Gezi Tarihi: 11 Eylül 2016
Bugün ülkenin batı kıyısındaki ulusal parklardan bazılarını gezmek için Morondava‘ya uçacağız. Madagaskar Havayolları ile 08:30’da olan uçuşumuz 1 saat sürecek. Bugünkü yolculuğumuzda 4*4’lerle seyahat edip, önce Baobab Yolu’nda kısa bir mola vereceğiz. Tsimafana Köyü üzerinden Tsiribihina Nehrini salla geçeceğiz. Arkasından yola devamla Manambolo Nehrini salla geçip Bekopaka‘ya, geceleyeceğimiz otele, varacağız.
Uçağımız tam saatinde kalktı. Uçak yolcularının tamamını bizim grup oluşturuyor. Yani bize özel uçak diyebiliriz. Yaklaşık 1 saatlik rahat bir uçuş sonrasında Morondava Havaalanına indik. Havaalanında bir manga asker ve benzeri resmi kıyafetli Madagaskar’lı, tören nizamı içinde dizilmişler, bekliyorlar. Önce “Bakın bizi nasıl karşılıyorlar?” muhabbeti olduysa da, aslında karşılanan ülkenin bir Bakanıymış. Bir adamın peşinde, onlarca adam gezmede! Ülke ne kadar fakir olursa, bu tip merasimlerin boyutu o kadar artıyor sanki.
Valizlerimizi alınca her 4 kişiye bir tane olarak ayarlanmış 4*4 araçlarımıza yerleştik. Bugün ve takip eden günlerde sıkı bir arazi aracı olmadan bu ülkenin gezilemeyeceğini baştan söyleyelim.
Batı bölgesinin en büyük şehri olan Morondava aslında Batı Madagaskar kıyılarındaki Belo sur Mer gibi balıkçı köyleri ya da Kirindy gibi rezerv alanlarını günübirlik gezmede konaklanan güzel bir kent. Başkentin sarsıcı ve yorucu halinden sonra burası tam bir kaçamak yeri. Sessiz ve sakin. Biz burada, 2 geceyi Bekopaka’da geçirdikten sonra, dönüşte bir gece konaklayacağız.
Jeeplerle yaklaşık yarım saatlik bir asfalt yolu takip sonrasında, toprak ve bozuk yollara daldık. Aslında Tsiribihina Nehri’ne kadar 100 km’lik bir yolumuz var. Ama bu 100 km’yi ancak 3 saatte alabiliyorsunuz. Yollarda inanılmaz güzellikte fotoğrafik insan ve doğa malzemeleri var. Başkentin bize, en azından bana, verdiği kötü havadan çabuk sıyrıldık.
Morondava’dan sonra, yaklaşık 19 km’lik yolu 45 dakikada aldığımız bir yolculuk sonrasında Baobab (Adansonia) ağaçlarının yoğun olarak bulunduğu ve Madagaskar’ın en güzel yerlerinden Baobab Yolu’na (Baobab Avenue) ulaştık. Bu alanda fotoğraf molası verdik. Ama burada esas vakit geçirmeyi, dönüşte yapacağımız güneş batırma aktivitesinde yapacağız.
Baobab, Afrika ve Asya’nın tropikal bölgelerinde yetişen, yapraklarını döken ağaç türlerinin ortak adı. Baobab ağacına, Malagazca’da “Ormanın anası” anlamına gelen “Renala” deniyor. Boyları 5-30 mt ve gövde çevresi 7-11 mt arasında değişiyor. Bu yumuşak ve süngerimsi dev gövde, bir su deposu görevi yapıyor. Burada bulunan ağaçların bazıları 800 yaşında.
Aslında burada sadece Baobab Ağacı yokmuş. Zamanında tüm bu alan ormanlıkmış. Madagaskarlılar Baobab Ağaçlarını kutsal saydıkları için dokunmamışlar. Ancak diğer ağaçları, tarla açmak ve odun kömürü elde etmek için yakmışlar. Kutsal sayılan ağaca dokunmayıp, diğer ağaçlar ortadan kaldırılınca sanki bu yolda Baobab Ağaçları yoğunmuş gibi gözüküyor.
Madagaskar’lılara göre Baobab Ağaçları Tanrının ilk diktiği ağaç. Bu nedenle de kutsal sayılıyor. Gel gelelim, Madagaskar’lılar bu ağacın dikilmesinin Tanrının ilk işi olduğu için, biraz acemi işi olduğunu ve bu nedenle de ters dikildiğini düşünüyorlar. Ters dikildiği için de ağacın kökleri dışarıda kalmış. Baobab Ağaçları ile ilgili Madagaskarlı yorumu bu işte.
Burada yaklaşık 1 saat kadar vakit geçirdik. Aslında burada daha görmemiz gereken Kutsal Baobab Ağacı ve meşhur Baobab Amoureux-Aşık Baobab Ağacı da var. Ama bunları görmeyi dönüşteki güneş batımında Baobab Yolu aktivitemize bıraktık. Daha kat etmemiz gereken uzun bir yol var.
Tozun eksik olmadığı, bozuk ama bu haline yakışmayacak şekilde de işlek olan yolu takip ederek Belo Sur Tsiribihina Köyüne geldik. Burada bir restoranda kısa bir ihtiyaç molası verdikten sonra Tsiribihina Nehri’ni salla geçmek için nehir kıyısına geldik.
Tsiribihina Nehri, Mahajilo ve Mania Nehirlerinin, Miandrivazo Şehri yakınlarında birleşmesi ile ortaya çıkan bir nehir. 170 km kadar uzunluğa sahip ve Mozambik Kanalında denize dökülüyor. Tsiribihina Nehri, Bemaraha Platosu ve ormanlık vadiler içinden geçiyor.
Araçlar buradan karşı kıyıya sallarla geçiriliyor. Sizler de isterseniz araçla birlikte salda ya da araçlar salda giderken teknelerde karşı kıyıya geçiyorsunuz. Biz buradan geçişte teknelerle geçtik ve araçlarımızın sallarla geçişini izledik. Bu geçiş yaklaşık 45 dakika kadar sürüyor. Bu arada piknik tarzı yemeğimizi tekne içinde yedik.
“Pirogue” denen ve altı düz, elle oyulmuş, ahşap ve kolayca taşınabilecek hafiflikte kanolar Madagaskar’ın simgelerinden. Yerli halk bu kanoları çok sık kullanıyor. Nehirde bunlardan bolca görüyoruz.
Bugünün ilk nehrini geçtikten ve aynı ustalıkla araçların sallardan kıyıya indirilişini izledikten sonra araçlarla yolumuza devam ettik. Bu kıyıdan, Manambolo Nehri kıyısındaki geçiş yerine kadar 100 km yolumuz daha var. Bu yol, şimdiye kadar yaptığımızdan da kötü çıktı. Üç saati bulan seyahat sonrasında hava kararmaya yakın Manambolo Nehri’ne ulaştık.
Manambolo Nehri denize ulaşıp dökülene kadar, Manambolo Kanyonunda 70 km akıyor. Bu nehirde yarın pirogue adlı kanolarla bir turumuz olacak. Renkli kireç taşından kayaları, yarları ve mağaraları göreceğiz.
Bu nehirde daha kısa ve 15 dakikayı ancak bulan bir seyahatle karşıda bulunan Bekopaka Köyüne ulaşıyorsunuz. İki parti halinde sallarla geçiş yaptık. Sahilde bizi tüm sevimlilikleri ile karşılayan çocuklarla oynaştık. Tüm jeeplerimiz sallardan inince konaklama yapacağımız Le Grand Hotel du Tsingy de Bemaraha’ya (eskinin Vazimba Hoteli) doğru yola çıktık.
Vazimba Hotel burası için güzel sayılacak bir otel. Odaları birbirinden ayrı, küçük evler şeklinde. Şirin bir yer. Akşam yemeğimizi yedikten ve günün muhasebesini yaptıktan sonra odalarımıza dinlenmeye çekildik.
Yarın yorucu bir gün olacak. Madagaskar’ın UNESCO Dünya Mirası Listesi içinde yer alan eserlerinden ilki olan Tsingy Bemaraha Mutlak Koruma Alanını gezeceğiz. Ayrıca Manambolo Nehrinde, Manambolo Kanyonu boyunca pirogue ile seyahat edeceğiz.
Gezekalın, aydınlık kalın…
Dr Ümit Kuru
27.09.2016 Saat 00:18
Kaynaklar