Romanya’nın bir bölgesi, bir başka bölgesine asla benzemiyor. Bu özellik, aralarında Türkiye’nin de olduğu, pek az ülkede vardır. Romanya’nın kuzeyi, güneyinden, doğusu, batısından coğrafik açıdan farklı ve bir bölgesinin gelenekleri, diğer tarafa pek uymayabiliyor. Maramureş Bölgesi ile Bucovina Bölgesi arasında saman balyalarını kurutma yöntemleri bile farklı.
Ben çok renkli ve kendi içinde farklılıklar içeren ülkeleri severim. Romanya’yı en çok bu özelliği ile sevdim.
Romanya’nın Kuzeydoğusu, Bucovina Bölgesi olarak adlandırılıyor. “Bucovina”, kelime olarak “Kayın Ağaçları Diyarı” anlamında. Tarihsel olarak Bucovina Bölgesinin yarısı Romanya, yarısı da Ukranya’da kalmış. Adında da anlaşılacağı gibi bol ağaçlıklı, verimli ovaları ve Karpat Dağlarının eşsiz manzaraları ile zaten doğası müthiş bir bölge. George’un Bucovina Bölgesinde, Gura Humorului Kasabasında, konaklama için seçtiği yer olan La Roata, inanılmaz güzellikte bir yer çıktı. Konakladığımız yerler içinde burası en sevdiğimiz yer unvanını haklı olarak kazandı.
Gezimize ilk olarak Paskalya Yumurtası boyaması yaparak geçimine katkı sağlayan bayan Elena Coca’nın evini ziyaret ederek başladık.
Yumurtanın doğal boyalarla ya da balmumu ile boyanması Bucovina Bölgesinin geleneksel sanatları arasında yer alıyor. Paskalya Yumurtası aslında Hristiyanlık öncesinden gelen bir gelenek. Bizde de nevruz kutlamaları sırasında boyalı yumurta hediye etme adeti var. Yani bu gelenek kadim kültürlerde dünyanın yeniden canlanmasının, baharın gelişinin sembolü olarak kullanılırmış. Hristiyanlığı kabul eden bazı pagan toplulukları sahip oldukları kültürel adetlerini Hristiyanlık ile bütünleştirmişler ve bu adet isa’nın hayata geri geldiği gün olan Paskalya ile özdeşleştirilmiş.
Ev sahibesi Bayan Elena yumurtaları boyamak için renkli balmumlarını kullanıyor. Çok sabır ve dikkat gerektiren bu işte bir tavuk yumurtasını onun tekniği ile boyaması için 1, kaz yumurtası için 3 ve en büyük yumurta olan tavus kuşu yumurtası için 1 ay uğraşması gerekiyormuş.
Bize ikram ettiği kimyon likörü ise nefis bir tada sahipti. Hepimiz yumurtalardan satın aldık, gerçekten her birisi sanat eserleriydi.
Tarihin çok eski zamanlarından beri yerleşimin olduğu Bucovina Bölgesini meşhur eden, ona önem kazandıran bölüm Boyalı Kiliseler (Painted Churches).
Aslında bu manastır ve kiliselerde de sistem değişmemiş; Transilvanya’daki müstahkem kiliseler gibi, bunlarda da düşman istilalarından korunmak için 15-16. yüzyıl kiliseleri çevresine kule ve duvarlar yapılmış. Düşman ise özellikle kuzeyden, Rusya üzerinden gelen Tatarlar ile güneyden gelen Osmanlılar. Transilvanya Müstahkem Kiliselerinden fark ise Bucovina’da kiliseler dışına çizilen freskolar. Avrupa’nın tek örneği olan boyalı kiliselerin bu özelliği, onları UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi içine sokuyor.
Kiliseler dışına İncil’den sahneler, Hz İsa’nın hayatından kesitler, Azizler, melekler, cennet ve cehenneme ait dini motifler çizilmesi Voyvada Petru Mutaş, Büyük Stephan ve Voyvoda Petru Rareş dönemlerinde başlamış.
Manastır ve kiliseler içinden en iyi korunmuş durumda olanlarından yedi tanesi (Humor, Moldovita, Patrauti, Probota, Suceava, Voronet, Arbore) UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi içindeler. Sucevita ise bu listeye girmek için onay bekliyor.
Moldovita Manastırı Kilisesi bizim ziyaret ettiğimiz ilk boyalı kiliseydi. Burası rahibelerin bulunduğu bir manastır. Dıştan boyamaları en iyi durumda olan kiliseler arasında sayılıyor. Humor Kilisesi ile birlikte açık verandalı kiliselerin son örneklerinden. Yapımının tamamlanması 1532 yılına tarihleniyor. Bu manastırın yerinde bir zamanlar basit bir ahşap kilise varmış. Büyük Stephen’ın gayrimeşru oğlu olan ve sonradan bölgenin Voyvodalığını yapan Petru Rareş’in yaptırdığı bir manastır. Petru Rareş aynı zamanda Humor ve Probota Kiliselerinin de yapılmasını sağlayan kişi. Zaten manastır içindeki avluda bulunan ve manastır hazinelerinin saklandığı binanın önünde bu adamın bir büstü mevcut.
Büyük Stephen, Osmanlı ile irili ufaklı tam 36 savaşı yönetmiş ve 34 tanesini Osmanlı’ya karşı zaferle bitirmiş. Çok da dindar bir adammış ve zaferleri sonrasında ya kilise yaptırmış ya da yeniletmiş. Gayrimeşru oğlu olan Prens Petru Rareş ise karşısında Kanuni Sultan Süleyman olunca Osmanlı’ya boyun eğmiş.
Moldovita Manastırının kilisesinin yapımı 1532 yılı olsa da içi ve dışının freskolarla boyanması 5 yıl sonra olmuş. Boyalı kiliselerin her birinde hakim olan boya farklı ve Moldovita Boyalı Kilisesinde hakim olan boya renkleri sarı ve mavi. Kilisenin dış duvar boyalı resimlerinin en güzel olduğu bölümler doğu ve güney kısımları. Güney cephede var olan bir fresko bizi fazlaca ilgilendirdi. Bu fresko İstanbul’un kuşatılması ile ilgiliydi.
Bir kaynaktan okuduğuma göre bu fresko, Avarların yardımını alan Sasanilerin 626 yılındaki İstanbul’u (o zaman ki Kostantinopolis’i) kuşatmalarını resmediyormuş. Ama freskoda kuşatmada kullanılan toplar gözüküyor. Bu nedenle bu fresko, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u kuşatıp alması ile ilgili olmalı.
Doğu cephesinde, kiliseye giriş kapısının üstünde yer alan Meryem Ana’ya bebek Hazreti İsa’nın sunulması törenini resmeden fresko da çok dikkat çekici olanlardan.
Bunun dışında Hristiyan aleminin tüm kutsal kişilerini gösteren Jesse Ağacı (Trees of Jesse) freskosu da bu kilisenin güney cephesinde resmedilmiş. Kilisenin içi ise Hazreti İsa’nın hayatına ait İncil’den sahnelerle dolu. Kilise içindekileri Transilvanya’nın gezdiğimiz tüm kiliselerinde bol bol fotoğraflayınca, bu kilisenin iç freskolarını fotoğraflamak için ekstra para vermek istemedim. Zaten Moldovita Kilisesi özellikle dış freskoları ile ünlü.
Moldovita Kilisesi, Bucovina Bölgesi Boyalı Kiliseleri için çok iyi bir başlangıç oldu. Diğerlerini anlatmayı sonraya bırakalım derim.. Biraz yoruldum da …
Gezekalın..
Dr Ümit Kuru
02.08.2019 Saat 00:55