Noroc Romanya: Geleneksel Maramureş

Romanya’nın Maramureş Bölgesine yaptığımız gezinin her anı çok güzel ve özeldi. Bundan önceki Maramureş’e ait iki bölümü, Ahşap Kiliselere ve Sapanta Neşeli Mezarlığa ayırmıştım. Son Maramureş bölümünü ise doğası, kültürü ve şahit olduğum gelenekleri ile Maramureş olarak yazmayı uygun gördüm.

P6120018.JPG

Maramureş’in bende en çok iz bırakan sahnelerinden birisi de Maramureş’de yol boyu gördüğüm saman balyaları oldu. Ortada, temel olarak kullanılan bir sopa ve ona bağlanan ve çadır haline getirilen diğer sopalarla yapılan bir çatı üstüne saman balyalarını diziyorlar. Yumurta şekline getirilip, kurumaya bırakılan bu saman balyalarının boyu 3-3.5 metreye kadar ulaşabiliyor.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Saman yığınlarının bu hale getirilmesi çok ama çok zahmetli bir iş, öyle göründüğü gibi kolay değil! Saman yığınlarına o şekli vermek ve yıkılmadan bir arada tutmak için, düzenli olarak çatı çevresinde döne döne samanları üst üste yığmak gerekiyor. Bunun için de mutlaka iki kişi çalışıyorlar. Çatının üstünde bulunan kişi, alttan samanları ileten kişinin verdiklerini düzenli olarak yerleştirmek zorunda. Bu iş güneş altında saatlerce sürüyor.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Üç saman yığını ile bir koyunun, beş saman yığını ile de bir ineğin yıllık  saman ihtiyacının karşılanabildiğini söylüyorlar.

P6130476-001.jpg

Beni saman yığınlarının düzenlenmesindeki estetik ve görsellik en çok etkiledi ama aslında Maramureş’in en önemli özelliği evlerin anıtsal diyebileceğim kadar güzel olan giriş kapıları. Dışarıdan bahçeye girişte, zengin evlerinde çift giriş, orta hallilerin evlerinde ise tek girişe sahip  büyük ahşap kapılar tam bir sanat eseri. Ortadaki iki yana açılır büyük kapı ise hayvanlar ve yük arabaları geçeceği zaman açılıyor. Kapılar büyüklüğüne göre 3-6 sütunlu oluyormuş. Sütunların üstüne ahşap kiremitli bir dam konuyor.

Kapılar, sadece bu işlerle uğraşan ahşap oymacıların eserleri. Bazıları yüzlerce yıllık ama yeni yapılan bazı evlerde de ev sahipleri geleneğe uyarak kapıları eski tarzda yaptırıyorlar.

Ahşap kapı geleneği Maramureş’de Hristiyanlık dönemi öncesinden beri var. Zaten kapılara işlenen bazı motifler de bunun göstergesi. Bu kapılar her zaman sadece soyluluğun ve zenginliğin göstergesi olmuş. Kapı ne kadar büyük ve gösterişli, oymaları ne kadar fazla ise o kadar zenginlik gösterirmiş. Fakirlerin evleri ise sadece çitle çevrili olurmuş. Bugün de bu ahşap ve oymalı kapı geleneği yaşatılıyor. Yine eski zamanlardaki gibi sadece zenginler büyük olanlarından yaptırabiliyor. İyi bir kapının bugün maliyeti 15-20000 EUR’lara kadar çıkabiliyormuş.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Meşe ağacı kullanılan ahşap kapılarda değişmez motiflerden halat ve güneşi temsil eden rozet motiflerinin anlamlarını, ahşap kiliseleri anlatırken açıklamıştım. Bunun dışında değişik motifler de kapılara işlenmiş.

IMG_5975Yaşam ağacı motifi yaşamı, yılan motifi evin korunmasını, kurt dişi  gücü ve evin kötülüklere karşı korunmasını sembolize ediyormuş. Bunun dışında bazı kapılarda horoz ve yanda olduğu gibi Aziz kabartmaları da gördüm.

Maramureş’de konaklamamızı Breb Köyü’nde bir pansiyonda yaptık. Evin kendisi zaten Maramureş’in klasik ahşap evlerine iyi bir örnekti. Bu ortamda 2 gece de olsa yaşamak çok güzel bir deneyimdi. Ev sahiplerinin konukseverliliği ve yemeklerin güzelliği ise işin bonusu oldu.

Breb Köyü bu ahşap kapılar bakımından zengin. Barsana ve Oncesti Köylerinde daha güzel örneklerin var olduğu kaynaklarda geçiyor.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Oncesti’yi görmedim ama Barsana’yı ziyaret ettim. Evet, gerçekten daha fazla tipik ev var ama Breb Köyündeki yeşillik sanki Barsana’da yok. Barsana’dakileri görmeli ama Breb Köyünde konaklamalı diye düşünüyorum. 

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Evlerin dış kapısı kadar, evlerin kendilerinde de gelenekler devam ettirilmeye çalışılıyor. Örneğin evlerin kapılarına asılan emaye tencere kaplar, evde gelinlik çağında genç kız var demekmiş. Bizim kaldığımız pansiyonda da bolca emaye asılıydı.

IMG_6066.JPG

Odalarda el işi örtüler bolca kullanılıyor. Bir zamanlar bizde de olan dokuma tezgahları burada da zamanında kullanılmış. Halen bazı tezgahlar dokuma işini devam ettiriyor.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

IMG_6092

Aşağı yukarı her ev kendi içkisini yapıyor.  Erik, armut, elma gibi meyvelerden eski usul damıtma cihazları kullanarak yaptıkları ve alkol oranı hayli yüksek olan içkileri yemek öncesi aperitif olarak küçük kadehlerle içiyorlar. En çok Țuică (tzuikh diye okunuyor) adını verdikleri ve erikten yaptıkları içkiyi tüketiyorlar. Bunu iki defa distile ettikleri zaman adına  Horinca deniyor

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Bu ev yapımı içkilerin özel bir de şişesi oluyor galiba. Ev yapımı kanyakların hep aynı türden şişelerde getirildiğini gördüm. Hem kaldığımız evde ve hem de Barsana Köyü ziyaretimizde gittiğimiz evde bize hem içki damıtma aletlerini gezdirdiler ve hem de içkilerinden tattırdılar. Tahmin edeceğiniz gibi bir hayli keskin tatları var.  Kaldığımız pansiyonda her akşam yemek öncesi Țuică ikram ettiler. Ama Romanya’da içtiğim en güzel ev yapımı içki Bucovina Bölgesinde içtiğim, Bayan Elena Coca’nın yaptığı kimyon likörüydü. Yeri gelince bahsederim.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Bazı evlerde ağaç kütüklerinden yapılmış ve çamaşır makinesi niyetine kullanılan tezgahlar bulunuyor. Aslında çamaşır makinesinin atası olan bu ahşap düzeneği, güç kaynağının akan su, merdanesinin ise ahşap olduğu bir düzenek olarak düşünebilirsiniz. Yüzyıllar öncesinden gelen bir çamaşır makinesi yani. Akan bir su yardımı ile döndürülen bir değirmen, kütüklerden yapılma merdane gibi bir sistemi çeviriyor ve bunun arasına konmuş halı gibi büyük hacimli eşyalar su yardımı ile döve döve yıkanıyor, Sistemin dışarıya yapılmış başka bir düzeneği içinde de küçük çamaşırlar yıkanıyor. Bu kocaman düzenek haliyle her evde bulunmuyor. Bu çamaşır makinesi bulunan evler, geçmişte ücreti karşılığı bu hizmeti köyün diğer sakinleri için de vermişler. Bu düzenekte hem halı, post, keçe gibi büyük hacimli eşyalar ve hem de diğer çamaşırlar yıkanabilmekte. Hala da iş görebiliyor.

Gelelim Romen halkına…Aslında ne hikmetse bizde Roman, Romen kelimeleri denince çoğunlukla aklımıza çingeneler geliyor. Bu akla gelme sadece bizde değil, tüm Avrupa ülkeleri halklarında da var. Ancak Rumenlerin, çingenelerle hiç alakası yok. Rumenler, kendilerinin çingenelerle karıştırılmasına bozuluyorlar.

IMG_20190613_183014

Avrupa’da her ülkede olduğu gibi çingeneler de bir halk grubu olarak varlar. Ama Romanya halkının küçük bir azınlığını çingeneler oluşturuyor ve esas büyük halk grubu, ataları Daçyalılarla karışmış Romalılar yani Romanlar.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Benim tanıştığım tüm Romanya insanları harikaydı. Çabucak kaynaşabiliyorsunuz. Maramureş Bölgesi insanları ise daha bir sıcak ve samimilerdi.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Kadınların giysileri bol renkli, güllü dallı bol etekler, baskı desenli kabarık kollu bluzlar ve illa ki eşarp şeklinde oluyor.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Erkekler “clopuri” denen hasırdan huni gibi garip şekilli şapkaları giyiyorlar.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Yemekler ise çok lezzetli. Lahana dolmasına “sarma” diyorlar. Pansiyon sahibinin eşinin sarmaları, annemin sarması kadar lezzetliydi. Osmanlının bu topraklara hediyesi midir? Bilemiyorum. Gulaş ise nefis bir yemekti. Yani Maramureş yemekleri tam damak tadımıza uygun.

IMG_5695.JPG

Maramureş doğasına gelince, bu bölge tam bir cennet. Dağlar ve derin vadiler size her zaman huzur verecektir. Gittiğimiz dönemin özelliği olarak da her yer yemyeşil ve kır çiçekleri doluydu. Yol kenarlarında bol bol mola verip, yeşile daldık ve fotoğrafladık.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Evet Sevgili Sanal Gezgin arkadaşlarım bu yazı Maramureş hakkında son yazım oldu.  Bundan sonra Bucovina Bölgesi‘ni hikaye edeceğim. Romanya’da gezinin feda edebileceğim hiç bir günü yoktu. Ama Maramureş günleri hepsinden daha güzeldi diyebilirim. Benim için doğa, saman balyaları, farklı bir kültür, farklı bir mimari ve güzel insanlarla dolu, yani içinde ne ararsan var diyebileceğim bir bölümdü.

P6130065.JPG

Ve rehberimiz, şoförümüz, bu güzel ve zor gezi programımızı aksatmadan gerçekleştiren sevgili dostumuz George… Amatör ruhlu, profesyonel insanları hep sevmiş ve takdir etmişimdir. Romen insanlarına bu kadar dokunmamız ve tanımamız onun sayesindedir. Sabırla her isteğimizi yerine getirdiği ve çok sevdiği ülkesini bize en doğru ve güzel şekilde tanıttığı, onu bizle paylaştığı için ne kadar teşekkür etsek azdır.  Bir kez daha teşekkür ederiz ona ve şirketine.

Gezekalın

Dr Ümit Kuru

25.07.2019 Saat 21:53

 

Yorum bırakın

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: