• Arşivler

  • Diğer 531 aboneye katılın
  • Mart 2013 den beri

    • 378.041 ziyaretçi
  • Temmuz 2023
    P S Ç P C C P
     12
    3456789
    10111213141516
    17181920212223
    24252627282930
    31  

Ortaya Karışık Orta Amerika: Kanalın Ülkesi; PANAMA-Panama City

Panama’nın idari, siyasi, ticari ve bankacılık başkenti Panama City gezisini ayrı bir bölüm olarak anlatmakta fayda var. Biz Panama gezimizde bu güzel şehrin merkezinde kalıp buradan civar bölgelere gezilerimizi de yapabildik.


Mutlaka öncesinden de yaşayan yerliler vardı ama Panama City’nin kuruluş yılları 1519 İspanyol dönemine kadar gidiyor. İspanyollar stratejik bir bölge olarak gördükleri bu alana kurdukları şehri, Peru’daki İnka İmparatorluğunu fetih seferler için başlangıç ​​noktası olarak kullanmışlar. İspanya’nın Amerika’dan çıkardığı altın ve gümüş, Nombre de Dios ve Portobelo limanlarına bu şehirden geçilerek yollanmış. Bu nedenle Panama City hep önemli bir şehir olmuş.

Panama City’nın ilk kurulduğu yer UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesinde yer alan ve bugünkü eski Panama City (Casco Viejo) olarak kabul edilen yerden 8 km ötede bulunan arkeolojik Panama Viejo. Panama Viejo’da ayakta kalan binaların sayısının azlığı karşısında şaşırmamak elde değil. Doğrusu bazen UNESCO Kültür Mirası Listelerinde yer alan eserler bende hayal kırıklığı yaratıyor. Ancak Panama City arkeolojik şehir alanını, birazdan anlatacağım bilgi ile gezerseniz o zaman bu toprakların sizde farklı hisler yaratacağını biliyorum.

Şehrin kaderini çizen Henry Morgan ünlü bir korsan. 17. yüzyıl ortalarında bölge Amerika yerlilerinin öz varlıklarını sömüren İspanyolların egemenliğinde bulunuyor. Ancak İngiltere ve Fransa gibi devletler de İspanyolların bu zenginlik kaynaklarına göz dikmiş ve zenginlikten pay ister haldeler. Bununla birlikte İspanyollarla, Karayip Denizinde doğrudan savaşa girecek durumda da değiller. İşte burada çözüm olarak Galli bir korsan olan Henry Morgan ve korsan arkadaşları devreye giriyor. İngiltere korsanlara bir belge vererek, yağma konusu İspanyol gemileri ve zorunlu olduğu hallerde İspanyol egemenliği altındaki Amerika Kıtası şehirleri olmak üzere korsanlığa izin veriyor. Bunun bir diğer koşulu yağmalanan mallardan İngiltere’ye pay vermek. İşte Panama City’nin Henry Morgan’la hikayesi bu aşamada kesişiyor. Korsanlara yetki verilerek denizde devletler adına paralı askerlerden oluşan filo kurma fikri daha sonra da devam etmiş. Henry Jennings, Benjamin Hornigold, Kara sakal lakaplı Edward Thatch, Kara Sam lakaplı Samuel Bellamy ve kadın korsan Anne Bonny yetkilendirilen korsanlardan en meşhurları. Yazılan o ki İngiltere, İspanya, Fransa ve diğerleri bu konuda korsanlara tam 1662 yetki belgesi vermişler.

1671’de sonradan “Sir” lakabı verilecek olan korsan Morgan Panama City’i işgal ediyor. Çoğunluk görüşüne göre Henry Morgan şehri tamamen yakıp yıkıyor. Bazıları ise şehrin Henry Morgan’ın eline geçeceğini anlayan İspanyol komutanın barut depolarının uçurulmasını emretmesi nedeni ile yıkılıp yandığını ileri sürüyor. Son görüşte yabana atılır gibi değil. Çünkü Henry Morgan’a “Sir” lakabı verilse de kendisi saklanan zenginliklere ulaşmak için işkence yapması ile de meşhur. İspanyollar ele geçmektense bu yolu tercih etmiş de olabilirler.

Arkeolojik alan içinde bir müze de var. Alanın en kıymetlisi bence bu müze. İçeride önemli eserler sergileniyor.

Benim bu alandaki bir diğer favorim ise müze önünde bulunan Ateş Ağacı. Her açıdan çok güzeldi. Özellikle alanda ayakta kalan bir kaç eserden biri olan eski Panama Katedralinin kulesi tarafından çok güzel fotoğraflar veriyor.

Bu alanı gezdikten sonra 8 km ötede bulunan Eski Şehri (Casco Viejo) gezmeye gidebilirsiniz. Panama City’nin bu bölgesi tipik kolonyal tarz evleri ile yürümekten zevk alacağınız bir bölge. Geziye katedralin bulunduğu Plaza De La Independencia‘dan başlayabilirsiniz.

Buradan kolonyal binalar arasından sahile doğru yürüyerek Central Hotel Panamá Casco Viejo, Ulusal Tiyatro binası, Plaza Simón Bolívar gibi önemli yerleri ziyaret edebilirsiniz.

Yol boyunca Panama şapkası alabileceğiniz mağazalar ve güzel bir içecek eşliğinde dinlenebileceğiniz mekanlar göreceksiniz.

Cinta Costera Viyadüğü, bir karayolu köprüsü ve yaya köprüsünden oluşan 2,5 kilometre uzunluğundaki deniz viyadüğü. Panama Şehri’nin tarihi ve hükümet bölgesi olan Casco Viejo’yu çevreliyor. Bunu en güzel olarak tepesinde bir kafeteryaya oturacağınız gökdelenden görebiliyorsunuz.

Panama City hem eskiyi hem yeniyi, hem zenginliği ve hem de fakirliği bir arada görebileceğiniz bir şehir. Ama bunu en iyi şehrin tepesinden anlayabiliyorsunuz. Biz de bir gökdelenin (P.H. Bay View Marañon) en üst katında yerleşik bir restorana çıkıp (El Faro del Casco Antiguo) kokteylerimizi içerken altımızda uzanan şehri seyretmeyi ihmal etmedik.

Tarihi eski şehirden (Casco Viejo) çıkınca yapılabilecek aktivitelerden bir diğeri balık pazarına uğramak olmalı. Burada hem ziyaret yapıp ve hem de “ceviche” yiyerek karnınızı doyurabilirsiniz. ​​

Ceviche narenciye ve baharatlarla marine edilmiş balık veya kabuklu deniz hayvanlarından oluşan bir yemek. Buraya has değil tabii ki. Doğrusu ben çok sevmedim ama beğenenlerimiz vardı.

Balık pazarını da ziyaret ettik. Ama bence öğle sonrası yaptığımız ziyaretin çok da bir anlamı yoktu. Balık pazarlarındaki o hareketliliği ve renkliliği görmek için sabahın erken saatlerinde orada olmak gerekiyor. Öğle sonrasında gittiğimizde hem çok az sayıda açık tezgah vardı ve hem de çok az sayıda balık alıcısı vardı. Olay öğlene kadar zaten bitiyor.

Panama City’de ziyaret edilecek önemli yerlerden bir diğeri de Biomuseo. Panama’nın flora ve faunasının biyolojik çeşitliliğini sergileyen müzenin içini maalesef gezemedik. Biz oradayken kapalıydı. Bilbao’daki Guggenheim Müzesi ve Paris’teki Louis Vuitton Vakfı gibi dünyanın en ikonik binalarından bazılarının mimarı olan Frank Gehry‘nin çarpıcı ve renkli bir projesi burası.

Binanın dışını ve renkliliğini, bahçesinin güzelliğini ve Pasifik’te balık avlamak için yukarıdan denize dalış yapan pelikanları izlemek bile bize keyif verdi. Biomuseo, Gehry’nin Latin Amerika’daki ilk projesiymiş. Müze sonrasında Causeway Amador’a devam edip Sabroso Panama‘da yemek yiyebilirsiniz. Biz bu mekanın yemeklerini de, ambiyansını da beğenmiştik.

Bu yazıda son olarak bahsedeceğim kısım ise Panama yerlilerinin dans ve şarkıları eşliğinde Tinajas Restoranda yediğimiz akşam yemeği olacak.

Bu mekanda yediğimiz yemek çok iyi ve doğru zamanda düzenlenmiş bir organizasyondu. Son gecemizde Panama yerlileri bize dansları ile güle güle dediler. Panama City’e gelmişseniz bir akşam yemeğinizi burada yemenizi tavsiye ederim

Gezekalın

Dr Ümit Kuru

21.07.2023