Etiyopya Gezi Anıları-2. Gün Addis Ababa’dan Langano Gölüne

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Benim için bugün gezinin en güzel günlerinden birisi. Rift Vadisi boyunca hareket edip, Langano gölünde konaklayacağız. Bu arada Abiyatta ve Shalla Ulusal Parklarını gezip, pembe flamingo dahil, kuşları ve diğer hayvanları doğal ortamlarında görüp fotoğraflayacağız.

rift valley mapRift Vadisi’ne ismini, 19. yüzyılda İngiliz Kaşif John Walter Gregory vermiş. Burası Suriye’den Mozambik’e kadar uzanan 6000 km uzunluğunda olan bir yarık. Aslında birbirleri ile bağlantılı olan çok sayıda yarıktan oluşmasına rağmen, tek parça olarak kabul ediliyor. Afrika kıtasında bulunan tüm büyük göller bu yarık boyunca ortaya çıkıyor. İki yüz kilometreyi bulacak olan ve her arabada 4 kişinin bulunduğu 4*4 araçlarla başladığımız seyahatimiz boyunca sırasıyla Koka Gölü (alanı 250 km2, rakım 1590 mt), Ziway Gölü (485 km2, rakım 1636 mt), Abiyatta Gölü (205 km2, rakım 1573 mt) ve Langano Gölü (230 km2, rakım 1585 mt) geçilecek. En sondaki gölün kenarında bir Ekolojik kulübe de konaklama yapacağız. Bir ülkede bu kadar göl olsun ve o ülke insanları susuzluk çeksin. Ne yazık! IMG_1200

Addis Ababa’ya veda edip 4 çekerlerimizle yola düştük. Dört çeker araçlar olmadan bu turun asla yapılamayacağını zamanla öğreneceğiz. Hele ki yağmur mevsiminde bu turu unutun. Mart sonu-Nisan ayı gibi yağmurlar başlıyormuş ama en yoğun yağış Haziran-Ekim ayları arasında oluyormuş. Tam teşekküllü fotoğrafçı olarak bizim arabadaki arkadaşlardan izin alıp ön koltukta yerimi aldım ve tüm gezi boyunca da aynı anlayışı gösterdiler. Bu arada teşekkürümü hemen buradan bir kez daha kendilerine ileteyim.

Yol boyunca yalancı biber ağaçlarını, Afrika Akasyalarını görüyoruz. Etiyopya’nın tüm yollarını sanki Zebu denen sığırlar için yapmışlar. Ana yolda gidiyorken, birden tüm yolu kaplayan Zebular ve yüklü eşekler karşımıza çıktı, durdu.

IMG_1210

Bir köprüyü geçtikten sonra tarla süren insanları ve bir su kenarında dinlenen flamingoları, Marabuo denen leylek türü kuşları ve balıkçılları görünce mola verdik. Bol bol fotoğraf aldık. Tarlalarda hala bizim karasaban kullanılıyor. Tüm gezi boyunca bir tane bile traktör ile tarla sürüldüğünü görmedik.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Daha sonra bir süre daha yol yapıp önce bir kahve molası sonra da yemek molası verdik. Her iki yerde de daha önce görmediğim, bilmediğim rengârenk kuşlar gördüm. Bol bol fotoğraf çekildi tabii ki.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Önce Koka gölü sonra da Ziway gölünü geçtik. Daha sonra da Abiyata-Shalla Ulusal Parklarını gezdik. Önce devekuşları, antilopları ve renklerinden, güzelliklerinden başımın döndüğünü hissettiğim kuşları fotoğrafladım.

Sonra da Shalla Gölü’ne, pembe flamingoları görmeye gittik. Önce etrafta flamingo görmeyince rehberimiz Mehmet beyin ağzından “galiba göremeyeceğiz” sözleri çıktı. Bizden ise şaka ile karışık “olmaz Mehmet bey tur programında yazmışsınız (sanki flamingolarla da anlaşılmış gibi) , bize sözünüz var, biz de fotoğraflamaya söz verdik” itirazları çıkmıştı ki yerel rehber Miki eliyle ufukta bir yeri göstererek müjdeyi verdi. Ufukta bir takım gölgeler seçiliyor ama flamingolar mı emin de değiliz.

IMG_1909-001

Yaklaşık 15-20 dakikalık bir yürüyüş sonrasında onların varlığından emin olduk. Harika gözüküyorlar. Ama yanlarına yaklaştıkça huzursuz oluyorlar. Yeni aldığım zoom lens iyi ama bu mesafeden de mucize beklemek olmaz, biraz daha yaklaşmalıyız. Bulunduğumuz yerden fotoğraf aldık ama biraz daha yaklaşalım derken birden havalanmaya başladılar. Bu görüntü ise ayrı bir güzellikti. Artık elimi deklanşörden hiç kaldırmadan basmaya başladım. İşte oldu, işlem tamam, mutluyum…

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Sonraki durak ise Langano Gölü kenarında olan Wenney adlı Eco Lodge. Buraya varmadan hemen önce bir köprüden geçerken, bu insanların imkânsızlıklar içinde nasıl yaratıcı olabildiklerine bir kez daha şahit olduk. Köprü olarak bir konteynır kullanmışlardı.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Tesise vardığımızda bir cennete geldiğimize inandım. Langano Gölünün hemen kıyısında birbirinden ayrık halde yerleştirilmiş ama kesinlikle doğaya uyumlu konuk evleri ile adına yakışır bir tesise gelmiştik. Elektrikler saat 19-22:00 arasında jeneratörle sağlanıyor, su deseniz göl suyu. Çeşmeleri açınca çamurlu su akıyor. Burada önemli bir ayrıntı, bu göl, diğer göllerin aksine paraziter enfeksiyonlar açısından en güvenilir olanıymış. Yani yıkanmakta bir sakınca yok dediler ama ben yine de pek ikna olmadım. Bizim hanım ise şifa niyetine duşunu aldı..

Tesise erken gelince çevreyi gezdik. Göl kenarına gittik ve daha ilk dakikadan bir hipopotamın su üstünde olduğunu gördük. Civarda Afrika balık kartalı, Colombus maymunu, en küçük antiloplardan Dik-dik, Guguk kuşları, İbis kuşları, Starling ve Super Starlingler kol geziyor. Burası bana bir cennet, harika.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Bir de ileride, ellerinde tuttukları ilkel oltalarla nasıl başardıklarını hala anlayamadığım bir şekilde balık tutan 3 tane çocuğu görünce iyice mest olduk. Çocukları sahile, yakına çağırıyoruz ama bekçiden korkuyorlar, ondan gelemiyorlar diye düşünmüştük. Ama anladık ki onlar sadece bekçiden korkmuyorlar aynı zamanda çıplak olduklarından yanımıza gelemiyorlardı. Sonunda bekçi de gelmelerine izin verince, bahşiş kapma umudu ile ellerinde tuttukları balıklarla önümüzden resmigeçit yaptılar. IMG_6893

Harikaydı; güneş en güzel ışınlarını yolluyor, ortam güzel ve her şey mükemmeldi. İşte o an, ilerleyen günlerde daha çok hissedeceğim bir duyguya kapıldım; biz elimizde makinelerle, giysilerimizle, sırtlarımızda çantalarımız, ayaklarımızda en rahat ayakkabılarımızla o ortama hiçbir şekilde ait değildik, olamayacaktıkda. Neden ve neyin fotoğrafını, videosunu çektiğimizi hiç anlamıyorlardı. Hiç itiraz etmeden bahşişlerini aldılar. Önceleri işin bu kısmı biraz rahatsız edici olsa da, sonradan alıştık. Alan da ve veren de memnundu..

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Akşam yemeğimizi yerken, günün muhasebesini yaptık. Çok ama çok güzel bir gündü. Bugün, geriye dönüp notlarıma ve fotolara bakarak o günü yazarken, yüzümden gülücükler hiç eksik olmadı. İnsan yaşamında bugünler çok olmalı..

IMG_2201

Bir gecelik küçük evlerimize doğru giderken ne kadar yorulduğumu hissettim. Üçüncü gündür toplam 5-6 saat uyumamıştım. Arabada bir ara dalmış ve kendi horultumun sesi ile uyanıp Müslüman şoförümüz Muhammed’in hafif tebessüm eden yüzü ile karşılaşınca çok utanmıştım. Artık bu gece uyurum herhalde derken, yastığa başımı koyar koymaz uyumuşum. Ama hey hat, bu sefer de evin dışından gelen ve maymunlara mı, dolaşan bekçilere mi yoksa dışarıdan gelen yabancı insanlara mı ait olduğunu anlamaya çalıştığım gürültüler ve gölgeler gelince, uyu bakalım uyuyabilirsen! Hanımı da huzursuz etmemeye çalışarak yatağın ortasında bağdaşı kurdum, elde fener beklemeye ve anlamaya çalıştım. Yeniden fikir uçuşmaları, düşüncelerde gelmeler ve gitmeler. Sonunda elde fener, uyumuş kalmışım. Sabaha arsız ve çirkin sesli İbis kuşlarının sesleri ile uyandım.

Yarına Güneye doğru yola devam…

Gezekalın

Ümit Kuru.

İlk Yazım tarihi

15.03.2011 Saat 21:38

Güncelleme tarihi

21.09.2014 Saat 01:04

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Yorum bırakın

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: