Brezilya-Iguazu soslu Arjantin-Şili-Patagonya gezisi-Punta Arenas

IMG_0338-001

Sabah Puerto Natales’den Punta Arenas’a gitmek üzere yola çıktık. Arada 190 km kadar bir yol var. Buraya gitmemizin nedeni Ateş Toprakları’nı (Tierra del Fuego) ziyaret etmek için geçiş noktası yapmak.  Tierra del Fuego hem Şili ve hem de Arjantin tarafında toprakları olan bir bölge. Dolayısı ile Ateş Toprakları’nın (Tierra del Fuego) karşı kıyısında yer alan Şili-Punto Arenas’da bir gece konaklayıp, ertesi gün de Macellan Boğazını vapur ile geçeceğiz ve Arjantin Tierra del Fuego’sunu gezeceğiz. Şili Tierra del Fuego topraklarında gezimizi yapmak çok zor. Çünkü yol yok. Bu arada Macellan Penguenlerini görebileceğimiz Seno Otway Körfezini de bugün ziyaret edeceğiz. Punta Arenas şehir gezisi ile Seno Otway Körfezinde Macellan Penguenlerini gezmek bugünün aktiviteleri olacak.

Magellan PenguenleriYaklaşık 3.5 saatlik bir yolculuk sonrasında Seno Otway Penguen Kolonisi Gezi Parkına vardık. Burada yaklaşık 2 km’lik bir yürüyüş parkuru var ve Penguenleri gözetleme bölgeleri kurulmuş. Macellan Penguenleri (Sphenisus magellanicus) adını, Portekiz’li denizci onuruna Ferdinand Macellan’dan alıyor. Ağırlıkları yaklaşık 4,5 kg ve boyları da 76 cm’ye kadar ulaşabiliyor. Ana dağılım bölgeleri Şili, Arjantin ve Falkland Adaları’nın kayalık sahilleri. Hepimiz penguenleri denizde aradık ama onların yuvaları kıyıdan birkaç yüz metre kadar içerilerde oluyormuş. Arjantin’in Atlas Okyanusu sahillerindeki Punta Tombo ‘da, Antartika dışındaki, dünya çapında en büyük penguen kolonisini oluşturuyorlarmış. Macellan penguenleri koloniler halinde yaşıyorlar ve kuluçkaya yatıyorlar. Eşler birbirlerine sadıklar. Bir çiftleşme döneminde eşlerden birisi ölürse, kalan eş o dönemde çiftleşmek için yeni bir eş aramazmış.

Alana girdiğimiz andan itibaren heyecanla penguen aradık ama bir tane bile göremedik. Sonunda bir alanda yuvaların dışında güneşlenen 3-4 tanesini gördük. Sonra denize yakın olan gözlem evinde denizden çıkan bir tane penguene rast geldim. Bastım deklanşöre.. Şükürler olsun dedim içimden. Daha sonra kıyıdan epey içerde bol IMG_0408-002miktarda yuva olan bir alanda, yeni yeni tüyleri dökülen 10’ a yakın penguen daha gördük. Hele bir penguen ailesi ile 1 metre mesafede cilveleştik. Sevimli hayvanlar. Diğer penguen cinsleri ile karşılaştırıldığında Macellan penguenleri daha ince tüy kalınlığına ve yine daha ince yağ katmanlarına sahipmiş. Bu yüzden kışın, örneğin Brezilya sahilleri gibi, daha sıcak olan kuzey bölgelerine çekiliyorlarmış. Yani  Penguenler Mart ayı başı gibi sıcak olan alanlara doğru kulaç atıyorlar.  Bu nedenle de biz burada yüzlerce penguen beklerken, 20-30 tane penguene ancak rastladık. Kalan penguenler ise yavruları henüz bu göç için yeteri kadar büyümemiş olanlardı. Neyse yine de şanslı sayılırız. Çünkü hiç göremeyebilirdik de…

Daha sonra Punta Arenas’a doğru yol aldık.

Punta Arenas, Şili’nin XII. Bölgesi Magallanes y la Antártica Chilena‘nın başkenti ve Magellan Boğazı’nın kıyısında bir liman kenti. Dünyanın en güneyindeki şehir olduklarını iddia eden bir kaç tane şehir varmış. Punto Arenas, belki  Ushuaia ve Puerto Williams’dan daha kuzeyde bir şehir ve en güneydeki yerleşim yeri değil ama yaklaşık 120.000 nüfusu ile (2005) bu şehirlerden daha büyük ve dünyanın en güneyindeki anakent unvanı konusunda tartışmasız.

IMG_0535Nisbeten genç şehirlerden sayılıyor ve 1848 tarihinde kurulmuş. Sonradan İngilizler buranın koyun yetiştiriciliği için uygun bir yer olduğunu anlayınca önemi de artmış. Bir zamanlar Macellan Boğazına bakması nedeni ile tüccarlar için çok önemli iken,  Panama Kanalı’nın açılmasıyla liman olarak anlamını yitirmiş. İşte tam da bu zamanda, şehir yün ticaretinin Şili’deki merkezi olarak ikinci çıkışını yapmış.

Punta Arenas’a varınca hemen yemeğe götürüldük. Yemek yediğimiz yer Cento Hijos Chiloe adlı yerel halkın tercih ettiği anlaşılan bir restorandı. Burada da kuşkonmaz çorbası içtim.

Daha sonra hemen otelimize gittik. Güzel otellerden bir tanesi de burası çıktı; Carpa Manzano Hotel. Şehir merkezine yakın. Çok az bir dinlenme sonrası şehri tanımak için yollara düştük. Şehir merkezi  Plaza des Armas. Buradan devamla şehri kuşbakışı göreceğimiz Cerro de la Cruz” yani La Cruz Tepesine çıktık. Kocaman bir hacın altında, şehre bir kuş bakışı yaptık. Yolu biraz daha uzatarak ve eskiden kalma evlerin önünden geçerek yeniden şehir merkezine döndük. Hernando de Magallanes anıtının bulunduğu parkta hediyelik eşya tezgâhları arasında dolaştık. Küçük ama şirin bir park. Hediyelik eşyalar satan küçük tezgahlar var ama kayda değer bir şey bulamıyorsunuz. Bu parkı gezdikten sonra Kanukinka adlı bir kafeteryada oturup bir şeyler içtik. Sonrasında ise otele döndük ve istirahate çekildik.

La Marmita adlı çok şık bir restoranda akşam yemeğimizi yedik. Punto Arenas’a kadar gelmişseniz burada mutlaka bir yemek yemenizi tavsiye ederim. Nargezi ve sevgili Cem çok güzel bir restoran daha seçmişler bizim için. Restorandaki sürprizlerden bir tanesi ise  Türk kahvesinin sunulması oldu. Bayağı bayağı cezvede pişirilen Türk kahvesi içmek çok hoş oldu bizim için. Yemek sonrası kısa bir yürüyüş sonrasında otelimize vardık. Yarın uzun bir yolculuğumuz var ve yaklaşık olarak 10 saat sürecek. Önce Macellan Boğazını gemi ile geçeceğiz. Sonra da Şili sınırını geçip, Arjantin’e Tierra del Fuego yani “Ateş Toprakları”na devam edeceğiz. Gezimizin yavaş yavaş sonuna geliyoruz. “Fin del Mundo” ya  (Dünyanın Sonuna) doğru yolumuz var. Ushuaia ve Tierra de Mundo Milli Parkını gezene kadar gezinin en güzelini geride bıraktık diyordum. Ama! Aması yarına!

Gezekalın

Dr Ümit Kuru

02.05.2013 Saat 20:00

Yorum bırakın

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: