Bugün artık Venezuela’ya geçiyoruz. Önce Caracas’dan Bogota’ya uçacağız sonrada oradan Caracas’a giden uçağımıza bineceğiz. Yani aslında bugün bütün günümüz yollarda geçecek. Venezuela kısmı bol uçuşlu geçti diyebilirim.
Bogota’ya uçuş saat 11;30’da. Yani sabah biraz vaktimiz var. Bu da günün tek aktivitesi olan Cartagena’da sahile yürüyüş için zaman var demekti. Sabah erkenden hanımla kalkıp bu sefer doğrudan sahile doğru yürüdük. Aklım bir gün öncesinden ağlarını toplayan balıkçılarda ve pelikanlarda kalmıştı. Son kez bu güzel şehrin güzelliklerine şahit olmak istedik.
Sahile çıkış için surları geçmemiz lazımdı. Ancak Surlardan sahile kestirmeden çıkış biraz cambazlık gerektirdi. Surlar üstünde elinde trombonla bir vatandaşın kendi kendine sabah müziği yaptığını gördük. Biraz fotoğrafladık. Arkasından da boyumuza yakın surdan atlayıp sahile geçtik. Sahil beklediğim gibi balıkçı sandalları ile hareketliydi. Ancak daha yeni yeni denize açılıyorlardı. Her bir sandalda sayıları 5-10 arası değişen balıkçı vardı. Sizin anlayacağınız hayal ettiğim gibi ağlarını savuran balıkçılar görmek ve fotoğraflamak pek mümkün olmadı. Pelikanlar deseniz piyasada pek yoklar. Dönüşe geçtiğimizde sahilde balık satan bir balıkçı ve balıkçının sağında solunda durup, balıkçının temizlediği balıktan paylarına düşecek olan artıkları bekleyen beyaz balıkçıl ve pelikanları gördük de boş gelmemiş olduk.
Saatimiz geldiğinde Bogota’ya uçtuk. Burada pek bekleme yapmadan ve ülke çıkışı yaparak 2 saate yakın sürecek uçuşla Caracas’a doğru yola çıktık.
Biz uçuyorken ben size ziyaret edeceğimiz yeni ülke olan Venezuela ile ilgili kısa bilgiler vereyim;
Venezuela Güney Amerika’nın kuzeyinde yer alan bir devlet. Başkenti Caracas şehri, resmi dili İspanyolca, nüfusu yaklaşık 29 milyon ve yüz ölçümü 916,445 km2. Venezuela 5 Temmuz 1811 tarihinde İspanyadan bağımsızlığını kazanmıştır.
Bir söylenceye göre Venezuela adının kaynağı 1499 yılında Alonso de Ojeda’nın keşif gezisidir. Venezuela kıyılarına yapılan keşif gezisi sırasında, gemide bulunan Amerigo Vespucci, Maracaibo Gölünde kazıklar üzerinde bulunan evleri görünce Venedik şehrine bir benzetme yapmış ve bu toprakların adını “Veneziola” (Küçük Venedik) olarak uygun görmüş. Ojeda ve Vespuci’nin gezisinde gemideki tayfalardan biri olan Martín Fernández de Enciso’nun gezi anılarını bir kitapta toplamış. Bu kitapta bahsettiğine göre bu topraklarda yaşayan yerliler kendilerine “Veneciuela” adını veriyorlarmış. Venezuela isminin kaynağının bu olması daha doğru geldi bana.
İspanyollardan önce ülke nüfusunu Carib yerlileri meydana getiriyordu. İspanyollar için Venezuela’nın fethi, yerlilerin şiddetli direniş göstermeleri sebebiyle zor ve yavaş oldu. Ülkede birçok kasaba kuruldu. Caracas 1567’de kurularak 1577’de baş şehir oldu. Venezuela, İspanya İmparatorluğunun nispeten önemsiz bir parçası kabul edildiğinden diğer sömürgelerin idaresine verildi. 1811 yılına kadar İspanyol idaresinde kaldı. Daha sonra ise Simon Bolivar’ın başkanlığında ve içinde Venezuela, Ekvador, Kolombiya, Panama ve Peru’nun bulunduğu Büyük Kolombiya olarak adlandırılan yönetim içinde kaldı. Anlaşmazlık sonucunda 1830’da Venezuela konfederasyondan ayrılarak bağımsız bir cumhuriyet oldu. 1830’dan 19. yüzyıl sonuna kadar büyük krizler birbirini takip etti. Yirminci yüzyılın büyük bölümünde ülkeyi askeri diktatörler idare etti. Petrol bu ülkenin hem şansı ve hem de şansızlığı oldu. Büyük devletler, askeri diktalar aracılığı ile ülke idaresine karıştılar ve öz kaynaklarını sömürdüler. 1959’dan itibaren ülke demokratik seçimlerle işbaşına gelen hükumetler tarafından idare edilmeye başladı.
Venezuela’nın yaklaşık % 40’ı ormanla kaplıdır. Petrol üretiminde dünyada beşinci sıradadır. Venezuela bio çeşitliliğin en fazla olduğu 17 ülke arasındadır.
Venezuela deyince akla ; Dünyanın en yüksekten akan şelalesi olan Angel Şelalesi, Güney Amerika’nın en uzun 2. Nehri olan Orinoco Nehri , Dünyanın en büyük 5. Petrol ithal eden ülkesi ve açığa çıkartılmamış dünya doğal gaz rezervlerinin en fazlasına sahip olan ülkesi gelir.
Hava limanı çıkışında bu sefer bizi Venezuela’daki yerel acente temsilcileri karşıladı. Hem Kolombiya ve hem de Venezuela’daki yerel acenteler hep iki kişi çalıştılar. Bunlardan bir tanesi sanki bir koruma gibi sürekli olarak grubun kontrolünü yaparken diğeri rehberlik hizmeti veriyordu. Rehber dışında olanı güvenlikle ilgiliydi.
Hava limanından çıkışımız saat 17:00’leri buldu. Programı yaparken hava limanına yakın bir otelde kalıp ertesi gün yapacağımız Canaima uçuşları için zaman kazanmak istedik. Bu nedenle yakında bir otelde kalacağız. Yerel rehberler bizim grubu alıp minibüsümüze götürdüler. Minibüsün içine girer girmez şaşkınlık yaşadık. Minibüsün tüm pencereleri sıkı sıkıya kalın pencerelerle kapatılmıştı. Gülmeye başladık ama rehberler gayet ciddi şekilde güvenlik amacı ile perdeleri açmamamız gerektiğini söylediler. Gülsek mi, korksak mı anlamadık ama emin olun tek bir ışık yüzü göremeden otele vardık. Minibüsle bu şekilde seyahatimiz Caracas’a tekrar döndüğümüzde de devam etti.
Otelimiz Ole Caribe adlı güzel bir oteldi. Burada bir başka ayrıntıyı daha anlatmalıyım; Venezuela para birimi Venezuela Bolivarı. Resmi olarak kurları 1 USD yaklaşık 6-7 Bolivar. Ama korkunç bir enflasyon var ve piyasada para değişim oranları çok fark ediyor. 1 USD verip piyasadan 50-60 Bolivar alabiliyorsunuz. Ülkede hemen herkes döviz bürosu. Hava limanından çıkarken gümrük görevlisi bile döviz değişimi yapabileceğini söyledi. Bu değişimler her zaman güvenli değil tabii ve açıkta bu işlemi asla yapmamak lazım. Biz bu nedenle yerel acente aracılığı ile bu para değişimini otelde yaptık. Verdik USD’leri aldık paket paket Bolivarları.
Otele yerleştikten sonra açlığı bastıralım diye otel lokantasına gittik. Lokanta fiyatlarına bakınca 10-15 USD’ye karidesli, Kılıç balıklı yemek yenip bir de üstüne orta düzey bir şarap açtırabileceğimizi gördük. Grubu durdurabilene aşk olsun.. Bol bol ve çeşit çeşit yedik. Türkiye’de hele de Bodrum’da bu balıkların yanına bile yaklaşamaz ve bir sürü para öderken 5 yıldızlı otelde mükellef bir ziyafet çektik. Venezuela’da bahşiş hesaba dahil ama bol bol bahşiş bile bırakıldı. Günün en güzel anı da bu yemek oldu galiba..
Venezuela’ya giriş yaptık. Yarın Unesco Kültür ve Doğa Mirası Listesi içinde olan Caanaima Ulusal Parkına doğru zahmetli bir yolculuk var. Koşturmaca sabahın 03:30’undan itibaren başlayacak. Haydi hayırlısı bakalım…
Gezekalın
Dr Ümit Kuru
28.08.2014 Saat 02:03