Kenya’da Safari; Silahımız Fotoğraf Makinelerimizdi: 2. Gün-Amboseli Ulusal Parkı

IMG_6812

Safari kelimesi İngilizceye 19. Yüzyılın sonlarında girmiş. Kelimenin orijinali Arapça seyahat anlamındaki “Safra”dan geliyor. Swahili dilinde seyahat etmek fiilinin karşılığı “kusafiri”, isim hali ise “Safari”. Her türlü seyahati anlatmak için kullanılmış. Bu kelimeyi bildiğimiz anlamda kullanan ilk kişi ise ünlü İngiliz kâşif Sir Richard Francis Burton.

IMG_6031

Safari deyince ilk olarak Kenya, Botswana, Zambia, Namibia, Uganda, Güney Afrika, Kongo ve Zimbabwe gibi ülkeler akla geliyor. Hindu askerlerin haki renkli, belden kemerli geleneksel giysileri ve özel şapkaları Safari için giyilirmiş. İşin içinde zevkine “Big-five-Büyük beşler” ‘in silahla öldürülmesi var ki, işte o kısım benim için kabul edilebilir gibi değil. Nepal ziyaretimizde gördüğümüz, İngiliz prens için Nepal Kralının hazırladığı safari partilerinin ve öldürülen hayvanların fotoğrafları hala aklımdan çıkmıyor. Yüzlerce hayvanı bir Safari partisinde öldürmüşler ve bu ölü hayvanlarla da fotoğraflar çektirmişlerdi. Bu hizmeti karşılığında Nepal Kralına Sir gibi bir unvan verilmiş. Ne yazık! Neyse ki günümüzde bu aktiviteler yok. Safariye artık elimizde fotoğraf makinelerimizle çıkıp, hayvan avlamayı, karelerimiz içine onların görüntülerini hapsederek yapıyoruz.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Kenya’da 17 tane Ulusal Park (en bilinenleri Aberdare National Park, Amboseli National Park, Lake Nakuru National Park, Meru National Park, Mount Kenya National Park, Nairobi National Park, Tsavo East National Park ve Tsavo West National Park) 12 adet Ulusal Rezerv Alanı (en bilinenleri; Samburu National Reserve, Masai Mara National Reserve) mevcut. Biz gezimiz boyunca Amboseli Ulusal Parkı, Nakuru Gölü Ulusal Parkı ve Masai Mara Ulusal Rezerv Alanını ziyaret edeceğiz.

IMG_5950Sabaha serin ve bulutlu bir hava ile uyandık. Hâlbuki dün gece yemek sonrası bize ayrılan eve giderken sessizliğin sesini dinleyip, bir yandan da gökyüzündeki pırıl pırıl ve bana göz kırpan yıldızları seyretmiştim. Yarın için “hava güzel ve açık olacak ve Kilimanjaro tüm heybeti ve karlı tepesi ile bana poz verecek” demiştim. Hey hat! Ne gezer… Bu bulutlar, sanki bugün üstümüze yağmuru boşaltacaklarmış gibi duruyor. Tur firmasına “kardeşim programa yazmışsınız, hani Kilimanjaro’nun karlı tepesi? Paramı geri isterim, programa uymadınız!” da denmez ki…

Kahvaltı yapmadan jeeplere atladık. Safari için sabah çok erken başlamak çok önemli. Çünkü aslan, leopar gibi hayvanlar sabah erkenden avlanmaya başlıyorlar, sonrasında ise bir gölgelik bulup yatıyorlar. Bu park içinde de aslan varmış. Bu nedenle hem aslanı avlanırken görmek ve hem de Kilimanjaro Dağının bulutlanmadan önceki halini görmek amaçlarımız var. Ama hava zaten kapalı olunca, hiç olmazsa aslan görüp “büyük beşler” avımıza aslanı katmak istiyoruz.

Kaldığımız yer, Parkın giriş kapısına çok yakın. Bu nedenle ulaşmamız kolay oluyor. Parkın içinde yol almaya başladık. Sağda solda gazeller var ama onlar artık bizim için “vaka-i adiye” olmaya başladı galiba. Daha ikinci günden Thomson Gazellerine yüz vermiyoruz. Oysa dün adım başı aracı durdurup fotoğrafını çekmiştik.

IMG_6183

Bir süre gittikten sonra şoförümüz Jimmy bize sol tarafımızda Kilimanjaro dedi. “Hani? Nerede Jimmy efendi?” dedim içimden. Havada bir serin ki, titremeye başladım. Unutmadan bu mevsimde orasının sabahları ve geceleri serin oluyor, yanınıza polar gibi bir şey götürmeniz faydalı olur.

IMG_6184Kilimanjaro Dağı, deniz seviyesinden 5.895 metre yüksekte Afrika’nın masif bir dağı. Kilimanjaro sönmüş bir volkan. Tanzanya’nın kuzeydoğusunda bulunan bu dağ, Kibo zirvesiyle, Afrika kıtasının en yüksek dağıymış. 1987 yılında, kendine özgü tabiatı ile UNESCO tarafından Dünya Doğa Mirası olarak ilan edilmiş. İlerleyen saatlerde bu dağı görebilmeyi umarak yola devam ediyoruz.

Amboseli Ulusal Parkı içinde aslan varmış ama leopar çok azmış. Yol boyunca filleri ve daha az olarak da bufaloları görüyoruz. Büyük beşlerden iki tanesi tamam! Filleri oldum olası sevmişimdir. Asya fillerine göre Afrika filleri daha saldırganlar ve ehlileştirilmeleri zormuş. Dişleri için bolca avlanan Afrika filleri, insanlara kızgın ve kırgınlar. Bu nedenle Laos ve Nepal’deki gibi onları sevmek pek mümkün değil. Sağları solları belli olmuyor. Bufallolar ise sanki hep saldıracaklarmış gibi bakışlar atıyorlar. Burada gergedan sayısı da az ama ortalıkta bol miktarda Wilde Beest‘ler (Keçi Görünümlü antiloplar-Gnu) mevcut.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Saat 09:30 gibi ne aslanı ne de Kilimanjaronun karlı tepelerini göremeden otele geri döndük. Sıkı bir kahvaltı sonrası ikinci safarimize çıktık. Artık hava daha ısınmış durumda. Makinalarımız boyunlarımızda, hemen hepimiz jeepin içinde ayakta, ufku tarayıp aslan avındayız. Jimmy diğer jeeplerden ayrı bir yola girdi. Bu arada açıklayayım; Ulusal Park ve Rezerv alanları içinde, tabelalarla belirtilmiş çok sayıda yol var. Jeepler bu yolları takip etmek zorundalar. Yolların dışına çıkmak yasak. Herhangi bir jeep, bir ilginç olay veya büyük yırtıcıları görür görmez, hemen diğer jeepler yanı başında bitiveriyor. Yani bir aslan avını yerken veya yatarken, bir anda çevresinde 15-20 jeep oluveriyor. Bu namussuz hayvanlarda çevresinde insan varmış, onları izliyormuşuz, hiç umursamıyor! Yemelerine, uykularına ya da her ne iş yapıyorlarsa o işe devam ediyorlar. “Özel hayatıma ne giriyorsunuz arkadaş!” deyip bir kükrese,  hepimiz kaçacağız ya! O da ayrı bir konu…

IMG_6231

Bu ikinci safaride de yeni olarak orman tavuğu, devekuşu, domuz ve dönüş yolunda da bol miktarda babun gördük. Bu gezinin en ilginç kısmı ise Masai kabilesi insanlarının Ulusal Park içinden sığır sürülerini geçirmesine şahit olmaktı. Burası sanki bir  cennet.. İnsanı, vahşi hayvanı ve sığır sürüleri bir arada kardeş kardeş yaşıyor gibi.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Saat 14:00 gibi öğle yemeği için döndük.

IMG_6616

Öğleyin biraz dinlendikten sonra saat 16:00 gibi yeniden safarideyiz. Hayvan sayısı öğlene göre daha fazla. Bu sefer filler ve zürafalar geçit yapıyorlar. Taçlı Afrika Turnaları sürüler halindeler.. Ne de güzel hayvanlar bunlar. Bir gölette hipopotamları gördük ama başlarını pek sudan dışarı çıkartmaya niyetleri yok gibi.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

En son aktivitemiz ise bir tepeye çıkıp, buradan Amboseli Ulusal Parkının panaromik görüntüsü almak oldu. Bulutlar, batmakta olan güneş ve bu güzel parkın panaromik görüntüsü unutulmayacak güzelliklerdi. Aslanı göremedik ama bu parkı çok sevdik. Bence Kenya safarisi için mutlaka programda olması gereken bir yer.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Akşam yemekte herkes bir heyecan, yaşadıklarını ve gördüklerini, sanki hepimiz orada değilmiş gibi anlattı. Açtım Kenyalıların yerel bira markası olan Tusker’ı kaldırdım kadehimi havaya;”Şerefe” dedim yeni arkadaşlarıma, orada olmayanlarıma..

Ne şanslıyız.. Dünya gözü ile buraları da görmek nasip oldu..

Yarın Nakuru Gölü Rezerv Alanına gideceğiz ve orada safari yapıp geceleyeceğiz..

Gezekalın..

Dr Ümit Kuru

30.08.2012 Saat 10:06

Gözden geçirilmiş yeniden yayın tarihi 29.01.2015 Saat 01:43

Yorum bırakın

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: