kalma bir Zerdüşt Kulesi olduğu hipotezi de var. Genel kabul edilen görüş kulenin 12. yüzyıldan kalma olduğu. Bugüne kadar pek çok tartışmaya konu olmasına rağmen, yapının inşa tarihi ve işlevi tam olarak tespit edilememiş. XIX. yüzyılda Ruslar, yapının üst kısmını onararak, üzerine bir deniz feneri koymuşlar ve kuleyi bu amaçla kullanmışlar.

Kuleye çıkış 15 Manat’tı. İçine girmedik. Bu tip kulelerin en güzel görüntüsünün dışarıdan alınabileceğini zaman bana öğretti. Bu nedenle içine girmedik. Kulenin çizimi bir dönem Azerbaycan banknotlarının üstünde yer almış.

Bakü’de bulunan ve Şirvanşahlar devletinin yöneticilerinin eski ikametgahı olan Şirvanşahlar Sarayı ise Bakü’nün diğer önemli yapısı. Burası aslında bir kompleks. Zamanında daha geniş bir alana yayıldığı düşünülüyor. Burada saray dışında Divanhane, Şirvanşahların türbesi, Şah Cami, Saray Hamamı, av köşkü, saray bilgini Seyyed Yahya Bakuvi’nin Türbesi ve Keygubad Cami kalıntıları da yer alıyor. Saray kompleksi 13. ve 16. yüzyıllar arasında inşa edilmiş.

Bu kadar farklı dönemlerde inşa edilmesine rağmen kompleksin yapıları arasında boyut birliği var. Kübik yapılar, kubbeler ve portallardan oluşan temel mimari formlar uyum ve orantılılık içinde gözüküyor . Binayı gezdiğinizde bir sadelik fark ediyorsunuz. Osmanlı Devleti Bakü’yü ele geçirdiğinde, saray topraklarında onu doğudan çevreleyen bir saray duvarı ve Sultan III. Murad‘ın adını taşıyan bir kapı inşa edilmiş.

Şirvanşahlar Sarayı Planı. 1-Şirvanşahlar Sarayı, 2-Divanhane, 3-Seyyed Yahya Bakuvi’nin mezarı 4-Yıkılan Keykubat Camii’nin bulunduğu yer, 5-Murad Kapısı, 6-Şah Cami, 7-Şirvanşahların Türbesi, 8-Saray Hamamı, 9-Su deposu .

Sarayı sabahın erken saatinde, kalabalık olmadan ziyaret ettik. Bu sayede daha sakin bir ortamda fotoğraflarımızı çekebildik. Saray iki katlı ve dışarıdan pek belli olmasa da 52 odaya sahip.

Sarayın en gösterişli kısmı Divanhane bölümü. Divanhane’nin sarayın kabul salonu olarak kullanılan kısmı olduğu düşünülüyor.

Şirvanşahlar Türbesi, Şirvanşah 1. Halilullah tarafından ailesi için yaptırılmış. Şimdiye kadar içeride 14 adet mezar bulunmuş.

I. Halilullah’ın saray alimi olan ve tıp, matematik ve astrolojiyle uğraşan Seyyed Yahya Bakuvi‘nin mezarının bulunduğu türbe de kompleks içinde yer alıyor.

Şirvanşahlar Camisi ve hamamı ise kompleksin diğer bölümleri. Hamam kısmı epey bir tahribat görmüş.

Şirvanşahlar Sarayı bahçesinden son görüntülerimizi alıp kompleksi terk ettik.

İçerişehir’in Şirvanşahlar Sarayına yakın kapısından çıkınca İsmailiye Sarayı‘na ulaşıyorsunuz. İsmailiye Sarayı günümüzde Azerbaycan Bilimler Akademisi Başkanlığı olarak hizmet veren tarihi bir yapı. Bu yapının hemen yanında Sabir Parkı bulunuyor. Bu park adını ünlü Azerbaycanlı hiciv şairi Mirza Alekber Sabir‘den alıyor.

Bakü şehrinin en eski parklarından biri de Nizami Gencevi adını taşıyan Nizami Parkı. Bu alan 19.yüzyıl sonlarında bir petrol şirketinin çalışanları için yaptırdığı yerleşim köyü ve onun parkı imiş. Bu parkta daha sonraları bir lunapark kurulduğundan, bölge halk arasında lunapark olarak da biliniyor. Parka adını veren ve parkta heykeli olan Nizami Gencevi felsefe, edebiyat, astronomi, tıp, geometri gibi alanlarda çalışmalar yapmış 12. yüzyıl Azeri filozofu ve şairi.

Azerbaycan Edebiyat Müzesi, Nizami Gencevi’nin 800’üncü doğum yıl dönümü nedeniyle 1939 yılında kurulan, 1945’te ziyarete açılan edebiyat müzesi. Müze binasının dış yüzeyine Azerbaycan edebiyatının altı seçkin temsilcisinin heykelleri yerleştirilmiş. Müze binası 1850’de tek katlı bir kervansaray olarak inşa edilmiş. Daha sonra otel olarak kullanılmış. Önemli bir ayrıntı ise 1918’de kurulan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti hükumetinin bu binada toplanması.

Çeşmeler (Fevvareler) Meydanı sevdiğimiz meydanlardan bir tanesi oldu. Çeşmeler Meydanının adı, ilk olarak Sovyetler Birliği döneminde meydanda inşa edilen düzinelerce çeşmenin bulunmasından geliyormuş. Meydan aynı zamanda şehir yetkililerinin birçok halk festivalleri, gösterileri ve kutlamaları düzenlediği bir yer. Biz orada iken de bir festival vardı.

Bu meydan, Nizami Sokağına çıkıyor. Yürümesi zevkli bir sokak. Burada öğle yemeği yenebilecek çok güzel mekanlar mevcut. Nizami Sokağı’nda içinde Mado’nun da bulunduğu ark içindeki mekanda çok güzel bir öğle yemeği yedik.

Daha sonra Neftçiler Caddesinden sahil tarafına geçerek Halı Müzesine doğru yürüdük. Yol üzerinde Devlet Kukla Tiyatrosu önünden geçerek Halı Müzesine gittik.

Aslında ilk halı müzesi 1967 yılında halıcı ressam Letif Kerimov‘un rehberliği ile kurulmuş ve Dünya’nın ilk ve en büyük halı müzesi unvanını taşıyor. 2014 yılında eski halı müzesi Hüseynov Caddesinde inşaatı tamamlandıktan sonra katlanmış bir halı şeklinde tasarlanan yeni müze binasına taşınmış. Müzede 6.000’in üstünde halı bulunuyor. Orta Çağ’dan günümüze tüm Azerbaycan’ı kapsayan çeşitlilikte değişik bölgelere özgü Azerbaycan halıları sergileniyor.

Müze iki katlı. Katlanmış bir halıyı andıran binanın tasarımı tanınmış Avusturyalı mimar Franz Jantz. Ben bu binanın mimarisini çok sevdim. Kronolojik sırada ve ilk zamanlardan günümüze halılar sergileniyor. Çok güzel bir müze. Bakü’de mutlaka ziyaret edeceğiniz yerlerden olmalı.

Üçüncü Cumhurbaşkanı olan Haydar Aliyev adını ülkenin her tarafında, her köşesinde göreceksiniz. Bu yazının konusu olmasın ama Aliyev ailesi ve Azerbaycan için önemini bir ara yazmak istiyorum.

Haydar Aliyev Kültür Merkezi Bakü’nün diğer simge binalarından. Bina 2012 yılında tamamlanmış. Mimarı Irak kökenli İngiliz kadın mimar Zaha Hadid. Külliyenin projesinde neredeyse hiç düz çizgi kullanılmamış.

Çalışmalarına 2008 yılında başlanan Haydar Aliyev Kültür Merkezi’nin içinde konferans salonu, kütüphane ve medya merkezi, müze, kapalı otopark, hizmet merkezi ve galeriler ile yapay bir göl ve göl kafeteryası bulunuyor. Hazar Deniz’inin yükselişi ve dalgaları mimariye yansıtılmış. Bu binanın önünde bulunan açık hava kafeteryasında sıcak ya da soğuk bir şeyler içerek modern mimarinin baş yapıtlarından sayılan bu binanın keyfini çıkartın. Bizim program yoğun olduğundan müze gezisini yapmadık.

Gelelim Bakü içindeki uzaklara, Ateşgah ve Ramana Kalesi gezilerimize. Bakü merkezin 30 km dışında bulunan Ateşgah dünyada halen var olan 3 ateşgahtan bir tanesi.

Burasının heybeti insanı şaşırtıyor. Surlarla çevrili kocaman bir alanın ortasına yerlemiş bir mabet var. Alanda haç ibadetine gelmiş olan Hintliler var.

Bakü çevresi, Orta Çağ’ın başlarından beri kaynaklarda sönmeyen alevlerin olduğu bir yer olarak anılıyor. Bazı yazılarda burada yanan ateşlerden ve bunlara tapanlardan bahsediliyor. 15-16. yüzyıllarda Şirvan ile Hindistan arasındaki diplomatik ve ticari ilişkiler genişlemeye başlayınca Hintliler buradaki bir tapınağı yeniden inşa etmişler ve tapınmak için kullanmışlar.

On yedinci yüzyıl kaynakları, Bakü’deki ateşe tapınmak için seyahat eden Hintli hacılar hakkında bilgi veriyor. Tapınak bölgesindeki en eski bina 1713 yılına ve en yeni bina 1810 yılına (merkezi sunak) tarihleniyor.

Ateşgah’ta yanan ateş etrafında küçük odalar bulunuyor. Bu odaların küçük penceresi ortada yanan ateşi görüyor. Eskiden haç için buraya gelen Zerdüştler bu odalarda konaklar, pencereden sürekli ateşi izler ve kendilerine çeşitli işkenceler yaparak ibadetlerini gerçekleştirirlermiş.

Mabedin ortasında devamlı yanan ateş eskiden kendiliğinden yanarmış. Günümüzde ise doğal gaz verilerek yakılıyor.

Bu yazımızda anlatacağım son gezi durağı ise Ramana Kalesi (ya da Kulesi). Ramana, Abşeron Bölgesinin geleneksel olan ve Gala köyüyle birlikte bölgedeki en eski yerleşim yerlerinden biri. Bakü merkeze 20 km kadar uzaklıkta. Bu yerleşimin en ünlü yapısı 14. yüzyılda inşa edilen Ramana Kalesi.

Beyaz taştan inşa edilen kulenin kesin yapım tarihi bilinmiyor. Kulenin bazı kaynaklarda 12. bazılarında 14. yüzyılda Şirvanşahlar döneminde savunma amaçlı yapıldığı ve kale olarak kullanıldığı sanılmaktadır. Ben Azerbaycan’da bulunan kuleleri-kaleleri sevdim. farklı bir mimari yapıları var.

Evet Sanal Gezgin arkadaşlarım. Bu yazı ile Azerbaycan Bakü’sü ile ilgili öğrendiklerimi, çektiğim fotoğraflarla birlikte paylaştım. Bundan sonrası Bakü dışında ziyaret ettiğim Azerbaycan şehirlerinin anlatımı olacaktır.

Gezekalın

Dr Ümit Kuru

29.08.223

Yorum bırakın

Yorum bırakın