Tüm Çekincelerinizi Bir Kenara Bırakın! İRAN GEZİ YAZISI:Bişapur/Tang-e Chogan/Şiraz

İran gezimizin ortalarına doğru yaklaşıyoruz. Genellikle İran tur programları Tahran, İsfahan, Şiraz, Yezd ve Persopolis merkezli olarak yapılıyor. Bu ana kadar anlattığım kısımlar bütün tur programlarında bulunmuyor. Ahvaz’dan Şiraz’a doğru olan bugünümüzden sonra biz de standart İran programlarını takip ediyor olacağız. Ben sizlere bu ana kadar anlattığım İran bölümünün de programlarınız içinde olmasını tavsiye edeceğim. Bugün yine yolumuz uzun. Şiraz’a kadar yaklaşık 520 km’lik yolumuz var.

Huzistan ham petrol ve doğal gaz rezervleri açısından İran’ın en zengin bölgesi. Yolumuz üzerinde petrol rafinerileri görüyoruz. Petrol ve doğal gaz buradan borularla Umman Denizi’ne ulaştırılıyor.

Bişapur (Şapur’un Şehri anlamında Farsça Bay-Šāpūr‘dan geliyor), Pers ve Elam arasındaki antik yol üzerinde, diğer Sasani başkentleri Estakhr (Persepolis’e çok yakın) ve Ctesiphon arasındaydı.

1. Şapur

İkinci Sasani Kralı 1.Şapur müthiş bir yöneticiymiş. Sasani İmparatorluğunu 30 yıl boyunca yönetmiş. Yönettiği yıllar olarak 240-270 yılları arası olarak bildiriliyor. Babası olan Ardeşir’in seferlerine katılmış ve babası ölene kadar da eş kral unvanı taşımış. Şapur iktidarı boyunca Roma İmparatorluğunun belalısı olmuş. Roma topraklarında olan Antakya’yı, Kapadokya’yı ele geçirmiş. Üç Roma imparatorunun sonunu getirmiş; Çocuk imparator Gordian III, Arabistanlı Philip ve en sonda da İmparator Valerian. Yani Şhapur’un Roma İmparatorlarına karşı galibiyet üçlemesi var. Şapur, Zağros Dağlarının dik yamaçlarına yaptırdığı kabartmalarda bu üç imparatoru da aşağılarken gösterilmiş. Kendisine “İran ve İran olmayan kralların kralı” unvanını vermiş ve kullanmış.

Akıllı bir politika izlemiş ve savaşta ele geçirdiği yerleri yakıp yıkmaktansa yağmalamış ve kendilerine haraç öder hale getirmiş. Hazinesini güçlendirmiş. Esir aldıkları arasında, Valerian’ın Roma ordusu mühendisleri örneğinde olduğu gibi, işine yarayacak beyin ve kas gücü varsa kullanmış. Onlara Şuşter Su Sistemini ve Bişapur’u inşa ettirmiş. İşte Şapur’dan bu kadar bahsetmemin nedeni bugün gezeceğimiz Bişapur Antik Şehri ve Tang-e Chogan Kaya Kabartmalarının ana konusunun “İran ve İranlı Olmayan Kralların kralı 1 . Şapur” olmasıdır.

Bişapur bir nehir geçişinin yakınında inşa edilmiş ve aynı yerde ayrıca kayaya oyulmuş rezervuarlara sahip bir kale ve altı Sasani kaya kabartması olan bir nehir vadisi ve Şapur’un 7 metre boyunda heykelinin bulunduğu mağara bulunuyor. Sasani Fars Bölgesi Arkeolojik Peyzajları, 2018 yılında UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi içine alınmış. Bişapur Arkeolojik Site Alanı ve Tang-e Chogan Kaya Kabartmaları listede bulunan 8 Sasani dönemi eserleri arasındadır.

Antik şehrin çevresi 10 metreye ulaşan kalın surlarla çevrili. Bugün, sadece size söylendiği zaman kale olduğunu fark edeceğiniz antik kalesi dağların yamacında bulunuyor. Şehrin büyük kısmı hala toprak altında ve kazılmamış halde. Şapur’un yaptırdığı saray ve su tanrıçası Anahita’ya adanmış tapınak, arkeolojik alanın en iyi çalışılan bölümleri.

Bu şehirle ilgili en önemli nokta, Bişapur’dan önce görülmemiş, Pers-Roma sanatı ve mimarisinin birleşiminin bu antik şehirde uygulanmasıdır. Bişapur inşa edilmeden önce, İran/İran’daki hemen hemen tüm ana şehirler dairesel bir plana sahiptile. Bişapur, Roma şehirlerinde olduğu gibi, dikey ve yatay sokak (ızgara biçimli) planına göre yapılmış ilk Pers şehridir. Ayrıca şehirde özellikle iç mimaride Roma Sanatından uyarlanmış mozaik işçiliğini de görmekteyiz.

Anahita Tapınağı yer düzeyinin altında yapılmış. Merdivenlerle inilen tapınakta bir avluya açılan kapılar ve tüneller sistemi kurulmuş. Çok iyi durumda olan bu tapınak içine, su kanalları ile nehirden su taşınmış ve Su ve Bereket Tanrıçası Anahita’ya adanmış bir tapınak yapılmış. Daha önce gezdiğimiz Taht-ı Süleyman’da da böyle bir tüneller sistemi ile tapınağa giriş vardı ama buradaki kadar iyi korunmuş durumda değillerdi.

Anahita Tapınağı arkasında Ateş Tapınağı ve Saray Kompleksi var. Ateş Tapınağı içi 781 m2’lik dev bir salona ve 61 adet nişe sahip.

Şehirde bir bölüm Valerian Sarayı olarak ayrılmış. Kazılarda çıkan bulgulara göre buras0,ı Şapur’un esir aldığı Roma İmparatoru Valerian için yaptırdığı bir yermiş. Harap halde ve pek saraylık görüntüsü yok doğrusu.

Şapur Sarayı, Ateş Tapınağına bitişik yerleşimli. Şapur kendi kurduğu şehirde ölmüş. Sasanilerin yıkılması sonrasında da şehir önemini yitirmiş.

Bişapuru gezdikten sonra hemen yakındaki Tang-e Chogan Kaya Kabartmalarının bulunduğu alana gittik. Shapur Nehri kuzeydoğudan güneybatıya, bir vadi içinden geçerek akıyor. Bu vadinin ismi olan Tang-e Chogan (Tang-e Chowgan) “Polo oyunu vadisi” anlamına geliyor. Tang-e Chogan, Sasani krallarının geleneksel polo oyunlarının yeriymiş. Burada iki yanlı Zağros Dağlarının dik kayaları büyük Sasani krallarının birkaç muhteşem kabartmasına ev sahipliği yapıyor. Zağros Dağlarının dik kayaları adeta imparatorların başarılarını kazıttıkları birer tuval gibi kullanılmış.

Bu vadide Şapur I ve Behram I ve II ile ilgili 6 kabartma var. Ayrıca nehir yatağından yaklaşık 700 metre yükseklikte Şapur Mağarası denen mağara içinde 6 metre yüksekliğinde büyük bir Şapur I heykeli de bulunuyormuş . Ancak ulaşımı zahmetli ve zaman alıcı bir mesafede olunca biz oraya gidemedik.

Tang-e Chogan Kabartmaları, diğer Sasani dönemi kabartmalarından daha büyük ve içeriği kalabalık kabartmalara sahip olması bakımından benzersiz. Yani bu geçit kabartmalarını görmezseniz olmaz. Hepimizi, Bişapur Arkeolojik Alanından daha fazla etkiledi. Hüsrev’in Kirmanşah’ta Taq-e Bostan’daki av sahnesinin antik kabartması ile karşılaştırılabilecek kadar güzeller.

Alanın sol tarafında bulunan rölyefleri, girişten itibaren bakarak takip ederseniz, karşınıza ilk olarak Şapur ‘un 3. rölyefi çıkacak. Bu rölyefte Romalılara karşı kazanılan zaferin ifadesi olarak Kral Şapur merkezde ve atı üstünde, tacı lüle saçlı kafasında. Şapur’un atının önünde yalvaran Roma İmparatoru Arabistanlı Philip, arka tarafında ise Şapurun bileğinden kavradığı esir Roma İmparator’u Valerian bulunuyor.

Rölyefte Şapur’un kumandanları da at sırtında olarak kazınmışlar. Burada tam 100 tane kazınmış insan figürü mevcut. Pers ordusu ve subayları atları üstünde Şapur’un arkasında ve Romalı subaylar ve soylular 5 sıra halinde Kral I. Şapur’un önünde hediyeler ve adaklar taşıyorlar olarak kazınmışlar.

Alana ana girişten sonra karşınıza çıkan ikinci kabartma, Kral II. Behram’ın Araplar üzerindeki zaferini temsil ediyor. Solda at sırtında Behram ve Araplar, krala atları ve develeri sunmak için İranlı komutanlar tarafından yönetiliyor. Burada Behram’ın tacı diğer rölyeflerdeki krallardan farklı olarak kanat şeklinde.

Sol yanı takip edersek karşımıza çıkan 2. rölyef benim en sevdiğim rölyef oldu, 1. Berham’ın zafer rölyefi. Diğer kabartmalarda görülen, doğanın zaman içinde yarattığı tahribat, bu rölyefte en az gözüküyor.

Behram, size göre soldaki Ahura Mazda’dan tacı kabul ediyor. Bu rölyefin işçiliği elbiselerde görülen kıvrımlar ve verilen hareketle mükemmel olarak kabul ediliyor. İmparatorun atının ayakları altındaki yerde yatan mağlup ettiği düşman ayrıntısına dikkatinizi çekerim.

Dördüncü kabartma, II. Behram’ın isyancılara karşı kazandığı zafer sahnesini tasvir ediyor.

Burada kral ortada tahtta otururken, sağ tarafında saygılı bir şekilde İranlı komutanlar ve askerler, solda ise isyancılar ve esirler yer alıyor. Esirler İran askerleri tarafından kralın huzuruna getiriliyorlar.

Geçidin sol tarafında bulunan 4 rölyefi gezerken, sağ yanında bulunan 2 rölyefi görmemişiz. Bunu, yazıyı hazırlarken fark ediyorum ve tabii ki üzülüyorum. “Neden atlamışız ve rehber bizi oraya neden götürmemiş?” diyeceğim ama tahmin edeceğiniz gibi geride kalan uzun otobüs yolculuğunu düşünmüştür veya biz alanı gezerken başlayan yağmurdandır diyerek kendimi avutuyorum.

2 rölyeften bir tanesinde hem Şapur ve hem de Ahura Mazda ata binmiş ve karşı karşıya gösteriliyorlarmış. Kral tacını Ahura Mazda’dan alıyor. Ahura Mazda’nın atının ayaklarının altında Ahriman (şeytan) ve Şapur’un atının ayaklarının altında ise Gordianus’un cesedi yatıyorken ifade edilen bir kabartma. Bu kabartma en çok hasar gören kabartmaymış. Bu nedenle bunu görmesem de olurmuş. Ama göremediğimiz diğer kabartma alanın en iyi korunanıymış. Şapur’un Roma İmparatorluğu’na karşı kazandığı zaferle ilgili olan kabartmayı göremediğime üzüldüm doğrusu.

Gezi yazısı yazarken insan geziyi bir defa daha yaşıyor. Eskiden geziye gitmeden önce mutlaka ama mutlaka elimde gezi öncesi çalışmalarımdan çıkarttığım notlar ve gittiğim yerle ilgili kitaplar olurdu. Kolay kolay gezilen yerle ilgili, çok önemli bir neden yoksa, görmeden geldiğimiz yer olmazdı. Gerekirse rehberi uyarır ve mutlaka oraya yönlendirirdim. Artık yaşlandım ve tembelleştim galiba. İhmal ettik ve yeteri kadar çalışmadan gittik. Sonunda 2 rölyef görmeden gelmişiz. “Gördüklerine say” diyenler çıkacaktır aranızdan ama adamlar 2000 sene önceden kayalara günlerce tarih kazımış durmuş, görmeden gelmek en azından emeğe saygısızlık olmaz mı? Ben uyarımı buradan yapayım da yazıyı okuyan gezginler aynı üzüntüyü sonradan yaşamasınlar…

Nurabad’da yemek molası verip Şiraz doğru yola çıktık. Yeni konu Şiraz olacak…

Gezekalın

23.06.2022