Noroc Romanya: Transfăgărășan Yolu-Bâlea Gölü

P6100245.jpg

Sabah erken kalkıp, sakin Sibiu sokaklarını gezdik. Bir şehri, şehir yapan iki unsurdan birisi olan yapısal özelliklerini tanımanın en iyi yolu sabahın erken saatleridir. Sabahın erken saatleri diğer unsur olan ve hem ona renk katan, hem de şehrin dokusunu bozabilen unsurun, yani insanın, en az sokaklarda olduğu saatlerdir.

IMG_5046

Sibiu eski şehri Yukarı ve Aşağı Şehir olmak üzere iki bölümden oluşuyor. 1859 yılı yapımı olan ve Romanya’nın ilk demir köprüsü Yalanlar Köprüsü‘nden aşağısı Aşağı Şehir, sonrası ise Yukarı Şehir.

IMG_5039-001.JPG

Yukarı Şehir’de ise şehrin en büyük meydanı olan ve şimdilerde önemli bir sanat merkezi olarak kullanılan Brukenthal Sarayı‘nın bulunduğu Büyük Meydan (Piata Mare), Konsey Kulesi altındaki tünelden geçilerek varılan Küçük Meydan (Piata Mica) ve Evanjelist Katedral‘in (Evangelical Cathedral) ve Alman Okulu Samuel von Brukenthal Gymnasium‘un bulunduğu  Huet Meydanı (Piata Huet) gibi önemli meydanlar bulunuyor.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Sibiu, 2007 yılında Avrupa Kültür Başkenti olarak seçildiğinden bu dönemde aldığı önemli mali yardımlarla çok iyi yenileme çalışmalarına sahne olmuş. Şehirdeki evlerin çoğunluğunu 600-700 yıllık iki katlı, sivri damlı, damda göz gibi pencereleri olan, iç avluya açılan ana kapısı ile klasik Sakson tipi evler oluştururken, diğerlerinden bazıları gotik, bazıları barok mimari özellikleri gösteriyor.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Aşağı ve Yukarı şehri birbirine bağlayan 13. yüzyıl Merdivenler Geçidi (Pasajul ScarilorThe Stairs Passage) görülmesi gereken bir bölüm. Bir zamanlar şehrin ikinci sıra surları içinde bulunan 13. yüzyıldan kalma Konsey Kulesi (Turnul Sfatului) bir dönem yangın kulesi, bir dönem de hapishane olarak kullanılmış. 

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Şehrin kiliselerinden, Büyük Meydan’daki  Romen Katolik Kilisesi (Biserica Romano-Catolic), 1700’lü yıllardan kalma ve içi çok güzel. Büyük Meydan’dan çıktıktan sonraki ana cadde üzerinde bulunan Ortodoks Metropolitan Katedrali (Catedrala Ortodoxa Mitropolitana Sf. Treime) ise ise sizi şaşırtacak.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Yapım tarihi 1900’lü yılların başı olan Romanya’daki ikinci büyük bu Ortodoks kilisenin içi aynen İstanbul’da bulunan Ayasofya temel alınarak yapılmış. 

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Sizin anlayacağınız Sibiu, kendisi ve çevresinin gezilmesi için,  en az 2 gece konaklamayı hak edecek güzellikte bir şehir.

Bazı takipçilerim yazılarımı uzun buluyor. Ama yazılarımı, kendimce gerektiği kadar uzun tutmamın bir nedeni var. Ben nereyi gezersem gezeyim, gezdiğim yerin mutlaka bir hikayesi olduğunu, o hikayenin iyi ya da kötü kahramanı/kahramanları olduğunu bilirim. Gezi amacım da bunu kendi gözlerimle görmek, orada yaşayanın ağzından hikayeleri dinlemek ve gezi öncesi bilgilerimle, döndükten sonra yaşadıklarımı yeniden okuduklarımla harmanlamak. İzlenimlerimi sayfalara dökmek ve benim gezi izlerimi takip edenlerle de bunları paylaşmak zevk aldığım başka bir bölüm. Bu girişi neden yaptığımı sorarsanız, bugünün gezi konusu olan Transfagaraşan Yolu hikayesini sizlere anlatmak istiyorum. Ama bunu, gezinin birinci günü gezdiğimiz ve geniş açı lens kullanmama rağmen tek kareye sığdıramadığım Diktatör Çavuşesku’nun Bükreş’teki mega projesi, Çavuşesku Sarayından bahsederek yapmak istiyorum.

P6050025-001.JPG

Diktatörün Faşisti olur da Komünisti olmaz mı? Nikolay Çavuşesku tipik bir diktatör. Her diktatörün, geçmişte ve günümüzde sevdiği gibi, yaptığı her şey “mega proje” olmalıdır. Bir diktatör için mega projelerinin ulusa maliyetin ne kadar olduğunun da bir önemi yoktur. İşte bu Komünist Diktatör Çavuşesku, 1971 yılında Kuzey Kore ziyaretinde gördüğü yönetim binasından çok etkilenmiş, dosta düşmana hem gücünü göstermek ve hem de tüm idari kadroyu tek çatı altında toplamak için Bükreş’in tek tepelik alanına bir saray inşa ettirmek istemiş. Plandı, projeydi derken inşaat 1984 yılında ancak başlamış. O zamanlar tüm Romanya ekonomisi bu saray inşası için kullanılmış ve 1100 odalı, 250*240 metre tabanlı, yerin üstü kadar, 4 kat altına da uzanan bir saray ortaya çıkmış. Maliyet tam üç milyar EURO! Yapılan saraylarda rahat yaşama şansını bazen diktatörler bulamazlar. Çavuşesku da 24 yıl iktidarda kaldıktan sonra, belki tek neden değil ama, saraya yapılan akılsız harcamaların ülke ekonomisini iyice bozması üzerine çıkan halk ayaklanması ile hem tahtından ve hem de canından olmuş. Sarayında bir gün bile oturamamış.

22832

Bu olayı Çavuşesku’nun başka bir mega projesine giriş olsun diye anlattım; Transfagaraşan Yolu (National Road DN 7C)

P6100104-001.JPG

Aslında bu mega projesi için Çavuşesku’nun kabul edilebilir bir gerekçesi mevcut. Şöyle ki; Rusların 1968 yılında Prag Baharı‘na son veren, bir zamanların Çekoslavakya’sına askeri müdahalesi Çavuşesku’yu korkutur. Askeri konvoylarını geçit vermez Karpat Dağlarından geçirmek ve hızlıca Bükreş’e intikalini sağlamak için Karpatların, Fagaraş Dağları bölümünü aşacak bir askeri yol inşası emrini verir.

P6100107.JPG

Yol 1970-1974 yılları arasında inşa edilmiş ve tam 6 milyon kilo dinamit kullanılmış. Yol inşasında kullanılan askerlerden, resmi rakamlarla 40 ama gayri resmi rakamlarla yüzlercesi inşa sırasında ölmüşler. Sonuçta hiç bir zaman askeri amaçla kullanılmamış ama bugün daha çok turistik amaçla kullanılan Transfagaraşan Yolu ortaya çıkmış.

P6100142.JPG

Yol ekim ayı sonundan, Haziran ayı ortalarına kardan kapalı kalıyor. Yolun tamamı aslında 150 km kadar ancak 90 km’lik kısım Transfagaraşan Yolunu efsane haline getiriyor. Yolun güzelliği döne kıvrıla çıkması ve Karpatların efsane görüntülerine sahip olması. Bu yol özellikle motorcular için “yapılmazsa olmaz” kabul ediliyor.

IMG_5153.JPG

Yola genellikle Kuzeyden, Cartişoara Köyünden başlıyorlar. Yani Kuzey-Güney Rotası daha çok tercih ediliyor. Yol araçla dur-kalk 6-7 saat sürermiş. Sizden gelen soruyu duyar gibiyim: “Arkadaş sen bu yolu araçla gitmedin mi de -miş’li – mış’lı konuşuyorsun?” Hayır! Maalesef programımız o kadar yoğundu ki, biz bu yolun Balea Gölü’ne kadarlık kısmını  teleferikle yukarıdan seyrettik.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Cartişoara Köyü’nden 35 km sonra Balea Gölü‘ne ulaşılıyor. Biz Balea Şelalesi Teleferik İstasyonundan (Staţia de Telecabina Bâlea Cascadă) teleferiğe binip, Balea Gölü’ne kadar 20-30 dakika süren bir yolculukla hem Transfagaraşan’ın Kuzeyden daha güzel manzaralara sahip olan bölümünü  ve hem de Balea Şelalesini yukarıdan kuş bakışı olarak gördük.

IMG_5142.JPG

Teleferikten yolun bazı bölümlerinin hala karla kaplı olduğunu görürken, Balea Gölü istasyonuna vardığımızda da gölün çoğunluğu buzul haline de şahit olduk.  Teleferik Balea Gölü’ne kadar çıkartıyor ve oralarda istediğiniz kadar zaman geçirebiliyorsunuz.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Yukarılardan yolun bol bol fotoğraflarını çekme şansınız olabiliyor. Tabii ki havada sis olmazsa! Balea Gölü çevresinde 2 tane güzel tesis var. Güzel vakit geçirme şansınız olacaktır.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Bizim gibi programı yoğun ve zamanı dar olanlar için kısacık ama güzel bu Transfagaraşan etkinliğini tavsiye ederim. Teleferikte ön taraflardan yer kapmaya bakacaksınız. Teleferik sık aralıklarla yolcu taşıyor.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Havadan Transfagaraşan etkinliği sonrasında Sibiu’ya geri döndük ve doğrudan Sibiu Astra Açık Hava Müzesine gittik. Sibiu’nun 4 km kadar dışında orman içinde yapılmış muhteşem bir müze burası. Devasa bir alanda, 1963 yılından beri gelişerek büyüyen bir müze ve açık hava müzesi olarak da Avrupa’nın en büyüğü.

IMG_5259.JPG

Burada Romanya’nın dört bir yanından getirilen orijinal eski evler ya da eskiye benzer inşa edilmiş evler mevcut. Üç yüzden fazla ev, kilise, çiftlik evi, yel değirmeni yüzer ev görebileceksiniz

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Ortamda içinde ekim alanı ve hayvanlar bulunan çiftlikler bile kurmuşlar.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Burada uzun zaman geçirmenizi tavsiye ederim. Ziyaret sonrası müzenin yanında bulunan Jacobs Grill House adlı bir mekanda nefis yemekler yedik ve Sibiu’ya döndük. 

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Yavaş yavaş Romanya’nın Transilvanya bölümü gezisini tamamlıyoruz. Bir başka güzelliğe, Maramures Bölgesi ve onun UNESCO Kültür Mirası Listesi eserlerine yolculuğumuz başlayacak.

Gezekalın

Dr Ümit KURU

16.07.2019 Saat 21:30

Noroc Romanya: Sighisoara’dan Sibiu’ya

IMG_4777.JPG

Selam sevgili sanal gezgin dostlarım…

Araya Çamlıhemşin Yaylaları gezisi girince benim Romanya gezisi yazım biraz aksadı. Kaldığımız yerden devam edelim…

P6090049.JPG

Geçen yazımda Sighisoara’ya kadar gelmiş ve konuyu orada kesmiştim. Çünkü Sighisoara kesinlikle uzun uzun yazılmayı hak eden güzellikte şirin bir şehir. Size önce Sighisoara’da konakladığımız yeri, yani Casa Richter‘i yazmam gerek. Sevgili George bize öyle bir yer bulmuş ki müthiş kelimesi az kalır. Burası 1716’dan kalma bir ev ve temel özellikleri bozulmadan restore edilmiş. Sayımız da uygun olunca, bu pansiyona dönüştürülmüş orta çağ evinde konakladık. Çok güzeldi. İmkanınız varsa  ve 6-8 kişilik bir küçük grupsanız Sighisoara’daki konaklama yeriniz burası olmalı.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Saksonların kurduğu 7 kale şehir arasında en büyük olanı değil ama  ticari olarak en hareketli olanlarından birisi Sighisoara imiş. 12. yüzyıldan kalma bu Sakson şehri parke taşlı sokakları, şehri çevreleyen ve zamanında esnaf loncalarınca yaptırılan savunma kuleleri, Burgher tipi denen güzel evleri ile sizi mutlaka cezbedecektir.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Hem gün batımında ve hem de gün doğumunda güzel sokaklarını arşınladığımız bu kenti pek sevdim. Zaten eski şehir, birbirine paralel 3 caddeden oluşuyor. Bu sokakları mutlaka adımlayın. Türklerin belalısı Kazıklı Voyvada’nın (Vlad Tepeş) doğduğu söylenen evin ve en görkemli kulesinin, 14. yüzyıldan kalma saat kulesinin de, bulunduğu meydanda oturup bir şeyler içmenizi tavsiye ederim.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

IMG_4735.JPG

Size Sighisoara ile ilgili olarak bir başka tavsiyem ise tepedeki kiliseye giden kapalı merdivenleri (Scholar’s Stairs) ziyaret etmeniz. 1600’lü yıllarda tepedeki okula giden öğrencilerin ıslanmaması için yapılan, orjinali 300 basamak olan ama günümüz de 175 basamaklı, kapalı merdivenleri üşenmeyin ve çıkın. Ağaçlar yüzünden tepeden şehir manzarası pek yok.

IMG_4811.JPG

Sighisoara’dan ayrılıp Sibiu’ya doru yollara düştük. Sırasıyla Malancrav Sakson Köyü, Biertan Sakson Köyü, Valea Viilor Sakson Köyü ziyaretleri sonrasında Sibiu’da konaklayacağız. 

Tam ekran yakalama 10.07.2019 100428.jpg

P6090105.JPG

Malancrav Sakson Köyü, Sighisoara’ya 30 dakikalık bir mesafede. Burası 14. yüzyıldan kalma çok şirin bir köy. Transilvanya gezisi yapanların ziyaret etmezse eksik bir gezi yapacakları yerlerden bir tanesi.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Malancrav halen Romanya’da en fazla Sakson nüfusun yaşadığı yer olma özelliğine de sahip. Burada da müstahkem kiliselerden bir tanesi var ve bu kilisenin özelliği duvarlarında 700 yıl öncesinden kalma freskoların bulunması. 20 metrelik bir duvar yüzeyinde İncil’den kutsal sayılan sahneler resmedilmiş.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Tüm Transilvanya’da bulunan kiliseler içinde en fazla orijinal freskolar bu kilise duvarlarında bulunuyor. Köyde yaşayan yoğun Alman nüfus nedeniyle de burası halen işlev görev bir kilise. Biz oradayken de kilisenin papazının ayini yönetmek için kiliseye gelmesi bekleniyordu. 

P6090135.JPG

Bir sonraki durağımız ise Biertan Köyü oldu. Buradaki müstahkem kilise UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi içinde yer alıyor. Yaklaşık bir saatlik bir yol sonrası Biertan Köyüne vardık ve doğruca 15. yüzyıldan kalma kiliseye gittik. Kiliseye ulaştığımızda ise bir şok yaşadık. Aslında açık olması gereken kilise, sadece o gün için, kapalıydı. Bizim gibi bir sürü insan aynı hayal kırıklığını yaşadı. Kilise o gün özel bir aktiviteye tahsis edilmiş ve dışarıdan ziyarete kapalıymış. Bizde mecburen kiliseyi görebileceğimiz en uygun alana geçip dışarıdan fotoğrafladık.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Üç sıra surla çevrili bu iyi korunmuş kiliseyi ziyaret edemediğimize çok üzüldüm. Bu kilise içinde bir de özel bölüm bulunuyormuş. “Evlilik hapishanesi” denen bir küçük odaya evliliklerinde problem olan ve boşanma aşamasındaki çiftler kapatılır ve 6 hafta boyunca dışarı çıkmalarına izin verilmeden, sorunlarını halletmeleri istenirmiş. Bu oda sayesinde evliliklerin devamı sağlanırmış. Daha sonra köyün içini gezip Valea Viilor Köyüne doğru yola düştük.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Valea Viilor Sakson Köyü ve UNESCO Kültür Mirası Listesi içinde olan müstahkem kiliselerden. Buraya vardığımızda da kapılar kapalıydı. Önce moralimiz bozuldu ama kapıyı ısrarla çalınca içeriden görevliler çıktı ve ziyaret edebildik.

IMG_4897.jpg

Transilvanya’da Saksonlar döneminden kalan çoğu kilisenin cemaati olmadığından düzenli olarak ayin olmuyor ve bazen kapıları kapalı olarak bulabiliyorsunuz. Bu nedenle kiliseler kapalı gözükseler bile civardan görevliyi soruşturun. Onlar gelip açıyorlar. George gibi bir rehberin varlığı, özellikle Maramures bölgesindeki kapalı  kiliselerin gezilmesinde çok işimize yaradı. Kendi başımıza görevlileri biraz zor bulabilirdik. 

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Valea Viilor Kilisesi de yüksek ve kalın surlar arkasında bulunuyor. Kilise 13. yüzyıldan kalma olsa bile surlarla çevrilmesi 15. yüzyılda gerçekleşmiş. Burada da kilise içindeki freskolar sıva ile kaplanmış. Kilisenin kulesine çıktığınızda civardaki köyün ve kırsal alanın çok güzel bir panoramik görüntüsüne şahit oluyorsunuz. Mutlaka bu kulenin basamaklarını çıkıp tepeden bu güzelliğe şahit olun. 

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

P6090198.JPG

Valea Viilor Köyü gezisi sonrasında Sibiu’ya doğru bir saatlik bir yol yaptık. Sibiu ya da Almanca ismi ile Hermannstadt, UNESCO Kültür Mirası Listesindeki şehirlerden bir tanesi ve Saksonların Transilvanya’da kurduğu şehirlerden en büyüğü ve en hareketlisiymiş.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Şehir bir zamanlar 39 tane gözetleme kulesi ve yüksek surları ile ulaşılmaz, zapt edilemez şehirlerdenmiş. Osmanlı bile bu surları geçememiş ve hezimete uğramış. Osmanlı için tam bir bela olan efsanevi Macar komutan Hünyadi Yanoş’un Hristiyan aleminde yükselmeye başlaması, Sibiu önlerinde Osmanlıya karşı kazandığı zaferle olmuş. Yani Sibiu’yu gezerken bir zamanlar Osmanlı’nın da şehir surlarının önlerinde olduğunu hatırlayın.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Şehre özelliğini kazandıran nüfusun çoğunluğunu oluşturan Saksonlar 1940’lara kadar bu şehirde yaşamışlar, sonra ise göç etmiş ya da sürülmüşler. 

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Şehre ulaşır ulaşmaz otelimize yerleştik ve önce güzel bir yemek yedik, sonra da şehri tanıma turuna çıktık. Otelimiz Yalancılar Köprüsü‘nün (Bridge of Lies) hemen dibinde ve tam 2 gece bu otelde kalacağız. Şehirde hemen her hafta sonu bir etkinlik oluyormuş ve o hafta sonuna da yemek festivali denk geldi. Şehrin iki ana meydanından bir tanesinde her tarafta yiyecek stantları vardı. 

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Şehrin tanıtımını sonraki yazıda daha ayrıntılandırırım.

Şimdilik Gezekalın….

Dr Ümit Kuru

10.07.2019 Saat 20:39

OLYMPUS DIGITAL CAMERA