Gezi Tarihi: 15.09.2016
Geceyi kötü geçirmiş olarak uyandık. Giysilerimizle yattığımız için giyinme kısmı çok hızlı oldu ve konakladığımız yeri ve çevresini keşfe çıktık. Oda içi kötü olmasına rağmen, otelin çevresi çok güzeldi. Ormanın içinde sayılırdık. Bir kenardan dere akıyordu. Madagaskar’ın bu bölgesi tesisler açısından oldukça fakir. Bu kaldığımız oteller bizlere iyi diye sunulan oteller. Aslında yapılacak şey temel hijyeni sağlamak. Temiz bir tuvalet, yatak, çarşaf, yastık kılıfı ve havlu. Benim gibi gezginlerin, bu gibi ülkelerde beklentisi çok da fazla olamaz. Yeter ki görmeye gittiğimiz güzellikleri görebilelim. Bu otelde aslında hemen ormanın dibinde, vahşi yaşam ile iç içeyiz. Biraz dikkat edebilseler ne kadar güzel olacak herkes için aslında.
Kahvaltı sonrasında Andasibe Rezerv Alanına doğru hareket ettik. Bu rezerve alanı, Kuzey Yağmur Ormanları denilen ve Madagaskar’ın UNESCO Dünya Doğa Mirası Listesi içindeki yerlerinden birisi olan ormanların bir bölümü sayılıyor.
Andasibe Köyünün yaklaşık 2 km kadar güneyinde Madagaskar’ın en eski rezerv alanı olan Andasibe (Perinet) Rezerv Alanı ve 15 km kadar kuzeyinde ise daha büyük olan Mantadia Ulusal Parkı yer alıyor. Bu iki park da yağmur ormanlarının bir parçası ve gerek fauna ve gerekse de flora zenginliği açısından önemli yerler. 100 den fazla orkide (Ekim-Ocak arası açıyor), renkli bukelamun, sürüngen ve kurbağalar, kimi kaynağa göre 11, kimine göre de 14 türden lemur ve 100 den fazla kuş çeşidi ile biliniyor.
1900’lü yılların başında Madagaskar’ı sömürgeleştiren Fransa, doğu limanlarına ülkenin diğer yerlerinden ürünleri getirmek için bir demiryolu inşasına girişti. Henri Perinet adlı bir Fransız mühendis, bu tren yolu hattının Analamazaotra Köyü yakınında bir ana istasyon inşa edilmesinin başındaydı. İşte bugün gezeceğimiz rezerv alanının adı bu Fransızdan geliyor.
Her iki parkın da önemi, Indri Lemurlarının sık populasyonlarına sahip olması. Lemurların çıkarttıkları özel sesler özellikle sabahın erken saatlerinde duyuluyormuş. İki parkta da fiziki koşullarınıza uygun yürüyüş parkurları var. Mantadia Parkı biraz daha az trustik ve yolları daha zorlu. Perinet Rezerv Alanı ise daha organize ve biz de bu alanı gezdik.
Bugünün anlatımına geçmeden Lemurlar hakkında biraz bilgi vermek lazım. Bu gezimizde bol bol görebilmeyi umduğumuz Lemurlar ve Sifaklar maymun ailesinden sayılıyorlar. İri ve parlak gözleri, tuhaf çığlıkları nedeniyle “Gecenin ruhu ya da hayalet” anlamına gelen Latince lemures sözcüğünden lemur, aslında bir alt sınıfın (Makigiller) hayvanlarına verilen genel bir isim.
Familyanın yaşayan türleri 24 – 57 cm uzunluğa (kuyruk 32 – 65 cm) ve 0,7 – 4 Kg ağırlığa ulaşıyorlar. Soyu tükenen türler de var. Postları yumuşak, yünlü, çoğu gri, kahverengi ve siyahımsı varyasyonlarda, vücut zayıf ve bacaklar ince. Arka bacakları ön bacaklarından uzun olduğundan müthiş bir sıçrama yeteneğine sahipler. Otoburdurlar ve Makiler yaklaşık 18 sene yaşayabiliyorlar.
Daha önce uzun uzun anlattığım gibi ilgili konu bağlantısı (https://gezekalin.com/2016/08/31/gezi-oncesi-dipnotlar-madagaskar/) , Madagaskar 160 milyon yıl önce Afrika Kıtasına yapışıktı. Afrika kıtasında tespit edilen en eski lemur fosili 60 milyon yıl öncesine aitmiş. Bu zamanlarda ise Madagaskar, ana kara olan Afrika’dan ayrılmış. Maymun ırkına ait fosillerin tespit edildiği en erken tarih ise 17-23 milyon yıl öncesine ait. Bu demektir ki Afrika’da ortaya çıkan maymun, Madagaskar’a ulaşamadan Madagaskar Afrika’dan kopmuş. Tüm dünyaya hakim olmuş olan maymun, şempanze, goril ve Homo Sapien gibi memeli türlerinden yoksunluk Madagaskar’da daha alt ve yaşlı gruptan memeliler olan lemurlar ile tamamlanmaya çalışılmış. Lemurlar bugün hala dünya üzerinde varsalar, bunu Madagaskar gibi izole olmuş bir adada yaşamalarına borçlular.
İnsanlar, 2000 yıl önce Madagaskar’a ulaşınca adanın lemurları üzerinde hemen olumsuz etki gösterdiler. Adanın lemur çeşidi ve sayısı insanların bu olumsuz etkileri (avlanma ve ormanların sıklığında azalmaya neden olmaları nedenleri) ile azaldı. Bugün lemurlar soyları tehlikede olan hayvanlar olarak kabul ediliyor.
Tüm Madagaskar’da 60’a yakın lemur çeşidi var; Bunların büyüklüğü 25 gr lık pigme fare lemurundan, boyları 1 metreye ulaşabilen İndri’ye kadar değişiyor. Adada hala keşfedilmemiş lemur türleri olduğuna inanılıyor.
İşte biz sabahın erken saatlerinden başlayarak 4 saatlik bir zaman dilimi içinde Perinet Rezerv Alanını gezip, özellikle İndrilerin peşinde olacağız. Onun dışında göreceğimiz tüm hayvanlar işin bonus kısmı olacak.
Park alanına gelince, 13 kişilik kalabalığın, Indrileri sesleri ile rahatsız edebileceğini düşünerek grubu ikiye böldüler. Her grubun başında parktan verilen birer rehber var. Park içinde çeşitli uzunluklarda yollar var ve bunlar iyi işaretlenmiş.
Bir süre sonra İndrilerin çağrışlarını duyduk ve sese doğru yöneldik. Aşağıdaki linkte gezi arkadaşlarımdan Indri sesi kaydı yapanların kayıtlarını veriyorum..
Madagaskar’lılar İndrileri “Babakoto” olarak adlandırıyorlar. Bu hayvanların özellikle sabahın erken saatlerinde iletişim için çıkarttıkları sesler çok etkileyici. Bazen uçan bir yırtıcının varlığını grup üyelerine haber vermek, bazen diğer gruplar için yer hakimiyetini duyurmak, bazen de çiftleşme istekleri ile ses çıkartıyorlar. Önce erkek başlıyor bağırmaya, sonra gerisi dişiler getiriyorlar. Biz orada iken bu haberleşmeye şahit olduk. Çok etkileyici bir iletişim şekilleri var.
Bu ormanlarda İndriler dışında 13 lemur türü daha var. Gördüğümüz ilk İndri ailesinden sonra “diğerlerini görebilecek miyiz?” diye orman içinde yolumuza devam ettik. Bir süre sonra bir başka lemur türünü daha gösterdiler. Bu Yaygın Kahverengi Lemur (Common Brown Lemur) türüymüş. Bu lemur bize büyük sürpriz yaptı.
Ağaçtan aşağıya indi ve dokunma mesafesine kadar yaklaştı. Sırtındaki kesesi içinde yavrusu bile vardı. Çok güzel bir olay yaşamış olduk. Meğerse lemurlar muz kabuğuna dayanamazlarmış. Bu lemur, aramızdan birinin çantasında, sabah kahvaltıdan aldığı muz kokusuna gelmiş. Arkadaş lemur, tırım tırım kokusunu aldığı muzu arıyormuş.
Lemurlardan gündüz aktif olanlar var, gece aktif olanlar var. İndriler gündüz aktif olanlar. Parkta ilerlemeye devam ettikçe bir sürprizle karşılaştık. Gece aktif olan lemurlardan Wooly lemur denen bir türü gördük.
Daha doğrusu parkın verdiği rehber gösterdi. Aslında o olmazsa bizim bir yün yumağı şeklinde olan hayvanları ayırt etme şansımız pek yoktu. Baktığımız ağaçta 3 bireylik lemur ailesi bir aradaymışlar. Sadece bir tanesinin yüzü gözüküyor.
Lemurları gördükçe, yenilerini görme arzumuz arttı. Rehberle daha hızlı şekilde, bazen yol dışına da taşarak ormanı ve ağaç tepelerini taramaya başladık. Bu arada yerde dolanan bir lemur ailesi daha gördük.
Bu aramalar sonuç verdi ve bir ağacın dalları arasında taze yaprak yemekle meşgul bir başka İndri ailesi daha gördük. İndriler sosyal hayvanlar, 4-7 bireylik aile olarak yaşıyorlar. İndriler ancak doğal ortamlarında yaşayabiliyorlar, çıftlıklerde kendılerı ıçın yapılan özel evlerde yaşayamıyorlar. En fazla bir hafta sonra ölüyorlarmış.
Parkta görmeyi beklediğimiz gündüz lemurlarından 6 tür varmış. Biz bunlardan 2 tanesini gördük. Bir de gece lemur türüne tesadüf ettik. Diademed (Altın) Sifaka denen tür sık görebileceğimiz bir tür ama henüz göremedik. Dönüşe geçtiğimizde bizim rehbere haber geldi. Parkın girişinden yana doğru Altın Sifaka ailesi görülmüş. Bunu duyunca rota değişikliği yapıp bu aileyi görmeye gittik. Benim gördüğüm türler içinden en güzeli bu Diademed (Altın) Sifaka oldu.
Bu ailenin bireylerinden bir tanesi anneydi ve karnındaki kesede yavrusu minik gözlerle etrafa merakla bakıyordu.
2007 yılında UNESCO Dünya Miras Listesine aday gösterilen Atsinana Yağmur Ormanlarının bir bölümü olarak kabul edilen Analamazoatra (Perinet) Rezerv Alanını 4 saati biraz aşan süre ile gezdik. Bu parkta akşama kadar rahatlıkla vakit geçirebilirdim. Ancak bugün çok yoğun bir programımız var. Diğer grupta bizi bekliyor ve yemeğe gidilecek.
Evet sevgili Gezekalın takipçileri..
Bu konunun birinci kısmını burada keselim isterseniz. Çünkü bugünün öğle sonrası ve akşamı da aktivite ve bol fotoğraf dolu. Sizleri sıkmayalım ve günü burada bölelim.
Gezekalın ve aydınlık kalın…..
Dr Ümit Kuru
04.10.2016 Saat 11:36
KAYNAKLAR